by Brian Windhorst – Çeviri: M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 29 Haziran 2020 tarihinde ESPN‘de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Kusursuz dikilmiş krem rengi bir ceket, açık mavi düğmeleri ilikli bir gömlek ve simsiyah kıravati ile tezat oluşturan platin bir klip ile LeBron James, Miami’deki AmericanAirlines Arena’nın girişinden ilk kez geçip içeri girdi. 8 Temmuz 2010 günü öncesi Karar yayınında James, ulusal kanalda süper yıldızlar Dwyane Wade ve Chris Bosh’a katılarak “yeteneklerini alıp Güney Sahili’ne gideceğini” açıklamıştı. NBA dünyası bu açıklama ile çalkalanıyordu ama James henüz resmen Miami Heat‘in oyuncusu değildi.
Kapıdan girer girmez koridorda bekleyen bir kontrat vardı: Altı yıl, 109,8 milyon dolar. Cleveland Cavaliers ile…
James, gülümseyerek imzaladı. Basın toplantısı sonrası soyunma odasına gidip ilk kez parlak beyaz Miami Heat formasını sırtına geçirdi. Dakikalar sonra James, Wade ve Bosh, NBA’in yeni üçlüsü olarak büyük bir kutlama töreni ile Heat taraftarının huzuruna çıktı.
Üçlü devasa LED ekranlarda “EVET BAŞARDIK” yazısı ile platforma yükseliyor ve James arenadaki duman ve ateş şovlarının arasında “Beş değil, altı değil, yedi değil…” diye haykırıyorken Toronto, Cleveland, New York ve elbette Miami’deki telefonlar hareketliydi. Yöneticiler ve avukatlar, James ve Bosh’ın yeni imzalanan sözleşmelerini Heat’e yolluyor ve NBA tarihinin gidişatını değiştirecek takımın temellerini atıyorlardı.
O Temmuz ayında kusursuz süper takımın inşasına giden ve yoğun geçen o üç günün etkileri 10 yıl sonra da hissediliyor. Huzurlarınızda o dramayı yaşayanların ağzından o günlere dair yeni ayrıntılar…
7 TEMMUZ: İki Yıldız Bir Arada
SportsCenter’ın öğle bülteni Michael Wilbon’ın lafı uzatmadan direkt lafa girişi ile başladı. İkiye bölünmüş ekranın bir tarafında Florida’daki basketbol kampındaki Wade vardı. Sağ tarafta ise Bosh, Dallas’taki evinden gülümsüyordu.
Bir gün önce Wilbon’ın telefonunda Wade’in numarası belirmişti. Deneyimli gazeteci, hemşehrisi Wade’in memleketinin takımı Chicago Bulls‘a gittiğini haber vermek için arıyor olmasını umuyordu. Aksine Wade, Wilbon’dan Bosh ve kendisinin aynı anda nereye gideceklerini açıklayacakları bir röportaj ayarlamasını istedi.
“Nereye gideceğini söylemedi” diyor Wilbon. “Ancak Chicago olmadığına dair bir his gelmişti.”
Wade, Bulls‘a dair umutlarını kaybetmişti. 1 Temmuz günü Chicago’daydı ve ilk durağı da United Center’dı. Bulls, onu ağırlamaktan ötürü memnundu ama Wade konusunda nerede durduklarına dair fikirleri yoktu. Kulislerde konuşulduğuna göre Wade’in serbest oyuncu piyasasındaki stratejilerini el altından Heat‘e açık edeceğine dair endişeleri vardı.
Chicago, James ve Bosh’ı almak için bir yıldan uzun süredir uğraşıyordu. Oprah Winfrey’in yapım şirketi Harpo Productions, Bulls için videolar yapıyordu. 1 Temmuz’da görüştüklerinde bile Bulls, Wade’in onlarla gerçekten imzalamayı düşünüp düşünmediği konusunda şüpheciydi ve başta James ve Bosh konusunda ona karşı kozlarını tam olarak açmadılar.
Oysa arkasında ismi bulunan 3 numaralı Bulls formasını denediğinde Wade’in yüzünde güller açmıştı. Michael Jordan’ın şampiyonluklarını izlediği çocukluk günlerinden beri hayali buydu.