by Bleacher Report, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 16 Haziran 2020 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Bu beklentiler ancak taraflar arasında oynanan önceki eşleşmelerin bekleneni vermesiyle yükseliyor. Eşit güçlerdeki iki takımın basketbol dünyasının en parlak ışıkları altında rekabet ettiğini görmek her zaman basketbolseverlere büyük keyif vermiştir.
Bu şekilde de basketboldaki rekabetler doğuyor.
Bir rekabet iki oyuncu, kulüp, site arasındaki mücadeleden ya da direkt olarak kıskançlık sebebiyle doğabiliyor. Sebebi ne olursa olsun NBA taraftarları rekabete sahne olan maçlar oynanırken adeta televizyonlarına yapışmış şekilde bu karşılaşmaları izliyorlar.
Bu yazıda NBA’in son 50 yılına göz atarak NBA’in en büyük rekabetlerini sıralayacağız.
1970’li Yılların Öncesi
Russell vs Chamberlain
NBA ilk rekabetini Wilt Chamberlain ve Bill Russell ligin en büyük iki oyuncusuyken yaşadı. Chamberlain o dönemde NBA’in gördüğü en yetenekli oyuncuydu ve farklı sezonlarda sayı (50.4), ribaund (27.2) ve dakika (48.5) kategorilerinden yakalanması çok zor rekorlara imza attı.
Russell ise dominant bir ribaundçuydu. Kariyerinin en iyi ribaund ortalamasını 1963-64 sezonunda maç başına 24.7 ribaund alarak yakalayan Russell, kariyerinin en yüksek sayı ortalamasını ise 1961-62 sezonunda maç başına 18.9 sayı atarak yakaladı. Russell’ın istatistiklerinin Chamberlain’e kıyasla zayıf kaldığı ortada.
İki oyuncuların istatistiklerindeki farka rağmen Bill Russell’ın Celtics’i, bu iki oyuncunun oynadığı dönemin en dominant takımıydı. Russell, Celtics formasını giydiği 13 yıllık dönemde toplam 11 şampiyonluk kazanırken Chamberlain’in formasını giydiği Philadelphia/Golden State Warriors, Philadelphia 76ers ve Los Angeles Lakers takımlarını da mağlup etmeyi başardı.
Chamberlain ve Sixers, 1966-67 sezonunda Boston Celtics’i finallerde mağlup ederek Bill Russell’ın oynadığı dönemdeki tek şampiyonluğunu kazandı. Chamberlain, 1971-72 sezonunda Bill Russell emekli olduktan sonra Los Angeles Lakers ile kariyerinin ikinci şampiyonluğunu kazandı.
Lakers vs Celtics
Lakers ile Celtics’in arasında Wilt Chamberlain ve Bill Russell’dan bağımsız bir rekabetin de olduğunu söylemek gerekiyor. Jerry West ve Elgin Baylor’ın liderliğini yaptığı Lakers; 1962, 1963, 1965, 1966 ve 1968 senesinde Celtics’e kaybederek şampiyonluktan olmuştu.
1972 yılında Finallerde New York Knicks’i yenerek şampiyonluğa ulaşan Los Angeles Lakers için bu rekabetin keyifli bir karşılaşma olduğunu söylemek doğru olmaz.
1970’li Yıllar
1970’li yıllar boyunca birçok farklı takımın ön plana çıktığını söyleyebiliriz. Gerçek bir süpertakımın olmadığı bu 10 yıllık dönem boyunca NBA’de 8 farklı takım şampiyonluğa ulaştı. Bu sayı, 1970’li yılların NBA tarihindeki herhangi bir 10 yıllık periyotta en fazla şampiyon çıkan olduğunu gösteriyor.
Bu dönemde Los Angeles Lakers ve New York Knicks’in bir rekabet yaşamaya en yaklaşan takımlar olduğunu söyleyebiliriz. Bu iki ekip 1970, 1972 ve 1973 yıllarında Finallerde mücadele ettiler. Bu üç sezonun ikisinde gülen taraf New York Knicks oldu.
İki tarafın oynadığı ilk final serisi NBA tarihinin en ünlü yedinci maçlarından birisine sahne oldu. Walt Fraizer ve Willis Reed’in liderlik ettiği Knicks’te Reed, yaşadığı sakatlık sebebiyle bir süre oynayamamıştı. Yıldız oyuncu yedinci maç esnasında Madison Square Garden’ın tünelinden sahaya çıkarak efsanevi bir ana imza atmıştı.
1972 yılında Wilt Chamberlain’in liderlik ettiği Los Angeles Lakers, Gail Goodrich ve Jerry West gibi oyunculara sahipti. Lakers, takımların ikinci eşleşmesinde kaybettiği finalin intikamını almayı başardı. Lakers, ligin en iyi hücumlarından birisine sahipken Knicks’te ligin en iyi savunma takımlarından birisiydi. Lakers, seriyi 4-1 kazanarak şampiyonluğa ulaştı.
1973 yılında ise New York Knicks, bu sefer final serisini beş maçta kazanan taraf oluyordu. Fraizer, Dave DeBusschere ve Bill Bradley gibi oyunculara sahip olan Knicks’in şampiyonluğa ulaştığı final serisinin beşinci maçı aynı zamanda Wilt Chamberlain’in kariyerinin de son maçı oldu.
Kareem Abdul-Jabbar vs Nate Thurmond
Nate Thurmond, 1970’li yılların en özel uzun oyuncularından birisiydi. Kariyeri boyunca 7 kez All-Star seçilen ve 5 kez de En İyi Savunma Beşlerinde yer alan Thurmond, kariyeri boyunca Kareem Abdul-Jabbar ile normal sezonlarda 37 kez playofflarda ise 16 kez karşı karşıya geldi.
Abdul-Jabbar, hızlı şekilde adını NBA tarihinin en büyük oyuncularının arasına yazdırırken Thurmond da lig genelinde en iyi savunmacılardan birisi olarak herkesin saygısını kazanmıştı.
Abdul-Jabbar, yaptığı bir röportajda Thurmond hakkında “Beni karşılıklı oynadığım herkesten daha iyi savunuyordu. Uzundu, gerçekten uzun kollara sahipti. Aynı zamanda ayakları hızlıydı ve kuvvetliydi.” diyerek rakibini anlatıyordu.
Buna rağmen Abdul-Jabbar, ikilinin normal sezonda karşılaştığı 37 maçın 24’ünde gülen taraf olurken playofflarda oynadıkları 16 maçın 10’unda da parkeden zaferle ayrılan isim oluyordu. San Fransisco/Golden State Warriors’ın formasını giyen Thurmond, üst üste üç playoffta Kareem ile karşılaştı. İlk iki seriyi Abdul-Jabbar’ın takımı kazanırken Warriors üçüncü eşleşmeyi yedi maç sonunda kazanmayı başardı.
Kareem, Thurmond ile karşılaştığı 16 playoff karşılaşmasında 24.4 sayı – 16.9 ribaund ortalamaları ile oynarken Nate ise Abdul-Jabbar’a karşı 18.5 sayı – 12.4 ribaund istatistikleri yakaladı.
1980’li Yıllar
Lakers vs Celtics – Bird vs Magic
Los Angeles Lakers ve Boston Celtics, NBA tarihinin en zengin rekabetlerinden birisine sahip. 1960’lı yıllarda Jerry West ve Bill Russell ile başlayan rekabet, 1980’li yıllarda iki takımın da kendi konferansları üzerine büyük bir hakimiyet kurmasıyla tekrar alevlendi. Bu dönem boyunca Lakers 8 farklı finalde sahneye çıkarken Celtics ise 5 kez final oynadı. Taraflar bu dönemde 3 farklı Final serisinde karşı karşıya gelirken 1984’teki ilk seriyi Boston Celtics, 1985 ve 1987 yılında oynanan diğer iki seriyi ise Los Angeles Lakers kazandı.
Bu rekabetin kökleri ise 1979 NCAA Finallerinde atılmıştı. Magic Johnson’ın formasını giydiği Michigan State, finalde Larry Bird’ün liderlik ettiği Indiana State ile karşılaşmıştı. Bu finalden kısa bir süre sonra Magic ve Bird ikilisi, NBA’i ülkenin en çok takip edilen spor organizasyonlarından birisi haline getirdi.
Magic, bu finalden sonra Los Angeles Lakers tarafından draft edildi ve 1980’li yıllarda beş şampiyonluk kazanan takımın en önemli oyuncusu haline getirdi. Bu dönemde ligin en önemli oyuncularından birisi olan Larry Bird ise Boston Celtics formasıyla üç şampiyonluk kazandı.
1984 Finallerinde Kevin McHale ve Kurt Rambis’in kavgasından sonra taraflar arasındaki ipler iyice gerilmişti. Kalan maçları fazlasıyla gergin geçen seriyi yedi maç sonunda Boston Celtics kazanmıştı. Bir sonraki sezon ise Magic ve Lakers, Celtics’ten intikamını alıyordu.
1990’lı Yıllar
Knicks, 1990’lı yıllar boyunca NBA’in en sert takımlarından bir tanesiydi. Chicago Bulls ile beş farklı playofflarda karşı karşıya geldiler. Bu serilerin hepsini kaybeden Knicks, tam Bulls belasından kurtulduğu sırada ise karşısına yeni bir rakip dikildi: Miami Heat.
Bulls ve Knicks’in oynadığı playoff serilerinin sert geçtiği doğruydu. Ancak Knicks ile Heat’in oynadığı serilerin savaştan bir farkı yoktu.
Bu rekabetin ateşlendiği nokta ise koç Pat Riley’nin 1994 yılında NBA Finalinde Houston Rockets’a kaybetmesi ve bir sonraki yıl konferans yarı finellerinde Indiana Pacers’a kaybettikten sonra Knicks’ten ayrılarak Miami Heat’e gitmesiydi. Bu olaydan sonra iki takım üst üste dört playoffta karşı karşıya geldi. 1997 yılındaki eşleşmede çıkan kavga ise herkesin hafızalarına kazındı.
1999 yılında New York Knicks, playofflara sekizinci sıradan girerek birinci sıradaki Miami Heat’i elemeyi başararak NBA Tarihine geçiyordu. Alan Houston’ın son saniye basketiyle Miami Heat’in sezonuna son veren Knicks, NBA Finallerine kadar çıkmayı başardı. Ancak iki takımın arasında oynanan ve en çok akıllarda kalan seri 1998 sezonunda yaşandı. Larry Johnson ve Alonzo Mourning’in kavgası ve Jeff Van Gundy’nin umutsuzca Mourning’i sakinleştirmeye çalıştığı anlar uzun süre basketbolseverlerin aklında kaldı.
Knicks ve Heat eşleşmesi, bu dönemin en acımasız rekabeti olabilir. Ancak Bulls – Knicks rekabeti neredeyse tek taraflıydı. 6 kez karşılaşan iki takımın oynadığı 5 seriyi Bulls kazanırken New York ekibinin tek galibiyeti 1994 yılında Michael Jordan’ın oynamadığı dönemde yedi maçta geldi.
Jordan vs Starks
Bir rekabetin normalde tek taraflı olmaması beklenir. Ancak bu rekabet kesinlikle tek taraflıydı. Jordan, Knicks ile karşılaştığı beş playoff serisinde de Madison Square Garden’daki taraftarların gördüğü en özel performanslara şahit olmasını sağladı.
Ancak Knicks ne olursa olsun korkmayan bir takımdı ve New York ekibinin kısa rotasyonunun liderli de John Starks’tı.
John Starks, 2017 yılında Players Tribune için yazdığı yazıda, Michael Jordan ile ilgili aldığı gözlemci raporlarında sadece “İyi şanslar” yazdığını dile getirmişti. Starks, kariyeri boyunca NBA’in en iyi kısa savunmacılarından bir tanesiydi ve Michael Jordan’a karşı da hiçbir zaman geri adım atmadı. Starks’ın bitmek bilmeyen oyun motoru, Jordan’ı her zaman en iyi performansını sergilemek zorunda bıraktı ve bu da Bulls’un 1990’lı yıllarda oynadığı en unutulmaz playoff serilerinden bazılarının ateşini yaktı.
Starks’lı New York Knicks, Bulls’u sadece bir kez Michael Jordan’ın emekli olduğu dönemde yense de Starks da 1993 yılında Horace Grant ile Michael Jordan’ın üzerinden vurduğu smaç ile herkesin aklına kazındı.
2000’li Yıllar
Los Angeles Lakers vs San Antonio Spurs
2000’li yıllar boyunca Los Angeles Lakers ve San Antonio Spurs, toplam yedi şampiyonluk kazanmayı başardı. Şampiyonluk kupalarının dördü Los Angeles’a giderken üçü de Texas’ın yolunu tuttu. Bu iki takım, 2000’li yıllarda LeBron James ile birlikte tartışmasız şekilde ligin en büyük iki yıldızına sahipti: Tim Duncan ve Kobe Bryant. Bu 10 yıllık süre boyunca bu iki takımın tarihin en iyi koçlarından ikisi olan Phil Jackson ve Gregg Popovich’e de sahip olduğunu söylemek gerekiyor.
Bu iki takım 10 yıllık süreç boyunca iki kez Konferans Finallerinde üç kez de Konferans Yarı Finallerinde karşı karşıya geldi.
Bu rekabet, Derek Fisher’ın 2004 Konferans Yarı Finalleri beşinci maçının bitimine 0.4 saniye kala attığı maç kazandıran basket gibi birçok ikonik ana da sahne oldu. 2004 yılında NBA Finaline çıkan Lakers, finallerde Detroit Pistons’a mağlup oldu. Bundan bir önceki sene ise yine Konferans Yarı Finalinde Lakers’ı mağlup eden Spurs, 2000’li yıllar boyunca kazanacağı üç şampiyonluğun ilkine olan yürüyüşüne devam etmişti.
2000’li yıllardaki NBA’in hikayesini anlatırken bu iki takıma yoğunlaşmadan bir şey anlatmanız mümkün değil. Bu iki takımda da NBA tarihine geçen birçok oyuncu forma giyerken Lakers ile Spurs’ün mücadeleleri her zaman en üst seviyede basketbola ve saygıya sahne oldu. Bir rekabetten isteyebileceğiniz her şeyi Lakers – Spurs eşleşmeleri size veriyordu.
Cleveland Cavaliers vs Washington Wizards
“Karşılıklı saygı” tamlaması Cleveland Cavaliers ile Washington Wizards arasındaki rekabeti anlatırken kullanabileceğimiz bir tanımlama değildi. 2006 ile 2008 yılları arasında üç kere üst üste playofflarda karşılaştılar. Bu dönemde LeBron James henüz kariyerinin ilk yıllarını geçiriyordu ve playofflarda takımını galibiyetlere taşıyıp taşıyamayacağı tartışılıyordu. Wizards’lı oyuncular, LeBron kadar yetenekli değillerdi ancak trash talk yapmaktan da kaçınmıyorlardı.
Bu rekabetin en akılda kalan anlarından birisi de DeShawn Stevenson’ın 2008 yılında LeBron James’e abartılmış bir oyuncu demesiyle yaşandı. LeBron ise, Stevenson’ın bu sataşmasına Jay-Z’nin Soulja Boy’a cevap vermesine benzer diyerek cevap vermeye yanaşmamıştı. Daha sonra Jay-Z, Washington Wizards’lı oyunculara diss attığı bir şarkı yaptı ve bu şarkı Wizards’lı oyuncuların Washington’da sık sık gittiği bir gece kulübünde çaldı. Bunun üzerine Wizards’lı oyuncular bir daha gece kulübüne gitmeme kararı almıştı.
Stevenson da buna karşılık olarak Soulja Boy’u, Washington’ın Cleveland’ı ağırladığı playoff maçlarından birisine davet etti. Bu rekabetin basketbolseverlere çok şey vaadettiği ortada. Bu kadar fazla olayı bir basketbol taraftarı hayalini bile kuramazdı.