Johnny Hamilton: Polis Komiserliği Hayalinden EuroLeague’e!

11/Tem/20 10:04 Temmuz 11, 2020

Utkan Sahin

11/Tem/20 10:04

Eurohoops.net

Fenerbahçe Beko’nun bir diğer yeni transferi de Johnny Hamilton oldu. Peki sarı-lacivertliler, yeni pivotundan neler beklemeli?

by Utkan Şahin / info@eurohoops.net

Yeni bir yapılanmaya giden Fenerbahçe Beko, transferde hiç hız kesmiyor.

Zeljko Obradovic döneminin sona ermesinin ardından takımın başına Igor Kokoskov’u getiren sarı-lacivertliler, yeni sezonun kadrosu için birer birer hamlelerini yapıyor.

İlk olarak Dyshawn Pierre’le transfere başlayan Fenerbahçe, arkasından da Zalgiris‘in gözde forveti Edgaras Ulanovas’ı transfer etti. Sarı-lacivertlilerin resmileşen son transferi ise geçtiğimiz sezon Darüşşafaka formasıyla Türkiye’de izlediğimiz Johnny Hamilton oldu.

Özellikle geçtiğimiz sezon ortasından itibaren önemli bir çıkış yapan Trinidad & Tobagolu pivot, açıkçası benim bu sezon EuroLeague’e transfer olabileceğini düşündüğüm bir isimdi. Bunun Fenerbahçe üzerinden olması ise biraz ilginç oldu.

2.13’lük pivotun kariyerine dönüp baktığımız zaman ise bu yükselişi sürpriz değil.

Eurohoops Fırın ise yeni yazısında sarı-lacivertlilerin yeni uzunu olan Hamilton’ı artıları ve eksileriyle uzun uzun değerlendirdi. Hazırsanız, başlayalım!

Fenerbahçe Beko – Igor Kokoskov Macerası: Meydan Okuma ve Gerçekçilik!

Fenerbahçe’nin Yeni Transferi Dyshawn Pierre, Sarı-Lacivertliler’e Ne Katar?

Edgaras Ulanovas: Artıları ve Eksileriyle Fenerbahçe’nin Yeni Transferi

Komiserlik Hayalinden EuroLeague’e Yolculuk

“Ne istediğini bil ve bu hedef için doğru bir şekilde çalış. Bu sana fırsatı getiriyor. Nereden geldiğin önemli değil.”

Hayat bazen insanı hiç beklemediği, ummadığı noktalara götürebiliyor. Johnny Hamilton’ın da hikayesi tam olarak böyle…

Basketbolcu olan bir babanın oğlu olmasına rağmen Hamilton, 16 yaşına kadar basketbolla hiç alakası olmayan bir delikanlıydı. Basketbol dışında ülkesinde neredeyse diğer bütün sporlarla ilgilendi. Futbol oynadı, arkadaşlarıyla yüzdü ve hatta bir ara krikete merak sardı.

16 yaşında başladığı basketbol ise onun bütün hayatını değiştirdi.

Hamilton için ilk dönüm noktası ise Amerika’ya yaptığı bir ziyaret sırasında Teksas’ta tanıştığı bir rahip oldu. O rahip, Hamilton’ın kendi memleketinin üniversitesi olan Jacksonville’de basketbol oynamasını sağladı ve 2.13’lük pivotun basketboldaki kariyeri başladı.

Basketbola çok geç yaşta başlayan bir uzun olarak haliyle çok hamdı. Sadece atletizmi ve fiziği sayesinde önüne gelen topları bloklayan bir oyuncu gibi gözüküyordu fakat çok çabuk bir şekilde öğrendi.

İkinci yılında 4.3 blok ortalamasıyla dikkat çeken Hamilton, yukarıya doğru bir adım attı ve kolej basketbolunun daha yüksek seviye takımlarından Virginia State’e geçti.

Johnny Hamilton, Darüşşafaka Tekfen'de - Basketbol Haberleri - Spor

Virginia günleri çok kolay değildi. Bir ara akademik nedenlerden dolayı takımdan uzaklaştırıldı. Geri döndüğünde ise sakatlıklar da yakasını bırakmadı. Sağlıklı olduğu günlerde de çok fazla sahada değildi.

Belki de bu yüzden 2017’de Virginia’dan mezun olduğunda onun hayalleri arasında basketbolcu olmak yoktu. Hedefi ülkesinde komiser olmaktı. Evet, yanlış okumadınız komiser…

Bunun için Virginia sonrasında yüksek lisans yapmak adına kolej basketbolunun zayıf bir konferansında yer alan UT Arlington’a gitti. Onun için ikinci dönüm noktası da burası oldu.

Ülkesinde polis olmak için geldiği bu okulda, tekrardan kendini buldu ve önemli bir gelişim gösterdi. O sene takımı kendi konferansında finale kadar yükseldi. Hamilton da performansıyla çok dikkat çekti ve bir anda kendisine profesyonel basketbolculuğun kapısını açtı.

Detroit Pistons‘ın yaz ligi kadrosuna katılan 26 yaşındaki uzun, NBA ekibinden kontrat bile almayı başardı fakat bu kontrat geçici oldu. Sezon başlamadan serbest kalan 2.13’lük pivot da G-League’e geçiş yaptı. Orada da gösterdiği performansla geçtiğimiz yıl koç Selçuk Ernak’ın dikkatini çekti ve Darüşşafaka‘yla Avrupa’ya adım attı.

Hamilton’ın Darüşşafaka günlerini uzun uzun değerlendireceğiz ama kısaca özetlemek gerekirse; çaylak sezonunda dikkat çekici bir gelişim gösterdi. Sezonun başında Daçka için bile yeterli gözükmezken sezonun devamında EuroLeague takımlarının radarına girdiği bir atılım yaptı.

Bu bölümün başında gördüğünüz sözler ise ona ait.

Belki gençlik yıllarında Hamilton hedefinin ne olması gerektiğinin pek farkında olan bir genç değildi ama hayatındaki dönüm noktaları onu bu yola soktu. Yola girdikten sonra da Trinidad & Tobago’dan çıkarak kendini EuroLeague’de buldu.

Kader işte…

Fenerbahçe’nin Pek Adeti Olmayan Bir Transfer

Johnny Hamilton’ın Fenerbahçe‘ye neler verip veremeyeceğine bakacağız ama öncesinde dikkat çekici bir detaya bakmak istiyorum.

2006’da Ülker ile yaptığı birleşmeden beri Fenerbahçe, yabancı oyuncu tercihlerini genellikle Türkiye Ligi’nin dışından kullandı. Sarı-lacivertliler bu 14 yılda bir sezon önce Türkiye’de oynayan sadece 3 yabancı oyuncuyu transfer etti. Üstelik bunların farklı farklı sebepleri vardı.

Biri Ülker’den gelen Ira Clark’tı. Diğeri ise Pınar Karşıyaka’dan devşirme oyuncu olarak gelen Bobby Dixon‘dı. Son olarak Daçka‘dan gelen Brad Wanamaker da zaten gelmeden önce EuroLeague’de kendini kanıtlamış bir isimdi.

Hamilton ise son 14 yılda bu isimlere benzer bahanesi olmadan yerel ligden Fenerbahçe’ye transfer olan ilk yabancı. Belki onun yanına bir de Marques Green’i koyabiliriz tarz olarak ama Amerikalı guard da TED Ankara Kolejliler’den sonra İtalya’da oynayıp öyle Fenerbahçe’ye geçmişti.

Son yıllarda sarı-lacivertlilerin, ligden yabancı oyuncu tercih etmemesi zaman zaman eleştirilmişti. Türkiye’de oynayıp sonrasında yükselişe geçen ve EuroLeague’in önemli oyuncularına dönüşen Higgins, Clyburn, Birch gibi oyuncuları Fenerbahçe’nin neden kaçırdığı konuşuldu.

Hamilton bu isimler gibi bir yükseliş yaşayabilir mi, birlikte göreceğiz. Açıkçası böyle bir beklentiye de gerek yok ama bu transfer, sarı-lacivertlilerin artık gözünü daha fazla ligdeki yetenekli yabancılara çevirebileceği anlamına gelebilir.

Artıları: Çember Savunması, Ribaundlar ve Gelişim Göstermesi

Johnathan Hamilton - Darussafaka Tekfen Istanbul (photo Darussafaka) - EC19

Johnny Hamilton’ın Fenerbahçe‘nin yeni kadro planlaması için yararlı olabilecek dikkat çekici özellikleri var. Özellikle kadroda kalması beklenen Jan Vesely‘nin oyun tarzını düşünürsek…

2.13’lük pivotun belki de oyunu içerisindeki en büyük özelliği iyi bir çember savunucusu olması…

İstatistikleri zaten hemen gözümüze çarpıyor. Hamilton, Avrupa’da geçirdiği ilk sezonda Türkiye Ligi’nde 1.57 blok ortalamasıyla ligin en iyi ismi olmayı başardı. 26 yaşındaki pivot, bu konudaki ne kadar yetenekli olduğunu 7DAY EuroCup’ta da gösterdi ve 1.40 blok ortalamasıyla bu alanda sezonu 3. sırada tamamladı.

Ekpe Udoh’tan beri çemberi savunma konusunda sarı-lacivertlilerin hep bir zaafı oldu. Jan Vesely kısa savunması özelinde yetenekli bir uzun olsa da harika atletizmine karşılık hiçbir zaman blok özelinde elit bir oyuncu olmadı. Çek yıldızın bütün kariyeri boyunca hiçbir zaman 1.0 blok ortalamamasını geçmemesi de bunun bir karşılığı…

Haliyle bu durum da giderek Fenerbahçe için büyük bir problem oldu.

Önceki yıllarda Fenerbahçe farklı savunma stratejisiyle çember savunmasını çözme adına başarılı olsa da özellikle geçen sezon bu konuda işler epey sarpa sardı. Ligin en az blok yapan ikinci takımı olan sarı-lacivertliler, rakiplerin çembere yaptığı atakları durdurma konusunda ligin en kötü takımlarından biriydi.

Yeni döneminde uzun rotasyonunda Jan Vesely’nin partneri olacak olan Hamilton ise bu problemi çözebilir.

Halihazırda şu anda Fenerbahçe’nin kısa rotasyonunu bilmiyoruz ama geçen sezon gibi gelecek yıl da kısa savunmasında sarı-lacivertliler problem yaşarsa en azından bu sefer arkada Hamilton gibi agresif bir bekçi olacak. Bu da onlar adına iyi bir haber.

Dahası Hamilton geçtiğimiz sezon içerisinde koç Selçuk Ernak’la birlikte önemli bir gelişim de gösterdi.

26 yaşındaki oyuncu, basketbol eğitimini Amerika’da almış çaylak bir uzun olarak ilk geldiğinde her şeye zıplayan bir pivot görüntüsündeydi. Bu da haliyle Daçka savunması için zaman zaman büyük bir problem oluyordu.

Sezon içerisinde ise kendini kontrol etmeyi öğrendi. Hala bu konuda çok elit bir seviyede değil ama artık blok konusundaki sezgilerini daha iyi kullanıyor ve rakibin hücumlarını daha iyi okuyor.

Savunmaya dair diğer istatistiklere baktığımız zaman da bunu görüyoruz.

Geçtiğimiz sezon EuroCup’ta Hamilton’ın sahada olduğu anlarda rakipler %44.3 gibi düşük bir ikilik yüzdesinde kaldı. Bu açıdan EuroCup’ta ondan daha iyi olan tek isim William Mosley’di. (%43.9) Keza savunma verimliliği istatistiğinde de EuroCup’ın başta gelen uzunları arasındaydı.

Tabii şunu da belirtmem gerekiyor; Daçka‘nın geçtiğimiz sezon gerçekten çok iyi bir kısa savunması olduğu unutulmamalı. Özellikle Kartal ile Doğuş ikilisi, rakip kısaları perişan ediyordu. Haliyle de bu durum Hamilton’a yaradı ve istatistiklerini etkiledi. Fakat bu durum, Hamilton’ın bu konuda özel bir yeteneği olduğu ve işlenirse EuroLeague’in kaydı değer bir çember savunucusu olabileceği gerçeğini değiştirmiyor.

Hamilton’ın bir diğer değerli özelliği ribaundlar konusundaki yeteneği…

Geçtiğimiz sezon EuroCup’ta 8.1 ribaund ortalamasıyla oynayan Hamilton, sezonu 3. sırada tamamladı. Hücum ribaundları konusunda ise 3.9 gibi dikkat çekici bir ortalamayla ligin en iyisiydi.

Malumunuz yıllardır sarı-lacivertliler için en büyük problemlerden biri ribaundlar!

Bu problemin bir kısmı, Fenerbahçe‘nin tercih ettiği savunmayla alakalıydı. Vesely ya da Udoh, sürekli kısa karşısında kaldığı için haliyle potadan uzaklaşıyordu. Bu da takımın ribaundlar konusunda problem yaşamasına neden oluyordu. Fakat aynı zamanda bu iki yıldız uzunun, diğer özellikleri yanında iyi ribaundcu olmaması da Fenerbahçe‘nin böyle bir zaaf yaşamasını sağladı.

Özellikle Vesely özelinde konuşursak; Çek yıldızın MVP olduğu sezonda bile ribaund yüzdesi %14.2 gibi bir uzun için oldukça düşük bir yüzdeydi. Sarı-lacivertlilerin son 3 yıldaki diğer uzunları, bu konuda daha iyi olsa da onların da oyun içerisinde getirdiği diğer problemler Obradovic‘in elini kolunu bağladı.

Yeni dönemde ise Hamilton, Vesely’i pota altı rotasyonunda bu konuda tamamlayabilecek bir uzun gibi gözüküyor.

Hatta Hamilton’ın yanında Ulanovas ile Pierre gibi pozisyonlarına göre harika ribaundçu olan iki forvet eklemesini de düşünürsek sarı-lacivertlilerin gelecek sezon ribaundlarda çok daha başarılı olacağını beklememiz yanlış olmaz.

İşin hücum ribaundları kısmı da Fenerbahçe’nin cebine avantaj olarak kalabilir.

Hatırlarsınız, bu sene Türkiye Kupası finalinde Hamilton, ribaundları domine ederek Fenerbahçe’nin başına fena halde bela olmuştu. Sarı-lacivertlilerin geçtiğimiz sezon EuroLeague’de en az hücum ribaundu alan takım olduğunu düşünürsek, Hamilton ikinci şans sayıları adına Fenerbahçe’ye önemli bir katkı verebilir.

Kısacası Vesely’nin oyuncu özelliklerine baktığımız zaman, Hamilton onun yapamadığı bazı şeyleri sunabilecek bir oyuncu olarak gözüküyor. Bu sebeple de onun çember savunması ve ribaundlardaki yetenekleri oldukça değerli.

Fakat bana kalırsa; bu iki özelliğinden daha çok, Hamilton’ın sezon içerisinde gösterdiği gelişim Fenerbahçe‘yi ve taraftarını daha çok heyecanlandırmalı.

26 yaşındaki pivot, geçtiğimiz sezonun başında Daçka‘ya ilk geldiğinde hiç bu seviyelerin oyuncusu olarak gözükmüyordu. Atletizmi ve fiziği etkileyici olsa da her şeye zıplayan, el hassasiyeti fena halde problemli olan ve oyun bilgisi sıkıntılı bir uzundu. Hatta ben, sezon içerisinde Daçka‘nın pivot rotasyonunda bir değişikliğe gidebileceğini bile düşündüm.

Fakat beni yanılttı.

Selçuk Ernak’la birlikte gerçekten önemli bir gelişim gösterdi. İşin savunma kısmından zaten yukarıda bahsettim. Hücumda da daha doğru pozisyon almaktan tutun da çember çevresinde daha güçlü bitirmeye kadar birçok alanda önemli gelişim gösterdi. Bu gelişimle birlikte sezon içerisinde ismi bir ara Olympiakos’la da anıldı.

Basketbol eğitimini Amerika’da almış çaylak bir uzun için bu, önemli bir artı. Gelişime açık ve bunun için istekli olduğunu gösteriyor. Belki kariyerinin devamında oyunundaki her problemi çözemez ama bu anlayışla ilerlerse önemli bir kademe atlayabilir.

Transfer döneminde şu ana kadar potansiyelli ve üst basamağa geçebilecek oyuncuların izinden giden Fenerbahçe için Hamilton’ın bu tavrı da haliyle gerçekten değerli.

2.13’lük pivotun artılarına ve Fenerbahçe’ye verebileceklerine baktık. Gelin biraz da işin diğer tarafını inceleyelim.

Eksileri: Hala Ham, Yetenek Seviyesi Belli ve Fauller

Aslında eksiler kısmında artılarda kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Evet, Johnny Hamilton geçen sezonun içerisinde gerçekten dikkate değer bir gelişim gösterdi. Bu sayede de zaten kendisini EuroLeague’de buldu.

Fakat sınıf atlamış olması EuroLeague’e tam olarak hazır olduğu anlamına da gelmiyor. Bir kere 26 yaşındaki uzun, tam anlamıyla oyuncu özellikleri ve yetenekleri oturmuş bir oyuncu değil.

Hala çok ham ve gelişmesi gereken, öğrenmesi gereken birçok şey var. Özellikle de oyun bilgisi ve devamlılığını geliştirmesi gerekiyor.

Fenerbahçe için bu çok dert mi? Bence değil.

Igor Kokoskov gibi koçluk tarzında öğreticilik de olan bir koçla Hamilton, bu gelişimleri gösterebilir fakat en azından ilk sezonunda onu değerlendirirken çok acımasız olmamak gerekir. Çünkü çok doğal bir şekilde EuroLeague seviyesinde yapılmayacak hataları ondan özellikle de sezon başında görebiliriz.

Tabii burada şunu da açmak gerekiyor; ilk kez bu seviyede oynayacak ve sürelerinde önemli bir değişim olacak. Kendisi geçen sezon ortalama 28 dakika süre alıyordu. Fenerbahçe‘ye ise yedek uzun olarak katılıyor. Haliyle bu da gelişimini etkileyecektir. Bu sebeple de onu değerlendirmek adına biraz sezonun devamını beklemek gerekiyor.

Dediğim gibi; Kokoskov’la birlikte Hamilton’ın oyunun hamlığıyla ilgili aşması gereken problemleri çözebileceğine inanıyorum fakat çözemeyeceği bazı şeyler de var.

Şöyle ki; işin hücum tarafında çok özel, yetenekli bir pivottan bahsetmiyoruz.

Geçtiğimiz sezon EuroCup’ta attığı 49 ikilik isabetinin 38’i takım arkadaşlarının ona yaptığı asistler üzerinden geldi. Yani kısacası hücumda takımına katkı vermesi için onun özellikle kısalarının yaratıcılığına ihtiyacı var.

Burada şunun da altını çizmem gerekiyor; el hassasiyeti gelişmiş olsa da hala çok iyi değil. İkili oyun sonrasında hızlı bir şekilde devrilse de zaman zaman topu yakalamakta problem yaşıyor. Dolayısıyla kısaların yaratıcılığının yanında topu ona nerede, nasıl bir şekilde verdiğiniz de çok önemli.

İşin sırtı dönük hücum kısmı da onun adına verimsiz bir olduğu bir alan.

Güçlü ve fizikli olması sebebiyle sezon ortasından itibaren zaman zaman bunu denedi ama EuroCup’ta sırtı dönük hücumdan pozisyon başına ürettiği sayı 0.67’de kaldı. Bu kötü bir istatistik. Bu sebeple Fenerbahçe‘nin onu mümkün olduğunca yüzü potaya dönükken topu vermesi gerekiyor.

Diğer yandan tahmin edersiniz ki kendisi iyi bir pasör de değil. Bu sebeple muhtemelen sadece pota altındayken onun elinde topu göreceğiz. Zaten kendisi çemberden uzaklaştığı anda değerini kaybeden bir oyuncu.

Geçen sezon EuroCup’ta çemberin 4 metre uzağından sadece 8 şut kullandı ve sadece 2 isabet bulabildi. Yani hücumda pek çok yönlü bir oyuncu değil.

Onun için çözmesi gereken bir diğer problem de faul atış yüzdesi…

Güçlü bir oyuncu olduğu için faullere çok maruz kalıyor ve kendisi geçen sezon sadece %60.1 ile faul attı. Bu sıkıntılı bir yüzde. Özellikle de kritik anlarda faul çizgisinden ne kadar zorlandığını yine Türkiye Kupası finalinde Fenerbahçe karşısında gördük. Bu sebeple orada bir gelişim göstermesi şart.

Kıssadan Hisse

Fenerbahçe Beko, Igor Kokoskov ile girdiği yeni yapılanmada şu ana kadar hep gelişim gösterebilecek oyuncuları transfer etti. Johnny Hamilton da bu oyuncu profiline uyuyor.

Hücumda çok çeşitliliği olan bir oyuncu olmasa da özellikle işin savunma ve ribaundlar tarafında da sarı-lacivertlilerin ihtiyaçlarını karşılayabilecek özellikleri var.

Eğer geçtiğimiz sezon Daçka‘da gösterdiği gelişimi, Fenerbahçe’yle de devam ettirebilirse açıkçası iyi bir rol oyuncusu olarak dikkat çekebilir. Hatta uzun bir EuroLeague kariyeri bile olabilir. Önemli olan o gelişimi devam ettirmesi…

Bu sebeple de iş biraz ona ve Kokoskov’a kalıyor.

Bakalım, Fenerbahçe Beko’nun yeni pota altı “komiseri” bu gelişimi devam ettirebilecek mi?

Eurohoops Fırın’daki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

EuroLeague gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!