Fenerbahçe Beko’nun Modern EuroLeague’deki En İyi Kadrosu

01/Tem/20 10:10 Temmuz 23, 2021

Utkan Sahin

01/Tem/20 10:10

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, Fenerbahçe Beko’nun modern EuroLeague yılları arasında forma giyen oyunculardan “muhteşem kadroyu” yarattı:

by Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net

Elinizin altında geride kalan 20 yılı bir kitap gibi birleştirecek bir düğme olsaydı ve siz bu düğme bassaydınız… Nasıl olurdu?

Bu sorunun cevabını hayatın diğer alanlarında belki veremeyebiliriz ama sizi, bir takımın son 20 yılına götürebiliriz.

Bildiğiniz gibi Eurohoops Fırın, bu yolculuğa ilk olarak ING Basketbol Süper Ligi’nin köklü takımlarıyla çıktı. Son dönemde karşınıza ligimizdeki bazı takımların son 20 yılındaki kadrolarından en iyi isimleri alarak, “Milenyum Kadroları” oluşturduk.

Şimdi ise aynı formatı Turkish Airlines EuroLeague’e taşıyor ve ülkemizi 2006’dan beri Avrupa’nın en iyi liginde temsil eden Fenerbahçe Beko’nun modern dönemdeki en iyi kadrosunu ortaya çıkarıyoruz.

Oyunun kurallı belli; EuroLeague’de 2006’dan beri mücadele eden Fenerbahçe Beko’nun oyuncularından 12 + 1 kişilik bir kadro oluşturmak!

Neyse lafı uzatmadan gelin önce bizim oluşturduğumuz kadroya bakalım. Ardından siz de lütfen sosyal medyadan “Milenyum’un Muhteşem Kadrosunu” gönderin.

Baskonia’nın Modern EuroLeague’deki En İyi Kadrosu

Anadolu Efes’in Modern EuroLeague’deki En İyi Kadrosu

Panathinaikos’un Modern EuroLeague’deki En İyi Kadrosu

Oyun Kurucular

Willie Solomon

Oynadığı sezonlar: 2006-2010

Tahmin edersiniz ki bu kadroda büyük ölçüde Zeljko Obradovic dönemindeki isimler olacak… Ancak kadrodaki ilk ismimiz o dönemin öncesinden.

İbrahim Kutluay’ın gidişi, basketbol şubesinin bütçesinin düşmesiyle birlikte 2000’lerin başı Fenerbahçe için karanlık bir dönemdi.

Karanlığın bitişi ise 2000’lerin ortasında oldu. Ülker ile birleştikten sonra birçok yerli yıldızı kadrosuna katan Fenerbahçe, yabancı yıldız olarak Willie Solomon’u kadrosuna kattı.

Transfer gerçekleştiğinde süre takımın lideri Damir Mrsic ile uyuşmayacağı, uyumsuz ve sorunlu bir oyuncu olduğu söylendi. Bütün bunların hepsi doğruydu da…

Aydın Örs’un onu dizginlemeye çalışması çok zordu ve hatta bütün bu çabalar, özellikle ilk senesinde Fenerbahçe’ye EuroLeague’de kazanabileceği birçok maçı kaybettirdi.

Çünkü Solomon o asi bir kısraktı ve onu dizginlemeniz imkansızdı. Sonuçta hızlı hücumda turnikeye gitmek yerine üçlük atan bir oyuncuydu o. Fenerbahçe, onu yolunda tutması için evinin burası olduğunu hissettirmesi gerekiyordu.

Sezon sonunda da böyle oldu. Onun liderliğinde Fenerbahçe taraftarıyla bütünleşti ve harika bir dört maç çıkartarak tarihinin ikinci şampiyonluğunu kazandı. Solomon da o seride oynadığı oyunla Fenerbahçe taraftarının kalbine sonsuza kadar girdi.

Asıl büyük performansını ise 2007-08 sezonunda sergiledi. Bireysel olarak belki de EuroLeague’deki en iyi performansını sergileyen Amerikalı yıldız, Fenerbahçe’yi neredeyse tek başına playoff’a taşıdı.

Bugünlerde kulüp için belki playoff çok büyük bir başarı değil ama o playoff, Zeljko Obradovic dönemi öncesinde Fenerbahçe’nin tek playoff’uydu.

Hikayenin sonrası o kadar parlak ilerlemedi. Solomon yönetimle kavga etti ve NBA’e gitti. Sonrasında döndü ama aradaki o parlak uyum kaybolmuştu.

Yine de ne olursa olsun o, Fenerbahçe taraftarının aklında hep “Kral” olarak kaldı.

Kostas Sloukas

Oynadığı sezonlar: 2015-2020

Kostas Sloukas yıllar sonra bu ülkede nasıl hatırlanacağını merak ettiğim oyunculardan biri…

Çünkü Yunan guard öyle bir 5 yıl geçirdi ki, onun Fenerbahçe tarihindeki yerinin neresi olduğu hala belli değil. Bazıları onu yerden yere vururken bazıları ise takdir etti.

Aslında sorun biraz da onun takım içindeki rolüyle alakalıydı.

Bogdan öncesinde daha çok kısa rotasyonunda yardımcı oyuncu rolünü üstlenen Sloukas, iyi bir iş çıkardı. Fenerbahçe için kritik olan birçok maçta, özellikle de takımın potaya gidemediği anlarda o vardı.

Playoff’taki ilk Real Madrid maçı ve Final Four’daki Baskonia maçı bunun güzel örneklerinden.

Ardından işler değişti. Pire’den buraya lider oyuncu olmak için gelen Kostas, Bogdan NBA’e gittikten sonra Fenerbahçe’de bu rolü üstlenmeye başladı. Fakat bu konuda beklentileri tam olarak karşılayamadı.

Ne zaman Fenerbahçe kötü bir maç geçirse ilk suçlanan oyunculardan biri oydu. Sürekli topu çok fazla elinden tutmasıyla eleştirildi, Avrupa’nın diğer büyük guardlarıyla karşılaştırıldı.

Belki kariyer sezonunu geçirdiği 2018-2019 yılında sarı-lacivertliler, o kadar fazla sakatlık yaşayıp Final Four’da hayal kırıklığı yaşamasa bu konuda da geçerli notu alabilirdi.

Sloukas’ın İstanbul’daki günleri geçen yaz sona erdi. Yunan oyun kurucunun Fenerbahçe performansına genel bir bakış attığımız zaman; onun iyi taraflarının daha ağır bastığını düşünüyoruz. Sonuçta bu formayla EuroLeague’de en çok asist yapan oyuncu o. Keza 2018-2019 sezonunda EuroLeague’in en iyi beşine seçilen isim de o.

Dolayısıyla Sloukas’ın da bu kadroda olması gerekiyor.

Bobby Dixon

Oynadığı sezonlar: 2015-?

Bobby Dixon; dillere pelesenk olmuş Fenerbahçe‘nin o meşhur çekirdeğinin büyük ruhu!

O, sadece Pınar Karşıyaka’da yaptıklarıyla bile bu ülke basketbolunun tarihine geçebilirdi. Yakın dönemdeki bir peri masalının baş kahramanıydı. Fakat Dixon bununla yetinmedi. 32 yaşındayken geldiği Fenerbahçe‘nin tarihine de geçti.

Transfer olduğu ilk günleri hatırlayın…

Her ne kadar Karşıyaka’da büyük bir mucizeyi gerçekleştirmiş olsa da Dixon tarzında bir guardın Fenerbahçe gibi bir takımda başarılı olamayacağı söylendi. Ben de böyle düşünüyordum.

Fakat o ve Zeljko Obradovic, herkesin ne kadar yanıldığını Khimki maçında bize gösterdi.

Dixon’ın savunmada yaptığı ekstra bir gayretinden ardından Zeljko Obradovic, orta sahaya kadar gelip onu kucakladı. Orada oluşan enerji belki de Fenerbahçe’nin kaderini de değiştirdi.

Basketbolu nasıl tanımlarsınız bilmiyorum ama bu sporun gerekliliklerinden biri de cesarettir. Aynı hayatın içerisinde olduğu gibi… Dixon da tam olarak bu cesareti takıma sundu.

Bütün olumsuzlukları unutup, sadece kafa tutulması gerektiği anlarda hep o vardı.

2016’da felaket bir yarı final oynadıktan sonra CSKA Moskova maçının son çeyreğinde yaptıkları gibi… O gün Fenerbahçe kaybetti ama Dixon’ın son çeyrekte gösterdiği başkaldırışa saygı duymayacak bir tane bile insan yoktur.

Dixon’ın o geceki direnişi unutulmadı ama sadece bu maçta cesaret göstermedi. 2018’deki Final Four’un yarı finalinde Zalgiris‘e de aynısını yaptı, Bogdan’ın olmadığı CSKA Moskova deplasmanında da…

2015 yazında Fenerbahçe’yle onların yolu buluşmasa sarı-lacivertliler yine iyi bir takım olurdu ama bu kadar özel bir takım asla olamazdı.

Günün birinde Dixon da bu sporu bırakacak ve muhtemelen ülkesine geri dönecek. Fakat onu izleme fırsatı bulan insanlar yaşadığı sürece bu ülke topraklarında cesaretin ve yüreğin ne olduğunu hep Dixon’la hatırlanacak.

Dışarıda kalan diğer önemli isimler: Damir Mrsic, Roko Ukic

Şutör Guardlar

Bogdan Bogdanovic

Oynadığı sezonlar: 2014-2017

Gencecik bir oyuncu olarak geldi buraya, büyük bir lider olarak ayrıldı.

Partizan’da gösterdiği çıkış sonrası, büyük bir takıma gitmesi oldukça doğaldı. Öyle de oldu. Zeljko Obradovic faktörüyle kariyerine burada devam etmeye karar verdi.

Büyük bir potansiyeldi ama daha 22 yaşındaydı, İngilizce’yi bile doğru dürüst bilmiyordu ancak her şeyi yavaş yavaş, sıra sıra halletti. Bogdanovic; burada hamdı, pişti ve yandı.

İlk sezonunda potansiyeli yüksek bir görev adamıydı. Hücumda Bjelica ve Goudelock’tan sonra gelen, maç içerisinde ana görevi bazen rakip takımının en önemli oyuncusunu tutmak olan bir oyuncuydu ve bu işi harika yaptı. Maccabi serisinde Devin Smith’i kitledi ve Final Four’un gizli kahramanlarından biri oldu.

İkinci sezonunda artık hazırdı, takımın kısa lideri olabilirdi. Bunu da mükemmel yaptı. Sezona kötü başlasa da zaman içerisinde kritik yerlerde takımın lideri olmayı başardı ve Fenerbahçe’nin Final Four yolunda büyük bir rol oynadı ancak bu sefer de yanması gerekiyordu. O da Final Four’da yandı.

Son sezonunda pişti. Sakatlığı sebebiyle onun için zor bir sezon başlangıcı oldu ama bir sezon önce Final Four’da aldığı tecrübe onun büyümesini sağlamıştı. Bu sefer daha özgüvenliydi ve oyun içerisinde alması gereken bütün kararları çok doğru bir şekilde alarak takımının şampiyon olmasını sağladı.

Bogdanovic’in gösterdiği gelişimle Fenerbahçe’nin şampiyonluk yolundaki üç sezonundaki benzerliği görüyorsunuz değil mi? Onunla birlikte Fenerbahçe de hamdı, pişti ve yandı.

Sırp yıldız, geçirdiği üç yıllık sürece sadece basketbol takımının değil, kulübün efsane oyuncularından biri oldu.

Fenerbahçe’nin daha önce hiç kazanamadığı, herkesin bir maç alsak yeter dediği OAKA deplasmanında son yılların en inanılmaz performanslarından birini sergileyerek Fenerbahçe’yi iki maçta da zafere taşıdı.

Kariyerini artık NBA’de sürdürüyor ve gözüken o ki bir daha yolunun eski kıtaya düşmesi çok zor. Ancak dönüp dönmemesi onun adına hiçbir şeyi değiştirmez. O artık bu kulübün bir efsanesi.

Nando De Colo

Oynadığı sezonlar: 2019-?

Fenerbahçe Beko’nun Fransız yıldızı Nando De Colo geride bıraktığımız sezonda sarı-lacivertlilerin hem Basketbol Süper Ligi hem de EuroLeague’deki en önemli silahlarından birisi olan De Colo, yakın geçmişte Avrupa kıtasının gördüğü en büyük yıldızlardan birisi. Skorer oyuncu, bu unvanı EuroLeague’de gösterdiği performanslarla defalarca hak etti.

Valencia‘da başlayan EuroLeague kariyerinde CSKA‘yla birlikte zirveye çıkan De Colo, son 10 yılda 2 kere EuroLeague şampiyonluğu, birer kez normal sezon ve Final Four MVP’liği ve yine bir kez de EuroLeague’de sezonun sayı krallığı kazandı. Ayrıca CSKA‘yla birlikte Avrupa’ya döndüğü günden bu yana sürekli EuroLeague’de yılın beşlerinden birine seçilmeyi başardı.

Ödülleri bir yana… Rus deviyle birlikte Avrupa’ya geri döndükten sonra rakiplerine verdiği mesaj, “bu ligin en iyi oyuncularından birisiyim.” şeklindeydi. Döndüğü günden bu yana da ligin en çok sayı atan oyuncusu onun olması bu mesajı destekledi.

Son 2 yılda sarı-lacivertli formayı terleten Nando De Colo, Covid-19 salgını sebebiyle iptal edilen geçen sezonda ve 2020-21 sezonunda CSKA Moskova ile oynadıkları play-off eşleşmesi esnasında takımdaki Covid vakalarının artmasının da etkisiyle bireysel performansını takım başarısına çeviremedi. Ancak yine de yıldız oyuncu, Fenerbahçe‘nin modern dönemdeki EuroLeague karmasında yer almayı sonuna kadar hak ediyor.

Dışarıda kalan diğer önemli isimler: Ömer Onan, James Nunnally, Melih Mahmutoğlu, İbrahim Kutluay, Marko Guduric

Kısa Forvetler

Gigi Datome

Oynadığı sezonlar: 2015-2020

Gigi Datome sadece Fenerbahçe‘ye değil, Türk basketboluna gelen en özel karakterlerden biri!

30 Haziran 2020 tarihinde İtalyan yıldız, Fenerbahçe‘den resmen ayrıldığını duyurdu. Bu seviyelerde bu kadar entellektüel, bu kadar kendini geliştirmeye çalışan, ülke ile bu kadar bağ kurmuş bir üst düzey oyuncuya rastlamak zordur.

Gigi Datome sevdiği işi yaparken ülkeyi de benimsedi. Dili öğrenmek için çabaladı ve bunu yaptı. Üst düzey maçlarda ortaya çıktı, yerel lig ve Türkiye kupası finallerinde tam 3 kez MVP ödülünü aldı.

2015-16 sezonundaki performansıyla EuroLeague’in en iyi ikinci beşine seçildi ve burada olmayı hak etti.

Bojan Bogdanovic

Oynadığı sezonlar: 2011-14

Bojan Bogdanovic’in şanssızlığı, Zeljko Obradovic öncesi karanlık döneme denk gelmesiyle de biraz bağlantılı.

Cibona’dan ülkemize geldikten sonra her sezon kendisini geliştiren Bojan Bogdanovic’in ilerleyen dönemde kadroda olduğunu hayal eder misiniz? O takım birlikte büyüdü, birlikte kazanmayı öğrendi. Bojan gibi öğretileri böylesine çabuk benimseyen bir oyuncu Zoc ile biraz çalışsa oyununu daha da büyütebilir ve full paket bir skorere dönüşebilirdi.

Hakkını yememek gerek, çok çalıştı, yeteneklerini okyanusun ötesinde de sergiledi ve NBA’de de müthiş bir yer edinip en saygın oyunculardan birisi haline geldi.

13, 15.9, 14.8… 3 sezondaki sayı ortalamaları. Üstlendiği rol de düşünülünce bu listede olmaması için hiçbir sebep yok.

Dışarıda kalan diğer önemli isimler: Tarence Kinsey, Nikola Kalinic, Marko Tomas

Uzun Forvetler

Nemanja Bjelica

Oynadığı sezonlar: 2013-2015

“Profesör!”

2006’dan beri Fenerbahçe‘ye birçok önemli yıldız geldi ve bunların bazıları kulüp tarihinde önemli izler bıraktı. Hepsinin özellikleri farklı farklıydı ve sarı-lacivertli ekibin taraftarının onları sevmesi için sebepleri vardı.

Bjelica tüm bu yıldızlar içinde oyunuyla taraftarını ve basketbolseveri en çok mest eden 2-3 isimden birisi.

2013’te birçok önemli EuroLeague takımı peşindeyken Zeljko Obradovic faktörüyle buraya gelen Bjelica, oyun aklı, soğukkanlılığı ve asla değişmeyen yüz ifadesiyle gönüllerde taht kurdu.

Özellikle de 2. sezonu gerçekten inanılmazdı. Takımın skoreri belki Goudelock’tı lideri o’ydu.

Çok yönlülük açısından belki de son 10 yılda gördüğümüz en etkileyici performanslardan biri ondan geldi. Modern bir 4 numaradan beklenen her şeyi sundu. Ribaundları çekti, dışarıdan şutları gönderdi.

Diğer taraftan… Bjelica bir oyun kurucuydu. Ribaundu çeker çekmez hücumu hemen başlatarak her şeyi kurgulayan, yaratıcılık denilince takımın bir numarası olan o’ydu.

Böylesine özel bir performans da Fenerbahçe‘ye tarihinde birçok ilki getirdi.

O sezona kadar EuroLeague’de sadece 1 kere playoff gören sarı-lacivertliler, 2014-2015 sezonunda ise arka arkaya 5 kere Final Four görülecek olan yolculuğun ilk adımını Bjelica’yla attı.

İlkler bu kadarla da sınırlı kalmadı. O sezon EuroLeague’de MVP ödülünü kazanan Sırp yıldız, Fenerbahçe tarihinde bunu başaran ilk oyuncu da oldu.

Bir kötü ilk de sonrasında geldi.

O zamana kadar NBA tehdidinin bu kadar farkında olmayan sarı-lacivertliler, bu acımasız tehdidinin gerçeğiyle ilk kez Bjelica’yla tanıştı.

Sarı-lacivertlilerin hayali onun liderliğinde kazanılacak kupalardı ama Bjelica, 2. sezonunda ardından NBA’in yolunu tuttu ve hikaye yarım kaldı.

Yine de yaşattıkları ve hissettikleriyle Bjelica, bu kulübün tarihine ismini altın harflerle yazdırdı. Ve kim bilir belki yarım kalan hikaye bir gün tamamlanır…

Mirsad Türkcan

Oynadığı sezonlar: 2006-2012

Mirsad Türkcan, Türk basketbol tarihinin en kendine has isimlerinden biri.

Hırsı, yeteneği, taraftarlarıyla olan bağı sayesinde sadece Fenerbahçe değil, tüm EuroLeague’in en büyük efsaneleri arasında yer alıyor.

Kariyerinin ikinci baharına girmeye yaklaşırken bu formayı üzerine giyen Mirsad, emekli olana kadar bir daha Sarı Lacivertli formayı çıkarmadı ve Fenerbahçe‘nin EuroLeague’deki ilk yıllarında en önemli isimlerinden oldu.

2008-09 sezonunda, 33 yaşında ligde 15.4 sayı 8.6 ribaunt ortalamaları yakaladı. Yaşadığı sakatlıklar olmasa onun eşsiz oyununu belki daha uzun süre izleyebilecektik.

Nicolo Melli

Oynadığı sezonlar: 2017-2019

Hayattaki değeriniz bazen yokluğunuz da anlaşılır. Nicolo Melli ve Fenerbahçe‘nin hikayesi de tam olarak böyle…

Brose’de geçirdiği harika sezonun ardından kariyerini İstanbul’a taşıyan İtalyan yıldız, büyük bir beklentiyle burada karşılandı. Ayrılan yıldızların ardından onun takımın yeni yüzü olması bekleniyordu.

Fakat hikaye böyle yaşanmadı.

Zeljko Obradovic takımı Melli‘nin üzerinden kurgulamadı. Bunun yerine onu, takımı bir arada tutan kritik bir parça haline getirdi.

Sarı-lacivertli formayla izlediğimiz Melli, hiçbir zaman takımın hücumda en çok toplanan oyuncularından biri olmadı. Yahut Brose’de yaptığı gibi hücumu bir guard gibi tepeden yönetmedi.

Bunun yerine tam bir joker oldu.

Savunmada oyun aklıyla herkesin arkasını topladı, ribaundları çekti, dışarıdan alan açmaya çalıştı. Hatta takıma onun sayılarına ihtiyacı olduğunda Real Madrid finalinde olduğu gibi hücumda öne bile çıktı.

Gherardini, kendisini gördüğü en zeki oyuncularından biri olarak tanımlıyor. Doğru! Ancak zeki bir oyuncu, kendisi parlamaktansa takımın için gerekeni yapardı. Melli de 2 yıl boyunca bunu yaptı.

Dışarıda kalan diğer önemli isimler: Pero Antic, Darjus Lavrinovic

Pivotlar

Jan Vesely

Oynadığı sezonlar: 2014-?

Zeljko Obradovic‘in ayrılışının ardından kendisinin de söylediği gibi… Jan Vesely, bu formayla basketboluna aşkını tekrardan hatırladı.

Buraya geldiğinde faul çizgisinin etrafından bile geçmek istemeyen, kendine olan inancını bitirmiş, harap bir haldeydi. Burada önce ayağa kalktı, sonra MVP’liğe giden yolun hikayesini yazdı.

İlk yılında atletizmi ve enerjisiyle Bjelica ile doğru ikiliyi kuran Vesely, özellikle Maccabi serisinin ilk maçında gösterdiği performansla Fenerbahçe’nin tarihinde ilk kez Final Four’a gitmesine yardımcı oldu.

İkinci yılında ise Bjelica sonrası takımın liderliğine geçen Vesely, playoff öncesi sakatlanıncaya kadar harika bir sezon geçirdi. Sezonun o bölümüne kadar Nando De Colo ile MVP’i ödülü için yarışan Vesely, aşilinden sakatlanınca bir anda takımını yalnız bırakmak zorunda kaldı.

Onun yokluğunda Fenerbahçe, Udoh’un önderliğinde Final Four’a kalmayı başardı fakat Vesely eski Vesely değildi. Finalde eski hatırları canlanan Vesely, çok kötü bir faul performansı sergiledi ve takımının kalp kırıcı bir şekilde şampiyonluğu kaybetmesine engel olamadı.

Vesely, üçüncü sezona da bu psikoloji de başladı fakat anka gibi bir kez doğan, hep doğar. O da bunu yaptı ve sezon sonunda formunu artırarak Fenerbahçe’nin ilk EuroLeague şampiyonluğunu kazanmasında büyük bir rol oynadı.

7 yıllık süreçte Fenerbahçe’den birçok yıldız gelip geçti fakat o burada kaldı. Bogdan ve Ekpe’nin gidişi sonrası yine takımın liderliğine geçti. Özellikle de 2018-2019 sezonunda bizlere muhteşem bir Vesely izletti.

O bitmek bilmeyen enerjisiyle önüne kim geldiyse parçaladı. Buraya geldiğinde faul çizgisine bile gitmek istemeyen bu adam, o sezon bir ara %87 ile faul attı. Sonunda da Fenerbahçe’yle tarihte EuroLeague’de MVP ödülünü kazanan ikinci isim olmayı başardı.

Zeljko Obradovic sonrasında Fenerbahçe’yi yeni bir mücadele bekliyor. O meşhur çekirdek dağılmak üzere ama muhtemelen yabancılar arasında gemide kalan tek isim o olacak.

Bu önemli çünkü sarı-lacivertlileri zorlu bir yeni dönem bekliyor  ve Fenerbahçe’nin her şeyden çok iyi bir Vesely’i ihtiyacı olacak.

Ekpe Udoh

Oynadığı sezon: 2015-2017

Aslında onun da hikayesi, Jan Vesely ile benzer bir şekilde başladı.

Aynı Vesely gibi 6. sıradan draft edilen Ekpe, sakatlığının da etkisiyle beklediği gibi bir NBA kariyeri geçiremedi. Aynı Vesely gibi Fenerbahçe’ye transfer olduğunda ne kadar verimli olacağına dair hakkında birçok şüphe vardı ve yine aynı Vesely gibi o da burada anka kuşu gibi tekrardan doğdu.

Avrupa’ya ilk geldiğinde benzeri bulunabilecek bir uzun olan Ekpe, iki yılın sonunda eşsiz bir oyuncu haline geldi.

İlk geldiğinde iyi bir çember savuncusuydu… Sonra bütün savunmayı organize eden, ön alanda kısaları hayatından bezdiren ve bütün bunları atletizmiyle değil, savunma bilgisiyle yapan bir oyuncu oldu. İşler hücumda da aynı şekilde gelişti. Sıradan bir pivotken hücumu yönetebilen, ikili oyun sonrası harika bir pas opsiyonu olan bir uzuna dönüştü.

Ekpe bu gelişimi boyunca bizlere birçok unutulmaz performans izletti.

Taraftarının maç içerisinde bütün nefesiyle ismini haykırdığı Real Madrid serisi ya da geri dönüşünde büyük rol oynadığı CSKA finali gibi… Ancak bütün bunlar içerisinde onun nasıl bir yıldıza dönüştüğünü en iyi gösteren karşılaşma, 2017’deki Final Four’un yarı finalinde Real Madrid’e karşı oynadığı maçtı.

O gün Sinan Erdem’de sadece Fenerbahçe tarihinin değil, EuroLeague tarihinin de en özel Final Four performanslarından birine şahit olduk.

Oyunda olduğu bütün süreyi kusursuz oynadı ve triple-double’ı sadece iki asistle kaçırdı. O hafta sonunda Fenerbahçe’nin Avrupa’nın en büyük kupasını kazanmasında en büyük ikinci sebebiydi. Kupa havaya kalkarken MVP ödülü de haliyle onun elindeydi.

Saha içerisinde onu harika kılan daha birçok şey yazabilirim ancak onu buralarda özel yapan bir başka şey daha vardı: Taraftarıyla olan bağı.

Bazen bir altyapı maçında, bazen ise Fenerbahçe başka bir şubesinin maçına giderken gördük onu. Yetmedi, Türkiye’nin unutulmaz lideri Atatürk’ün yaptıklarını anlamaya çalıştı. Kitap etkinlikleri düzenledi…

Her anlamıyla ilginç bir sporcuydu.

Sürekli gelişti, gelişti, gelişti. Oyunun her alanında her defasında başka bir şeyleri daha mükemmelleştirdi ve sonunda hem Fenerbahçe tarihinin en iyi oyuncularından biri hem de karakteriyle bu ülkede kimsenin unutmayacağı bir sporcu haline geldi.

Dışarıda kalan diğer önemli isimler: Oğuz Savaş, Kaspars Kambala, Ömer Aşık