by Zach Buckley, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 3 Haziran 2020 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Kaçan fırsat gerçeği NBA takımları için de değişmiyor. Takımların tarihleri boyunca yaptığı hamlelere teker teker bakarsanız, bütün ekiplerin tarihinde çok erken vazgeçtiği bazı oyuncular olduğunu görebilirsiniz.
Bu yazıda takımların, bağlarını sabırsızlık yaparak erken kopardığı oyuncuları sizlerle buluşturacağız. Ancak bu oyuncuları seçerken göz önünde bulunduracağımız bazı spesifik noktalar da var. Oyuncuların bu listede yer alabilmesi için takımların bünyesinde herhangi bir şekilde bulunması gerekiyor. Draft hakları drafttan önce takas edilen oyuncular, bu yüzden bu listede yer almayacak. Fakat takımların draft gecesi vazgeçtiği oyuncuları bu değerlendirmeye dahil edeceğiz. Takımların erken vazgeçtiği oyuncuları sıraladığımız için takımdan ayrılmak için takasını isteyen oyuncular da listede yer almayacak.
Bu kriterleri göz önünde bulundurarak, takımların erken vazgeçtiğine karar verdiğimiz oyuncular ise şu şekilde:
Dallas Mavericks, Tyson Chandler
Bir şampiyonluk kadrosunu daha iyi hale getirebilir misiniz? Mavericks‘in sahibi Mark Cuban, tam olarak böyle düşünüyordu.
2011 yılında Dallas Mavericks, organizasyon tarihinin en iyi sezonunu geride bırakmıştı. Normal sezonu 57 galibiyet ile tamamlayan takım, savunma ve hücum ratinglerinde ilk 10’da yer aldığı sezonu şampiyonlukla taçlandırmıştı. Elde edilen başarıda pota altının emanet edildiği Tyson Chandler da çok önemli bir rol oynuyordu. Mavericks’in net ratinh sıralamasında sadece Dirk Nowitzki’nin gerisinde yer alan Chandler’ın sahada bulunduğu 100 pozisyon başına 6.7 sayılık bir avantaj elde ediyordu.
O yaz döneminde lokavt yüzünden ertelenen serbest oyuncu pazarında Dallas Mavericks’in, sözleşmesi sona eren Tyson Chandler’ı tutmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyordu. Ancak Mavericks, serbest oyuncu pazarına daha rahat bir maaş bütçesiyle girmek istiyordu.
Dallas, 2011 yazından itibaren neredeyse her yaz döneminde daha büyük isimlere doğru yöneldi ancak istediği gibi bir ismi kadrosuna katmayı başaramadı. Aynı yaz döneminde Chandler, New York Knicks ile 4 yıl 52 milyon dolar değerinde bir sözleşme imzaladı ve sonraki sezonu Yılın Savunmacısı seçilerek bitirdi. Chandler, imzaladığı sözleşmenin son senesinde tekrar Dallas Mavericks’e takas oldu fakat mavi-beyazlı ekibin o dönemde şampiyonluk için mücadele edebilecek seviyede bir kadrosu yoktu.
Denver Nuggets: Donovan Mitchell ve Rudy Gobert
Denver Nuggets, draft günlerinde artık Utah Jazz‘in telefonlarına cevap vermiyor olabilir.
Denver, 2013 Draft’ında 27. sıradan Rudy Gobert’i seçtikten sonra onu Erick Green ve bir miktar nakit karşılığında Utah Jazz‘e yolladı. Bu hamleyle akıllanmayan Denver, 2017 yılında ise 13. sıradan seçtiği Donovan Mitchell’ı Trey Lyles ve Tyler Lydon karşılığında yine Jazz’e takas etti.
Denver, bu iki ismi seçtikten sonra kadrosunda tutup gelişimlerini sağlamaya çalışır mıydı? Bu iki oyuncu da dönemin Denver kadrolarındaki ihtiyaçları karşılamadığı için bu sorunun cevabı hayır olabilir. Ancak tam olarak bu noktada Draft’larda masada olan en iyi oyuncuyu almak yerine kadronuzun ihtiyaçlarına göre seçim yapmanın kötü bir tercih olduğunu hatırlatmamız gerekiyor.
Nuggets; kadrosunda Kenneth Faried, J.J. Hickson, Timofey Mozgov ve JaVale McGee gibi isimler bulunduğu için Rudy Gobert’e ihtiyacı olmadığını düşünmemişti. Bir yerlerde bir hesaplama hatası yapıldığı kesin. Benzeri bir hatayı Mitchell’ı seçtikleri esnada kadrolarında Gary Harris, Will Barton ve Malik Beasley’i bulundurdukları için tekrarladılar.
Gobert ve Mitchell, Utah Jazz’i Batı Konferansının en iddialı takımlarından birisi haline getirdi. Eldeki kadroda bu oyunculara ihtiyaç olmasa da bu isimlerden bir tanesi bile Nuggets için çok önemli rol oynayabilirdi.
Golden State Warriors, Kendrick Nunn
Bir hanedanlık haline gelmenin ender kötü yanlarından bir tanesi de yetenekli oyunculara ulaşma şansınızın fazla bulunmaması.
2019 Draft’ı, 2012 yılından beri Golden State Warriors‘ın iki oyuncu birden seçtiği ilk Draft’tı. Warriors; 2013, 2014 ve 2017 yıllarında Draft’ı hiç oyuncu seçimi yapmadan kapatmıştı. Genç yeteneklere sahip olmamanın belki de en büyük cezasını Warriors, yıldız oyuncularının sakatlık yaşadığı esnada geliştirebileceği oyunculara sahip olmayarak ödedi.
Ancak Kendrick Nunn, o isimlerden bir tanesi olabilirdi. Miami Heat kadrosunun önemli bir parçası haline gelmeden önce Kendrick Nunn, Golden State Warriors’ın G-League’deki takımı Santa Cruz’un formasını giyiyordu. 2018-19 sezonunda Nunn, Santa Cruz formasıyla çıktığı maçlarda 29.0 dakika sahada kalmış ve 19.3 sayı ortalaması tutturmuştu.
Nunn, bu sezon NBA’de 15 sayı barajının üstüne çıkmayı başarmış 6 çaylak isimden bir tanesi. Genç oyuncu, maç başına kaydettiği iki üç sayılık isabetin yanında takım arkadaşlarına da 3 sayı pası veriyor.
Houston Rockets: Marcus Morris Sr.
2011 yılında Houston Rockets, Marcus Morris’e 14. sıra draft hakkını kullanacak kadar değer veriyordu. Ancak 2013 yılına geldiğimizde Morris, gözlerindeki değerini kaybetmiş olacak ki kanat oyuncusunu ikinci tur hakkı karşılığında Phoenix Suns‘a takasladılar.
Peki bu arada geçen sürede ne değişti?
Morris, çaylak sezonunda çok az süre aldı ve aldığı sürelerde de sadece 2.4 sayı ortalaması yakalayabildi. Ancak ikinci senesinde ritim kazanan Morris, sayı ortalamasına 8.6 sayıya kadar çıkarmayı başarmıştı.
Buna rağmen Rockets, 2012 yılında beşinci sıradan seçilen Thomas Robinson’a yer açabilmek için takas etmeye karar verdi. Thomas Robinson, Rockets formasıyla sadece 19 maçta sahaya çıktı ve 2017 yılından beri NBA’de forma giyemiyordu.
Morris ise iki yönlü oyunu sayesinde bu sezon şampiyonluk adaylarının en gözde takas hedeflerinden birisiydi. Los Angeles Clippers, takas döneminde 2020 birinci tur hakkı, 2021 birinci tur değiştirme hakkı, 2021 ikinci tur hakkı ve Maurice Harkless karşılığında New York Knicks‘ten takas etti.
Los Angeles Clippers: Eric Bledsoe
2010 Draft’ının 18. sıra seçimi olan Eric Bledsoe, Chris Paul’ün arkasında yeteri kadar süre alamıyordu. Clippers, bu iki oyuncunun aynı anda etkili olamayacağını düşündüğü için 2012-13 sezonunun sonunda Bledsoe’yu takımdan yollamaya karar verdi.
Chris Paul’ün şu anda Oklahoma City Thunder‘da iki hatta üç guardlı beşlerde ne kadar etkili bir performans sergilediğini görünce insan ister istemez Eric Bledsoe – Chris Paul ikilisi nasıl olurdu diye düşünüyor. Savunma açısından bu ikili büyük olasılıkla rakiplerine kabus yaşatırdı. Paul’ün pasör yetenekleriyle Bledsoe’nun atletizmi de hücum tarafında etkili bir sentez ortaya çıkarabilirdi.
Ancak Clippers, şut sokabilen oyunculara ihtiyacı olduğunu düşünüyordu ve üç takımlı bir takas ile Bledsoe’yu Phoenix Suns‘a yolladılar. Clippers, bu takasta kadrosuna JJ Redick ve Jared Dudley’i eklemiş oldu.
Bledsoe, Phoenix’te de birden fazla guardın bir arada oynadığı sistemde kendisini bulmuştu. Ancak Suns, Bledsoe’nun yanına bir türlü uygun parçaları bulamadı ve atletik oyun kurucuyu Milwaukee Bucks‘a yolladı.
Los Angeles Lakers: D’Angelo Russell
Los Angeles Lakers için bir tercih yapmak çok kolay değil. Çünkü yaşadıkları bütün kayıplardan sonra yerine daha yüksek profilli bir oyuncu getirmeyi başardılar. Lakers, Brandon Ingram veya Lonzo Ball’dan maksimum performans almayı asla başaramadı. Ancak bu ikilinin karşılığında Anthony Davis’i kadroya kattıkları düşünülürse Los Angeles ekibini suçlamak da çok mantıklı değil.
D’Angelo Russell’ın da Lakers için benzer bir durumu temsil ettiğini söyleyebiliriz. Los Angeles Lakers; Russell’ı, Timofey Mozgov’un maaşından kurtulup 2018 serbest oyuncu pazarına daha rahat bir maaş bütçesiyle girebilmek için kullandı.
2018 yazında ise Lakers, serbest oyuncu pazarından LeBron James’i kadrosuna kattı. Los Angeles Lakers, sonunda kadrosuna LeBron James’i eklemiş olsa da Russell’ı takas ederken daha iyi parçalar alabilirdi.
Russell, Los Angeles’ta geçirdiği dönem boyunca hiçbir zaman hücumu kontrol etme şansına sahip olmadı. Lakers’tan ayrıldıktan sadece iki sene sonra yetenekli oyun kurucunun ortalamaları 21.1 sayı – 7.0 asiste kadar yükselmişti. Bu seviyede bir yeteneği, maaş bütçesi açarken kullanmaktan daha verimli şekilde değerlendirebilirlerdi.
Memphis Grizzlies: Kyle Lowry
Bir takas gerçekleştirdiğinizde karşıdaki takımın yöneticisi, bu takası kariyerinin en iyi hamlesi olarak değerlendiriyorsa büyük olasılıkla işler sizin istediğiniz gibi gitmeyecek demektir.
Rockets, yollarını Kyle Lowry ile ayırmış durumda ancak Daryl Morey büyük olasılıkla bu takası gerçekleştirirken verdiği parçaları düşündükçe hala gülüyordur. Memphis Grizzlies, Kyle Lowry’ye hiçbir zaman yeteri kadar özgürlük vermemişti ve dördüncü sıradan Mike Conley’i seçtikten sonra yıldız oyun kurucuyu takaslayabileceğine karar vermişti.
Sonuç olarak Daryl Morey ve Rockets, uzun süredir hedefinde olan Kyle Lowry’yi sadece Rafer Alston karşılığında kadrosuna katmayı başardı. Memphis, üç takımın dahil olduğu takasta kadrosuna Adonal Foyle, Mike Wilks ve daha sonra DeMarre Carroll’ı seçmek için kullandığı birinci tur hakkını aldı.
Foyle, Memphis formasıyla sadece 3 dakika oynadıktan sonra serbest bırakıldı. Wilks, Grizzlies kadrosuna katıldığında sakattı ve Memphis gormasını hiç giymedi. 27. sıradan seçilen Carroll, fena bir oyuncu haline gelmedi ancak bu gelişimi Memphis’ten ayrıldıktan sonra yaşadı.
Lowry ise bu esnada 6 kez All-Star seçildi. Geçtiğimiz yıl NBA şampiyonluğuna ulaşan Toronto Raptors‘ın en önemli iki oyuncusundan birisiydi. Bir kez NBA’in En İyi Üçüncü Beşine seçilen Lowry, altı kez de Haftanın Oyuncusu seçildi. Eğer Lowry, Grizzlies’te kalıp kariyerinin devamında elde ettiği istatistikleri yapsaydı Memphis ekibinin tüm zamanlarda en çok sayı atan, asist yapan ve top çalan oyuncusu olacaktı.
Minnesota Timberwolves: Zach LaVine
Minnesota Timberwolves, yavaş yavaş ilerlettiği yeniden yapılanma sürecinde koç Tom Thibodeau ile anlaştıktan sonra bir anda gaza bastı. Takımın yavaş yavaş gelişmesine önem vermektense Minnesota; Zach Lavine, Kris Dunn ve Lauri Markkanen’i Jimmy Butler karşışığında 2017 yazında Chicago Bulls‘a takas etti.
Timberwolves, bunun karşılığı olarak 2018 sezonunda uzun yıllar sonra kendisini playoff’larda buldu. Ancak Minnesota’daki güzel günler çok da uzun sürmedi. Playoff’lardan 5 maç sonunda elenen Timberwolves, ilerleyen yaz döneminde yavaş yavaş dağıldı ve Butler 2018’in Kasım ayında takasını isteyerek takımdan ayrıldı. Thibodeau’nun görevine de 2019 senesinin Ocak ayında son verildi.
Bu esnada Zach LaVine, yaşadığı çapraz bağ sakatlığından döndükten sonra Bulls formasıyla performansının zirvesini yakaladı. Geçtiğimiz sezonun başından itibaren maç başında 24 sayı – 4 asist – 4 ribaund ortalamaları yakalayan LaVine, Timberwolves taraftarlarının en büyük pişmanlıklarından birisi olarak kaldı.
New Orleans Pelicans: Buddy Hield
New Orleans Pelicans‘ın hakkını vermek lazım. Anthony Davis’in etrafını yetenekli oyuncularla doldurabilmek için ellerinden geleni yaptılar. Ancak düzenli olarak kadronuzu güçlendirmeye çalıştığınız zaman, bazı yetenekli genç oyuncuları elinizden kaçırmanız kaçınılmaz oluyor.
2016 Draft’ının altıncı sırasından seçilen Buddy Hield da bu tarz bir oyuncuydu. 2016 yazında takıma katılan Hield, bir sezonu tamamlamadan Sacramento Kings‘e takaslandı. Hield, Pelicans formasıyla geçirdiği kısa süre içerisinde DeMarcus Cousins takasının önemli parçalarından birisi haline gelecek kadar kendisini kanıtlamıştı.
Cousins’ın New Orleans’taki ilk sezonunda takımın playoff iddiası kalmamıştı. Bu maceranın ikinci sezonu ise Cousins’ın yaşadığı aşil tendonu sakatlığı ile sona erdi. 2018 yazında Cousins’ın sözleşmesinin bitmesinin ardından Pelicans, sakatlığı bulunan uzun oyuncunun sözleşmesini yenilememe kararı aldı.
Takastan sonra kendisini bulmuş gibi görünen Hield, sezonun ortasından itibaren maç başına 15.1 sayı üretti ve üç sayı çizgisinin gerisinden %48 ile şut attı. Sonraki sezondan itibaren de Hield, düzenli olarak gelişim göstermeye devam etti. 27 yaşındaki şutör, geçen sezonun başından beri maç 20.3 sayı üretiyor ve 3.6 üç syı isabeti buluyor.
Oklahoma City Thunder: James Harden
James Harden, kendi jenerasyonunda ligin gördüğü en büyük skorer ve belki de Michael Jordan’dan beri onun kadar verimli skor üretebilen bir oyuncuya rastlamadık. Fakat buna rağmen Thunder, 2012 yılının Ekim ayında NBA Finallerinde boy gösterdikten hemen sonra sene sonunda sınırlı serbest kalacağı için James Harden’ı takaslamaya karar verdi.
OKC’nin bu hamleyi yapmasındaki sebep ise 6 milyon dolarlık bir farktı. Harden, bir sonraki sezon 4 yıl 60 milyon dolarlık bir kontrat imzalayabiliyecek konuma gelecekti. Thunder ise Harden’a 4 yıl 54 milyon dolarlık bir teklif sundu ve yıldız oyuncuya düşünmek için sadece bir saat verdikten sonra onu Houston Rockets‘a takas etti.
Bu hamle ilerleyen yıllarda Harden’dan çok Thunder’ı yaraladı.
Harden, Houston’da geçiridği ilk sezonda All-Star seçildikten sonra asla frene basmadı. Bu sezon üçüncü sayı krallığına doğru emin adımlarla ilerleyen Harden, 2016-17 sezonunda da ligi asist kralı olarak tamamladı. MVP oylamasını beş farklı sezonda ilk beşte tamamlayan Harden, 2017-18 sezonunda ise bu ödülün sahibi oldu.
OKC, gerçekleştirdiği takasta Harden karşılığında Jeremy Lamb ile Kevin Martin ve ileride Steven Adams, Alex Abrines, Mitch McGary’ye dönüşecek draft haklarını aldı. Bu oyuncular arasından sadece Steven Adams hala Thunder formasını giyiyor. Lamb ise NBA’de başka bir takımda forma giyme şansı yakalayan tek isim.
Phoenix Suns: Rajon Rondo
Birçok takım için ellerinden kaçırdıkları oyuncuyu seçmeye çalışırken zorlanabiliyoruz. Ancak Phoenix Suns o takımlardan bir tanesi değil.
2011 sezonunun takas döneminde Goran Dragic ve birinci tur draft hakkı karşılığında Aaron Brooks’u kadrosuna katan Suns’ta, Brooks lokavt esnasında Çin’e gitti ve bir daha geriye dönmedi. Bunun üzerine Suns, 2012 yazında Dragic ile 4 yıl 30 milyon dolar değerinde bir sözleşme imzaladı. Suns, Isaiah Thomas’ı, Marcus Thornton ve Skal Labissiere’ye dönüşecek draft hakkı karşılığında Celtics‘e yolladı. TJ Warren’ı, Indiana Pacers‘a TJ Warren’ı almaları için ikinci tur hakkı verdiğinde Indiana ekibi bu teklifi bir şaka sanmıştı.
Ancak Suns’ın 2006 Draft’ında yaptığı bir takas, tüm bu hamlelerin önüne geçmeyi başarıyor.
Suns, Rajon Rondo’yu 21. sırada seçtikten hemen sonra Brian Grant ile birlikte 2007 Draft’ının birinci tur hakkı karşılığında Celtics‘e yolladı. Phoenix, daha sonra bu draft hakkını Rudy Fernandez’i seçmek için kullandı. Bu seçimden birkaç hafta sonra da Rudy Fernandez’i James Jones ile birlikte bir miktar nakit karşılığında Portland Trail Blazers‘a yolladı.
Özet geçmek gerekirse Celtics, şampiyonluk yaşayacağı kadronun oyun kurucusunu ve dört kez All-Star seçilen bir oyuncuyu bünyesine katarken Phoenix Suns sadece nakit para aldım. Yazık…
Portland Trail Blazers: Will Barton
50 galibiyetli bir takımın çekirdeğini dağıtmak zorunda kalan bir kulübe kıyasla Portland Trail Blazers‘ın çok fazla pişmanlık duyacağı karar yok gibi duruyor. Belki LaMarcus Aldridge, Wesley Matthews veya Nicolas Batum gibi oyuncuları daha uzun süre takımda tutarak rekabet pencerelerini daha uzun süre açık tutabilirlerdi. Ancak bunun çok da büyük bir fark yaratmayacağı ortada.
Ancak bununla birlikte, Blazers eğer 2015 senesine dönebilseydi Will Barton’ı takımdan yolladıkları takası geriye almak isteyebilirdi.
Bu hamle gerçekleştiği zaman mantıklı bir takas olarak görülüyordu. Blazers, benchine Arron Afflalo’yu eklemiş ve birtakım draft haklarını almıştı. Ancak Matthews’un yaşadığı aşil sakatlığı her şeyin tepetaklak olmasını sağladı. Portland’ın uzun bir playoff yürüyüşü hedefiyle girdiği playoff dönemi, sadece beş maç sürdü ve Afflalo yaz sonunda takımdan ayrıldı.
Barton, Denver’da ritim bulmakta bir süre zorlansa da takıma gayet iyi bir uyum sağladı. Denver ile geçirdiği ilk tam sezonda En İyi Altıncı Adam ve En Çok Gelişim Gösteren Oyuncu ödülleri oylamalarında ilk beşte yer alan Barton, o günden beri istatistiklerini geliştirmeye devam ediyor.
Tam zamanlı olarak ilk beşe yerleştiği ilk sezonunda Barton, 15.1 sayı – 6.3 ribaund ve 3.7 asist ortalamaları yakaladı. Barton, Nuggets rotasyonundaki oyuncular arasında en yüksek ikinci net rating değerine sahip.
Sacramento Kings: Isaiah Thomas
Sacramento Kings, hücumunun anahtarlarını Isaiah Thomas’a teslim etme konusunda her zaman tereddüt sahibi oldu. Kings; Greivis Vasquez, Jimmer Fredette, Tyreke Evans ve Aaron Brooks gibi isimlere bu şansı verdi, ancak Thomas saydığımız oyuncuların hepsinden daha iyi bir performans göstermeye başladı.
2014 yılında Isaiah Thomas’ın sözleşmesi sona erdiğinde Sacramento, yine bu çekingen tavrı takındı. Isaiah Thomas’ın 20 sayı – 6 asist ortalamaları ile tamamladığı sezonun ardından bile Kings, oyun kurucuya sadace yıllık 5 milyon dolar civarı bir teklifte bulundu.
Daha sonra Kings, Phoenix Suns ile bir sign and trade gerçekleştirdi ve Isaiah Thomas, Arizona’nın yolunu tuttu. Phoenix ile 4 yıl 27 milyon dolar değerinde bir sözleşme imzalayan Thomas, Suns formasıyla tam bir sezon bile geçirmeden Boston Celtics‘e takas edildi. Thomas, Celtics formasıyla ligin önemli yıldızlarından birisi haline geldi. 2016 ve 2017 yıllarında All-Star seçilen Thomas, 2016-17 sezonunu MBP oylamasında beşinci sırada bitirdi. Thomas’ın daha sonra yaşadığı kalça sakatlığı onun NBA kariyerine önemli bir darbe vurdu fakat bu Kings’in yanlış bir değerlendirme yapmadığı anlamına gelmiyor.
Bu kadarı yetmezmiş gibi bu hamle daha da kötü hale geliyor. Thomas’ın Phoenix’e bir sign and trade ile gittiğini söylemiştik. E haliyle Sacramento’nun bu takastan elde ettiği bir şeylerin olması gerekiyor. İki kez All-Star seçilen Thomas karşılığında Kings, 2013 ikinci tur hakkı ve asla kullanmadığı bir takas istisnası aldı.
San Antonio Spurs: Goran Dragic
San Antonio Spurs‘ün, Goran Dragic’in iyi bir oyuncu olacağını bilmesi gerekiyordu. Sonuçta Sloven oyun kurucuyu draft eden takım onlardı.
San Antonio, Draft’ın sonlarında maden bulma işinde ligin kalanından fersah fersah daha iyi bir durumda. 2008 yılında 45. sıradan seçtikleri Dragic de Spurs için bu madenlerden bir tanesi olabilirdi. Dragic, En Çok Gelişim Gösteren Oyuncu ödülünü kazandı, All-Star seçildi ve NBA’in en iyi beşlerinde yer aldı.
Sorun şu ki bunların hiçbirisini siyah-gümüş formayı giyerken yapmadı.
Spurs, draft gecesi Dragic’i Malik Hairston ve 2009 ikinci tur draft hakkı karşılığında Phoenix Suns‘a kiraladı. Hairston, San Antonio formasıyla sadece 62 maçta mücdele etti.