by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Avrupa basketbolunun efsane isimlerinin kariyer basamaklarını sizler için incelemeye, onların oyunundaki eşi benzeri olmayan ustalıkları anlatmaya devam ediyoruz.
Bu maceraya Yugoslav/Hırvat basketbolunun efsane ismi Toni Kukoc’la başladık, Yunan miti Nikos Galis ve İtalya’da 30 yıla dayandırdığı kariyeriyle ağızları açık bırakan Dino Meneghin’le devam ettik.
Sırada yeni bir isim var.
Bugünkü yıldızımız Sovyet ve Litvanya basketbolu özellerinde Avrupa’ya çok büyük hizmetler etmiş, ne kadar büyük oyuncu olduğunu Birleşik Amerika topraklarında da geniş sayılabilecek bir zaman diliminde ispat etmiş Arvydas Sabonis.
Sabas’ın Zalgiris Kaunas’ta 1980’li yıllarda kurduğu ve takımı Avrupa’nın en büyükleri arasına taşıdığı düzen, Real Madrid‘le yaşadığı şampiyonluk ve NBA kariyerinin ışığında nasıl bir oyuncu olduğu hakkında değerli okuyucularımızı aydınlatmak üzere Eurohoops Fırın huzurlarınızda!
Toni Kukoc: Eski Kıta ve Yeni Dünyadaki Yıldızların Soğukkanlı Ortağı
Nikos Galis: İlgi, Övgü ve Keşkelerin Odağında Bir Skor Makinesi
Dino Meneghin: İtalya’nın Kaderini Değiştiren Çeyrek Asırlık Hükümdar
Kaunas’taki “Çocuğun” Büyüme Evreleri
Aralık 1964 doğumlu Arvydas Sabonis 13 yaşında basketbola başlarken profesyonel sahneye çıkması 1981 yılını buldu.
Kendini göstermesiyse o kadar da zaman almadı elbette. ’81 yılında Sovyetler Birliği’nin 18 Yaş Altı Milli Takımı’yla Avrupa Şampiyonası’na katılan genç Arvydas, Valeri Tikhoenko gibi bir partnerle harika işler çıkardı.
Finaldeki rakipleriyse İtalya oldu ve rahat bir galibiyetle Avrupa şampiyonu olmayı başardılar.
O turnuvada daha sonraları kariyerinde en büyük rakibi haline gelecek olan, şampiyonanın sayı kralı Drazen Petrovic’in sürüklediği ve bünyesinde Stojko Vrankovic, Velimir Perasovic gibi yıldızları barındıran Yugoslavya da mücadele ediyordu.
Sabonis o turnuvada 17 sayı ortalamasıyla oynarken Sovyetler’in şampiyonluğuna giden yoldaki en büyük etkendi kesinlikle.
Bu performansı ona daha sonra 1982 yılında A Milli Takım’ın yolunu açarken orada da takıma Vladimir Tkachenko’nun arkasından önemli bir bench katkısı verecekti sadece 18 yaşında olmasına rağmen. SSCB o Dünya Şampiyonası’nda şampiyon olacaktı.
Duayen Avrupa basketbolu gazetecisi Vladimir Stankovic, Sabonis’le ilgili 1983 yılına ilişkin bir anısında onun kendisine “asla CSKA Moskova’da oynamayacağını” söylediğini anlatıyor.
O yıllarda Zalgiris – CSKA rekabeti Sovyetler Birliği’ne hükmediyor resmen. CSKA belki yıllarca EuroLeague şampiyonluğu yaşayamadı ancak SSCB’nin dağılmasından önce yine iddialı bir ekipti ve Zalgiris’le rekabet edip karşı koyabiliyordu.
Ki Zalgiris’in ilk şampiyonluğunu kazandığı 1985 yılına kadar 9 sene üst üste şampiyon olmuşlardı. Kadrolarında önce Sergey Belov gibi büyük bir Avrupa basketbolu efsanesi, onun bırakmasından sonra gelen dönemdeyse Sergey Bazarevich ve Tkachenko gibi önemli isimler vardı.
1982-83 ve 1983-84 sezonlarında ligde final aşamasına gelen Zalgiris‘i devirmesini de bilmişlerdi tecrübeleriyle.
1984-85 hem Sabonis hem de Zalgiris açısından kıtada zirveye çıkma sinyalleri demekti aslında. 1940 ve ’50’li yıllarda 2 kez Sovyet Ligi şampiyonluğu yaşamış bu takımın artık Litvanya özelinden çıkan pek çok yıldız oyuncusu mevcuttu.
1980’lerdeki Zalgiris kadrosunu oluşturan önemli isimlere bir bakacak olursak guardlarda Valdemaras Chomicius ve Rimas Kurtinaitis, daha sonra Sarunas Jasikevicius’un gelişinden önce takımı çalıştıran Gintaras Krapikas, Sergejus Jovaisa, Raimundas Civilis gibi türlü yetenekler yer alıyordu. Bir de Sabonis…
O sezon ise Saporta Kupası’nda (o zamanki adıyla Kupa Galipleri Kupası) mücadele etme hakları vardı ve turnuvanın da en önemli ekiplerinden biriydiler. Çeyrek final gruplarında yenilgisiz ilerleyen takım Final Four’da ASVEL’i iki maçta toplam 172-171’lik bir üstünlük sağlayarak diğer eşleşmeden gelen Barcelona’yla karşılaştılar finalde.
19 Mart 1985 tarihinde oynanan final maçında şimdilerde Khimki’yi çalıştıran Kurtinaitis’in 6/10 üçlük performansıyla 36 sayı kaydetmesinin yanı sıra Sabas da 14 sayı – 16 ribaundla klasik double-double’larından birini yaptı fakat yeterli değildi.
Barcelona’nın efsane isimlerinden Chicho Sibilio 29, Juan Antonio San Epifanio ise 18 sayıyla oynarken 2 isim daha çift haneli skor üretmişti. O gün 40 dakika sahada kalan Arvydas, takımının 77-73’le kaybetmesine mani olamasa da Sovyet Ligi’nde artık bir şeyler değişiyordu.
1985 yılı Zalgiris’e sadece uluslararası başarının değil, CSKA boyunduruğunu kırmanın kapısını da aralıyordu. Kaunas, Sovyetler Birliği bünyesinde bulunan şehirler arasında basketbolseverlik düzeyi bakımından Moskova’dan üst düzeydedir her ne kadar Moskova takımları tarihi olarak daha şaşaalı bir başarı tablosu çizse de.
Bir yandan Kupa Galipleri’nde Barça’ya finalde kaybederken öte yandan CSKA‘yı devirerek Sovyet şampiyonu olmayı başardı Zalgiris. Bu şampiyonluk, 3 yıllık bir dominasyonu da beraberinde getirecekti.
Ertesi sezon lig şampiyonu statüsünde EuroLeague’in yolunu tutan Litvanlar, Sovyet Ligi’ni CSKA’nın önünde kazanmanın ötesinde ne kadar potansiyelli bir takım olduklarını gösteriyorlardı.