by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Pandemi sürecinde sizleri Avrupa basketbolunun derinliklerine inen içeriklerimizle günlük hayatın telaşesinden biraz olsun uzaklaştırmaya çalıştık ve bundan vazgeçmeye de inanın hiç niyetimiz yok.
Avrupa basketbolu dediğimiz şey tıpkı diğer basketbol geleneklerinde olduğu gibi dönem dönem değerlendirilmesi gereken, çok zengin bir kültürü bünyesine alıyor.
Bu yazıda özellikle değineceğimiz konuyu kapsayan 4 numaraların evriminin son 20 yılda bir geleneğin oluşmasında çok önemli bir öncü olarak geleceğe ışık tuttuğunu düşünüyorum.
NBA’de 4 numaralar özellikle 1970’ler ve sonrası dönemde aldıkları roller ve bunu icra edişleriyle takımların en büyük parçalarından birisi olarak görülmeye başlasa da Avrupa’da bu olgunun filizlenmesi biraz vakit aldı. Fakat çok da güzel oldu!
Tabii, bu değerlendirmeyi yaparken göz önünde bulundurmamız gereken bir şey var ki; oyunun bu kadar değişmesinde sadece parkedeki aktörlerin değil, sistemsel değişikliklerin ve koçların zihniyetlerinin değişmesinin etkisi de çok büyük. Hatta en önemli faktör bu…
Bütün bunların ışığında sizleri EuroLeague’deki uzun forvetlerin kıta basketbolunun gelişimine, oyunu izlerken basketbolseverler olarak aldığımız verime sağladıkları katkı ve bu doğrultuda kendi kariyerlerini nasıl şekillendirdiklerine bakmaya davet ediyoruz.
Eurohoops Fırın, son 20 yıllık serüvende ligi değiştiren 4 numaralar ve onların geçmişten bugüne, hatta geleceğe dönük potansiyel etkilerine değindiği yazısıyla karşınızda…
Box Out Tamam, Ribaundu da Aldık… Sonra?
“4 numara” olarak adlandırılan uzun forvet pozisyonunun Avrupa’daki modern tarih çerçevesinde gelişimine bakacak olursak burada başlamamız gereken yıl 2000 senesine tekabül ediyor.
O halde bu yazıda özellikle değineceğimiz ilk isim de o dönemin oyun sınırları dahilinde bir 4 numaranın yapabileceği her şeyi yaparak Türkiye’den NBA’e giden ilk oyuncu olan Mirsad Türkcan’dan başkası olamaz.
Mirsad’ın oyununu belli kalıplara sığdırarak anlatmak büyük bir efsaneye saygısızlık olur diye düşünüyorum. En başta o mücadeleciliğiyle zaten herkesin saygısını kazanmış bir forvetti kendisi.
Öyle aman aman bir fiziği olmamasına rağmen bir oyuncu nasıl mevkisinde bir kıtaya hükmedebilir? Elbette o bitmek bilmeyen azimle edebilir.
Bosna’dan Türkiye’ye göçerek vatandaşlık olan ve “Jahovic” olan soyismi “Türkcan” olarak değiştirilen 1976 doğumlu bu forvet, Avrupa’da oyunun değişmesi açısından ilk ve en kritik aktörlerden birisi oldu.
İnanılmaz derecede fiziğe dayalı oyunuyla rebounding becerisi birleştiği zaman hakikaten durdurulamaz bir isim olarak göze çarpıyordu.
Uzunların ribaund etkinliğinin tüm rotasyona yayıldığı şu günlerde pek mümkün olmayacak şekilde 17 sayı – 12 ribaund gibi ortalamalarla sezon tamamlayabilen ve EuroLeague’de normal sezon üzeri Top 16 MVP’si ödüllerini kazanabilecek bir oyuncuydu.
Yıllarca çift pivotlu oynanan düzenlerde 4 numaraların gerçek kimliklerini bulması noktasında Mirsad Türkcan bir öncü olarak görülebilir kıta açısından. Tabii ki de onu diğer isimlerden farklı kılan fizikalitesi ve hırsının da ne kadar özel olduğunu tekrar tekrar vurgulamak lazım.
Onunla beraber lige çok özel 4 numaralar katıldı ve onlar da gerçek kimliklerini bulmuş biçimde yollarına devam ettiler. Bir jenerasyon, farklı farklı ülkelerde çıkardığı enfes uzun forvetlerle anıldı.
Jorge Garbajosa gibi döneme damga vuran diğer isimlerin de sahne aldığı, bütün bunların yanında en ünlülerinin Mirsad Türkcan olduğu 2000’ler başı modern EuroLeague uzun forvetleri, bu bağlamda sadece ilk aşamayı kaydeden isimlerdi.
Ribaundu aldıktan sonra zamanla sahayı tek başına geçme eğilimleriyle ön plana çıkan bu tarz oyuncular rotasyonu öyle rahatlatmaya başladılar ki zamanla, 2000’lerin ortalarından günümüze denk düşen 2020 yılına kadar bu durum gelişerek devam etti.
2000’ler uzun forvetleri ve ribaundlar demişken Felipe Reyes ve Paulius Jankunas’ı da unutmamak lazım. Mirsad’ın tarihin en fazla ribaund alan oyuncusu ünvanını alan bu ikili şimdilerde ilerleyen yaşlarına rağmen bu ünvanı koruma savaşındalar.