Modern EuroLeague Tarihinin En İyi İspanyol Yıldızlar Karması

27/Tem/20 20:34 Ağustos 8, 2021

Utkan Sahin

27/Tem/20 20:34

Eurohoops.net
Uno-de-los-muchos-hitos-de-la-Bomba-Navarro-con-el-trofeo-que-lo-acredita-como-MVP-de-la-Final

Eurohoops Fırın yeni yazı dizisinde ülkelerin EuroLeague karmalarını oluşturuyor. Sıradaki durağımız İspanya!

by Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net

Avrupa basketbolunun o zengin çeşitliliğini yansıtan en önemli unsur farklı farklı ülkelerden çıkan isimlerin en üst düzeydeki mücadeleleriyle uzunca bir zaman diliminde basketbolseverlerle buluşması olsa gerek…

Zaten “kıta basketbolu” dediğimiz olgunun getirisi olarak düşünebileceğimiz ilk şeyler bu uçsuz bucaksız, kalabalık gelenekler ve onların bünyesinden çıkan sporcu jenerasyonlarıdır.

Eurohoops Fırın olarak bu yazı dizisinde bu geleneklerin Eski Kıta’daki en üst düzey basketbol organizasyonu olan EuroLeague’deki yansımalarını huzurlarınıza taşıyoruz.

Bu yola Slovenya’yla çıkmıştık, arkasından ise İtalya geldi. Şimdi de sırada 2000’den bu yana milli takım düzeyinde ortalığı kasıp kavuran İspanya var.

İspanyol yıldızlar, sadece milli takım düzeyinde değil, NBA ve EuroLeague’de gösterdikleri performanslarla da tarihe geçti. Herhalde yazıyı okumadan önce bile aklınıza bu kadroya girebilecek en az beş oyuncu gelmiştir.

Fakat kadro içerisinde bir sürprizle karşılaşmamanız için en baştan uyarmak istiyorum: Kadroyu oyuncuların EuroLeague’de gösterdiği performanslara göre hazırladık. Bu sebeple de NBA’de çok önemli kariyerleri olsa da EuroLeague’de çok uzun süre oynayamadığı için etki yapamayan bazı efsane isimler, liste dışında kaldı.

Neyse, daha fazla uzatmadan karşınızda modern EuroLeague tarihindeki en iyi İspanyol oyunculardan kurulu 12 kişilik yıldızlar karması kadromuz!

Modern EuroLeague Tarihinin En İyi Sloven Yıldızlar Karması

Modern EuroLeague Tarihinin En İyi İtalyan Yıldızlar Karması

NOT: Listeye devşirme oyuncular dahil edilmemiştir. Bu yüzden de Nikola Mirotic ve Serge Ibaka gibi oyuncular listeye alınmamıştır.

Oyun Kurucular

#23 Sergio Llull

Kariyer: Real Madrid
İstatistikleri: 13 sezon 283 maç 10.5 sayı, 1.7 ribaund, 3.8 asist

Biliyorsunuz, Avrupa basketbolunda bir Yunan oyun kurucu geleneği vardır. Bu geleneğin bir benzeri 2000’den bu yana İspanyollar için de var.

Akdeniz ülkesi, 2000’den bu yana çok önemli oyun kurucular çıkarttı. Yunanlıların aksine bu isimlerin “neredeyse” hepsi NBA yolcusu da oldu. Sergio Llull ise bir önceki cümledeki “neredeyse” kelimesini kullanma sebebimiz.

Manresa’da parladıktan sonra 2007’de Real Madrid‘e geçen İspanyol yıldız, EuroLeague’in vazgeçilmez neferlerinden biri olmayı tercih etti.

Real Madrid’in yeniden Avrupa basketbolunda yükselişe geçtiği dönemin 3 büyük isminden biriydi Llull…

NBA’den gelen Sergio Rodriguez ve Rudy Fernandez ile birlikte bu köklü kulübü, tekrardan olması gereken yere çekti. 2015 ve 2018’de iki EuroLeague şampiyonluğu kazandı.

Onun için en özel sezon ise hiç tartışılmasız, 2016-2017’ydi.

Serrod’un NBA’e gittiği, Rudy’nin sakatlığı yüzünden düşüşte olduğu o sezonda İspanyol yıldız, tek başına takımını sırtladı. 16.8 sayı ve 5.9 asist ortalamasıyla EuroLeague’de normal sezon MVP’si oldu.

MVP ödülü bir yana, Llull gösterdiği performansla herkese “bu adamın EuroLeague’de ne işi var?” dedirtti. Gerçekten de Houston Rockets, onu o dönemde NBA’e götürmek için çok da uğraştı ama İspanyol yıldız, gitmek istemedi.

Llull, muhteşem sezonundan sonra geçirdiği ağır sakatlıktan, eskisi gibi dönemedi ama fark etmez. Hala ligin en özel liderlerinden biri ve muhtemelen kariyerini artık burada, Madrid’de tamamlayacak.

#8 Jose Calderon

Kariyer: Baskonia
İstatistikleri: 3 sezon 58 maç 9.0 sayı, 2.5 ribaund, 2.1 asist

Jose Calderon özelinde ise az da olsa şanslıyız.

İspanya Milli Takımı’nın en iyi dönemlerinde takımın as oyun kurucusu olan Calderon, kariyerinin en iyi dönemlerini NBA’de geçirdi. 2005’ten 2019’a kadar tam 14 yıl NBA’de oynadı. Bu yüzden belki onu doya doya buralarda izleyemedik ama İspanyol basketbolunun diğer yıldızlarının aksine onu burada daha çok izledik.

2002’de 21 yaşındayken Baskonia‘ya transfer olan yıldız guard, NBA’e gitmeden önce 3 sezon Bask ekibinin formasını giydi.

İlk iki sezonunda ligin yavaş yavaş parlayan genç yıldızlarındandı. Son sezonunda ise Baskonia’nın liderlerinden biri oldu.

2004-2005 sezonunda 11.6 sayı, 2.6 asist ortalamalarıyla oynayan Calderon, Baskonia’nın 2000’den sonra bir kez daha EuroLaegue’de final görmesini sağladı. Bunu yaparken de özellikle yarı finalde çok kritik bir katkı verdi.

Baskonia, Moskova’daki Final Four’da yarı finalde kupanın favorisi CSKA Moskova’yı elerken maçın yıldızı Arvydas Macijauskas’tı ama onun en büyük yardımcısı da Calderon’du.

Calderon, finalde de Maccabi karşısında 16 sayıyla yine takımının en iyilerindendi ama bu performansı Baskonia’nın efsane Maccabi‘yi geçebilmesi için yeterli olmadı.

O sezonun ardından Calderon, NBA’e uçtu ve kariyerinin devamında da bir daha geri dönmedi. Gönül isterdi ki, keşke onu biraz daha buralarda izleseydik ama NBA’in son yıllarda EuroLeague karşısında kurduğu üstünlüğü düşünürsek onu bu kadar bile Avrupa’da izlemek bizler için bir şans…

#9 Ricky Rubio

Kariyer: Joventut, Barcelona
İstatistikleri: 4 sezon 63 maç 5.5 sayı, 2.8 ribaund, 3.5 asist

Luka Doncic sağ olsun, bugünlerde 16-17 yaşında parlayıp ismini Avrupa basketbolunda duyurmak, oldukça alışık olduğumuz bir hikaye…

Ricky Rubio ise bütün bunlar olmadan önce vardı.

14 yaşındayken sadece Avrupa’da değil, Amerika’da bile yetenekleriyle bilinen bir isimdi o! Hatta hatırlarsınız, Rubio o yaşlardayken kendisinden basketbol tarihini değiştirecek oyuncu olarak bahsediliyordu.

Eh, 14 yaşındaki bir çocuk, dünyanın en önemli liglerinden olan İspanya’da o yaşta oynamaya başlarsa -hala lig tarihinin en genç oyuncusu- bu beklentilerin çok da haksız olduğunu söylemeyiz.

EuroLeague ile ise henüz 16 yaşındayken tanışan Rubio, o sezonunda 2.8 asist ve 3.2 top çalma gibi dikkat çekici istatistikler elde etti. Sonrasında ise 17 yaşındayken Joventut’un EuroCup’ı kazanmasına yardımcı oldu.

Herkes onun bir sonraki adamının daha yukarı olacağını biliyordu. Ya NBA’e gidecek ya da Avrupa’nın büyük takımlarından birine geçecekti.

Rubio, 2009 Draftında 5. sıradan seçilmesine rağmen NBA’i değil, EuroLeague’i tercih etti. Barcelona, onun için 3.5 milyon dolar bonservis ödeyerek kadrosuna kattı.

19 yaşındayken Barcelona’nın as oyun kurucusu olan Rubio, üstündeki büyük baskıya rağmen ilk sezonunda önemli bir katkı verdi.

Katalan ekibi, Juan Carlos Navarro önderliğinde EuroLeague şampiyonluğuna koşarken Rubio da 6.8 sayı ve 4.1 asist ortalamalarıyla bu şampiyonluğa katkıda bulundu. Sayı ortalaması size düşük gelebilir ama şampiyon Barcelona kadrosunda çift haneli sayı ortalaması yakalayan tek isim, Navarro’ydu. Üstelik Rubio’nun yarı finaldeki performansı gerçekten çok kritikti: 10 sayı ve 8 asist.

İspanyol yıldızın Avrupa kariyeri genelinde eleştiriler genellikle ikinci yılıyla ilgili yapılır.

Hatırlarsınız, o sezona kendi evinde düzenlenecek olan Final Four’un en büyük favorisi olarak başlayan Barcelona, playoff’ta Obradovic‘in Panathinaikos‘una kaybetmişti. Rubio ise playoff’un zayıf halkası olarak kalmıştı.

Fakat o günlerde bile Rubio, henüz 20 yaşındaydı. Ondan çok daha tecrübeli isimlerin bile kariyerlerinde böyle seriler olduğunu düşünürsek bence duvara çarpması oldukça normaldi.

Evet, İspanyol yıldızın 14 yaşında basında çıkan haberlerdeki gibi bir kariyeri olmadı ama bu onun yine de hikayesi ve yaptıklarıyla özel bir isim olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Şutör Guardlar

#11 Juan Carlos Navarro

Kariyer: Barcelona
İstatistikleri: 17 sezon 341 maç 12.2 sayı, 1.6 ribaund, 2.4 asist

İspanyol basketbol tarihi özelinde bir en iyiden bahsedeceksek, bu kesinlikle Pau Gasol olmalı! Fakat İspanya ve EuroLeague özelinde bahsedecek, hiç tartışmasız bir şekilde en iyisi Juan Carlos Navarro!

Sonuçta modern EuroLeague’in 20 yıllık tarihine geçmiş bir efsaneden bahsediyoruz.

Liderlik denilince Navarro, sadece İspanyol basketbolu özelinde değil, Avrupa basketbolunda akla gelen 2-3 büyük isimden biri.

Barcelona formasıyla küçük yaşlarda tanışan ve 17 yaşından itibaren de A takımda oynayan İspanyol efsane, bu kulüp için bütün her şeyi yaptı.

Küçük bir NBA macerası dışında 22 yıl kulübün formasını giydi. Barcelona’yla birlikte EuroLeague şampiyonlukları kazandır ve bırakın Barcelona tarihinin rekorlarını EuroLeague tarihinin rekorlarını kırdı. Bugün herhangi bir istatistiğin gelmiş geçmiş en iyilerine bakın, onun ismini görürüz.

Avrupa basketbolunun en güçlü takımlarından biri olan Barcelona’dan son 20 yılda birçok yıldız isim geçti ama hiçbirinin bu kulüpteki yeri Navarro’yla kıyaslanamaz. Özellikle de 2009 ve 2010 yıllarında yaptıklarını düşünürsek…

Katalanlara tek başına liderlik yapan efsane isim, 2009’da önce kişisel olarak MVP ödülünü kazandı, sonrasında ise 2010’da bu kulübü şampiyon yaptı. 2010 finalinde yaptıkları gerçekten özeldi. Yetenek olarak Olympiakos çok daha ağır bassa da Navarro, tek başına hepsine meydan okudu ve onları yendi.

Navarro’nun Barcelona’da iyi günleri de oldu, kötü günleri de… Mesela basketbolu bırakmakta biraz zorlandığı için, son yılları pek de iyi değil ama bir kulüple özdeşleşmek denilince EuroLeague’de ilk o akla gelir. Resmen, Barcelona’nın EuroLeague’deki canlı karşılığı o’ydu.

İsteseydi, çok rahat bir şekilde NBA’de kalabilirdi. Memphis’te geçirdiği çaylak sezonunda bunu bize gösterdi ama yıldız isim, bunu tercih etmedi. “La Bomba” buranın, Barcelona’nın bir efsanesi olmayı tercih etti. İyi ki de böyle yaptı.

#13 Sergio Rodriguez

Kariyer: Estudiantes, Real Madrid, CSKA Moskova, Olimpia Milano
İstatistikleri: 10 sezon 10.7 sayı, 1.9 ribaund, 4.7 asist

Muhtemelen oyun kurucu rotasyonumuzda Sergio Rodriguez’i göremeyince şaşırdınız. Hatta büyük olasılıkla içinizden “Hayır, bu kadar büyük bir hata yapmış olamazlar” dediniz. Merak etmeyin, böyle büyük bir hata yapmadık!

Sadece elimizde 4 büyük oyun kurucu olması ve bunların hiçbirini dışarıda bırakmak istememiz sebebiyle skorerliğine en çok güvendiğimiz isim olan Serrod’u 2 numaraya kaydırdık. Evet, biraz kaçamak bir yola saptık ama sonuçta İspanya Milli Takımı da genellikle çift guardla oynamayı tercih ediyor.

Rodriguez’e geri dönersek… Henüz 16 yaşındayken büyük bir yıldız olması beklenen İspanyol yıldız, bütün yeteneklerini burada kanıtladı.

Birçok İspanyol yıldız gibi EuroLeague ile genç yaşta tanışan Serrod, 18 yaşındayken Estudiantes’le bu ligde oynadı. Sonrasını biliyorsunuz, erken yaşta NBA’e gitti ama orada istediği performansı gösteremeyince 2010 yazında yeniden yapılanan Madrid’in yolunu tuttu.

Sergio, Real Madrid formasıyla harika yeteneklerinin hakkını verdi ve ligin büyük yıldızlarından biri oldu.

Sergio Llull ve Rudy Fernandez’le birlikte Madrid’in durdurulamaz üçlüsü haline geldi. O Madrid takımı belki sadece bir kere şampiyon olabildi ama gerçekten izlemesi çok keyifli bir takımdı.

Hücumda durdurulamaz olan bu üçlü, zaten takımı üst üste 3 kez finale taşıdı ama şampiyonluk ancak 2015’te Madrid’deki Final Four’da geldi. Tabii şampiyonluk biraz gecikmiş olsa da 20 yıllık özleme de bu üçlü son vermiş oldu.

Sergio, şampiyonluğun yanında kariyerinin en özel performansını da bu formayla sergiledi. 2013-2014 sezonunda bir NBA yıldızı gibi oynayan İspanyol guard, birçok istatistikte kariyer ortalamalarını tutturdu ve o sezonu EuroLeague’in MVP’si olarak tamamladı.

Şampiyonluk sonrasında bir kez daha NBA’in yolunu tutan İspanyol guard, orada geçirdiği 1 yıllık sürenin ardından geri döndü ve CSKA Moskova’yla anlaştı. Milos Teodosic gibi büyük bir figürün yerine geldiği için beklentiler ondan büyüktü ve belki de Moskova günleri çok parlak geçmedi.

Fakat 2019’da CSKA, EuroLeague şampiyonluğu yaşarken o da özel bir oyuncu olduğunu Final Four’da ortaya koydu. Yarı finalde eski takımı Real Madrid’e karşı, ilk yarıda takımını ayakta tutarak şampiyonluğa giden yolu açtı.

Bugünlerde Milano forması giyen Rodriguez, üçüncü şampiyonluğunun peşinden koşuyor.  Milano’nun geçmişini düşünürsek, bu zor bir görev ama sonuçta Rodriguez’den bahsediyoruz. Her şeyi yapabilir…

Kısa Forvetler

#5 Rudy Fernandez

Kariyer: Joventut, Real Madrid
İstatistikleri: 10 sezon 243 maç 10.3 sayı, 3.1 ribaund, 2.7 asist

Bazı oyuncular vardır; rakip takımların taraftarları onu asla sevmez ama kendi taraftarı adeta tapar… Rudy Fernandez de işte tam olarak öyle bir oyuncu!

Onun rakipler tarafından sevilmemesi için birçok sebep var. Bir taraftan gerçekten büyük bir yetenekten bahsediyoruz. Açıkçası onun 2012’de buraya geri dönmesi büyük bir olaydı. NBA’de rahatlıkla oynamaya devam edebilirdi. Geri döndükten sonra da  2015’teki sakatlığına kadar Avrupa’da pozisyonunun en iyi oyuncusu o’ydu.

Real Madrid’in o 2012-2015 yıllarında oynadığı harika basketbolda büyük bir etkendi. Bugün EuroLeague’in son 10 yılındaki bütün kadrolara bakalım, kesinlikle Fernandez’in yeri vardır.

2015’te yaşadığı bel sakatlığı onu değiştirdi.

İlk başlarda hareket bile edemeyecek durumdaydı ve kariyeri erken bitebilirdi ama Fernandez, sakatlık sonrasında oyununu değişirdi. Büyük bir yıldızdan daha çok, şutları sokan o tecrübeli oyuncuya evrildi ve bu tarzıyla da takımına ciddi katkılar verdi.

Onun sevilmemesinin tek sebebi harika yetenekleri ve kariyeri de değil açıkçası… Biliyorsunuz, Avrupa’daki kariyeri boyunca saygı kurallarını geçtiği birçok olay oldu. Haliyle rakip takımlarının taraftarlarıyla arası da hiçbir zaman iyi olmadı.

Fakat bu çok önemli değil. Onu sevmeyen taraftarlar bile muhtemelen yıldız oyuncuyu kadrolarında görmek için çoğu şeyden vazgeçerdi.

Real Madrid ve İspanya taraftarının ise bunu yapmasına gerek yok. O zaten buranın bir efsanesi…

#19 Fernando San Emeterio

Kariyer: Baskonia, Valencia
İstatistikleri: 9 sezon 187 maç 9.4 sayı, 3.1 ribaund, 1.9 asist

Geçtiğimiz günlerde Valencia, 36 yaşındaki Fernando San Emeterio’yla yola devam edeceğini açıkladı. Bu belki dünya için küçük ama gerçek basketbolseverler için güzel ve büyük bir haberdi.

Hayatta bazı isimler vardır, istesiniz de objektif olamayacağınız. Benim adıma da Fernando San Emeterio öyle bir oyuncu…

Geriye dönüp İspanyol yıldızın kariyerine baktığımızda belki ballandıra ballandıra anlatabileceğimiz takım başarıları yok. Baskonia‘nın zirveden uzaklaştığı dönemde o parladı. Valencia ise hiçbir zaman EuroLeague’in kalıcı bir parçası olamadı.

Dolayısıyla ondan önceki yıldızlar gibi EuroLeague’de takımını şöyle şampiyon yaptı, böyle Final Four’a damga vurdu gibi cümleleri onun için kullanamayız fakat bana kalırsa, bunun hiç de önemi yok.

Fernando San Emeterio, İspanyol basketbolunun son 20 yıldaki büyük oyuncularından biriydi.

Bir EuroLeague gecesi akşamı veya Pazar öğlen saatlerinde oynanan bir İspanya ligi maçı… Hiç fark etmez. Eğer sahada San Emeterio varsa o maçı izlerdiniz. İspanyol forvet tam olarak böyle bir oyuncuydu.

İnanılmaz bir bireysel yetenek değildi ama oyun zekası ve bilgisi kendisini izletmek için yeterliydi. Dikkat edin, bugünlerde 20’li yaşlarında olan her basketbolseverin dilinde o vardır.

Ayrıca İspanyol forvet, takım başarısı olarak bir hikaye yazamasa da bireysel olarak bunu başardı. 2011’de gösterdiği performansla EuroLeague’de yılın beşine seçildi.

Özel bir oyuncuydu ve bu kadronun bir parçası olmayı kesinlikle hak ediyor.

#15 Alex Mumbru

Kariyer: Real Madrid, Bilbao Basket
İstatistikleri: 4 sezon 69 maç 9.8 sayı, 3.8 ribaund, 2.0 asist

Kısa forvet rotasyonunda son yerimizi de Fernando San Emeterio’yla benzer bir isimden yana kullanacağız.

Alex Mumbru, 21 yıllık kariyerinde sadece 4 sezon EuroLeague’de mücadele etti. O 4 sezonluk macerasında da aynı San Emeterio gibi büyük takım başarıları yaşayamadı. Onu mesela hiç Final Four’da göremedik. Fakat aynı San Emeterio’da olduğu gibi o da izlemesi çok keyifli bir oyuncuydu.

Belki kendi döneminin en özel oyuncularından biri değildi ama bitmek bilmeyen hırsıyla, yetenekleriyle ve liderlik özellikleriyle sahadayken hep bir gözünüzün üstünde olduğu bir isimdi.

Liderlik kelimesinin altını çizmek istiyorum çünkü her takımın ihtiyacı olan tarzda bir isimdi. Hem saha içinde hem de saha dışında sorumluluktan asla kaçmazdı. Kariyerinde kulüp başarısı olarak büyük başarılar olmaması da biraz dönemin şartlarıyla alakalıydı.

Mili takımının değişilmez parçalarından biri olmasına rağmen Mumbru’yu iddialı takımlarda hiç izleyemedik. Onun oynadığı dönemde Real Madrid, yeniden yapılanıyordu ve bu sebeple yukarısının iddialı takımlarından biri değildi.

33 yaşında Bilbao’yla EuroLeague’de yaptıkları ise özeldi. İspanyol ekibinin tarihindeki tek EuroLeague macerasında takıma harika bir şekilde liderlik yaptı ve Bilbao’nun o sezon playoff oynamasını sağladı.

Biliyorsunuz, o siyah formadan kopamadı. Şimdilerde Bilbao’nun koçluğunu yapıyor ve çok muhtemel bir şekilde ileride onu EuroLeague’de koçluk yaparken görebiliriz.

Mumbru, belki oyunculuk kariyerinde eksik kalan bazı başarıları da bu şekilde tamamlar.

Uzun Forvetler

#15 Jorge Garbajosa

Kariyer: Benetton, Unicaja Malaga, Real Madrid
İstatistikleri: 9 sezon 151 maç 11.2 sayı, 5.4 ribaund, 1.2 asist

Biliyorsunuz, her kadroyu seçerken bir de takıma kaptanlık yapacak bir ismi seçiyoruz. İspanyol karmasında ise bu tercihimizi Jorge Garbajosa’dan yana kullanacağız.

Evet, kadroda gerçekten çok önemli liderler var. Özellikle de guard rotasyonunda… Navarro, Llull, Rodriguez gibi isimler de bu unvanı hak ediyor ama Garbajosa, milli takımda hep onların kaptanıydı. Karakteri ve yetenekleriyle de bu ünvan onun hakkı!

Garbajosa, İspanyol basketbolunun sinir bozucu oyunculardandı.

Belki ülkenin diğer büyük yıldızları gibi hiçbir takımın en büyük yıldızı olmadı ama o lider karakteri sayesinde hafızalara hep büyük anların oyuncusu olarak kazındı. Gerçekten de işler zorlaştığı zaman hep ortaya çıkardı. Ya savunmada ekstra bir iş yapar ya da dışarıdan inanılmaz bir şut sokarak maçın rüzgarını değiştirirdi.

Mesela 2003’teki Final Four’da yarı finalde Fucka’ya yaptırdığı fauller, gerçekten inanılmazdı. İtalyan oyuncu, maçı domine ederken Garbajosa yüzünden kenara gelmek zorunda kalmıştı. Belki günün sonunda o maçı kazanamadılar ama Garbajosa sayesinde Barcelona’ya ecel telleri döktürmeyi başardılar.

Ayrıca modern 4 tanımının, Avrupa’daki ilk gerçek temsilcilerindendi. Üç sayı çizgisinin gerisinden asla  boş bırakamayacağınız bir isimdi. Keza ribaundlar ve savunmada da asla vücudunu ortaya koymaktan çekinmezdi. Real Madrid dışında gittiği her yerde çok sevildi.

Onun da belki kariyerinde EuroLeague şampiyonluğu yok ama bu da biraz şartların getirdikleriyle alakalı… Garbajosa’nın en iyi günlerinde Panathinaikos, CSKA ve Maccabi zirveyi kapatmıştı. İspanyol yıldız, bugünlerde oynasa kesinlikle kariyerindeki bu eksiği tamamlardı.

Garbajosa lider bir oyuncuydu. Bu liderliğini de halihazırda İspanya Basketbol Federasyonu’nun başkanlığını yaparak göstermeye devam ediyor.

#30 Victor Claver

Kariyer: Valencia, Lokomotiv Kuban, Barcelona
İstatistikleri: 5 sezon 148 maç 6.8 sayı, 4.1 ribaund, 1.3 asist

Yukarıda bir kez belirttim ama gelebilecek eleştirilere karşı tekrardan belirtmek istiyorum; devşirme oyuncuları bu kadrolara dahil etmiyoruz. Bu sebeple de Karadağ’dan devşirilen Nikola Mirotic maalesef bu kadroda yer alamıyor.

Eğer böyle bir kuralımız olmasaydı, emin olun yıldız oyuncuyu hemen kadromuza eklerdik fakat aynı seviyenin oyuncuları olmasa da Victor Claver de bu kadroda yer almayı hak eden bir isim!

İspanyol forvetin hikayesi aslında bu kadroda gördüğümüz diğer birçok oyuncuya çok benziyor.

Çok genç yaşta yetenekleri ve fiziğiyle dikkat çeken Claver, 16-17 yaşındayken herkesin konuştuğu bir oyuncuydu. Valencia‘yla EuroCup şampiyonluğu yaşayan ve sonrasında da EuroLeague’de 10.9 sayı ortalaması tutturan Claver, hemen NBA’in yolunu tuttu. Genç yaşta gitmesine rağmen NBA pek ona yaramadı. Portland’da pek bekleneni veremeyen İspanyol forvet, 2015’te geri döndü.

Geri döndükten sonra ise Lokomotiv Kuban’da dikkat çekici bir performans ortaya koydu.

Bartzokas’ın sistemine cuk diye oturan Claver, Kuban’ın tarihi sezonunda Final Four’a kalmasında büyük rol oynadı. Onun yarattığı ters eşleşmeler takımı için gerçekten çok kritikti.

Sonrası onun için bu kadar parlak geçmedi. Büyük bir bonservisin karşılığında – tanteo kuralı – Bartzokas’la birlikte Barcelona’ya geçti fakat Yunan koçun oradaki varlığı çok uzun sürmeyince Claver’in de takım içerisinde rolü etkilendi. Kendisi yine de takımın iyi görev adamlarından biri oldu ama bugün başka bir takımda olsa ondan çok daha farklı bir şekilde bahsedebilirdik.

Pivotlar

#9 Felipe Reyes

Kariyer: Estudiantes, Real Madrid
İstatistikleri: 16 sezon 352 maç 8.6 sayı, 5.1 ribaund, 0.6 asist

“Yüreyen EuroLeague” Felipe Reyes de bu kadroda olmayı en çok hak eden isimlerden…

Yürüyen derken bir mecaz kullanmıyorum. Gerçekten de kendisi 40 yaşında ve artık sahada neredeyse yürüyecek seviyede ama hala bu ligin bir parçası!

Lig tarihinin en çok maça çıkan ve en uzun süredir de ligde bulunan oyuncusu olan Reyes, 2000’den bu yana tam 16 sezon EuroLeague’de oynadı. Real Madrid bir ara EuroLeague’den düşmese bu sezon sayısı daha da fazla olabilirdi. 2004’ten beri Real Madrid formasıyla izlediğimiz Reyes, kariyeri boyunca kendisinden ne istendiyse onu yaptı.

Reyes, İspanyol devi için takımın skorunu sürükleyen oyuncu da oldu, yıldızların yanında pis işleri yapan o harika görev adamı da…

2015’te Bourousis’in düşen performansı sonrasında 35 yaşında olmasına rağmen kariyerinin en özel performansını sergilemesi bile takdire şayandı. O sezon gösterdiği performansla hem takımının 20 yıl sonra şampiyon olmasına yardımcı oldu hem de EuroLeague’in en iyi beşine seçildi. Çok az oyuncu o yaşta bunu yapabilirdi.

Keza 2018’de de playoff’ta Real Madrid, Atina’da ilk maçta büyük bir hezimete uğradıktan sonra 2. maçta işleri değiştirerek serinin takımına dönmesini o sağladı.

Açıkçası son 2 yılda fiziksel olarak çok iyi durumda değil. Zaten geçen sezon da sadece 7 maçta sahaya çıkabildi fakat kariyerine bu şekilde veda etmek istemediği için devam kararı aldı.

Doğru olan buydu. EuroLeague henüz Felipe Reyes’sizliğe hazır değil. En azından spikerler değil.

#17 Fran Vazquez

Kariyer: Unicaja Malaga, Barcelona
İstatistikleri: 12 sezon 254 maç 6.5 sayı, 3.6 ribaund, 1.0 blok

İspanya’nın en büyük efsanesi olan Pau Gasol’ün modern dönemde sadece 6 maçlık bir EuroLeague kariyeri var. Kardeşi Marc Gasol’ün ise mesaisi daha fazla ama Marc’ın da o günleri çok parlak değil.

Bu sebeple bu iki büyük ismi kadroya dahil edemiyoruz. Kadrodaki son yerimiz ise NBA’e gitmek yerine eşi istediği için Avrupa’da kalmayı tercih eden Fran Vazquez’e gidecek. Onu ödüllendirmek zorundaydık. Hem “hanımcılığından” dolayı hem de sonuçta burada kaldığı için…

Ayrıca Vazquez’in hiç de fena bir EuroLeague kariyeri yok.

Evet, hiçbir zaman draftta 13. sıradan seçilmesini açıklayacak kadar hücumda etkili bir oyuncu olmadı ama söz konusu savunma ise lig tarihinin en iyilerinden biri de o’ydu.

Kariyerine Unicaja Malaga’da başladıktan sonra 2006’da Barcelona’ya geçiş yapan Vazquez, tam 6 yıl boyunca Katalan ekibinin savunmasının belkemiğiydi. Hatırlarsınız, özellikle Xavi Pascual döneminde Barcelona ligin en iyi savunma takımlarından biriydi. Vazquez ise o savunmanın başlangıcıydı.

2010’da Barcelona, kulüp tarihinin 2. EuroLeague şampiyonluğunu elde ederken de tüm Avrupa’ya bunu gösterdi. Finalde Olympiakos’un uzunlarını yoldan çıkartan Vazquez, daha ilk çeyrekte 4 blok yaparak rakibe büyük bir mesaj verdi.

Zaten söz konusu blok yapmaksa halihazırda EuroLeague tarihinin en iyi ismi o!

EuroLeague’de çıktığı 254 maçta 249 blok yapan Vazquez, şu anda blok istatistiğinde zirvede yer alıyor. Şu anda kelimesi önemli çünkü Dunston muhtemelen yakında onu geçecek. Fakat 2.’lik de hiç kötü bir yer değil değil mi?

Eurohoops Fırın’daki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

EuroLeague gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!