by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Yunan mitolojisinde yer alan ve aralarında Zeus’un da bulunduğu “12 Olimposlu” olarak adlandırılan tanrılar bir genel kültür ögesi olarak günümüze kadar ulaştı.
Bunların beslendiği noktalarsa İzmirli ozan Homeros’un dilinden kopan İlyada ve Odysseia destanı olarak gösterilir.
Bu mitolojide tanrılar arasında kuşak değişimleri ve yerlerine yenilerinin gelmesi gibi durumlar olduğunu görüyoruz.
Peki, 1980’lerden itibaren aslında ülkece pek de bilinmeyen bir spor olan basketbolda boy göstermeye başlayan bir isim, Antik Yunan tanrılarının modern çağdaki bir yenisi olabilir miydi?
Eurohoops Fırın olarak geçtiğimiz hafta Yugoslav-Hırvat basketbolunun efsanevi ismi Toni Kukoc ve onun hikayesiyle karşınıza çıkmıştık, sırada ise Yunanistan’ın tarihi spor figürü; NBA camiasının keşkesi, Avrupa basketbolunun büyük skoreri Nikos “Nick the Greek” Galis var.
Toni Kukoc: Eski Kıta ve Yeni Dünya’daki Yıldızların Soğukkanlı Ortağı
Doğum
Bu alt başlığı koymamın sebebi elbette Galis’in ABD’de doğup büyümesinden falan bahsetmek değil. “Demir Adam” lakaplı Nikolaos Georgalis, 70’li yıllar itibarıyla lise ve üniversite yaşantısında basketboldan hiç kopmadı. Oysa ki, başlarda babasının da gençken yaptığı gibi bir boksör olmayı istediği anlatılır hep…
Nitekim 20’li yaşlarına ayak basmış Yunanistan göçmeni bu genç, ileride nasıl bir efsane olacağını bilse yine de bokstan yana duruş sergiler miydi? Sanmıyorum…
Seton Hall Üniversitesi mezunu Galis, 4 yıl boyunca formasını giydiği SHU Pirates’te tam anlamıyla bir efsane haline geldi. Draft öncesi son sezonu olan 1978-79 sezonunda 27.5 sayı averajıyla NCAA’in en skorer 3. oyuncusuydu. Önündeki 2 isimse kolej efsanesi Lawrence Butler ve NBA’de gelecek 10 yıl boyunca hüküm sürecek olan Larry Bird’dü.
Seton Hall’da 1970-81 yılları arasında koçluk yapan Bill Raftery, “Kolejdeki sinyor sezonunda tam manasıyla katil mentalitesine sahipti.” diye anlatıyor Galis’in o sezonunu.
Yaklaşık 2 hafta önce yayınladığımız ve Yunanların guard geleneğinden bahsettiğimiz yazıda da değindiğimiz gibi, 1979’da mezun olarak draftlere katılan Yunan genç, Boston Celtics tarafından 68. sırada seçilmesine rağmen idman kampında yaşadığı sakatlık sebebiyle takımın bir parçası olamıyor.
Celtics’in büyük dominasyon sürecinin mimarı olan efsanevi koçu ve başkanı Red Auerbach, “Galis’le imzalamamamız kariyerimin en büyük hatasıydı” şeklinde bir değerlendirme yapmıştı.
Bir efsanenin doğuşunun ve bir ülkede esamesi okunmayan bir sporun kaderinin değişmesinin de herhalde defalarca kez NBA şampiyonu olmuş bir koçun “kariyerindeki en büyük hata” sonucu meydana gelmesine ne demeli?
Galis 2017’de Hall of Famer seçildiği törende bu durumu kendi adına değerlendirirken “Lise ve kolej kariyerimin ardından daha önce bir kez bile ziyaret etmediğim memleketim Yunanistan’da oynayacağımı hiç düşünmezdim çünkü bildiğiniz üzere her çocuğun hayali NBA’de oynamaktır. Ancak yoksul bir aileden geliyordum ve Yunanistan’dan gelen teklifler de oldukça cömertti.” demişti.
Tam net bir kaynaktan doğrulatamamış olsam da o yıllarda FIBA’nın NBA’de oynayan oyunculara milli takımda oynama izni vermemesi sebebiyle Yunanistan Milli Takımı’nda oynayabilmek için Avrupa’da kaldığı da konuşulur.