2010-2020 NBA: En Büyük 6 Playoff Sürprizi Oyuncu

09/Tem/20 14:22 Temmuz 9, 2020

admin69

09/Tem/20 14:22

Eurohoops.net

Bütün kahramanlar pelerin giymezler. NBA Playoff’ta kahramanlaşanlar da pelerin giymeyenlerin arasında…

by Dan Favale, Çeviri Arma Kaynar / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 9 Haziran 2020 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Playofflarda takımları adına fark yaratan isimler genelde aynı kişiler oluyor. Bu isimler arasında takımların yıldızları ya da patlama yapması beklenen potansiyelli oyuncular oluyor. Bu isimlerin playoff arenasındaki performansı zaten beklentiler dahilinde oluyor.

Ancak zaman zaman, rastgele bir oyuncunun playofflarda kahraman rolünü aldığını görebiliyoruz. Bu rolü, bütün playofflar boyunca taşımıyorlar. Ancak beklenmedik bu kahramanların yaptıkları bir karşılaşmanın, serinin ya da bütün playoff macerasının kaderini değiştirebiliyor.

Takımın içinde bulunduğu şartlar, sürpriz performansların yaşanmasına da sebep olabiliyor. Genellikle takımda yaşanan sakatlıklar, playoff ortamında diğer oyuncuların dakikalarının artmasını sağlıyor. Ancak bazı oyuncuların sergilediği performansların arkasında mantıklı bir sebep bulmak da çok kolay değil.

Bu yazıda kahraman olmakla yakından uzaktan alakası olmayan hem de kendi performanslarının çok daha üstünde performans gösteren isimler yer alacak. Bir ek olarak bu yazıda kariyerlerinin en iyi dönemini geçirdikten sonra gelen playoff performanslarına yer vermeyeceğiz. En basitinden Shawn Marion, 2011 final serisinde sahanın iki tarafında da çok önemli katkılar yapmıştı. Fakat Marion, çok daha öncesinde nasıl bir oyuncu olduğunu herkese kanıtlamıştı.

Mike Miller, Miami Heat (2012)

En Çarpıcı Performansı: 2012 NBA Finalleri 5. Maçı

Herkes üç sayı çizgisinin gerisinden Mike Miller’ın, rakiplerine sorun çıkartan bir oyuncu olduğunu biliyordu. Miller’ın üç sayı çizgisinin gerisinden gösterdiği üretim, kariyerinin son yıllarında Miami Heat rotasyonun sonlarına doğru düştüğünde bile saygı duyulur seviyedeydi. 2012 playofflarına girilirken Miller, geride bıraktığı 12 yılda %40.5 ile üçlük atıyordu.

Ancak Miller’ın şampiyonluk maçında mücadeleyi koparan oyuncu olacağını tahmin ettiğini söyleyen büyük olasılıkla yalan söylüyordur.

Miller, o kadar ciddi bir sırt ağrısıyla boğuşuyordu ki maçlar esnasında benchte oturamıyordu bile. 2012 NBA Finallerinin ilk dört maçında sadece 22 dakika oynayan Miller, Finaller başlamadan önceki son sekiz maçta sadece bir kez 11 dakikanın üstünde sahada kalmıştı. NBA Finallerinin beşince maçında Miller’ın 23 dakika oynaması için hiçbir sebep yoktu.

Fakat Miller, sahada kalmaya ve üçlüklerini yağmur gibi yağdırmaya devam etti. Miami Heat’te Oklahoma City Thunder karşısında şampiyonluğa ulaşmak için Miller’ın performansı olmazsa olmaz değildi. Ancak şutör oyuncunun yaptıkları, serinin altıncı maçının olmayacağını da garanti altına aldı.

Nate Robinson, Chicago Bulls (2013)

En Çarpıcı Performans: 2013 Playoffları Birinci Tur 4. Maçı

Nate Robinson, gösterdiği hücum performanslarının etkisiyle uzun sayılabilecek bir NBA kariyerine sahip oldu. Robinson’ın playofflarda gösterdiği en iyi performans da Chicago Bulls’un skorer bir oyun kurucuya ihtiyaç duyduğu dönemde geldi.

Ancak yine de Robinson’ın yaptıkları akıl alır cinsten değildi.

2013 playoffları boyunca Nate Robinson, Chicago Bulls formasıyla muazzam işler yaptı. Skorer oyuncunun, en çarpıcı performansı olarak ilk turun dördüncü maçı ön plana çıksa da 12 maçlık bir seri boyunca en üst seviyede gösterdiği performansların arasında konferans yarı finalinin ilk maçında Miami Heat karşısında gösterdiği 27 sayı – 9 asistlik performans da yer alıyordu.

Ancak skorer ismin gösterdiği hücum patlamalarının hiçbiri, birinci turun dördüncü maçındaki kadar etkileyici değildi.

Maçın normal süresinin bitimine üç dakika kala takımını 14 sayı geriden getiren Nate Robinson, Brooklyn Nets’i neredeyse tek başına yıkmayı başardı. Karşılaşmada attığı 34 sayının 29’u son çeyrek ve uzatma periyotlarında gelen Robinson, ilk uzatmanın bitimine 2 saniye kala maçı kazandıran attığı uzun mesafeli göz yaşı basketiyle maçı neredeyse bitiriyordu.

Bu karşılaşma, Chicago Bulls’un seriyi kazanmasını sağlamadı. Ancak Derrick Rose’u sakatlığa kaybeden ve Jimmy Butler’ın henüz bir süperstara dönüşmediği Chicago Bulls’a hata yapabilme lüksü verdi. Bulls, seride sonraki iki maçı kaybetmesine rağmen ilk turdaki rakibini geçmeyi başardı. Eğer Robinson’ın hücum patlaması yaşadığı karşılaşma yaşanmasaydı, Bulls ilk turdan çıkamayabilirdi.

Boris Diaw, San Antonio Spurs (2014)

En Çarpıcı Performans: 2014 Batı Konferansı Finalleri 6. Maç

Boris Diaw’ın 2014 yılındaki San Antonio Spurs takımı için taşıdığı önem, göz ardı edilir bir seviyede değildi. Diaw’ın ne kadar önemli bir parça olduğunu Spurs’ü izleyen herkes anlayabiliyordu. 2012 yılında Charlotte Bobcats, Diaw’ı serbest bıraktıktan sonra San Antonio ekibi Fransız oyuncudan üst seviyede verim almayı başardı.

Tony Parker’ın yaşadığı bilek sakatlığı sebebiyle Batı Konferansı Finalini geçmelerini sağlayan maçın ikinci yarısının tamamını ve uzatmaları kaçırdığı karşılaşmada San Antonio ekibini zafere taşıyan ismin Boris Diaw olması kimse için sürpriz değildi. Bu galibiyet, Diaw’ın değerinin daha iyi anlaşılmasını sağlıyordu.

Diaw, karşılaşmayı 26 sayı ile bitirirken onu San Antonio hücumu için değerli hale getiren tüm yeteneklerini sergilemişti. Çemberin etrafında pozisyonları bitirirken yeteneğini rahatlıkla sergileyen Diaw; sırtı dönük oynayarak etkili olmayı başardı ve şut tehdidi sayesinde rakip savunmanın üzerinde belirli bir seviyede baskı oluşturmayı başardı.

Bu seviyede bir skor performansı, Diaw’dan hiçbir zaman beklenmiyordu. Spurs ile geçirdiği ikinci dönemde değil, Diaw kariyerinin hiçbir döneminde skor patlamalarıyla bilinen bir isim olmamıştı. Ancak Fransız oyuncu, Spurs’ün NBA Finallerine döndüğü karşılaşmada gösterdiği performans gerçekten absürttü.

Josh Smith, Houston Rokcets (2015)

En Çarpıcı Maçı: 2016 Batı Konferansı Yarı Final 6. Maçı

2014 senesinin Aralık ayında Detroit Pistons, Josh Smith’i serbest bıraktıktan kısa bir süre sonra Houston Rockets deneyimli oyuncuyu kadrosuna katmıştı. Ancak bundan beş ay sonra Smith’in sezonlarını kurtaracağını onlar bile düşünmemiştir.

Ancak playofflarda tam olarak bu yaşandı.

Rockets, 2015 playofflarının ikinci turunda Los Angeles Clippers ile karşılaşıyordu ve Los Angeles ekibi 3-1 öne geçtikten sonra seri çoktan bitmiş gibi gözüküyordu. En azından tarihte 3-1 geriye düşen takımların geri dönüşe imza atması çok nadir rastlanan bir durumdu.

Serinin beşinci maçında Rockets’ın, Los Angeles Clippers’a fark atması da bu hissi çok değiştirmemişti. Rockets, altıncı maçın son çeyreğine 13 sayı geride girmişti. Bu maçın son çeyreğinde yaşananlar bugün geriye dönüp baktığınızda bile çok mantıklı gelmiyor.

Smith, son çeyrekte adeta patlama yaparak 14 sayıya imza attı. Bu periyot boyunca kullandığı dört üç sayılık atışın üçünü baskete çeviren Smith, takımının son çeyrekte rakibine 40-15’lik üstünlük kurarak seriyi yedinci maça taşımasını sağladı. Smith, bunu yaparken süperstar takım arkadaşlarından da destek almadı. James Harden ve Dwight Howard, son çeyrek boyunca bir tane bile baskete imza atmadılar. Smith’in geri dönüş esnasındaki en büyük ortağı ise Corey Brewer’dı.

Eğer Smith’in serinin altıncı maçındaki 19 sayı – 6 ribaund – 2 asist – 1 blok ve 1 top çalmalık performansı, serinin yedinci maçını Rockets kazanmasaydı bu kadar akılda kalıcı olmayabilirdi.

Ancak Rockets, seriyi kazandığı için bu konuda endişelenmemize gerek yok gibi gözüküyor. Çünkü Smith, gösterdiği performans ile Rockets’ın Harden’lı günlerde ilk kez konferans finallerine kalmasını sağlamakla kalmadı Los Angeles Clippers’ın ikinci turun ötesini görme hayallerini de yerle bir etti.

Matthew Dellavedova, Cleveland Cavaliers (2015)

En Çarpıcı Performans: 2015 NBA Finalleri 2. Maçı

Matthew Dellavedova’nın Stephen Curry durdurucu olarak ünlenmesi işin biraz abartı tarafı olabilir. Bunun sebebi de izleyen herkesin daha güçsüz gözüken oyuncunun, bir an için bile olsa rakibine üstünlük kurduğunu görmekti. Dellavedova’nın, Stephen Curry’nin hücum yeteneklerinin panzehiri olarak görülmesi bile Avustralyalı oyuncu için büyük bir övgüydü.

Kyrie Irving’in NBA Finallerinin ilk maçında yaşadığı diz sakatlığı, Cleveland Cavaliers’ın elinde seçenekleri bir hayli azaltmıştı. Dellavedova, arada sırada süre alan bir oyuncudan rotasyonun kilit parçalarından biri haline gelmişti.

Dellavedova, Curry üzerindeki agresif savunması sayesinde birçok övgü almıştı. Golden State Warriors’ın şutör guardı, NBA Finallerinin ikinci maçında Dellavedova kendisini tutarken saha içinden 23’te 5 ile şut atarken üçlük çizgisinin gerisinden 15 şutta sadece 2 isabet sağlayabildi. Curry’nin kötü performansı, serinin ikinci maçındaki bir anomali olarak kalsa da Dellavedova’nın ünü bu karşılaşmadan sonra adeta efsaneleşti.

Dellavedova’nın kahramanlıkları ise serinin üçüncü maçında adeta zirveye çıktı.

Curry, serinin üçüncü maçında 13’te 7 ile üç sayılık şut kullanarak 27 sayıya imza atsa da Dellavedova acımasız savunmasına devam etti. Bunu yaparken Dellavedova, Golden State Warriors potasına 20 sayı göndermeyi başardı. Maçın ardından hastaneye giderek serum almak zorunda kalan Dellavedova, kelimenin tam anlamıyla sahadan varını yoğunu vermişti.

SB Nation yazarı Yaron Weitzman, serinin üçüncü maçından sonra yazdığı yazısında şu ifadelere yer vermişti:

“Eğer bir uzaylıyı dünyaya getirip NBA Finallerinin ilk üç maçını ona izletseydiniz ve ona bu oyun kuruculardan birisinin lig MVP’si olduğunu söyleseydiniz, o bu ismin Dellavedova olduğunu sanırdı. Curry değil.

Curry, maçın son çeyreğinde ritmini bulmuş gibi gözükse de karşılaşmanın ilk üç çeyreğinde Dellavedova’nın onu rahatsız ettiği gözle görülebiliyordu. Dellavedova, kesinlikle Curry’nin kafasına girmeyi başardı. Dellavedova, soktuğu büyük şutlar kadar ortada kalan topları takımına kazandırmak için sarf ettiği eforla da önemli bir iş yaptı.”

Aradan geçen zaman ve Final serisinin sonucu, Dellavedova’nın 2015 playofflarındaki performansının biraz daha küçümsenmesine sebep oldu. Aradan geçen zaman içerisinde Avustralyalı oyun kurucunun, Stephen Curry’nin panzehiri olmadığı da ortaya çıktı.

Ancak Dellavedova’nın serinin ikinci ve üçüncü maçında gösterdiği performans Cavaliers’ın umutlarını hayatta tutmaya devam etti. Birkaç günlüğüne de olsa Dellavedova, Cavaliers’ın Irving ve Kevin Love olmadan şampiyonluk kazanabileceğini herkese düşündürtmüştü.

Terry Rozier, Boston Celtics (2018)

En Çarpıcı Maçı: 2018 NBA Playoffları Birini Tur 7. Maçı

Terry Rozier’ın 2018 playofflarında gösterdiği performans artışının arkasında birçok hikaye vardı. Boston Celtics, sakatlıkları sebebiyle Kyrie Irving ve Gordon Hayward’dan yoksun çıkıyordu. Jayson Tatum, henüz sadece çaylaktı. Bu da Rozier’ın omzundaki sorumluluğun çok daha fazla olduğu anlamına geliyordu. Şartların Rozier için ideal olduğunu söyleyemeyiz.

Ancak buna rağmen Boston Celtics, konferans finallerine kalmayı başardı. Genç ve sakatlıklarla boğuşan Celtics ekibi, sadece konferans finallerine kalmakla kalmadı. Seriyi yedinci maça kadar uzatmayı da başardı.

Boston’ın Cinderella hikayesi olarak nitelendirebileceğimiz playoff hikayesi, Rozier’ın gösterdiği patlamayla da paralellik gösteriyordu. Ancak Rozier’ın gösterdiği patlama sahip olduğu istatistiklerden çok daha fazlasıyla hatırlanıyor. Playofflar boyunca 16 sayı – 5 asist ortalamaları ile oynayan Rozier, verimlilik anlamında da üst seviyede değildi.

Bunları, Rozier’ın 2018 playofflarındaki performansının değerini azaltmak için söylemiyoruz. Fakat Rozier’ın playoffların ilk turunda Milwaukee Bucks karşısında yaptıklarının playofflar boyunca devam eden bir trend olmadığını da söylemek gerekiyor.

Rozier, Eric Bledsoe’yu performansıyla gölgelemeyi başarırken yaptığı trash talk ile de izleyenlere muhteşem bir hikaye sundu. Bu seri sayesinde Terry’nin sahip olduğu Scary Terry, dünyanın dört bir yanında ün kazanırken Bledsoe ve Milwaukee Bucks’ın günümüzde bile muhatap olduğu eleştirilerin bir kısmın başladığını söylemek gerekiyor.

Yedi maç boyunca Rozier, 17.6 sayı – 6.7 asist ortalamaları yakalarken üç sayı çizgisinin gerisinden %38.2 ile şut kullandı. Serinin ikinci maçından sonra Rozier, birkaç kötü şut performansı sergilese de Celtics’in ihtiyacı olduğu anlarda süperstar seviyesinde oynamaya başladı.

Rozier, bu sözün karşılığını serinin yedinci maçında göstermeyi başardı. Milwaukee Bucks ile oynadıkları karar maçında 26 sayı – 9 asistlik bir performans sergileyen Rozier, üç sayı çizgisinin gerisinden beş üçlük buldu. Eğer Rozier’ın son maçtaki kahramanca performansı olmasaydı Celtics’in masalsı playoff hikayesi ilk turun ötesine geçemeyebilirdi.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

NBA gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!