by Zach Buckley, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 22 Mayıs 2020 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Basketbol tanrıları, son 20 yıl içerisinde birkaç kez basketbol taraftarlarına çağ tanımlayan takımları izleme şansı verdi. Biz de bu yazıda, bu takımlardan bazılarını daha yakından inceleyerek geçtiğimiz 20 yılın en ikonik ilk beşlerine bakacağız.
Bu beşleri ikonik yapan faktörlerin ne olduğu farklı olabilir. Ancak bu 5 ilk beş, NBA’de son 20 yılın hikayesini bize anlatıyor.
Mansiyon Ödülleri
Detroit Pistons: 2003-2004
İlk beş: Chauncey Billups, Richard Hamilton, Tayshaun Prince, Rasheen Wallace, Ben Wallace
Eğer bu ilk beş, tarihteki en iyi “takım oyunu” oynayan ilk beşlerden biri değilse son zamanlardaki en iyilerden birisi olduğu kesin. Bu ilk beşte sadece bir tane All-Star ve All-NBA seçimi yer alıyordu. Bu kişi de sezonu tek haneli sayı ortalamasıyla bitiren ve bir savunma uzmanı olan Ben Wallce’tı. Hamilton, maç başına attığı 17.6 sayı ile takımın skor lideriydi ve Billups da ortalama 5.7 asist ile takımın asist kralıydı.
Pistons, gösterişli bir basketbol oynamıyordu ancak sahaya çıktıkları anda oyuna büyük bir profesyonellikle yaklaşıyorlardı. Detroit’in boğucu savunması, rakiplerini 84.3 sayıda tutuyordu. Bu savunma performansı, finalde karşılaştıkları Kobe Bryant, Shaquille O’Neal, Karl Malone ve Gary Payton’lı Los Angeles Lakers kadrosuna karşı daha da boğucu hale geldi. Pistons, rakibini maç başına 81.8 sayıda tutarak seriyi 4-1 kazandı ve şampiyonluğa ulaştı.
Phoenix Suns: 2004-05
İlk beş: Steve Nash, Joe Johnson, Quentin Richardson, Shawn Marion, Amar’e Stoudemire
Mike D’Antoni, hızlı tempoyla oynayan bu ilk beşini oynatmaya başladığından beri NBA tamamen değişti. Bu kadroyla normal sezonda 62 galibiyet kazanan Suns, “Yedi saniye ya da daha çabuk” felsefesiyle oynayarak rakip savunmalara çok zor anlar yaşattı. Steve Nash, sezonu MVP seçilerek tamamlarken Amar’e Stoudemire sayı krallığında ilk beşte yer aldı ve All-Star maçında oynadı. Suns, playofflarda da konferans finaline kadar çıkmayı başardı ve eğer Johnson ciddi bir sakatlık yaşamasaydı daha fazlasını da başarabilirlerdi.
Cleveland Cavaliers: 2015-16
İlk beş: Kyrie Irving, JR Smith, LeBron James, Kevin Love, Tristan Thompson
Ohio bölgesinde yaşayan insanlar, bu beşin 52 yıllık şampiyonluk hasretlerine son vermesini asla unutmayacaktır. Bahsettiğimiz şampiyonluğun kazanılış şekli de sonsuza kadar basketbol tarihinin en özel zaferlerinden birisi olarak anılacak.
Cavaliers, harika geri dönüşüne başlamadan önce playoff serilerinde 3-1 geriye düşen takımların galibiyet derecesi 0/32’ydi. Cleveland, 3-1’den geri gelerek seriyi kazanan tarihteki ilk takım olmayı başardı. Bunu da normal sezonda 73 maç kazanarak NBA rekorunu kıran takıma karşı yaptılar. Serinin yedinci maçının son anlarında LeBron James’in Andre Igoudala’ya yaptığı blok ve Irving’in üç sayılık basketi, tarihin en ikonik basketbol anlarından ikisiydi…
Los Angeles Lakers: 2000-01
İlk beş: Derek Fisher, Kobe Bryant, Rick Fox, Horace Grant, Shaquille O’Neal
Kobe Bryant – Shaquille O’Neal ikilisi, başlı başına NBA tarihinde çağ açabilecek seviyede bir ikiliydi ve 2000-01 sezonunda rakiplerine çok zor anlar yaşatıyordu.
Shaq, o dönemde kariyerinin zirve dönemini yaşıyordu. Bir önceki sezon MVP ödülünü kazanan Shaq, üst üste üç kez Finaller MVP’si ödülünü kazanacağı bir serinin ortasındaydı. Bryant, yetenekli genç oyuncudan süperyıldıza sıçramasını gerçekleştirmişti ve bir önceki sezon sahip olduğu 22.5 sayı ortalamasını 28.5’a çıkarmıştı. Üst üste ikinci yıl All-NBA ve All-Defensive takımlarına seçilmişti.
Bu ilk beşin taşıyıcı oyuncuları, diğerlerine göre çok daha yetenekliydi. Shaq ve Kobe’nin dışında çift haneli skor üreten tek oyuncu Derek Fisher’dı. Yaşı ilerleyen Horace Grant, playofflarda %38.5 ile şut atmıştı ama bu Lakers’ın performansı için çok da önemli olmamıştı.
2001 finallerinden önce Lakers koçu Phil Jackson, Kobe Bryant’ın performansı için “bugüne kadar koçluğunu yaptığım oyuncular arasında en iyi çok yönlü oyunu oynuyor” ifadelerini kullanmıştı. Lakers’ın Sixers ile oynadığı serinin ardından Sixers koçu Larry Brown ise O’Neal için “Bundan daha iyisi olması çok zor. Hayatım boyunca ondan daha iyi bir oyuncu izlemedim” diyordu.
Lakers, normal sezondaki 56-26’lık performansıyla çok dominant bir performans göstermemişti. Ancak playoffların başladığı andan itibaren Los Angeles ekibi, vites arttırarak rakiplerinin üzerine kabus gibi çöktü. Batı konferansı playofflarında karşılaştıkları bütün rakiplerini süpüren Lakers, sadece NBA finallerinin ilk maçında Allen Iverson’ın 48 sayı ile oynadığı maçı kaybetti. Lakers, sonraki dört maçı ortalama 10 sayı fark ile kazanarak şampiyonluğa ulaştı.
Bu Lakers takımı, hala NBA’de üst üste üç şampiyonluk kazanan son takım.
San Antonio Spurs: 2006-07
İlk Beş: Tony Parker, Manu Ginobili, Bruce Bowen, Tim Duncan, Fabricio Oberto
NBA’in son 20 yılından konuşurken San Antonio Spurs’ün ikonik üçlüsünden bahsetmemek gibi bir şansımız yok. Spurs’ün 15 yıl içerisinde 5 şampiyonluk kazandığı dönem içerisinden sadece bir sezonu seçmek hiç kolay değil. Bu ekip, bu dönem boyunca asla üst üste iki yılda şampiyonluk kazanamadı. Ancak 2006-07 sezonu; Tim Duncan, Tony Parker ve Manu Ginobili’nin en iyi karışımına sahip olabilir.
Duncan, bu sezonda 30 yaşındaydı ve o dönemde All-NBA seçilmeyi artık alışkanlık haline getirmişti. Duncan, 2006-07 sezonunda 20 sayı – 10 ribaund – 3 asist – 2 blok ortalamarını yakalayan tek oyuncuydu. Parker, kariyerinde ikinci kez All-Star’a seçilmişti ve 36 maça ilk beş başlayan Manu Ginobili de sayı, üç sayılık isabet miktarı ve üç sayı yüzdesinde kariyerinin en iyi değerlerini yakaladı.
Bu üç oyuncunun hepsi, 16.5 ile 20 sayı arasında ortalamalarla oynadı ve maç başına 3.4 ile 5.5 arasında asist yaptılar. Sene boyunca dönem dönem bu isimlerin hepsi hücumun liderliğini yaparken zaman zaman da tamamlayıcı rollerde görev aldılar. Sezonu hücum verimliliğinde beşinci, savunma verimliliğinde ikinci bitiren takımda üç isim de büyük katkılar verdi.
Bir arada oynadıkları zaman bu üç isim adeta oyun hilesi gibiydi.
San Antonio, playofflar boyunca sadece dört maç kaybetti. Spurs, ilk turda Dallas Mavericks’in sürpriz bir şekilde Warriors’a elenmesinden yardım aldı diyebiliriz. Playoffların ilerleyen turlarında Amar’s Stoudemire ve Boris Diaw’ın aldığı cezalar ile Cavaliers’ta LeBron James’in ciddi bir yardıma sahip olmaması da işlerini kolaylaştırdı. Sezona 33-18’lik bir dereceyle başlayan Spurs, sezonun son 51 maçında ise 41 galibiyet aldı.
Boston Celtics: 2007-08
İlk beş: Rajon Rondo, Ray Allen, Paul Pierce, Kevin Garnett, Kendrick Perkins
Modern dönemdeki süper takımların hepsinin kökenleri Boston’daki bu takıma dayanıyor olabilir.
2006-07 sezonunda 24-58’lik dereceye sahip olan Celtics, Paul Pierce’ın yanına iddialı bir kadro kurmakta zorlanıyordu. Draft lotaryasında Kevin Durant’i seçme şansını elinden kaçıran Celtics, draft hakkını takas ederek Ray Allen’ı kadroya kattı. Bundan kısa bir süre sonra da Celtics, daha fazla draft hakkı ve oyuncu yollayarak Minnesote Timberwolves’tan Kevin Garnett’i kadroya kattı.
Bu takasların hepsi çok etkileyici gözükse de beraberinde bazı riskleri de getiriyordu.
Bu oyuncuların hepsi 30’lu yaşlarındaydı. Pierce ve Allen, bir önceki sezon önemli sakatlıklar yaşamışlardı.
Takım kurulduktan sonra birçok kişi, bu kadronun uyum sağlayabilmesi için önemli bir sürenin geçmesi gerektiğine inanıyorlardı. Ancak Boston Celtics’in büyük üçlüsü tüm bu düşüncelerle dalga geçer gibi sezona 29-3’lük bir dereceyle başladı.
Celtics, basketboldaki en iyi takım haline gelmişti. Sezonu 66 galibiyet ile tamamlayan Celtics, ligin en iyi savunmasına sahipti ve net rating istatistiğinde de lig lideriydi. Takımın skor yükünü Pierce çekerken, Ray Allen katı savunmalara karşı ciddi bir şut tehdidi yaratıyordu. Kevin Garnett, Yılın Savunmacısı ödülünün sahibi olurken Rajon Rondo da Celtics hücumunu bir maestro gibi kontrol ediyordu. Kendrick Perkins ise takımın pota altındaki sertlik seviyesini arttırıyordu.
Boston, playoffların ilk iki turunda zorlanarak yedi maç oynamak zorunda kalsa da konferans finallerinde Detroit Pistons’ı, finallerde ise Los Angeles Lakers’ı altı maçta elemeyi başardı.
Miami Heat: 2012-13
İlk beş: Mario Chalmers, Dwyane Wade, LeBron James, Udonis Haslem, Chris Bosh
Bu takım görebileceğiniz en etkileyici süper takımdı. En azından o dönemde öyle düşünüyorduk.
Miami Heat’in kadrosunda ligin en büyük yıldızlarından LeBron James, Dwyane Wade ve Chris Bosh bulunuyordu. Wade’in ortaya koyduğu etkinlik sakatlıkların etkisiyle yavaş yavaş düşüşe geçse de yıldız isim maç başına 21.2 sayı – 5.1 asist ve 5.0 ribaund ortalamalarıyla oynuyordu. Bosh, benimsediği üçüncü adam rolüyle kullandığı top miktarında ciddi bir fedakarlık yapmıştı fakat savunmadaki çok yönlülüğü ve hücumda takım arkadaşlarına alan açan üç sayı tehdidi onun çok değerli bir iki yönlü oyuncu olmasını sağlıyordu.
LeBron James ise kariyerinin en iyi sezonlarından birisini geçirdi. Sezon boyunca 26.8 sayı – 8.0 ribaund – 7.3 asist ortalamalarıyla oynayan LeBron, verimlilik konusunda da inanılmaz bir seviyeye çıkmıştı. Saha içinden %56.5 ile şut atan LeBron James, sezon boyunca üç sayı çizgisinin gerisinden %40.6 isabet oranıyla 103 üç sayı isabeti bulmuştu.
ESPN’in yazarları, LeBron James’in ilk 16 sezonu üzerine bir oylama gerçekleştirdiğinde 2012-13 sezonu yıldız ismin en iyi sezonu olarak yer aldı. Aynı yazarlar, LeBron’un kariyeri boyunca sahip olduğu takım arkadaşlarını oyladığında ise Wade birinci, Bosh ise üçüncü sırada yer aldı.
Heatles’ın ikinci şampiyonluğunu kazandığı bu sezon, birçok unutulmaz ana sahne oldu. Heat’in normal sezondaki 27 maçlık galibiyet serisi, Ray Allen’ın final serisinin altıncı maçında kaydettiği mucizevi üçlük bunlardan bazılarıydı. Ancak bu sezonun en iyi özeti, LeBron James’in tarihin en özel takımlarından birisini ne kadar çaresiz bıraktığıydı. Spurs, final serisi boyunca LeBron’u durdurmak için elinden geleni yaptı fakat James son iki maçta kaydettiği 69 sayı – 22 ribaund – 15 asist – 5 top çalma ile birlikte finaller MVP’si ödülünün sahibi oldu.