by Brian Windhorst – Çeviri: M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 29 Haziran 2020 tarihinde ESPN‘de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Kusursuz dikilmiş krem rengi bir ceket, açık mavi düğmeleri ilikli bir gömlek ve simsiyah kıravati ile tezat oluşturan platin bir klip ile LeBron James, Miami’deki AmericanAirlines Arena’nın girişinden ilk kez geçip içeri girdi. 8 Temmuz 2010 günü öncesi Karar yayınında James, ulusal kanalda süper yıldızlar Dwyane Wade ve Chris Bosh’a katılarak “yeteneklerini alıp Güney Sahili’ne gideceğini” açıklamıştı. NBA dünyası bu açıklama ile çalkalanıyordu ama James henüz resmen Miami Heat‘in oyuncusu değildi.
Kapıdan girer girmez koridorda bekleyen bir kontrat vardı: Altı yıl, 109,8 milyon dolar. Cleveland Cavaliers ile…
James, gülümseyerek imzaladı. Basın toplantısı sonrası soyunma odasına gidip ilk kez parlak beyaz Miami Heat formasını sırtına geçirdi. Dakikalar sonra James, Wade ve Bosh, NBA’in yeni üçlüsü olarak büyük bir kutlama töreni ile Heat taraftarının huzuruna çıktı.
Üçlü devasa LED ekranlarda “EVET BAŞARDIK” yazısı ile platforma yükseliyor ve James arenadaki duman ve ateş şovlarının arasında “Beş değil, altı değil, yedi değil…” diye haykırıyorken Toronto, Cleveland, New York ve elbette Miami’deki telefonlar hareketliydi. Yöneticiler ve avukatlar, James ve Bosh’ın yeni imzalanan sözleşmelerini Heat’e yolluyor ve NBA tarihinin gidişatını değiştirecek takımın temellerini atıyorlardı.
O Temmuz ayında kusursuz süper takımın inşasına giden ve yoğun geçen o üç günün etkileri 10 yıl sonra da hissediliyor. Huzurlarınızda o dramayı yaşayanların ağzından o günlere dair yeni ayrıntılar…
7 TEMMUZ: İki Yıldız Bir Arada
SportsCenter’ın öğle bülteni Michael Wilbon’ın lafı uzatmadan direkt lafa girişi ile başladı. İkiye bölünmüş ekranın bir tarafında Florida’daki basketbol kampındaki Wade vardı. Sağ tarafta ise Bosh, Dallas’taki evinden gülümsüyordu.
Bir gün önce Wilbon’ın telefonunda Wade’in numarası belirmişti. Deneyimli gazeteci, hemşehrisi Wade’in memleketinin takımı Chicago Bulls‘a gittiğini haber vermek için arıyor olmasını umuyordu. Aksine Wade, Wilbon’dan Bosh ve kendisinin aynı anda nereye gideceklerini açıklayacakları bir röportaj ayarlamasını istedi.
“Nereye gideceğini söylemedi” diyor Wilbon. “Ancak Chicago olmadığına dair bir his gelmişti.”
Wade, Bulls‘a dair umutlarını kaybetmişti. 1 Temmuz günü Chicago’daydı ve ilk durağı da United Center’dı. Bulls, onu ağırlamaktan ötürü memnundu ama Wade konusunda nerede durduklarına dair fikirleri yoktu. Kulislerde konuşulduğuna göre Wade’in serbest oyuncu piyasasındaki stratejilerini el altından Heat‘e açık edeceğine dair endişeleri vardı.
Chicago, James ve Bosh’ı almak için bir yıldan uzun süredir uğraşıyordu. Oprah Winfrey’in yapım şirketi Harpo Productions, Bulls için videolar yapıyordu. 1 Temmuz’da görüştüklerinde bile Bulls, Wade’in onlarla gerçekten imzalamayı düşünüp düşünmediği konusunda şüpheciydi ve başta James ve Bosh konusunda ona karşı kozlarını tam olarak açmadılar.
Oysa arkasında ismi bulunan 3 numaralı Bulls formasını denediğinde Wade’in yüzünde güller açmıştı. Michael Jordan’ın şampiyonluklarını izlediği çocukluk günlerinden beri hayali buydu.
O sırada Chicago’dan gözüken ufkun çok üzerinde Bosh, Heat‘in kozunu değerlendirdiği bir konferans odasındaydı. Pat Riley’in masaya serdiği küçük kadife örtünün üzerine koyduğu küçük kadife torbanın sunumu ile vurgu yaptığı toplantıydı bu.
“Evet, Pat yüzükleri çıkardı. Kraliyet Ailesi’nin torbası gibiydi” diyor Bosh. “Bomba gibi bıraktı masaya. Büyükler konuşuyordu. Toplantı bittiğinde Pat bana 2006 şampiyonluğunun yüzüğünü verdi.”
“Al bunu. Sende kalsın. Kendin kazanınca bana geri verirsin” diyordu Riley, Bosh’a.
“Hâlâ geri vermedim” diyor Bosh. “Belki unutmuştur bile, merak ediyorum. Bir keresinde ‘O yüzüğü geri istiyor musun?’ dedim sanırım ama ‘Neden bahsediyorsun? Ben unuttum gitti’ dedi.”
Ancak o sunumun en önemli kısmı mücevherler değildi. Bulls, New York Knicks ve New Jersey Nets, iki süper yıldızı kadrosuna katmak için yerlerini almıştı ve bu takımlar da bunu teklif ediyordu.
Heat ise üç süper yıldız teklifi sundu.
O görüşmeler sonrası iki yıldız yer değiştirdi. Bosh, Bulls‘u ziyaret etti. Wade ise Wade ve Bosh’ın ortak menajeri Henry Thomas’ın ofisinde Heat’in teklifini dinledi. Orada Riley, Wade’e üç yıldızı birden Güney Sahili’ne getirme konusundaki resmi planı sundu.
“Pat Riley’i hiç bu kadar gergin görmedim” diyordu Wade, Thomas’a toplantıdan sonra.
Heat ekibinden Riley ve Heat basketbol operasyonları başkan vekili Andy Elisburg, daha sonrasında Cleveland’a gidip James’in menajeri Leon Rose ile The Ritz-Carlton’daki barda bir gece yarısı görüşmesi yaptı. Riley, Rose’a bir sonraki gün James’e yapacakları teklifin ayrıntılarını verdi: İki değil üç yıldız birden.
Aynı akşam Wade, Thomas’tan Bulls ile ikinci bir görüşme ayarlamasını istedi. Bu kez Chicago, bütün kozlarını, Oprah videolarını ve diğer her şeyi koydu masaya. Bosh konusunda şansının yüksek olduğuna inanan Bulls, Wade konusunda da gerçek bir şansları olduğunu düşünmeye başlamıştı ancak Wade’in sorusu çok netti: Bulls, üçüncü bir yıldız için yeterli maaş bütçesi açabilir mi?
Wade, Bulls’un stratejisini Heat’e getirmiyor, tam tersini yapıyordu.
Bir şey artık açıklık kazanmıştı: Bosh, Wade ve James, birlikte oynama konusuyla ilgileniyordu. Rüya bir paketti bu. Fakat hangi takım bunu gerçekleştirmeye daha yakındı?
Üç yıldızlı rüyayı gerçekleştirmek için Bulls’un maaş bütçesinde 16-18 milyon dolar civarında bir boşluğa daha ihtiyacı vardı. Seçeneklerini değerlendirdikten sonra yapacakları her türlü stratejinin başarılı olması için ya Deng’in dört yıl, 48 milyon dolarlık kontratını alırken karşılığında hiçbir oyuncuyu Bulls’a göndermeyecek bir takım bulmaları ya da Cleveland, Toronto veya Miami’ye Deng’i sign-and-trade takasında gönderebilmeleri gerekiyordu.
Bu imkansız değildi ama zordu. Daha bu ihtimali düşünemeden büyük bir ikaz ışığı yanıyordu: Domino etkisinin başlaması için üç yıldızın da Bulls’a söz vermesi gerekiyordu.
Kulislerde konuşulana göre Bulls’un motivasyonu ise ayrıydı. İki gün süren toplantılar sonrası Bosh ve Wade’i alma konusunda şansları olduğunu düşünüyorlardı. James konusunda ise o kadar emin değillerdi. Hatta bazı rakipleri, Chicago’nun Cleveland’dan James’i alma konusunda bir adım önde olduğunu bile düşünüyordu.
Yine de takım sahibi Jerry Reinsdorf’un ihsanıyla Bulls, üç oyuncuyu da almanın yolunu bulmak için çalışmalara başladı. İddialara göre Deng’i LA Clippers‘a göndermeye çalıştılar ancak bu teklif reddedildi. Toronto ile Wade ve James’e alan açmak üzere Bosh için yapılacak bir sign-and-trade usulü takas için görüştüler. Raptors ise Deng’in form durumu ve anlaşmanın olası detayları ile ilgili de konuşmaya başladı.
Ancak Bulls için başka bir mesele vardı: Takımın genç yıldızı Derrick Rose, oyuncu alım sürecinde pek de yer almıyordu.
Takımın genç oyuncularından bir diğeri Joakim Noah, bu süreçte en büyük rolü alan oyuncu olarak ortaya çıktı. Noah’ın insanı kendisine çeken karakteri ve University of Florida dönemlerinde yıldızları takıma kazandıran yapısına rağmen organizasyonun yıldızı o değildi. James ile de tatsız bir ilişkisi vardı. Altını çizmek lazım, Noah o hafta James’i aramış ve James onun aramalarına hiç geri dönmemişti.
Rose, James için oynanacak bir kozun parçası olmayı reddetti ve yalnızca bir video kaydederek onu takıma getirmeye çalıştı. Rose’un karakterinde bu sürece aktif bir şekilde dahil olmak yoktu ve 21 yaşındayken bir hanedanlık kurma anlayışına da sahip değildi. Stephen Curry’nin Kevin Durant’i altı yıl kadar sonra Golden State Warriors‘a gitmeye ikna etme sürecinde yaptıklarını Rose yapmış olsa işlerin farklı olup olmayacağını asla bilemeyeceğiz.
Bildiğimiz kısım ise serbest oyuncuların Rose’un bu konuda tutkulu olmaması ile Bulls’un maaş bütçesi açmak için uygulanabilir bir planının olmamasından bahsetmiş olmaları.
Miami ise Bosh’u çoktan ikna etmiş olan ve James’i de ikna etmeye yakın olan Wade ile ev sahibi avantajına sahipti. Dahası, Heat‘in bu imzaları attırmak için sağlam bir planı vardı. Kadrolarında kontratlı tek oyuncu kalmasına yalnızca birkaç saat uzaklıktalardı.
Yıllar sonra bile Bulls yetkilileri, Bosh ve Wade’in Chicago’ya gitmeye yakın olduklarına inanıyorlardı ancak neticede üç, ikiden büyüktü.
“Miami’de kalıyorum” diyordu Wade SportsCenter’daki röportajının hemen başında Wilbon’a. “Son kararım bu.”
“Wade Bey’e katılıyorum Miami’de” diyordu Bosh.
Birbirlerine “Güney Sahili’nde görüşürüz” dediler.
8 TEMMUZ: Karar Günü
Wade ve Bosh, birlikte oynayacaklarını kamuoyuna açıklamışlardı ama aralarında bekledikleri son bir parça vardı.
“Karar” yayınından dört gün önce James, Bosh ile konferans konuşması ayarlamasını istemek üzere Wade’i aramıştı. Birlikte takımların tekliflerini, seçeneklerini ve arzularını konuştular. Sona Chicago ve Miami kalmıştı. Konuşma bittiğinde karar alınmıştı: Birlikte Miami’e gideceklerdi.
Ancak Wade ve Bosh ayrıntıları konuşuyorken James, telefonlara çıkmamaya başladı… Wade’in telefonlarını bile açmıyordu. James’in kararının Wade ve Bosh’ı bile şaşırttığı ve son dakikada gerginliğe sebep olduğu haberleri dolaşıyordu.
“Herkes çok heyecanlıydı ama LeBron ortadan kayboldu. Bu da hepimizi endişelendirdi” diyordu o dönem Heat‘te yardımcı antrenörlük yapan David Fizdale. “Dwyane bile tam emin değildi.”
James, talipleriyle görüşmeler yapmaya başlayalı yedi gün olmuştu ve ona yakın bazı kişiler, hangi takımı seçeceği konusunda hâlâ emin değlidi.
Bir hafta kadar önce 1 Temmuz günü sabah 11’i biraz geçe Nets, James ile görüşen altı takımdan ilki olarak Cleveland’daki IMG binasına gelmişti. Nets‘i bu olaydan 1,5-2 ay kadar önce satın alan milyarder Rus zengin Mikhail Prokhorov, Lincoln Town Car’ın bir tarafında dikiliyordu. Diğer tarafta ise Jay-Z vardı.
Takımda koç olarak göreve getirilen Avery Johnson “Büyük bir gösteriydi” diyor. “Çok heyecanlıydık ama dürüst olmak gerekirse organizasyon olarak hazır değildik. Sonraki iki yıl da New York’ta değil Newark’ta oynayacaktı. Ancak Jay-Z gerçekten çok uğraştı. Dostluklarına oynayıp New York’u iyi pazarladı” diyordu.
Jay-Z diğerleri çıktıktan sonra orada kaldı ve James ile 15 dakikalık özel bir görüşme yaptı. Knicks‘in randevu saati ile çakıştı bu görüşme. Jay-Z’nin aracı binadan ayrılırken tesadüfe bakın ki Knicks‘in takım sahibi James Dolan ve son günlerde geçirdiği bir ameliyat nedeniyle tekerlekli sandalyede olan genel menajer Donnie Walsh içeri giriyordu.
“Biz girerken Nets çıkıyordu” diyor dönemin Knicks koçu Mike D’Antoni. “Her şey gerçek dışıydı. O an, NBA tarihinde harika bir an. O konuşmayı yapmak için iki yıldır bekliyorduk.”
Ertesi sabah Heat‘in temsilcileri Riley, Elisburg, koç Erik Spoelstra, Alonzo Mourning, takım sahibi Micky Arison ve dönemin başkan vekili oğlu Nick, hazırlanmak üzere James’ten 45 dakika kadar önce, erkenden geldiler. Riley, üzerindeki gerginliğin verdiği enerjiyle koridoru hızla adımladı. Yüzüklerin olduğu kadife torba yine çıktı ortaya.
Sunum esnasında Mourning, böbrek nakline ihtiyaç duyduğunda organizasyonun gösterdiği destekten ve daha sonra kazandığı şampiyonluğun keyfinden bahsederken gözyaşlarına boğuluyordu. Ancak Heat‘in kozunun temelinde iki parça yatıyordu: Eyalet gelir vergisinin olmadığı Florida’da oynama konusundaki açıklama (ve bunun maaşına ve sponsorluk gelirine nasıl yansıyacağı) ile James, Wade ve Bosh’ı birleştirme planı.
“Hepimiz LeBron’ı iki yıldızlı bir takıma ikna etmeye çalışıyorduk” diyor D’Antoni. “Tüm bu takımlar onu ve bir başka yıldızı alma yollarını bulmuştu. Heat ise üç başlı bir saldırı ile dahil oldu.
Hepimizi denize döktüler.”
Üçüncü günün sabahında James’in memleketinin takımı Cavs, kendi planını sundu. Ekip, bir önceki gece hiç uyumadan sunumlarını hazırlamıştı. Bir önceki ay takımın sahibi Dan Gilbert, yeni koç Byron Scott ve yeni genel menajer Chris Grant’i 60 galibiyetli sezonda gelmeyen final deneyimi sonrası göreve getirmişti.
Sunum için Gilbert, James’in o dönem en sevdiği program olan Family Guy tarzında, diğer takımların kozlarını oynaması pahasına ağır şakalar içeren bir çizgi film yaptırmıştı.
Cavs, James’e Bosh için Toronto ile sign-and-trade olasılıklarını görüştüklerini söylemiş ve ikinci bir yıldız olarak Bosh’ın Cavs ile anlaşması için onunla görüşüp görüşemeyeceğini sormuştu. James, Bosh’ı pek iyi tanımadığını ve planlarını da pek bilmediğini söylemişti. Bu elbette doğru değildi ama önemi de yoktu. Bosh’ın Cleveland’da oynamaya niyeti yoktu.
Son olarak Bulls sahne aldı. Tatil olarak kabul edilen bir hafta sonunda Cumartesi günü öğleden sonra Bulls ekibi, otelden araç ayarlamayı unutmuştu. IMG binasına taksilerle geldiler ama garajdan nasıl gireceklerini bilmiyorlardı. Kilitli kapının önünde, sokakta kalmışlardı.
Bulls, bir yıldan uzun zamandır bu sunuma hazırlanıyordu. Muazzam bir genç çekirdekleri ve birçok olasılıkları vardı. Rose, Wade, James, Bosh ve Noah’ın olduğu bir ilk 5 de bunlardan biriydi. Bosh ve Wade’i kaybedip James’i alma şansları vardı. James’i kaybedip Wade ve Bosh’ı alma fikri de mevcuttu. James ile toplantı ilerledikçe 25 yaşındaki oyuncunun kapsamlı bir planı olduğu açıktı ama o planda Bulls, kendilerinin olup olmadığından hâlâ emin değildi.
2006 yılında hepsi Creative Artists Agency tarafından temsil edilen Bosh, Wade ve James’in menajerleri, üç oyuncunun da bu ihtimali mümkün kılacak kısa vadeli sözleşmeler imzalamaları için birlikte çalışmışlardı. All-Star ve ABD Milli Takımı’ndan takım arkadaşları olan üçlü, yıllar içerisinde birlikte aynı takımda oynama konusunda görüşmeler yapmış ama hiçbir şey resmiyet kazanmamıştı.
Ligdeki birçok kişi, birlikte oynama planının yıllar öncesinden değilse de aylar öncesinden belirlendiği kanısındaydı. Bugün gelinen noktada ise üç oyuncu aralarındaki o konuşmaya kadar hiçbir şeyin belli olmadığını söylüyor.
4 Temmuz günü yaptıkları grup konuşması sonrası James, elit lise ve kolej oyuncuları için University of Akron’da her yıl düzenlediği üç günlük Nike kampına ev sahipliği yaptı. Chris Paul, Damon Jones ve Daniel Gibson gibi dostları ve takım arkadaşlarının da dahil olduğu isimler kampa katıldı. James, hiçbir şeyi açık etmedi. Bir noktada Koç Scott, yeni Cavs eşofmanlarıyla geldi ama James, konuşmaya istekli değildi.
Neredeyse 2.000 kilometre uzaklıkta Miami’de Heat, tekliflerinin kabul edileceğine dair giderek daha çok güven kazanıyordu. Özellikle de Bulls, birkaç görüşmeye rağmen Wade’den bir söz alamadığı için… Üç yıldızı birden alabilmek için gerekli maaş bütçesini açmak üzere bazı hamleler yapmışlardı.
Bunlardan biri Bosh için Raptors ile yapılacak sign-and-trade hamlesiydi. Bu hamle ile Heat‘in elinde esneklik olacak, diğer serbest oyuncular için bütçe açabileceklerdi. Bir diğerinde ise iki ikinci tur draft hakkı karşılığında Michael Beasley’i Minnesota’ya gönderiyorlardı. Beasley’in 4,9 milyon dolarlık maaşından kurtulmak Heat’e 50 milyon doların üzerinde bir boşluk sağladı ve takımda sözleşmesi bulunan tek oyuncu olarak Mario Chalmers kalmış, yeterli alan açılmıştı.
Ancak James’ten, Leon Rose’dan veya onların beraberindeki kimseden resmi bir söz çıkmamıştı henüz.
8 Temmuz günü Cleveland State University’de sponsorluğunu yaptığı AAU turnuvasında bazı maçları izledikten sonra James ve ekibi, planlarını açıklayacağı Greenwich, Connecticut’a gittiler.
Akşam üzeri 20:30’a doğru James, Greenwich Boys & Girls Club’a ulaştı ve yüzlerce taraftar da sokakta onu bekliyordu. İçeride spor yayıncılığı tarihinin en tartışmalı saatleri için son hazırlıklar yapılıyordu.
Bosh ise nişanlısı Adrienne ile birlikte Miami’ye gitmiş ve W Hotel’de bir suit odaya yerleşmişti. Wade, Güney Sahili’ndeki Prime Hotel’in özel bir odasında akşam yemeği ile parti düzenliyordu. James, Karar yayınında tercihini yalnızca birkaç kişinin bildiğini söylese de özel uçağının pilotları Miami için bir uçuş planı ayarlamışlardı ve W’de Bosh’ın ekibi ile birlikte James ve dostlarının odaları da ayırtılmıştı.
James, açıklamasını yapmaya hazırlanıyor ve partiye de heyecan geliyorken Wade, etrafındakilere anlaşmanın tamamlandığını fısıldıyordu.
Doğu saati ile 21:28’de anlaşma resmiyet kazandı. James, yeteneklerini de alıp Güney Sahili’ne gidiyordu.
9 TEMMUZ: Beş Değil, Altı Değil, Yedi Değil…
Cavs, James’in ayrılığının şokunu atlatmaya çalışırken Chris Grant’in telefonu çaldı. Arayan James için sign-and-trade teklifi sunmak üzere Riley’di.
Riley, Grant’in telefonu kapatabileceğini düşünüyordu. Meşhur olayda bir önceki akşamdan Gilbert’ın James’e yergiler dizdiği ve NBA Komisyoneri David Stern’ün Gilbert’a bu o sebeple 100.000 dolar ceza verdiği Comic Sans fontu ile yazılmış mektubu sonrası Heat, Cavs‘in Miami’ye yardımcı olarak James’e ekstra garanti para verecek bir anlaşmada istekli olmasını beklemiyordu. Böylesi bir teklif, Miami’nin draft haklarını kaybetmesine neden olacaktı ama Heat, daha ziyade kadrosunu doldurabilmek için maaş boşluğu kovalıyordu.
Grant, dev bir yeniden yapılanma sürecine girmek üzere olduğunu biliyordu. O yüzden de Heat’in teklifini değerlendirmek, sorumlu hareket olacaktı. Cavs’in kullanmak zorunda kalmamayı umut ettiği bir planı vardı: James giderse, hedefleri draftın zirvesindeki isimleri alabilmek için sign-and-trade yoluna gitmekti. Riley, açılış teklifini yaptı ve Grant, takım sahiplerine bu teklifi ileteceğini söyledi. Asıl şaşırtıcı olan kısım ise Grant’in bu takasa Gilbert’ı ikna etmesi oldu.
Grant, başta Miami’den gelecek yedi yıl içerisinde dört adet ilk tur draft hakkı istemişti. Heat bunu kabul etmedi ama neticede orta yol bulundu: 2013 ve 2015’in ilk tur draft hakları ile ikinci tur draft hakları ve bir de draft hakkı değişimi.
Miami, James ve Bosh takaslarında son rötuşları giderirken Henry Thomas da Miami’de Wade’in yanında kalacak başka bir müvekkilini takıma kazandırmaya çalışıyordu: Tecrübeli forvet Udonis Haslem.
James, Wade ve Bosh, Riley’in James ve Bosh ile görüşürken koz olarak kullandığı serbest oyuncu Mike Miller’ın takıma katılabilmesi için maksimum kontrattan 1’er milyon dolar daha azına razı oldular. Miller başka bir takımdan 10 milyon dolara kadar çıkan bir teklif almıştı ancak Heat’e gidebilmek için 5 milyon doları kabul etti.
Hâl böyle olunca Haslem için de bütçede yer kaldı. Denver Nuggets ve Dallas Mavericks‘ten beşer yıllık 34 milyon dolar değerinde kontrat teklifleri alıyordu ve Heat’in teklifi buna yakın bile değildi.
“Dwyane ile ilişkimiz samimiydi” diyor Haslem. “Dedim ki ‘Seni çok seviyorum ve gelecekte birlikte olacaksak yine birlikte şampiyonluklar kazanırız ama bu noktada gitmem gerekiyor.'”
Ancak Haslem; Riley, Spoelstra ve Arison’a veda etmek üzere salona giderken Wade, Bosh ve James’i aradı. Onlara Haslem’dan bahsetti ve Haslem için maaşından 1 milyon dolar daha fedakarlık yapabileceğini, onların da kendisine katılmak isteyip istemediklerini sordu.
Haslem salona ulaştığında Thomas, araçta beklemesini söyledi. Haslem, en az 20 milyon dolar istiyordu ve verilen miktar hâlâ yetersizdi. Elisburg, maaş bütçesinde gerekli ayarlamaları yaparken Thomas da bir kez daha Wade’i aradı. Wade, yıllık 500.000 dolar daha az alıp Haslem’ın kontratı için gerekli alanı açmayı kabul etti: 5 yıl, 20,3 milyon dolar.
Haslem, o arabada teklifi kabul etti ve Heat organizasyonundaki birçok kişinin o üç günlük yolculuğun en unutulmaz anı olarak kabul edilen o epik anı kutlamak için binaya daldı.
NBA’in dengesi, lig tarihinin en unutulmaz serbest oyuncu piyasası neticesinde Miami’ye kaydı.
“10 yıllık bir dönem var arada ve geri dönüp baktığımda ‘Vay be… Gerçekten mesele buydu’ diyebilirim” diyor Bosh. “Geri dönüp bakınca bu hikayenin, birtakım insanların yeni yollarını bulmasıyla ilgili olduğunu falan söyleyebilirsiniz.
“Biz sadece etrafımızdaki dürtülere göre reaksiyon gösteriyorduk. Olmak istediğimiz yerdeydik, keyfimiz yerindeydi. Biraz da masumduk. Naiftik.
Ancak dersimizi aldık. Dersimizi aldık.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!