by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Son zamanlarda tarih içerisindeki geleneklere, efsane oyunculara değindiğimiz Avrupa basketbolu içerikleriyle sürekli karşınızdayız.
Çünkü bu sporun kıta özelindeki mazisinin daha iyi bilinmesi, geleneklerinin daha çok farkında olunması gerektiğini düşünüyoruz.
Geçtiğimiz haftalarda Yunan basketbolunun guard geleneğinden bahsettiğimiz bir yazıyı sizlerle buluşturmuştuk, öte yandan modern EuroLeague’deki 4 numaraların tarihsel evrimine de değindik.
Aynı çizgide bir içerikle daha sizlerin huzurundayız.
Yugoslavya, uzun yıllar boyunca tıpkı Sovyetler Birliği gibi farklı ulusları bünyesinde barındıran müthiş bir yapıya sahipti.
Bu yapının meyvelerini de özellikle basketbol özelinde sporda çokça almayı başardılar. Sovyetlere nazaran çok çok az olan nüfus dezavantajını daha tek tip, hemen hemen aynı dili konuşan bir ülke olmaları da onları bu seviyelerde tutan faktör oldu.
Asıl konumuz ise Yugoslavların henüz bir olduğu dönemde bünyelerinden çıkan fakat dağılmalarının ardından da çeşitliliğini hiç kaybetmeyen “yönetici pivot” ekolü. Bu ekolün en göze çarpan isimlerine ve bu ekolün gelişimine bir bakış atacağız.
Eurohoops Fırın huzurlarınızda…
Bir Basketbol Kasidesi: Yunan Guardlar ve Tarihsel Evrimi
Mirsad, Smodis ve Diğerleri: EuroLeague’i Değiştiren 4 Numaraların Evrimi
Kreš0 ve 1970’li Yıllarda Yugoslavya Basketbolu
Yugoslavya için 1940 ve 50’li yıllar, günümüzdeki Yugoslav basketbolu algısının oluşmasında pek de etkisi olduğunu söyleyemeyeceğimiz bir zaman dilimi olarak düşünülür.
II. Dünya Savaşı’nın sona erdiği 1945’te monarşinin yıkılmasıyla yeni bir rejimle şekillenen ve 1947’de ilk Avrupa Şampiyonası macerasına atılan bu Doğu Avrupa ülkesi 1961 yılında ev sahipliğini üstlendiği turnuvaya kadar katıldığı 5 organizasyonda hiç 6. sıranın ötesine gidememişti.
1961 yılındaysa kendi evlerindeki turnuvada gümüş madalyaya uzandılar. O takım Sırp ve Sloven oyuncuların neredeyse tamamını oluşturduğu, Yugoslavya basketbolunun ilk büyük efsanesi Radivoj Korac’ın liderlik ettiği bir ekipti. Korac, maç başına 24 sayı ortalamasıyla organizasyonun MVP’si olsa da finalde Janis Krumins gibi bir deve sahip Sovyetler Birliği’ne boyun eğmekten kurtulamamışlardı.
Hatta bu final maçı, “Bicemo Prvaci Sveta” (Biz Dünya Şampiyonu Olacağız) isimli 2015 yapımı filmde de işlenmiş ve Sovyet uzun Krumins’i Boban Marjanovic canlandırmıştı.
Bu geçiş dönemi olarak adlandırabileceğimiz dönemde milli takım koçluğunu yürüten isim Avrupa basketbolundaki birçok efsanenin kariyerine dokunmuş Aleksandar Nikolic’ti.
60’lı yıllarda bu kıta çapındaki başarılarla başlayan süreçte Korac, Ivo Daneu gibi efsane oyuncuların yanı sıra Nikolic ve Ranko Zeravica gibi basketbol üstatlarıyla beraber bir çınar yükselişe geçecekti. Bu uzun boylu çınarın adı Kresimir Cosic’ti.
1948 doğumlu Cosic, Yugoslav basketbolunun artık yükselişe hazır olduğu dönemin meyvesiydi. O yıllarda Zadar’ın yetiştirdiği büyük oyunculardan sadece birisi değildi. Özel biriydi her zaman anlatılanlara göre. Bu yazıyı yazmama sebep olan ekolün de ilk büyük örneği o idi tarihe şöyle bir göz attığımız zaman.
Kreso’nun profesyonel basketbol oynadığı yıllar onun hakkında pek de maç kaydına ulaşabildiğimiz yıllar değil aslında. Yani bugün bir oyuncunun onlarca maç kaydına sıkıntısız ulaşabilirsiniz ancak Cosic gibi 70’lerde oynamış bir oyuncunun birkaç maçından fazlasını izlemeniz her zaman mümkün olmayabilir.
Yine de onu tarihi kişiliklerden okuduklarım ve izlediğim görüntülerinden anlatmaya çalışacağım. O tarihi kişiliklerden birisi Dino Meneghin. İtalyan basketbolunun efsane ismi, Cosic’i şöyle anlatıyor:
“Yugoslav oyuncular aşırı şık ve beyefendi kişiliklerdi. Özellikle Kreso Cosic. Ona her zaman hayrandım ve itiraf ediyorum ki zayıf noktam o idi. … Bana göre NBA oyuncuları da dahil olmak üzere tarihte, sahada her pozisyonu oynayabilen ilk oyuncuydu. Bir oyun kurucu beynine sahip pivot ya da 2.11’lik bir kısa forvet gibiydi. Takımlarda ‘mühendis’ ve ‘işçi’ rolünde oyuncular vardır. Cosic bir mühendisti. Diğer rakiplerimle mümkün olmayacak şekilde Kreso, içimde insani değerler bakımından evrensel bir dünya yarattı.”
1970 yılında Yugoslavya’da düzenlenen FIBA Dünya Şampiyonası’nın final turunda İtalya’nın 11 numaralı pivotu Meneghin’le Yugoslavların 11 numaralı pivotu Cosic karşı karşıya gelmiş, o maçta Kreso 27 sayıyla takımını galibiyete taşımıştı. İşte Cosic’in o maçta sergilediği performans:
Kendisi o dönemde takımı Zadar’ı kolejde forma giymek üzere terketmişti. 3 yıl boyunca ABD’de kaldıktan sonra NBA ve ABA’den gelen teklifleri reddederek Yugoslavya’ya yine Zadar formasıyla dönerken takımını 1974 ve 1975’te Yugoslav Ligi şampiyonluğuna taşıyacaktı.
Cosic, günümüzde şut atan yahut parkeyi yöneten uzunlara “modern uzun” yakıştırması yapılan safsataya tamamiyle karşı koyabileceğiniz bir delil. Günümüz basketbolunda bu isimlerin tüm dünyada yoğunlaşması sebebiyle yapılan bu yakıştırmalar bana göre bu sancağı yıllarca taşımış ve rakiplerine kök söktürmüş efsanelere yapılan bir saygısızlık.
Cosic’i izlerken bütün bu basketbol IQ’sunun, el becerilerinin, saha görüşünün yanında atletik özelliklerini atlamamak gerekir. Gerçek anlamda olması gerektiği gibi bir sporcuymuş hakikaten de. Ribaund gücü, savunmadaki özverili üstünlüğüyle her türlü takdire şayan.
Onun Avrupa basketboluna bıraktığı miras sadece bu oyun kuran pivot ekolü olarak değerlendirilmemeli elbette. 47 yıllık kısa sayılabilecek bir yaşam süresince ne kadar dolu yaşayabilirse o kadar dolu yaşamış ve Avrupa basketbolunun kralı Dejan Bodiroga’nın kariyerinde de önemli parmağı var.