by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
ING Basketbol Süper Ligi ve FIBA Basketbol Şampiyonlar Ligi ekiplerinden Galatasaray Doğa Sigorta, Alex Hamilton ve RJ Hunter’ın ardından 3. yabancı transferini NBA patentli oyuncu Daryl Macon’la yaptı.
Biz de Eurohoops Fırın olarak her zaman olduğumuz gibi oyuncunun teknik analiziyle karşınızda olacağız. Önce oyuncuyu tanıyalım.
29 Kasım 1995, Arkansas doğumlu oyuncu, 1.88 cm boyunda. Kolej kariyerine Holmes Community College’da başlayan 24 yaşındaki oyuncu, üçüncü yılında Arkansas Üniversitesi’ne geçiş yaptı. Arkansas’taki ilk sezonunda konferansının en iyi ikinci beşine seçilirken 13.4 sayı – 2.6 ribaund – 2.2 asist – 1.1 top çalma istatistikleri yakaladı.
Kolejdeki son yılında ise 17.1 sayı ve 4.0 asist ortalamaları tuttururken üç sayı çizgisinin gerisinden %43.8 gibi yüksek bir yüzdeyle oynaması dikkatleri çekti ve konferansında bir kez daha en iyi ikinci beşe seçildi.
2018 NBA Draft’ının ardından Dallas Mavericks ile G-League’i de içeren bir two-way kontrat imzaladı. 2019 yazındaysa Miami Heat‘le kontrat imzaladı. G-League ve NBA’de geçen iki sezonunda 76’sı G-League’de olmak üzere toplam 88 maça çıktı ve 18.1 sayı – 3.7 ribaund – 5.6 asist ortalamalarıyla mücadele etti.
24 yaşındaki guard kariyerinde ilk kez Avrupa basketbolunda mücadele edecek.
Fazla vakit kaybetmeden oyuncunun teknik analizine, takıma neler katabileceğine ve diğer hamleler ışığında Galatasaray‘a ne fayda sağlayabileceğine göz atalım.
Galatasaray’ın Alex Hamilton Transferi Parkeye Nasıl Yansıyacak?
Savunmadaki Pozitif ve Negatif Yönleri, Soru İşaretleri
Daryl Macon’ı yorumlayabilmek adına elimizde öyle çok zengin bir deneyim yok açıkçası. NBA kariyerinde sadece 12 maça çıktı ve bunların 2-3 tanesinde doğru dürüst süre aldı. Tahmin edersiniz ki, bunlar normal sezonun son maçlarıydı.
Yani elimize kalan deneyimleri belli. NCAA ve NBA G-League’deki performansları üzerinden yorumlar yapmamız gerekecek. Rekabete girmeyen bir oyuncuyu değerlendirmekten şahsen ben hoşlanmam. O yüzden ağırlıklı olarak NCAA süreci hakkında konuşmaya çalışacağım.
Arkansas Razorbacks’in en önemli 2 hücumcusundan biriydi Macon. Hücum kısmına birazdan değineceğiz ancak önce savunmasıyla başlayalım.
Müdafaasına ilişkin bir olumlamayı, iki farklı bileşeni gözlemleyerek yapacağım öncelikle.
Macon tıpkı Hamilton gibi dipçizgide yardım savunması adına önemli bir potansiyele sahip ve Arkansas’da bu yönde çok kullanıldı zaten. Ancak bu tarz yardımlara getirilen oyuncularda aranan bir özellik vardır: Savunma closeoutlarını iyi kıvırmayan oyuncular yardım savunmalarında etkili olamazlar çoğunlukla. Yani yardım için boşta bıraktığı eşleşmesini tekrar hızla alabilmesi çok büyük bir artı Macon’ın savunması açısından.
Geçiş savunmasında sezgileriyle ön plana çıkabiliyor kimi zaman. Bu noktada da Hamilton’la benzerlikleri var aslında.
Savunmada nereden kaybeder peki Macon? Burada biraz daha genişletebiliriz argümanları. Fizikten kaybedebilir. Öyle çok kaydadeğer bir fiziğe sahip değil. Sahaya fizikalite katacak bir oyuncu da değil o yüzden. Eşleşmelerinde ne kadar zayıf rakipler seçilirse o kadar iyi olur ancak birebir savunmada ben bir eksikliğini göremedim. Yani üzerine düşeni yapar yine ancak ona göre daha fiziksel oyuncularla pek muhatap olmamak ister diye düşünüyorum.
Topsuz hücumdaki becerilerine de genişçe değineceğiz ancak sahanın öteki tarafında bu bağlamda pek de iç açıcı olmadığını söyleyebiliriz diye düşünüyorum. Rakip topsuz perdelerinden çıkışlarda eşleşmesini çabucak bulması zor oluyor her ne kadar seri bir oyuncu olmasına rağmen.
Elbette kolejdeki en iyi döneminde Trae Young gibi oyunculara karşı oynadığından bu noktada tüm yükü Daryl’in üzerine yıkmak olmaz. Trae gibi oyuncular hepimizin bildiği üzere özeldir çünkü. Ama bu Avrupa’da da karşısında G-League’deki gibi guardlar bulacağı anlamına gelmiyor.
Genel olarak bu kısmı toparlamak gerekirse Macon’dan savunmada üst düzey katkı almasa da çok hayal kırıklığına uğramaz koç Ertuğrul Erdoğan ve ekibi.
En azından Arkansas döneminde sahada gördüğümüz Macon, kendini takımın üzerinde tutan bir oyuncu değildi. Tutamazdı da zaten. Çünkü yanında her ne kadar kendisi kadar derli toplu olmasa da Barford gibi bir yıldızı daha vardı. Şimdi de takımın tek büyük hücumcusu Daryl Macon olmayacak haliyle, en azından yapılan transferler bunu gösterdi şu ana dek.
Çizginin Dışı, Canların İçi
Galatasaray Doğa Sigorta’nın tertemiz, nurtopu gibi bir şutörü olduğunu söylemekte yarar var artık. Dış şutları istikrarsız olan Hamilton hamlesinden sonra zaten böyle bir güç gerekiyordu Sarı-Kırmızılılar açısından.
Galatasaray‘da şut yüzdeleri düşük gelirse gerçekten çok şaşırırım. Peki, nasıl bu kadar yüzdeli oynuyor Daryl Macon?
Topu elinde çok fazla isteyen bir oyuncu değildi kolej döneminde. İstediği zamanlarda da çok yararlı olabiliyor her ne kadar birebir oyunu çok parlak olmasa da. Her neyse, topu elinde aman aman görmeyeceğimiz bir oyuncu olması onu topsuz hareketliliğe çok itiyor.
Kendini boşa çıkarma ve top alma noktasındaki ustalığı zaten ona optimum şut imkanını yaratıyor. İşte en basitinden vücut fakeleri, topsuz cutlar derken bir bakmışsınız boşa çıkmış ve topu almış. En ufak boşluğu bulmasın…
Topu aldığı zamanlarda da kısa vadeli birkaç hareketle kendine pozisyon yaratabilen bir oyuncu olması aslında çok önemli. Kısa vadeli hareket derken adım hareketleri, crossoverlardan falan bahsediyorum tabii. Bu tarz pozisyonlarda karşısında savunma kalsa dahi iyi yüzdeyle atabilecek bir mekaniğe sahip.
Kolejdeyken aslında öyle aman aman temiz bir birebir oyuncusu değildi. Aslında G-League’de rahat rahat oynadığına şahit olduk, topla içeriye dalmaları özellikle sıklaştı. Fakat bunun Avrupa basketbolunda nasıl tezahür edeceğini görmek için bolca vakte ihtiyacımız var. Yani geliştirilmesi gereken yönlerden birisi bu olabilir belki de gelecek sezon.
Açıkçası Galatasaray’ın elinde Hamilton gibi bir birebir gücü de varken sadece çeşitlilik yaratır Macon’ın birebirleri.
Yine kolejde fazla ikili oyun tercih eden bir sistemden gelmiyordu. Bu da bence onun pas icrası noktasındaki yeteneklerinin üzerini örten bir çarşaf oldu.
İyi bir pasör olduğunu göreceğimizi düşünüyorum bu sezon net bir şekilde. Çünkü hızlı karar alıp uygulama anında o kararı değiştirse de icrasını uygulayan bir isim olarak onun saf bir oyun kurucu olarak da katkı verebileceğine inanıyorum.
Peki, Daryl Macon Galatasaray’ın Aradığı Oyuncu mu?
Bence Hamilton transferi sonrası kesinlikle aradıkları oyuncuydu. Bir guard ikilisi olarak da sahada aynı anda süre alırken birbirlerini tamamlayabilecekleri farklarının yanında keskin benzerlikleri bulunuyor.
Misalen Alex Hamilton topu yönlendirdiği zamanlarda daha verimsiz, topsuz oyunda çok daha verimli bir görüntü çizdi Maccabi Rishon LeZion’daki macerasında. Ama Daryl Macon, Arkansas’da çoğu zaman topu da taşıyan bir isimdi topsuz oyundaki tüm becerilerinin yanı sıra.
Öte yandan 2 tane alan açabilecek oyuncudan bahsediyoruz.
Fiziği Hamilton’a göre dezavantajlı olan Macon’ı daha çizgi dışında kullanmak elbette Ertuğrul Hoca için izlenecek yolların ilki olacaktır bana göre. Çünkü Alex potaya gittiği zaman daha efektif oluyor Daryl’e göre.
Bir yandan hücumda bu kadar etkili ama aynı zamanda savunmada da vurdumduymaz olmayan özverili isimler toplamış olması çok iyi gelişme Galatasaray‘ın.
Benim endişem açıkça RJ Hunter transferi üzerine.
Eğer işler benim düşündüğümün aksine iyi ilerlerse zaten Hunter transferi Cim-Bom’a hem yeni bir dış şut gücü hem de özgüven kazandıracak bir hamle olarak karşımızda durur. Ancak Türk Telekom’da geçirdiği sezon boyunca beni ürkütmedi değil.
Artık uzun transferinde gideceği oyuncuda arayacağı ilk şey fiziksel anlamda rakiplerinin çoğundan üstün olması olmalı Sarı-Kırmızılılar’ın. Zach Augustevari bir uzunla bu kadroyu taçlandırırlarsa yerinde sayar kadro. Hamilton ve Macon gibi iki iyi transferin üzerine çok kritik bir hal alıyor böylece uzun transferi konusu.
Tekrar Daryl Macon özelinde bir değerlendirme yapacak olursak NBA kariyerinde sadece 12 maça çıkmış olması aslında çok da bir şey ifade etmiyor benim açımdan.
Çünkü “Macon tarzında” skorerlerin NBA’de koçlar tarafından Avrupa’daki gibi işlenmediği açık ve net karşımızda duran bir gerçeklik. NBA koçları bu bağlamda Avrupalı koçların altında kalmakla beraber aslında bu tarz oyuncuların potansiyelini boşa harcıyorlar bana göre.
Amacım hiçbir şekilde kıyaslama yapmak değil, başta onu belirterek şunu söylemek istiyorum: Shane Larkin gibi bir oyuncu Avrupa’da çalıştığı koçların elinde (özellikle Ergin Ataman’la Efes‘te) nasıl bir hücum silahı haline geldi? Üstelik NBA’de resmen yüzüne bakılmayan bir dönemin ardından yaşandı tüm bunlar.
Tabii Larkin her zaman daha potansiyelli ve daha özel yeteneklerle donatılmış bir oyuncuydu fakat fiziksel olarak rakiplerinden hiçbir zaman daha iyi durumda olmadı.
Elbette bu tarz yetenekleri işlemek konusunda Avrupalı koçlar ve kıtadaki genel oyun şablonu çok üst düzey bir uygunluk gösteriyor.
Yani Macon’ın kıtada birkaç sene içinde en üst seviyeye çıkamayacağını kim iddia edebilir şu anda? Tersini de iddia etmek doğru değil ama en azından 24 gibi hala erken sayılabilecek bir yaşta Avrupa’yı tercih etmesi onun adına bir kazanç kesinlikle.
Final
Galatasaray 3 yabancı transferinden 2 tanesinde bence nokta atışı yaptı. Ertuğrul Erdoğan’ın oyuncu bulma ve üst seviyeye çıkacak oyuncuyu görme konusundaki başarısını tartışmaya zaten gerek yok.
Kısa rotasyonunun şimdiye kadar geldiği noktayı görünce Galatasaray‘ın rakiplerine yeniden zorluk çıkarabilecek bir takım olacağını görmek çok zor değil.
Şu an akıllarda sadece uzun rotasyonuna dahil edilecek isim ya da isimler ve takımın tavan potansiyelinin bu transferler ışığında nereye uzanabileceği merak ediliyor.
Galatasaray’ın yapılanması tamamlandığı vakit bu tarz konular hakkında da öngörülerde bulunabilmek mümkün olacak. Şimdilik Daryl Macon’ın nokta atışı bir hamle olduğunu belirtelim Cim-Bom’un mücadele edeceği kulvarları da göz önünde bulundurarak…
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!
EuroLeague’de transfer gelişmeleri için tıklayın!