by Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net
Avrupa basketbolunun o zengin çeşitliliğini yansıtan en önemli unsur farklı farklı ülkelerden çıkan isimlerin en üst düzeydeki mücadeleleriyle uzunca bir zaman diliminde basketbolseverlerle buluşması olsa gerek…
Zaten “kıta basketbolu” dediğimiz olgunun getirisi olarak düşünebileceğimiz ilk şeyler bu uçsuz bucaksız, kalabalık gelenekler ve onların bünyesinden çıkan sporcu jenerasyonlarıdır.
Eurohoops Fırın olarak bu yazı dizisinde bu geleneklerin Eski Kıta’daki en üst düzey basketbol organizasyonu olan EuroLeague’deki yansımalarını huzurlarınıza taşıyoruz.
Bu yola Slovenya’yla çıkmıştık, arkasından ise İtalya geldi. Şimdi de sırada 2000’den bu yana milli takım düzeyinde ortalığı kasıp kavuran İspanya var.
İspanyol yıldızlar, sadece milli takım düzeyinde değil, NBA ve EuroLeague’de gösterdikleri performanslarla da tarihe geçti. Herhalde yazıyı okumadan önce bile aklınıza bu kadroya girebilecek en az beş oyuncu gelmiştir.
Fakat kadro içerisinde bir sürprizle karşılaşmamanız için en baştan uyarmak istiyorum: Kadroyu oyuncuların EuroLeague’de gösterdiği performanslara göre hazırladık. Bu sebeple de NBA’de çok önemli kariyerleri olsa da EuroLeague’de çok uzun süre oynayamadığı için etki yapamayan bazı efsane isimler, liste dışında kaldı.
Neyse, daha fazla uzatmadan karşınızda modern EuroLeague tarihindeki en iyi İspanyol oyunculardan kurulu 12 kişilik yıldızlar karması kadromuz!
Modern EuroLeague Tarihinin En İyi Sloven Yıldızlar Karması
Modern EuroLeague Tarihinin En İyi İtalyan Yıldızlar Karması
NOT: Listeye devşirme oyuncular dahil edilmemiştir. Bu yüzden de Nikola Mirotic ve Serge Ibaka gibi oyuncular listeye alınmamıştır.
Oyun Kurucular
#23 Sergio Llull
Kariyer: Real Madrid
İstatistikleri: 13 sezon 283 maç 10.5 sayı, 1.7 ribaund, 3.8 asist
Biliyorsunuz, Avrupa basketbolunda bir Yunan oyun kurucu geleneği vardır. Bu geleneğin bir benzeri 2000’den bu yana İspanyollar için de var.
Akdeniz ülkesi, 2000’den bu yana çok önemli oyun kurucular çıkarttı. Yunanlıların aksine bu isimlerin “neredeyse” hepsi NBA yolcusu da oldu. Sergio Llull ise bir önceki cümledeki “neredeyse” kelimesini kullanma sebebimiz.
Manresa’da parladıktan sonra 2007’de Real Madrid‘e geçen İspanyol yıldız, EuroLeague’in vazgeçilmez neferlerinden biri olmayı tercih etti.
Real Madrid’in yeniden Avrupa basketbolunda yükselişe geçtiği dönemin 3 büyük isminden biriydi Llull…
NBA’den gelen Sergio Rodriguez ve Rudy Fernandez ile birlikte bu köklü kulübü, tekrardan olması gereken yere çekti. 2015 ve 2018’de iki EuroLeague şampiyonluğu kazandı.
Onun için en özel sezon ise hiç tartışılmasız, 2016-2017’ydi.
Serrod’un NBA’e gittiği, Rudy’nin sakatlığı yüzünden düşüşte olduğu o sezonda İspanyol yıldız, tek başına takımını sırtladı. 16.8 sayı ve 5.9 asist ortalamasıyla EuroLeague’de normal sezon MVP’si oldu.
MVP ödülü bir yana, Llull gösterdiği performansla herkese “bu adamın EuroLeague’de ne işi var?” dedirtti. Gerçekten de Houston Rockets, onu o dönemde NBA’e götürmek için çok da uğraştı ama İspanyol yıldız, gitmek istemedi.
Llull, muhteşem sezonundan sonra geçirdiği ağır sakatlıktan, eskisi gibi dönemedi ama fark etmez. Hala ligin en özel liderlerinden biri ve muhtemelen kariyerini artık burada, Madrid’de tamamlayacak.
#8 Jose Calderon
Kariyer: Baskonia
İstatistikleri: 3 sezon 58 maç 9.0 sayı, 2.5 ribaund, 2.1 asist
Jose Calderon özelinde ise az da olsa şanslıyız.
İspanya Milli Takımı’nın en iyi dönemlerinde takımın as oyun kurucusu olan Calderon, kariyerinin en iyi dönemlerini NBA’de geçirdi. 2005’ten 2019’a kadar tam 14 yıl NBA’de oynadı. Bu yüzden belki onu doya doya buralarda izleyemedik ama İspanyol basketbolunun diğer yıldızlarının aksine onu burada daha çok izledik.
2002’de 21 yaşındayken Baskonia‘ya transfer olan yıldız guard, NBA’e gitmeden önce 3 sezon Bask ekibinin formasını giydi.
İlk iki sezonunda ligin yavaş yavaş parlayan genç yıldızlarındandı. Son sezonunda ise Baskonia’nın liderlerinden biri oldu.
2004-2005 sezonunda 11.6 sayı, 2.6 asist ortalamalarıyla oynayan Calderon, Baskonia’nın 2000’den sonra bir kez daha EuroLaegue’de final görmesini sağladı. Bunu yaparken de özellikle yarı finalde çok kritik bir katkı verdi.
Baskonia, Moskova’daki Final Four’da yarı finalde kupanın favorisi CSKA Moskova’yı elerken maçın yıldızı Arvydas Macijauskas’tı ama onun en büyük yardımcısı da Calderon’du.
Calderon, finalde de Maccabi karşısında 16 sayıyla yine takımının en iyilerindendi ama bu performansı Baskonia’nın efsane Maccabi‘yi geçebilmesi için yeterli olmadı.
O sezonun ardından Calderon, NBA’e uçtu ve kariyerinin devamında da bir daha geri dönmedi. Gönül isterdi ki, keşke onu biraz daha buralarda izleseydik ama NBA’in son yıllarda EuroLeague karşısında kurduğu üstünlüğü düşünürsek onu bu kadar bile Avrupa’da izlemek bizler için bir şans…
#9 Ricky Rubio
Kariyer: Joventut, Barcelona
İstatistikleri: 4 sezon 63 maç 5.5 sayı, 2.8 ribaund, 3.5 asist
Luka Doncic sağ olsun, bugünlerde 16-17 yaşında parlayıp ismini Avrupa basketbolunda duyurmak, oldukça alışık olduğumuz bir hikaye…
Ricky Rubio ise bütün bunlar olmadan önce vardı.
14 yaşındayken sadece Avrupa’da değil, Amerika’da bile yetenekleriyle bilinen bir isimdi o! Hatta hatırlarsınız, Rubio o yaşlardayken kendisinden basketbol tarihini değiştirecek oyuncu olarak bahsediliyordu.
Eh, 14 yaşındaki bir çocuk, dünyanın en önemli liglerinden olan İspanya’da o yaşta oynamaya başlarsa -hala lig tarihinin en genç oyuncusu- bu beklentilerin çok da haksız olduğunu söylemeyiz.
EuroLeague ile ise henüz 16 yaşındayken tanışan Rubio, o sezonunda 2.8 asist ve 3.2 top çalma gibi dikkat çekici istatistikler elde etti. Sonrasında ise 17 yaşındayken Joventut’un EuroCup’ı kazanmasına yardımcı oldu.
Herkes onun bir sonraki adamının daha yukarı olacağını biliyordu. Ya NBA’e gidecek ya da Avrupa’nın büyük takımlarından birine geçecekti.
Rubio, 2009 Draftında 5. sıradan seçilmesine rağmen NBA’i değil, EuroLeague’i tercih etti. Barcelona, onun için 3.5 milyon dolar bonservis ödeyerek kadrosuna kattı.
19 yaşındayken Barcelona’nın as oyun kurucusu olan Rubio, üstündeki büyük baskıya rağmen ilk sezonunda önemli bir katkı verdi.
Katalan ekibi, Juan Carlos Navarro önderliğinde EuroLeague şampiyonluğuna koşarken Rubio da 6.8 sayı ve 4.1 asist ortalamalarıyla bu şampiyonluğa katkıda bulundu. Sayı ortalaması size düşük gelebilir ama şampiyon Barcelona kadrosunda çift haneli sayı ortalaması yakalayan tek isim, Navarro’ydu. Üstelik Rubio’nun yarı finaldeki performansı gerçekten çok kritikti: 10 sayı ve 8 asist.
İspanyol yıldızın Avrupa kariyeri genelinde eleştiriler genellikle ikinci yılıyla ilgili yapılır.
Hatırlarsınız, o sezona kendi evinde düzenlenecek olan Final Four’un en büyük favorisi olarak başlayan Barcelona, playoff’ta Obradovic‘in Panathinaikos‘una kaybetmişti. Rubio ise playoff’un zayıf halkası olarak kalmıştı.
Fakat o günlerde bile Rubio, henüz 20 yaşındaydı. Ondan çok daha tecrübeli isimlerin bile kariyerlerinde böyle seriler olduğunu düşünürsek bence duvara çarpması oldukça normaldi.
Evet, İspanyol yıldızın 14 yaşında basında çıkan haberlerdeki gibi bir kariyeri olmadı ama bu onun yine de hikayesi ve yaptıklarıyla özel bir isim olduğu gerçeğini değiştirmiyor.