by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Turkish Airlines EuroLeague’deki iki temsilcimizden biri olan Fenerbahçe Beko transferde hiç hız kesmiyor.
Zeljko Obradovic döneminin sona ermesinin ardından takımın başına Igor Kokoskov’u getiren Sarı-Lacivertliler, gelecek sezonun kadrosu için hamlelerini birer birer yapıyor.
İlk olarak Dyshawn Pierre’le transfere başlayan Fenerbahçe, arkasından da Zalgiris‘in gözde forveti Edgaras Ulanovas’ı transfer etti. Daçka‘dan Johnny Hamilton’ı alan Sarı-Lacivertliler, devamında Danilo Barthel ve Lorenzo Brown’ı kadrosuna kattı.
Bugünkü yazının konusu ve Almanya basketbolunun yıllardır istikrarlı isimlerinden biri olan Barthel, EuroLeague basketbolseveri için yabancı bir isim değil. Bayern Münih’in kaptanı olan Alman uzun forvet, belki çok gösterişli istatistiklere sahip olmasa da verimli basketboluyla yıllardır dikkat çekiyor.
Barthel şimdiyse bu verimli basketbolunu Fenerbahçe’ye taşımaya çalışacak.
Eurohoops Fırın ise yeni yazısında Alman oyuncunun bunu yaparken takıma neler sunup, neler sunamayacağını inceleyecek.
24 Ekim 1991’de Almanya’nın Heidelberg kentinde dünyaya gelen Danilo Barthel, profesyonel kariyerine 2008-2009 sezonunda USC Heidelberg takımıyla başladı. 2010-11 sezonunun ardından Fraport Skyliners’a transfer olan Barthel, beş sezon boyunca bu ekibin formasını giydi.
Bu süreçte Almanya Milli Takımı’nın alt yaş kategorilerinde mücadele eden ve gösterdiği performansla Almanya Ligi’nin en değerli oyuncularından biri haline geldi, 2014, 2015 ve 2016’da Almanya Ligi All Star kadrolarında kendisine yer buldu. Başarılı uzun forvet, 2016’da Skyliners ile FIBA Europe Cup şampiyonluğuna ulaştı.
Danilo Barthel, 2016 yazında Bayern Münih’e transfer olarak en önemli kariyer adımlarından birine imza attı. Bayern formasıyla da istikrarlı görüntüsünü sürdüren Barthel, Bavyera ekibiyle iki sezon EuroCup, iki sezon da EuroLeague tecrübeleri yaşadı.
Oyuncuyu kısaca tanıttığımıza göre hemen analizine geçebiliriz:
Fenerbahçe Beko – Igor Kokoskov Macerası: Meydan Okuma ve Gerçekçilik!
Fenerbahçe’nin Yeni Transferi Dyshawn Pierre, Sarı-Lacivertliler’e Ne Katar?
Edgaras Ulanovas: Artıları ve Eksileriyle Fenerbahçe’nin Yeni Transferi
Johnny Hamilton: Polis Komiserliği Hayalinden EuroLeague’e!
Lorenzo Brown: Beklentiler ve Soru İşaretleriyle Fenerbahçe’nin Yeni Transferi
Kariyer Basamakları
2011-16 yılları arasında Fraport Skyliners forması giyen Danilo Barthel, buradaki en parlak sezonlarını 2013’ten itibaren kulübün efsane koçlarından Gordon Herbert’in yönetiminde geçirdi.
2015-16 sezonunda FIBA Europe Cup’ı ilk kazanan takım olarak hatırlanırlar. O ekipte Jordan Theodore, Philip Scrubb, Johannes Voigtmann ve Aaron Doornekamp gibi tanıdık isimler vardı. Bir de Danilo Barthel…
Fraport forması giyerken de oyundaki olgunluğuyla göze çarpan bir isimdi her ne kadar takımın en büyük yıldızlarından birisi olmasa da.
O dönemden aklımda kalan özelliklerinden birisi şimdiye göre daha ince ve atletik oluşuydu Barthel’in. Çok daha iyi sıçrayan, hızlı ve topla hareket edebilen bir isimdi. Geçen yıllar ve Bayern’deki son 2 sezonu sanki bunları götürdü ondan.
Hep istikrarlı bir oyuncu olarak göz önündeydi ve bu kalınlaşmasının oyununa olumlu yönde katkıları da oldu elbette. Tabii ki de oyununa belirli bir seviyede de olsa dış şut ekledi Barthel, rebounding konusunda oldukça önemli bir seviye atladı. Bunu büyük çoğunlukla Bayern dönemlerine borçlu.
Bu duruma gelmese de yine onun kariyerinin belli bir noktaya kadar yükseleceğine şahitlik ederdik ancak çok daha özel bir oyuncu haline geldi ve yoluna bu şekilde devam ediyor.
Fenerbahçeliler onu çoğunlukla 2018-19 sezonunda Münih’teki deplasmanda sergilediği performansla tanıdılar. O güne bir geri bakış atalım. Sarı-lacivertli camia o gece, Nicolo Melli‘nin ayrılığından bir sene sonra Barthel’in İstanbul’a geleceğini hiç düşünür müydü?
Elbette düşünmezdi. Tarihinin en iyi sezonunu oynuyordu o dönemde Fenerbahçe. Her şeyin tıkır tıkır işlediği ve Melli‘nin en kritik parçalarından birisi olduğu sistem. Bunu Münih’te zor bir maçın sonunda yıkan isimlerden birisi 7/7 ikilik isabetiyle 14 sayı kaydedip 7 ribaund alan Barthel olmuştu.
Peki, 29 yaşındaki Alman uzunun güncel hali ve Fenerbahçe’ye katacakları ışığındaki teknik değerlendirmesi nasıl şekillenir?
Yardım ve Hızlı Hücum Savunması Tamam, Peki İkili Oyun Savunması?
Danilo Barthel’in savunma profiliyle ilgili söylenecek en büyük şey yardım savunmasına yapacağı katkı olacak. Hele ki Fenerbahçe bu noktada Gigi Datome ve Nicolo Melli gibi iki büyük silahı kaybederek yaralandıysa…
Pozisyon almayı gerçekten çok iyi biliyor savunmada. Bu sayede köşedeki bir oyuncuyu tutarken çabuk ayak hareketleriyle hem içeriye topla girebilecek potansiyeldeki oyuncuyu gözlemleyip hem de kendi eşleşmesini unutmamış oluyor. Bu yönüyle savunmada çok öne çıktığını geçtiğimiz sezonun Bayern Münih’inde defalarca gördük ve şahitlik ettik.
Bu pozisyon alma konusunda hızlı hücumlarda da başarılı yönde ilerlediğini söylemek istiyorum. Geriye iyi koşan bir oyuncu ancak hücumdaki profiline de biraz sonra değinince anlayacağınız üzere geri koşmak için çok bir mesafe katetmesine gerek kalmıyor.
Bayern’in hücum silahlarının kısıtlı olduğunu düşünürsek bu önemli bir savunma stratejisi. Geçen sezon maç başına ortalamayla en fazla potasında sayı gören 7. takımdılar ancak bunun anlattığım hususla ilgili pek bir şey değiştireceğini düşünmüyorum. Çünkü bu takım savunmasıyla ilintili bir strateji değil, Barthel özelinde takıma yarar sağlayan bir hamle gücü sadece.
Barthel’in savunmasını değerlendirirken söyleyebileceklerimiz yardım savunması ve hızlı hücumlarda duracağı yeri iyi seçerek çok hücum faul yaptırabilecek bir isim olması, toplu savunmada stance pozisyonunda hem kısalara hem de mevkidaşlarına karşı iyi durup kollarını çok hareketli kullanması gibi bazı olgular olabilir. Ayrıca boyalı alan savunmasında da kollarını kullanarak çok iyi açı kapatıyor bütün bu pozisyon bilgisine ek olarak.
Fakat işin şöyle bir kısmı var: Barthel, ikili oyun savunmasında ciddi anlamda aksayabiliyor zaman zaman.
Bunun sebeplerinden birisi adam değişme, ikili sıkıştırma yahut show-up gibi ikili oyun savunmasına özgü bazı kavramları yerine getirirken kendi oyuncusunun ekseriyetle boş pozisyona düşmesi.
Bu nedenle Bayern’in kısa beşlerinde 5 numaraya çekildiği zamanlarda savunmadaki bu defektinin yaralayıcı olduğu anlar olmadı değil. Fenerbahçe gelecek sezon bu tarz kısa beşlere sahada ne kadar yer verecek, bunu şimdiden kestirmek zor fakat eğer böyle bir gelenek oluşursa Barthel’in bu zaafı mutlaka göz önünde bulundurulması gereken bir nitelik taşır.
Tabii burada kısaların savunmadaki vaatleri de önemli bir etken. İkili oyun hücumları nasıl iki sporcunun güdümünde yön buluyorsa savunmada da değişen bir şey yok.
Yani bu bağlamda geçen gün yayınlanan Lorenzo Brown yazımda da onun her ne kadar iyi bir savunma oyuncusu olmasına rağmen rakip ikili oyunlarında sıkıntı yaşadığını anlatmaya çalışmıştım.
Bu anlattıklarım Fenerbahçe Beko’nun pick and roll savunmasında sıkıntı yaşayabileceğine işaret ediyor. Ama durumu tek taraflı değerlendirmemek, karaları bağlamamak lazım. Johnny Hamilton ve Jan Vesely gibi iki ismin kadroda olacağını farzederek bu olaya nasıl bir çözüm üretileceğini sezon içerisinde görmek gerekir.
Danilo Barthel’den Hücumda Ne Beklenmeli?
Hücumuyla ilgili başlamak istediğim nokta hücumlarda alan açmak adına önemli katkılar verebileceğini düşündüğüm bir oyuncu olması. Fenerbahçe bu işi yapmak için geçen sezonlarda Gigi Datome, Nicolo Melli ve Nikola Kalinic gibi isimleri kullanmıştı.
Şimdiyse kadroda bu göreve layık Barthel, Edgaras Ulanovas ve Dyshawn Pierre gibi oyuncular bulunuyor. Sarı-Lacivertliler adına bir artı olarak değerlendirebiliriz bu durumu. Bayern’deyken az evvel savunma kısmına etkisinden ötürü anlattığım gibi oyunu çizginin dışına yıkılmış vaziyetteydi.
Elbette bu topla fazla haşır neşir olmasından ya da harika bir dış şutör olmasından dolayı değil, bahsettiğim alan açma muhabbetinin olumlu katkısından dolayı.
Böyle dışarıya mahkum bir görüntü çizmesi onun pas istasyonu olarak kullanılmasında da etkili oluyor açıkçası. Forvetten top dağıtan bir isim olarak çokça çarpmıştı gözüme.
Bayern’de her ne kadar Fraport yıllarına göre top kullanımı artsa da bence az tercih ediliyordu hücumlarda. Bunun sebebini de ince işçiliğin getirdiği o detayların çizdiği sınırlarda kalması sebebiyle becerilerinin tam potansiyeline ulaşamaması olarak görüyorum.
Bu sınırlarda kaldığı ve hücum yönüyle skorerlik bakımından aman aman ön plana çıkan bir isim olmadığı için de hücumu açısından fazla olumsuz yön bulmak kolay değil. Zaten her rol oyuncusunun, her görev adamının değerlendirmesinde baz alınan ilkelerden birisi de budur. Çoğunlukla sadece işini yapması bekleniyor Barthel’den ofans sahasında.
Arada ekstrasını kattığı zamanlar da bayağı oluyor. Bu mücadeleler de onun çift haneli skor ürettiği maçlar olarak karşımızda. Sırtı dönük oyunundan ve boyalı alandaki bitiriciliğinden çok ekmek yiyor gününde olduğu zaman.
Hücumda ikili oyunlarda ciddi manada katkı verdiğini söylemek mümkün. İçeri devrilme konusunda sıkıntı yaşamıyor ve bitiriciliği sayesinde gerçek bir silaha dönüşebiliyor. Fakat gel gelelim Fenerbahçe‘de henüz pick and roll yönetecek bir guard yok. Yine Brown’ın bu noktadaki zayıflığından bahsetmiştim.
5 oynadığı zamanlarda eşleşmesini dışarı çekmek adına önemli bir artısı var. Hamilton veya Vesely‘den bu yönde bir katkı alamayacağını varsayarsak Barthel hamlesinin kısa beşlerde her ne kadar savunmaya olumsuz yansımaları olsa da iyi çember savunan takımlara karşı çok önemli bir koz oluşturabileceğine inanıyorum.
Greg Monroe’yla as uzun ikilisini oluşturdukları Bavyera temsilcisinde onları ikili olarak değerlendirecek olursak uzundan uzuna servis modunda oynadıklarına şahit olduk. Fakat Barthel, saha görüşü olarak iyi düzeyde. Sezon boyunca yaptığı 56 asistin büyük çoğunluğunu kısalara yaptı.
Hücumsal değerlendirmede bir zaaf olarak söyleyebileceğimiz şeyler arasında top elinde patladığı zaman birebir oynama durumu olarak gözüküyor. Danilo’nun bir skorer olarak öne çıktığı mücadelelerde hep iş bitirici olduğunu gördük. Bir yaratıcı olarak değil. Bu yüzden de birebir zorlamak zorunda kalınca o her zamanki kontrollü görüntüsünden uzaklaşabiliyor. Onu bu duruma sokmaktan kaçınmak gerekir.
“Nicolo Melli v2.0” Diyebilir miyiz?
Ben kendi adıma konuşacak olursam yeni yapılmış transferler için bu tarz yakıştırmaları mesnetsiz ve bir o kadar da yersiz buluyorum. Bu başlığı açmamın sebebi de transferin gerçekleşmesinin ardından sosyal medyada sıkça konuşulduğunu gördüğüm bu konuda Barthel’le Melli arasındaki benzerlikler ve farklılıklar konusunda bir aydınlatma ihtiyacı hissetmiş olmamdı.
İki oyuncu arasında büyük bir seviye farkı olduğunu düşünüyorum öncelikle. Melli‘nin Fenerbahçe‘ye geldiği döneme bir geri bakış atınız, çok büyük umutlar beslenilen ve Andrea Trinchieri’nin Brose’sinin en büyük yıldızı konumunda bir uzun forvetti.
Barthel transferiyse o kadar da hoş karşılanmadı benim gözlemlediğim kadarıyla. Bence bunun asıl sebebi iki oyuncunun arasındaki popülarite ve seviye farkından kaynaklı ama bu noktada transferi beğenmeyen kişilerin fikrine saygı duymakla beraber aynı fikirde olmadığımı belirtmek istiyorum.
Final bölümünde neden aynı fikirde olmadığımı açıklayacağımı da belirterek şimdilik Barthel’le Melli’nin oyunundaki kesişim ve ayrışım noktalarına bir göz atacağım.
Öncelikle ikilinin yardım savunması noktasında birebir benzeştiklerini zaten yukarıdaki savunma başlığının altında da ifade etmiştim. Gel gelelim ikili oyun savunmasında Melli bu tip sıkıntılar yaşayan bir oyuncu değildi Barthel’in aksine.
Benzer noktalardan bir tanesi de ikisinin oyununu da temel basketbol istatistikleri ve averajlar ışığında değerlendiremeyecek olmamız. Yani demek istediğim, ikisi de sahada koçların akıl oyunlarına hizmet eden ve üstüne basa basa ifade ettiğim gibi ince işçilik kısmında katkı sağlayan 4 numaralar.
Tam bu noktada bir farklılık çıkıyor karşımıza. Melli bu konuda sınır çizemeyeceğiniz türden, çok ama çok kaliteli bir üst seviye oyuncusuydu. Topu alır taşırdı, tepeden tüm takımı yönetirdi, o da yetmez sırtı dönükte arkadaşlarının durumuna göre hücum şekillendirirdi. Bayern’deki Barthel’in oyununda bunlara rastladık mı? Benim böyle bir izlenimim yok.
Bana göre burada dikkate alınması gereken nokta da yeni bir Melli bulmak değil zaten. Geçen sezon Derrick Williams’ın transferine de çokça sevinildi ancak her ne kadar iyi niyetli bir karaktere sahip olsa da takıma yarardan çok zararı dokunacağı bariz belliydi.
Odak nokta yeni Bogdanovicler, yeni Melliler değil de sisteme uygun oyuncular bulmak olduğunda ancak o zaman mantık çerçevesinde gerçekçi değerlendirmeler yapılabileceğini düşünüyorum.