Modern EuroLeague Tarihinin En İyi İspanyol Yıldızlar Karması

27/Tem/20 20:34 Ağustos 8, 2021

Utkan Sahin

27/Tem/20 20:34

Eurohoops.net
Uno-de-los-muchos-hitos-de-la-Bomba-Navarro-con-el-trofeo-que-lo-acredita-como-MVP-de-la-Final

Eurohoops Fırın yeni yazı dizisinde ülkelerin EuroLeague karmalarını oluşturuyor. Sıradaki durağımız İspanya!

by Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net

Avrupa basketbolunun o zengin çeşitliliğini yansıtan en önemli unsur farklı farklı ülkelerden çıkan isimlerin en üst düzeydeki mücadeleleriyle uzunca bir zaman diliminde basketbolseverlerle buluşması olsa gerek…

Zaten “kıta basketbolu” dediğimiz olgunun getirisi olarak düşünebileceğimiz ilk şeyler bu uçsuz bucaksız, kalabalık gelenekler ve onların bünyesinden çıkan sporcu jenerasyonlarıdır.

Eurohoops Fırın olarak bu yazı dizisinde bu geleneklerin Eski Kıta’daki en üst düzey basketbol organizasyonu olan EuroLeague’deki yansımalarını huzurlarınıza taşıyoruz.

Bu yola Slovenya’yla çıkmıştık, arkasından ise İtalya geldi. Şimdi de sırada 2000’den bu yana milli takım düzeyinde ortalığı kasıp kavuran İspanya var.

İspanyol yıldızlar, sadece milli takım düzeyinde değil, NBA ve EuroLeague’de gösterdikleri performanslarla da tarihe geçti. Herhalde yazıyı okumadan önce bile aklınıza bu kadroya girebilecek en az beş oyuncu gelmiştir.

Fakat kadro içerisinde bir sürprizle karşılaşmamanız için en baştan uyarmak istiyorum: Kadroyu oyuncuların EuroLeague’de gösterdiği performanslara göre hazırladık. Bu sebeple de NBA’de çok önemli kariyerleri olsa da EuroLeague’de çok uzun süre oynayamadığı için etki yapamayan bazı efsane isimler, liste dışında kaldı.

Neyse, daha fazla uzatmadan karşınızda modern EuroLeague tarihindeki en iyi İspanyol oyunculardan kurulu 12 kişilik yıldızlar karması kadromuz!

Modern EuroLeague Tarihinin En İyi Sloven Yıldızlar Karması

Modern EuroLeague Tarihinin En İyi İtalyan Yıldızlar Karması

NOT: Listeye devşirme oyuncular dahil edilmemiştir. Bu yüzden de Nikola Mirotic ve Serge Ibaka gibi oyuncular listeye alınmamıştır.

Oyun Kurucular

#23 Sergio Llull

Kariyer: Real Madrid
İstatistikleri: 13 sezon 283 maç 10.5 sayı, 1.7 ribaund, 3.8 asist

Biliyorsunuz, Avrupa basketbolunda bir Yunan oyun kurucu geleneği vardır. Bu geleneğin bir benzeri 2000’den bu yana İspanyollar için de var.

Akdeniz ülkesi, 2000’den bu yana çok önemli oyun kurucular çıkarttı. Yunanlıların aksine bu isimlerin “neredeyse” hepsi NBA yolcusu da oldu. Sergio Llull ise bir önceki cümledeki “neredeyse” kelimesini kullanma sebebimiz.

Manresa’da parladıktan sonra 2007’de Real Madrid‘e geçen İspanyol yıldız, EuroLeague’in vazgeçilmez neferlerinden biri olmayı tercih etti.

Real Madrid’in yeniden Avrupa basketbolunda yükselişe geçtiği dönemin 3 büyük isminden biriydi Llull…

NBA’den gelen Sergio Rodriguez ve Rudy Fernandez ile birlikte bu köklü kulübü, tekrardan olması gereken yere çekti. 2015 ve 2018’de iki EuroLeague şampiyonluğu kazandı.

Onun için en özel sezon ise hiç tartışılmasız, 2016-2017’ydi.

Serrod’un NBA’e gittiği, Rudy’nin sakatlığı yüzünden düşüşte olduğu o sezonda İspanyol yıldız, tek başına takımını sırtladı. 16.8 sayı ve 5.9 asist ortalamasıyla EuroLeague’de normal sezon MVP’si oldu.

MVP ödülü bir yana, Llull gösterdiği performansla herkese “bu adamın EuroLeague’de ne işi var?” dedirtti. Gerçekten de Houston Rockets, onu o dönemde NBA’e götürmek için çok da uğraştı ama İspanyol yıldız, gitmek istemedi.

Llull, muhteşem sezonundan sonra geçirdiği ağır sakatlıktan, eskisi gibi dönemedi ama fark etmez. Hala ligin en özel liderlerinden biri ve muhtemelen kariyerini artık burada, Madrid’de tamamlayacak.

#8 Jose Calderon

Kariyer: Baskonia
İstatistikleri: 3 sezon 58 maç 9.0 sayı, 2.5 ribaund, 2.1 asist

Jose Calderon özelinde ise az da olsa şanslıyız.

İspanya Milli Takımı’nın en iyi dönemlerinde takımın as oyun kurucusu olan Calderon, kariyerinin en iyi dönemlerini NBA’de geçirdi. 2005’ten 2019’a kadar tam 14 yıl NBA’de oynadı. Bu yüzden belki onu doya doya buralarda izleyemedik ama İspanyol basketbolunun diğer yıldızlarının aksine onu burada daha çok izledik.

2002’de 21 yaşındayken Baskonia‘ya transfer olan yıldız guard, NBA’e gitmeden önce 3 sezon Bask ekibinin formasını giydi.

İlk iki sezonunda ligin yavaş yavaş parlayan genç yıldızlarındandı. Son sezonunda ise Baskonia’nın liderlerinden biri oldu.

2004-2005 sezonunda 11.6 sayı, 2.6 asist ortalamalarıyla oynayan Calderon, Baskonia’nın 2000’den sonra bir kez daha EuroLaegue’de final görmesini sağladı. Bunu yaparken de özellikle yarı finalde çok kritik bir katkı verdi.

Baskonia, Moskova’daki Final Four’da yarı finalde kupanın favorisi CSKA Moskova’yı elerken maçın yıldızı Arvydas Macijauskas’tı ama onun en büyük yardımcısı da Calderon’du.

Calderon, finalde de Maccabi karşısında 16 sayıyla yine takımının en iyilerindendi ama bu performansı Baskonia’nın efsane Maccabi‘yi geçebilmesi için yeterli olmadı.

O sezonun ardından Calderon, NBA’e uçtu ve kariyerinin devamında da bir daha geri dönmedi. Gönül isterdi ki, keşke onu biraz daha buralarda izleseydik ama NBA’in son yıllarda EuroLeague karşısında kurduğu üstünlüğü düşünürsek onu bu kadar bile Avrupa’da izlemek bizler için bir şans…

#9 Ricky Rubio

Kariyer: Joventut, Barcelona
İstatistikleri: 4 sezon 63 maç 5.5 sayı, 2.8 ribaund, 3.5 asist

Luka Doncic sağ olsun, bugünlerde 16-17 yaşında parlayıp ismini Avrupa basketbolunda duyurmak, oldukça alışık olduğumuz bir hikaye…

Ricky Rubio ise bütün bunlar olmadan önce vardı.

14 yaşındayken sadece Avrupa’da değil, Amerika’da bile yetenekleriyle bilinen bir isimdi o! Hatta hatırlarsınız, Rubio o yaşlardayken kendisinden basketbol tarihini değiştirecek oyuncu olarak bahsediliyordu.

Eh, 14 yaşındaki bir çocuk, dünyanın en önemli liglerinden olan İspanya’da o yaşta oynamaya başlarsa -hala lig tarihinin en genç oyuncusu- bu beklentilerin çok da haksız olduğunu söylemeyiz.

EuroLeague ile ise henüz 16 yaşındayken tanışan Rubio, o sezonunda 2.8 asist ve 3.2 top çalma gibi dikkat çekici istatistikler elde etti. Sonrasında ise 17 yaşındayken Joventut’un EuroCup’ı kazanmasına yardımcı oldu.

Herkes onun bir sonraki adamının daha yukarı olacağını biliyordu. Ya NBA’e gidecek ya da Avrupa’nın büyük takımlarından birine geçecekti.

Rubio, 2009 Draftında 5. sıradan seçilmesine rağmen NBA’i değil, EuroLeague’i tercih etti. Barcelona, onun için 3.5 milyon dolar bonservis ödeyerek kadrosuna kattı.

19 yaşındayken Barcelona’nın as oyun kurucusu olan Rubio, üstündeki büyük baskıya rağmen ilk sezonunda önemli bir katkı verdi.

Katalan ekibi, Juan Carlos Navarro önderliğinde EuroLeague şampiyonluğuna koşarken Rubio da 6.8 sayı ve 4.1 asist ortalamalarıyla bu şampiyonluğa katkıda bulundu. Sayı ortalaması size düşük gelebilir ama şampiyon Barcelona kadrosunda çift haneli sayı ortalaması yakalayan tek isim, Navarro’ydu. Üstelik Rubio’nun yarı finaldeki performansı gerçekten çok kritikti: 10 sayı ve 8 asist.

İspanyol yıldızın Avrupa kariyeri genelinde eleştiriler genellikle ikinci yılıyla ilgili yapılır.

Hatırlarsınız, o sezona kendi evinde düzenlenecek olan Final Four’un en büyük favorisi olarak başlayan Barcelona, playoff’ta Obradovic‘in Panathinaikos‘una kaybetmişti. Rubio ise playoff’un zayıf halkası olarak kalmıştı.

Fakat o günlerde bile Rubio, henüz 20 yaşındaydı. Ondan çok daha tecrübeli isimlerin bile kariyerlerinde böyle seriler olduğunu düşünürsek bence duvara çarpması oldukça normaldi.

Evet, İspanyol yıldızın 14 yaşında basında çıkan haberlerdeki gibi bir kariyeri olmadı ama bu onun yine de hikayesi ve yaptıklarıyla özel bir isim olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Şutör Guardlar

#11 Juan Carlos Navarro

Kariyer: Barcelona
İstatistikleri: 17 sezon 341 maç 12.2 sayı, 1.6 ribaund, 2.4 asist

İspanyol basketbol tarihi özelinde bir en iyiden bahsedeceksek, bu kesinlikle Pau Gasol olmalı! Fakat İspanya ve EuroLeague özelinde bahsedecek, hiç tartışmasız bir şekilde en iyisi Juan Carlos Navarro!

Sonuçta modern EuroLeague’in 20 yıllık tarihine geçmiş bir efsaneden bahsediyoruz.

Liderlik denilince Navarro, sadece İspanyol basketbolu özelinde değil, Avrupa basketbolunda akla gelen 2-3 büyük isimden biri.

Barcelona formasıyla küçük yaşlarda tanışan ve 17 yaşından itibaren de A takımda oynayan İspanyol efsane, bu kulüp için bütün her şeyi yaptı.

Küçük bir NBA macerası dışında 22 yıl kulübün formasını giydi. Barcelona’yla birlikte EuroLeague şampiyonlukları kazandır ve bırakın Barcelona tarihinin rekorlarını EuroLeague tarihinin rekorlarını kırdı. Bugün herhangi bir istatistiğin gelmiş geçmiş en iyilerine bakın, onun ismini görürüz.

Avrupa basketbolunun en güçlü takımlarından biri olan Barcelona’dan son 20 yılda birçok yıldız isim geçti ama hiçbirinin bu kulüpteki yeri Navarro’yla kıyaslanamaz. Özellikle de 2009 ve 2010 yıllarında yaptıklarını düşünürsek…

Katalanlara tek başına liderlik yapan efsane isim, 2009’da önce kişisel olarak MVP ödülünü kazandı, sonrasında ise 2010’da bu kulübü şampiyon yaptı. 2010 finalinde yaptıkları gerçekten özeldi. Yetenek olarak Olympiakos çok daha ağır bassa da Navarro, tek başına hepsine meydan okudu ve onları yendi.

Navarro’nun Barcelona’da iyi günleri de oldu, kötü günleri de… Mesela basketbolu bırakmakta biraz zorlandığı için, son yılları pek de iyi değil ama bir kulüple özdeşleşmek denilince EuroLeague’de ilk o akla gelir. Resmen, Barcelona’nın EuroLeague’deki canlı karşılığı o’ydu.

İsteseydi, çok rahat bir şekilde NBA’de kalabilirdi. Memphis’te geçirdiği çaylak sezonunda bunu bize gösterdi ama yıldız isim, bunu tercih etmedi. “La Bomba” buranın, Barcelona’nın bir efsanesi olmayı tercih etti. İyi ki de böyle yaptı.

#13 Sergio Rodriguez

Kariyer: Estudiantes, Real Madrid, CSKA Moskova, Olimpia Milano
İstatistikleri: 10 sezon 10.7 sayı, 1.9 ribaund, 4.7 asist

Muhtemelen oyun kurucu rotasyonumuzda Sergio Rodriguez’i göremeyince şaşırdınız. Hatta büyük olasılıkla içinizden “Hayır, bu kadar büyük bir hata yapmış olamazlar” dediniz. Merak etmeyin, böyle büyük bir hata yapmadık!

Sadece elimizde 4 büyük oyun kurucu olması ve bunların hiçbirini dışarıda bırakmak istememiz sebebiyle skorerliğine en çok güvendiğimiz isim olan Serrod’u 2 numaraya kaydırdık. Evet, biraz kaçamak bir yola saptık ama sonuçta İspanya Milli Takımı da genellikle çift guardla oynamayı tercih ediyor.

Rodriguez’e geri dönersek… Henüz 16 yaşındayken büyük bir yıldız olması beklenen İspanyol yıldız, bütün yeteneklerini burada kanıtladı.

Birçok İspanyol yıldız gibi EuroLeague ile genç yaşta tanışan Serrod, 18 yaşındayken Estudiantes’le bu ligde oynadı. Sonrasını biliyorsunuz, erken yaşta NBA’e gitti ama orada istediği performansı gösteremeyince 2010 yazında yeniden yapılanan Madrid’in yolunu tuttu.

Sergio, Real Madrid formasıyla harika yeteneklerinin hakkını verdi ve ligin büyük yıldızlarından biri oldu.

Sergio Llull ve Rudy Fernandez’le birlikte Madrid’in durdurulamaz üçlüsü haline geldi. O Madrid takımı belki sadece bir kere şampiyon olabildi ama gerçekten izlemesi çok keyifli bir takımdı.

Hücumda durdurulamaz olan bu üçlü, zaten takımı üst üste 3 kez finale taşıdı ama şampiyonluk ancak 2015’te Madrid’deki Final Four’da geldi. Tabii şampiyonluk biraz gecikmiş olsa da 20 yıllık özleme de bu üçlü son vermiş oldu.

Sergio, şampiyonluğun yanında kariyerinin en özel performansını da bu formayla sergiledi. 2013-2014 sezonunda bir NBA yıldızı gibi oynayan İspanyol guard, birçok istatistikte kariyer ortalamalarını tutturdu ve o sezonu EuroLeague’in MVP’si olarak tamamladı.

Şampiyonluk sonrasında bir kez daha NBA’in yolunu tutan İspanyol guard, orada geçirdiği 1 yıllık sürenin ardından geri döndü ve CSKA Moskova’yla anlaştı. Milos Teodosic gibi büyük bir figürün yerine geldiği için beklentiler ondan büyüktü ve belki de Moskova günleri çok parlak geçmedi.

Fakat 2019’da CSKA, EuroLeague şampiyonluğu yaşarken o da özel bir oyuncu olduğunu Final Four’da ortaya koydu. Yarı finalde eski takımı Real Madrid’e karşı, ilk yarıda takımını ayakta tutarak şampiyonluğa giden yolu açtı.

Bugünlerde Milano forması giyen Rodriguez, üçüncü şampiyonluğunun peşinden koşuyor.  Milano’nun geçmişini düşünürsek, bu zor bir görev ama sonuçta Rodriguez’den bahsediyoruz. Her şeyi yapabilir…

Kısa Forvetler

#5 Rudy Fernandez

Kariyer: Joventut, Real Madrid
İstatistikleri: 10 sezon 243 maç 10.3 sayı, 3.1 ribaund, 2.7 asist

Bazı oyuncular vardır; rakip takımların taraftarları onu asla sevmez ama kendi taraftarı adeta tapar… Rudy Fernandez de işte tam olarak öyle bir oyuncu!

Onun rakipler tarafından sevilmemesi için birçok sebep var. Bir taraftan gerçekten büyük bir yetenekten bahsediyoruz. Açıkçası onun 2012’de buraya geri dönmesi büyük bir olaydı. NBA’de rahatlıkla oynamaya devam edebilirdi. Geri döndükten sonra da  2015’teki sakatlığına kadar Avrupa’da pozisyonunun en iyi oyuncusu o’ydu.

Real Madrid’in o 2012-2015 yıllarında oynadığı harika basketbolda büyük bir etkendi. Bugün EuroLeague’in son 10 yılındaki bütün kadrolara bakalım, kesinlikle Fernandez’in yeri vardır.

2015’te yaşadığı bel sakatlığı onu değiştirdi.

İlk başlarda hareket bile edemeyecek durumdaydı ve kariyeri erken bitebilirdi ama Fernandez, sakatlık sonrasında oyununu değişirdi. Büyük bir yıldızdan daha çok, şutları sokan o tecrübeli oyuncuya evrildi ve bu tarzıyla da takımına ciddi katkılar verdi.

Onun sevilmemesinin tek sebebi harika yetenekleri ve kariyeri de değil açıkçası… Biliyorsunuz, Avrupa’daki kariyeri boyunca saygı kurallarını geçtiği birçok olay oldu. Haliyle rakip takımlarının taraftarlarıyla arası da hiçbir zaman iyi olmadı.

Fakat bu çok önemli değil. Onu sevmeyen taraftarlar bile muhtemelen yıldız oyuncuyu kadrolarında görmek için çoğu şeyden vazgeçerdi.

Real Madrid ve İspanya taraftarının ise bunu yapmasına gerek yok. O zaten buranın bir efsanesi…

#19 Fernando San Emeterio

Kariyer: Baskonia, Valencia
İstatistikleri: 9 sezon 187 maç 9.4 sayı, 3.1 ribaund, 1.9 asist

Geçtiğimiz günlerde Valencia, 36 yaşındaki Fernando San Emeterio’yla yola devam edeceğini açıkladı. Bu belki dünya için küçük ama gerçek basketbolseverler için güzel ve büyük bir haberdi.

Hayatta bazı isimler vardır, istesiniz de objektif olamayacağınız. Benim adıma da Fernando San Emeterio öyle bir oyuncu…

Geriye dönüp İspanyol yıldızın kariyerine baktığımızda belki ballandıra ballandıra anlatabileceğimiz takım başarıları yok. Baskonia‘nın zirveden uzaklaştığı dönemde o parladı. Valencia ise hiçbir zaman EuroLeague’in kalıcı bir parçası olamadı.

Dolayısıyla ondan önceki yıldızlar gibi EuroLeague’de takımını şöyle şampiyon yaptı, böyle Final Four’a damga vurdu gibi cümleleri onun için kullanamayız fakat bana kalırsa, bunun hiç de önemi yok.

Fernando San Emeterio, İspanyol basketbolunun son 20 yıldaki büyük oyuncularından biriydi.

Bir EuroLeague gecesi akşamı veya Pazar öğlen saatlerinde oynanan bir İspanya ligi maçı… Hiç fark etmez. Eğer sahada San Emeterio varsa o maçı izlerdiniz. İspanyol forvet tam olarak böyle bir oyuncuydu.

İnanılmaz bir bireysel yetenek değildi ama oyun zekası ve bilgisi kendisini izletmek için yeterliydi. Dikkat edin, bugünlerde 20’li yaşlarında olan her basketbolseverin dilinde o vardır.

Ayrıca İspanyol forvet, takım başarısı olarak bir hikaye yazamasa da bireysel olarak bunu başardı. 2011’de gösterdiği performansla EuroLeague’de yılın beşine seçildi.

Özel bir oyuncuydu ve bu kadronun bir parçası olmayı kesinlikle hak ediyor.