by Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net
Elinizin altında geride kalan 20 yılı bir kitap gibi birleştirecek bir düğme olsaydı ve siz bu düğme bassaydınız… Nasıl olurdu?
Bu sorunun cevabını hayatın diğer alanlarında belki veremeyebiliriz ama sizi, bir takımın son 20 yılına götürebiliriz.
Bildiğiniz gibi Eurohoops Fırın, bu yolculuğa ilk olarak ING Basketbol Süper Ligi’nin köklü takımlarıyla çıktı. Son dönemde karşınıza ligimizdeki bazı takımların son 20 yılındaki kadrolarından en iyi isimleri alarak, “Milenyum Kadroları” oluşturduk.
Şimdi ise aynı formatı Turkish Airlines EuroLeague’e taşıyor ve ülkemizi 2006’dan beri Avrupa’nın en iyi liginde temsil eden Fenerbahçe Beko’nun modern dönemdeki en iyi kadrosunu ortaya çıkarıyoruz.
Oyunun kurallı belli; EuroLeague’de 2006’dan beri mücadele eden Fenerbahçe Beko’nun oyuncularından 12 + 1 kişilik bir kadro oluşturmak!
Neyse lafı uzatmadan gelin önce bizim oluşturduğumuz kadroya bakalım. Ardından siz de lütfen sosyal medyadan “Milenyum’un Muhteşem Kadrosunu” gönderin.
Baskonia’nın Modern EuroLeague’deki En İyi Kadrosu
Anadolu Efes’in Modern EuroLeague’deki En İyi Kadrosu
Panathinaikos’un Modern EuroLeague’deki En İyi Kadrosu
Oyun Kurucular
Willie Solomon
Oynadığı sezonlar: 2006-2010
Tahmin edersiniz ki bu kadroda büyük ölçüde Zeljko Obradovic dönemindeki isimler olacak… Ancak kadrodaki ilk ismimiz o dönemin öncesinden.
İbrahim Kutluay’ın gidişi, basketbol şubesinin bütçesinin düşmesiyle birlikte 2000’lerin başı Fenerbahçe için karanlık bir dönemdi.
Karanlığın bitişi ise 2000’lerin ortasında oldu. Ülker ile birleştikten sonra birçok yerli yıldızı kadrosuna katan Fenerbahçe, yabancı yıldız olarak Willie Solomon’u kadrosuna kattı.
Transfer gerçekleştiğinde süre takımın lideri Damir Mrsic ile uyuşmayacağı, uyumsuz ve sorunlu bir oyuncu olduğu söylendi. Bütün bunların hepsi doğruydu da…
Aydın Örs’un onu dizginlemeye çalışması çok zordu ve hatta bütün bu çabalar, özellikle ilk senesinde Fenerbahçe’ye EuroLeague’de kazanabileceği birçok maçı kaybettirdi.
Çünkü Solomon o asi bir kısraktı ve onu dizginlemeniz imkansızdı. Sonuçta hızlı hücumda turnikeye gitmek yerine üçlük atan bir oyuncuydu o. Fenerbahçe, onu yolunda tutması için evinin burası olduğunu hissettirmesi gerekiyordu.
Sezon sonunda da böyle oldu. Onun liderliğinde Fenerbahçe taraftarıyla bütünleşti ve harika bir dört maç çıkartarak tarihinin ikinci şampiyonluğunu kazandı. Solomon da o seride oynadığı oyunla Fenerbahçe taraftarının kalbine sonsuza kadar girdi.
Asıl büyük performansını ise 2007-08 sezonunda sergiledi. Bireysel olarak belki de EuroLeague’deki en iyi performansını sergileyen Amerikalı yıldız, Fenerbahçe’yi neredeyse tek başına playoff’a taşıdı.
Bugünlerde kulüp için belki playoff çok büyük bir başarı değil ama o playoff, Zeljko Obradovic dönemi öncesinde Fenerbahçe’nin tek playoff’uydu.
Hikayenin sonrası o kadar parlak ilerlemedi. Solomon yönetimle kavga etti ve NBA’e gitti. Sonrasında döndü ama aradaki o parlak uyum kaybolmuştu.
Yine de ne olursa olsun o, Fenerbahçe taraftarının aklında hep “Kral” olarak kaldı.
Kostas Sloukas
Oynadığı sezonlar: 2015-2020
Kostas Sloukas yıllar sonra bu ülkede nasıl hatırlanacağını merak ettiğim oyunculardan biri…
Çünkü Yunan guard öyle bir 5 yıl geçirdi ki, onun Fenerbahçe tarihindeki yerinin neresi olduğu hala belli değil. Bazıları onu yerden yere vururken bazıları ise takdir etti.
Aslında sorun biraz da onun takım içindeki rolüyle alakalıydı.
Bogdan öncesinde daha çok kısa rotasyonunda yardımcı oyuncu rolünü üstlenen Sloukas, iyi bir iş çıkardı. Fenerbahçe için kritik olan birçok maçta, özellikle de takımın potaya gidemediği anlarda o vardı.
Playoff’taki ilk Real Madrid maçı ve Final Four’daki Baskonia maçı bunun güzel örneklerinden.
Ardından işler değişti. Pire’den buraya lider oyuncu olmak için gelen Kostas, Bogdan NBA’e gittikten sonra Fenerbahçe’de bu rolü üstlenmeye başladı. Fakat bu konuda beklentileri tam olarak karşılayamadı.
Ne zaman Fenerbahçe kötü bir maç geçirse ilk suçlanan oyunculardan biri oydu. Sürekli topu çok fazla elinden tutmasıyla eleştirildi, Avrupa’nın diğer büyük guardlarıyla karşılaştırıldı.
Belki kariyer sezonunu geçirdiği 2018-2019 yılında sarı-lacivertliler, o kadar fazla sakatlık yaşayıp Final Four’da hayal kırıklığı yaşamasa bu konuda da geçerli notu alabilirdi.
Sloukas’ın İstanbul’daki günleri geçen yaz sona erdi. Yunan oyun kurucunun Fenerbahçe performansına genel bir bakış attığımız zaman; onun iyi taraflarının daha ağır bastığını düşünüyoruz. Sonuçta bu formayla EuroLeague’de en çok asist yapan oyuncu o. Keza 2018-2019 sezonunda EuroLeague’in en iyi beşine seçilen isim de o.
Dolayısıyla Sloukas’ın da bu kadroda olması gerekiyor.
Bobby Dixon
Oynadığı sezonlar: 2015-?
Bobby Dixon; dillere pelesenk olmuş Fenerbahçe‘nin o meşhur çekirdeğinin büyük ruhu!
O, sadece Pınar Karşıyaka’da yaptıklarıyla bile bu ülke basketbolunun tarihine geçebilirdi. Yakın dönemdeki bir peri masalının baş kahramanıydı. Fakat Dixon bununla yetinmedi. 32 yaşındayken geldiği Fenerbahçe‘nin tarihine de geçti.
Transfer olduğu ilk günleri hatırlayın…
Her ne kadar Karşıyaka’da büyük bir mucizeyi gerçekleştirmiş olsa da Dixon tarzında bir guardın Fenerbahçe gibi bir takımda başarılı olamayacağı söylendi. Ben de böyle düşünüyordum.
Fakat o ve Zeljko Obradovic, herkesin ne kadar yanıldığını Khimki maçında bize gösterdi.
Dixon’ın savunmada yaptığı ekstra bir gayretinden ardından Zeljko Obradovic, orta sahaya kadar gelip onu kucakladı. Orada oluşan enerji belki de Fenerbahçe’nin kaderini de değiştirdi.
Basketbolu nasıl tanımlarsınız bilmiyorum ama bu sporun gerekliliklerinden biri de cesarettir. Aynı hayatın içerisinde olduğu gibi… Dixon da tam olarak bu cesareti takıma sundu.
Bütün olumsuzlukları unutup, sadece kafa tutulması gerektiği anlarda hep o vardı.
2016’da felaket bir yarı final oynadıktan sonra CSKA Moskova maçının son çeyreğinde yaptıkları gibi… O gün Fenerbahçe kaybetti ama Dixon’ın son çeyrekte gösterdiği başkaldırışa saygı duymayacak bir tane bile insan yoktur.
Dixon’ın o geceki direnişi unutulmadı ama sadece bu maçta cesaret göstermedi. 2018’deki Final Four’un yarı finalinde Zalgiris‘e de aynısını yaptı, Bogdan’ın olmadığı CSKA Moskova deplasmanında da…
2015 yazında Fenerbahçe’yle onların yolu buluşmasa sarı-lacivertliler yine iyi bir takım olurdu ama bu kadar özel bir takım asla olamazdı.
Günün birinde Dixon da bu sporu bırakacak ve muhtemelen ülkesine geri dönecek. Fakat onu izleme fırsatı bulan insanlar yaşadığı sürece bu ülke topraklarında cesaretin ve yüreğin ne olduğunu hep Dixon’la hatırlanacak.
Dışarıda kalan diğer önemli isimler: Damir Mrsic, Roko Ukic