by Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
11 Mart tarihinde Rudy Gobert’in Coronavirüs testinin pozitif sonuç vermesiyle birlikte NBA yönetimi, 2019-20 sezonunun askıya alındığını açıklamıştı. Sonraki dönemde tüm dünyada olduğu gibi NBA’de de hiç alışık olmadığımız bir sürece tanıklık ettik.
Oyuncular da dünya üzerindeki herkes gibi günlerini karantina altında geçirip basketboldan ve antrenmanlardan uzak kaldı. NBA yönetimi ve Oyuncular Birliği, bu süre içerisinde düzenli olarak ligin devam etmesi için çalışmalarına devam etse de Amerika’da yaşanan polis şiddeti olayları ve protestolar sonucunda bazı oyuncular, sezonunun devam etmemesi gerektiğini bile savundu.
Orlando’da bir fanus oluşturarak güvenli bölge sağlamaya çalışan NBA yönetimi, dünya çapında herhangi bir spor organizasyonunda eşi benzeri görülmemiş bir düzen kurarak 2019-20 NBA sezonunun devam etmesini sağladı. Burada oyunculara ve Orlando Fanusu’ndaki görevlilere düzenli olarak test yapılacak olması etik anlamda bazı soru işaretlerini beraberinde getirse de NBA’in organizasyon anlamında çok önemli bir iş yaptığını söylemek gerekiyor.
Tabii ki 4.5 ay boyunca basketbolcuların, yaptıkları spordan uzak kalmaları fiziksel anlamda geriye gitmelerine sebep oldu. Bazı oyuncular sakatlık korkusu, sağlık tehlikeleri gibi sebepler nedeniyle Orlando’ya gelmemeyi tercih etti. Bazı oyuncuların ise verilen aradan sonra performans anlamında kendilerini bulması daha uzun vakit aldı. Bu da diğer oyuncuların performans anlamında daha ön plana çıkmasına sebep oldu.
Bu yazıda, Orlando Fanusu’nda gösterdikleri performansla birlikte herkesin dikkatini çekip yeniden başlayan sezonun sıralama maçlarında önemli hikayeler haline gelen 10 oyuncuya göz atacağız. İşte karşınızda Orlando Fanusu’nun en ön plana çıkan 10 oyuncusu:
T.J. Warren, Indiana Pacers
Indiana Pacers’ın sezon boyunca sakatlıklardan çok çektiğini söylemek gerekiyor. Normal sezon boyunca sakatlığı sebebiyle Victor Oladipo’dan yararlanamayan Pacers, Damontas Sabonis’in yükselen performansıyla birlikte sezon boyunca önemli işlere imza atmıştı.
Victor Oladipo’nun sağlığına kavuşup parkelere dönmesinin üstünden kısa bir süre geçtikten sonra, Coronavirüs salgını sebebiyle sezona ara verildi. Bu aranın ardından antrenmanların tekrar başladığı dönemde ise Sabonis’ten kötü bir haber alan Pacers’ta yaşadığı sakatlık yüzünden Litvanyalı uzunun takımla birlikte olamayacağı haberi takımın iddiasının sona erdiğini düşündürüyordu.
Tam olarak bu anda işin için T.J. Warren girdi. Indiana Pacers’ın sadece nakit para karşılığında Phoenix Suns’tan takas ettiği kanat skoreri, Orlando Fanusu’nda izlediğimiz maçlarında bildiğimiz görüntüsünden bambaşka bir seviyeye çıktı. Philadelphia karşısında 53 sayı atarak yıldızlaşan Warren, oynadığı 5 maçta 34.8 sayı – 6.6 ribaund – 2.4 asist ortalamalarıyla oynadı ve %60.5/%55.6/%88.9 gibi akıl almaz şut yüzdeleriyle oynadı.
T.J Warren’ın bu performansıyla birlikte oynadığı 5 maçın 4’ünü kazanmayı başaran Indiana Pacers, sezonun geri kalanında sahip olduğu iddiayı biraz olsun da koruyabilecek gibi gözüküyor.
Jusuf Nurkic, Portland Trail Blazers
Tıpkı Indiana Pacers gibi geride bıraktığımız sezonunun sakatlıklardan en çok çeken takımlarından bir tanesi de Portland Trail Blazers’tı. Geçtiğimiz yıl Konferans Finallerine yükselme başarısını gösteren Blazers, playoff’larda ayağını kırması üzerine yaklaşık olarak 16 aydır Jusuf Nurkic’ten yararlanamıyordu. Bununla birlikte birçok sakatlık yaşayan ve kanat rotasyonunda da kayıplar yaşayan Portland, sezon boyunca kendisini playoff potasına atabilmek için mücadele vermişti.
Orlando Fanusu’ndaki maçlara uzun süre sonra sağlığına kavuşan sakat oyuncularıyla birlikte gelen Blazers, performans anlamında normal sezonun pandemi öncesi döneminde sergilediğinden çok daha etkileyici işlere imza atmaya başladı. Şüphesiz ki bundaki en önemli etkenlerden bir tanesi de Jusuf Nurkic’in uzun bir aradan sonra beklenenden çok daha iyi bir performans vererek dönmesiydi.
Nurkic’in fiziğindeki bir pivotun yaşadığı ayak sakatlığından sonra geriye döndüğünde fiziksel anlamda sahada nasıl hareket edeceği ve yaklaşık 16 ay sonra göstereceği performans büyük bir soru işaretiydi. Ancak Nurkic, Blazers formasıyla çıktığı 6 maçta yaklaşık olarak 32.5 dakika sahada kalıp 19.6 sayı – 11.4 ribaund – 5.2 asist – 1.6 top çalma ve 2.4 blok ortalamaları yakaladı. Oynadığı 6 maçta 4 galibiyet alan Blazers, kaybettiği iki maça rağmen oynadığı basketbol ile takdir topladı ve sıralama maçlarının bitmesinin ardından oynanacak olan play-in turnuvasının en önemli adaylarından birisi olarak gözüküyor.
Derrick White, San Antonio Spurs
Son 22 yılda playofflarda yer alarak bu alandaki rekorun sahibi olan San Antonio Spurs, Orlando Fanusuna da bu seriyi 23 seneye çıkartabilmek için geldi. Ancak Spurs’ün hem sıralama olarak bakınca hem de kadronun daha tecrübeli isimlerinin Orlando’ya gelmemesiyle birlikte işi pek de kolay görünmüyordu.
Bu genç kadroyla beraber normal sezonun aksine daha kısa beşlerle sahada kalmaya çalışan Gregg Popovich’in zaman zaman DeMar DeRozan’ı dört numaraya bile çektiğini gördük. Orlando’daki maçlarda normal sezona kıyasla daha deneysel bir tutum sergileyen Spurs, genç oyuncularından daha çok katkı aldığı maçlar çıkardı. Böyle bir ortamda da geçtiğimiz yılın playoff’larının en güzel hikayelerinden birisi olan Derrick White, bir adım öne çıktı.
Spurs’ün oynadığı 5 maçta 32.5 dakika sahada kalan White, 21.8 sayı – 5.0 ribaund – 5.2 asist ve 1.0 top çalma ortalamalarıyla oynadı. Bu maçın 3’ünü kazanan San Antonio Spurs, kalan maçlarda Portland Trail Blazers ya da Memphis Grizzlies’i yakalayarak kendisini play-in turnuvasına atmanın yollarını arayacak.
*Derrick White, Utah Jazz ile oynadıkları son karşılaşmada dizinden yaşadığı sakatlık nedeniyle mücadeleyi tamamlayamadı.
Devin Booker, Phoenix Suns
Yaz döneminde takıma yaptıkları eklemelerle birlikte Phoenix Suns, sezona hızlı bir başlangıç yapmış ve Arizona ekibinde uzun süren playoff hasretinin sonuna gelinmiş olabileceğine dair konuşmalar başlamıştı. Ancak sezonun ilerleyen döneminde beklenen performansın uzağında kalan Suns, Batı Konferansı’nın 13.sü olarak playoff şansını Orlando’da devam ettirmeye çalışacaktı.
Phoenix, Orlando’daki maçlarda normal sezondan çok uzak bir performans göstermeyi başardı. Sezonun tekrar başlamasından beri oynanan bütün maçlarını kazanan Phoenix Suns’ta en önemli pay ise kesinlikle Devin Booker’ındı.
Oynadığı 5 karşılaşmada 33.8 dakika sahada kalan Booker, maç başına 29.4 sayı üretti. Sezon boyunca oyun kurma anlamında daha fazla sorumluluk almaya başlayan Booker, bu alanda da takım arkadaşlarına maç başına 6.4 sayı pası vererek yardımcı oldu. Phoenix Suns’ın Los Angeles Clippers ile oynadığı karşılaşmada Kawhi Leonard ve Paul George’un üzerinden attığı son saniye basketiyle takımını galibiyete taşıyan skorer yıldız, şu ana kadar Orlando Fanusunda oynanan karşılaşmalardaki en unutulmaz anlardan bir tanesine de imza atmayı başarmış oldu.
Luka Doncic, Dallas Mavericks
2018-19 sezonunda gösterdiği performans ile Yılın Çaylağı ödülünü alan Luka Doncic, önümüzdeki yıllarda neden NBA’in en büyük yıldızlarından birisi olacağını herkese göstermişti.
Sloven yıldız, bu sezonki performansıyla bu iddiasını daha da kuvvetlendirmeyi başardı. Kristaps Porzingis ile birlikte sadece ligin değil, NBA tarihinin en etkili hücumlarından birisinin lokomotifi haline gelen Luka Doncic, pandemi öncesinde gösterdiği performans ile En Çok Gelişim Kaydeden Oyuncu ödülünün finalistleri arasına girmeyi başardı. Bu bir önceki sezon Yılın Çaylağı ödülünü tarihi bir performansa imza atarak kazanan bir oyuncu için çok akla yatan bir şey gibi gözükmüyor. Ancak Doncic’in normal sezonda gösterdiği performans ile adının sık sık MVP adaylarının arasında geçtiğini hatırlatmakta da fayda var.
Pandemi sonrasında da Luka Doncic, muhteşem performanslarına bıraktığı yerden devam ediyor. Oynadığı 5 maçta 40.1 dakika sahada kalan Doncic, 33.4 sayı – 11.6 ribaund ve 11.6 asist istatistikleriyle triple-double ortalama yakalamış durumda. Doncic, bu 5 maçın 3’ünde triple-double yapmayı başarırken Sacramento Kings karşısında 34 sayı – 20 ribaund – 16 asist ve Milwaukee Bucks karşısında 36 sayı – 19 asist – 14 ribaundluk tarihi iki performansa imza attı. Bu iki maçtan başka Dallas Mavericks’in Orlando Fanusunda kazandığı maç olmadığı da göz önünde bulundurulunca bu performanslar daha da değerli hale geliyor.
Damian Lillard, Portland Trail Blazers
Az önce Jusuf Nurkic’in performansını anlatırken Portland Trail Blazers’ın içinde bulunduğu şartlara değinmiştik. Blazers’ın sezon boyunca yaşadığı sakatlıklar esnasında Damian Lillard, uzun süre takımının skor yükünü çekmek zorunda kalmıştı. Lillard, benzeri bir performans göstermeyi Orlando Fanusunda da göstermeye devam ederken, Nurkic’in de takıma dönüşü onun performansını olumlu anlamda etkilemiş gibi gözüküyor.
Orlando’da oynadığı 5 karşılaşmada 29.4 sayı – 10.0 asist – 4.6 ribaund ortalamalarıyla mücadele eden Lillard, özellikle takımının Denver Nuggets karşısında aldığı galibiyette imza attığı 45 sayı – 12 asistlik performans ile NBA sezonunun yeniden başladığı kısmının en özel performanslarından birisine imza attı.
Lillard, Portland Trail Blazers’ın oynadığı son mücadelede Los Angeles Clippers karşısında son anlarda faul atışlarından yararlanamayarak takımının galibiyetine malolsa bir sonraki maçta Philadelphia karşısında 51 sayı 7 asist ile takımını zafere taşıyarak bu hatasını telafi etti. Lillard, şu ana kadar Orlando’da en iyi performans gösteren oyuncuların başında geliyor.
Michael Porter Jr., Denver Nuggets
2018 NBA Draft’ının 14. sırasında Denver Nuggets tarafından seçilen Michael Porter Jr., 2018-19 sezonunda yaşadığı sırt sakatlığı sebebiyle hiç forma giyememiş ve çaylak sezonunu bu yıl oynamıştı.
Normal sezonda çok uzun süreler sahada kalmayan Michael Porter, Orlando Fanusunda oynanan karşılaşmalara kadar ortalama 14.0 dakika sahada kalıyor ve 7.5 sayı – 4.1 ribaund – 0.7 asist ortalamalarıyla mücadele ediyordu.
Fakat Orlando’da süreleri ciddi şekilde artan Michael Porter, ne kadar etkili bir skorer olduğunu herkese gösterdi. Sezonun yeniden başlamasının ardından Denver’ın oynadığı 5 karşılaşmada ortalama 36.8 dakika sahada kalan Porter, maç başına 25.6 sayı – 10.2 ribaund ve 1.6 asist ortalamaları yakalayarak Denver’ın kazandığı üç maçta çok önemli rol oynadı. Bu karşılaşmalarda iki kere 30 sayının üzerine çıkmayı başaran Porter, üç sayı çizgisinin gerisinden %42.1 ile şut atarken saha içinden de %53.7’lik bir isabet oranı yakaladı ve ondan beklendiği gibi bir yıldız olma yolunda önemli adımlar atmaya başladı.
Nikola Jokic, Denver Nuggets
Denver Nuggets’ın lideri olarak son yıllarda çok önemli işlere imza atan Nikola Jokic, pandemi öncesi dönemde gösterdiği performans ile takımını Batı Konferansının en büyük iki favorisi olan Los Angeles Lakers ve Los Angeles Clippers’ın arkasından üçüncü sıraya taşımayı başarmıştı.
Lige verilen 4.5 aylık ara esnasında Covid-19 hastalığını atlatan ve fazlasıyla kilo veren Jokic’in nasıl bir performans göstereceği, Orlando Fanusunun en çok merak edilen konularından birisiydi. Jokic gösterdiği performans ile bu merakın karşılığını fazlasıyla vermeyi başardı.
Denver Nuggets koçu Mike Malone’un hazırlık maçlarında oyun kurucu olarak şans verdiği Nikola Jokic, bu değişiklikten memnun olmuşa benziyor. Nuggets’ın oynadığı 5 sıralama maçında 22.4 sayı – 7.8 ribaund – 9.4 asist gibi bir pivottan görmeye pek alışık olmadığımız istatistiklerle karşımıza çıktı. Özellikle takımının kazandığı Oklahoma City Thunder, San Antonio Spurs ve Utah Jazz karşılaşmalarında gösterdiği performans ile göz dolduran Jokic, playoff’lar öncesi tüm lige hazır olduğu mesajını gönderdi.
Gary Trent Jr., Portland Trail Blazers
Batı Konferansında playoff yarışı veren Portland Trail Blazers, bu yarıştan istediği sonuçla ayrılabilmek için Orlando Fanusunda çıktığı her maçı playoff ciddiyetinde oynamaya çalışıyor. Bunun karşılığı olarak da playoff şansını ciddi şekilde kuvvetlendiren Blazers’tan üçüncü oyuncu bu listeye girmiş oluyor.
Gary Trent Jr.; Damian Lillard ve Jusuf Nurkic ile kıyasladığımız zaman o kadar yüksek profilli bir oyuncu değil. Ancak geride bıraktığımız 6 maçta gösterdiği performans ile birlikte takımına çok önemli bir katkıda bulundu.
Pandemi öncesi dönemde 2019-20 normal sezonunda Blazers formasıyla toplam 53 maçta forma giyen Gary Trent, bu karşılaşmalarda 7.7 sayı – 1.7 ribaund – 0.9 asist ortalamalarıyla oynamıştı ve üç sayı çizgisinin gerisinden %38.8 ile şut atıyordu. Ancak Gary Trent, Orlando’da oynadığı karşılaşmalarda adeta bambaşka bir seviyeye çıktı. Bu altı maç boyunca ortalama 33.3 dakika sahada kalan Trent, 18.0 sayı – 1.7 ribaund – 1.5 asist ortalamaları yakalarken üç sayı çizgisinin gerisinden %56.9, saha içinden ise %53.7 ile şut attı. Blazers’ın playoff yarışı nasıl sonlanacak henüz bilmiyoruz. Ancak Portland ekibi son playoff biletini kapmak istiyorsa Gary Trent’in bu performansını devam ettirmesi onlar için hayati önem taşıyacak.
Jaylen Brown, Boston Celtics
Boston Celtics, özellikle kanat rotasyonu açısından ligin en yetenekli takımlarından bir tanesi. Bünyesinde Gordon Hayward gibi tecrübeli bir kısa forveti bulunan Celtics’te, Jayson Tatum’ın sezon başından beri gösterdiği performans ile neredeyse süperstar seviyesine çıkması Boston ekibinin geleceğe çok daha umutlu bir şekilde bakmasını sağladı.
Boston Celtics, Orlando’ya gelirken de takıma dair beklentiler, pandemi öncesi döneme göre çok farklılık göstermiyordu. All-Star arasından sonra sakatlığı sebebiyle ciddi sıkıntılar yaşayan Kemba Walker tamamen iyileşmişti. Tatum’ın pandemi öncesi gösterdiği performans ile birlikte Celtics’in liderlerinin Kemba ve Jayson olması bekleniyordu.
Ancak Tatum’ın Orlando’daki maçlara yavaş girmesi ve Kemba’nın sakatlık sonrası dakika sınırlamalarına takılması sebebiyle Celtics hücumunda Jaylen Brown’ın aldığı sorumluluk iyice arttı. Celtics’in Orlando’da kazandığı ilk maç olan Portland Trail Blazers mücadelesinin son çeyreğinde şut kaçırmadan 16 sayıya imza atan Jaylen, pandemi sonrası dönemde Celtics’in hem fiziksel hem de mental anlamda en hazır ismi olarak göze çarptı.
Celtics’in oynadığı 6 maçta 21.7 sayı – 7.0 ribaund ortalamalarıyla mücadele eden Brown, üç sayı çizgisinin gerisinden %42.9 ile isabet bulurken saha içinden %45.1 ile şut attı.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!
EuroLeague’de transfer gelişmeleri için tıklayın!