by Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net
Avrupa basketbolunun o zengin çeşitliliğini yansıtan en önemli unsur farklı farklı ülkelerden çıkan isimlerin en üst düzeydeki mücadeleleriyle uzunca bir zaman diliminde basketbolseverlerle buluşması olsa gerek…
Zaten “kıta basketbolu” dediğimiz olgunun getirisi olarak düşünebileceğimiz ilk şeyler bu uçsuz bucaksız, kalabalık gelenekler ve onların bünyesinden çıkan sporcu jenerasyonlarıdır.
Eurohoops Fırın olarak yeni başladığımız bu yazı dizisinde bu geleneklerin Eski Kıta’daki en üst düzey basketbol organizasyonu olan EuroLeague’deki yansımalarını huzurlarınıza taşıyacağız.
Bu yola Slovenya’yla çıkmıştık, arkasından da İtalya, İspanya ve Amerika geldi. Şimdi ise Avrupa kıtasından en yetenekli ülkelerinden Sırbistan sırada!
Yugoslav basketbolu her zaman Avrupa basketbolunun temel taşlarından biri olmuştur. Sırbistan ise bu yetenek dolu eski Yugoslavya topraklarının en dikkat çekeni! Avrupa basketbolu tarihine baktığımız zaman Sırp oyuncuların ve koçların, oyunun kıtadaki en büyük isimleri olduğunu rahatlıkla görüyoruz.
Biz ise bugün tarihe dar bir perspektiften bakacağız ve son 20 yıldaki izlediğimiz en iyi Sırp oyunculardan 12 kişilik bir kadro kuracağız! Hazırsanız, başlayalım;
Not: Modern EuroLeague dönemi, 2000’den bu yana gelen süreci kapsamaktadır.
Not 2: Liste hazırlanırken oyuncuların milli takımlarda forma giymek için aldığı pasaportlar değil, kökenleri göz önünde bulundurulmuştur.
Modern EuroLeague Tarihinin En İyi Sloven Yıldızlar Karması
Modern EuroLeague Tarihinin En İyi İtalyan Yıldızlar Karması
Modern EuroLeague Tarihinin En İyi İspanyol Yıldızlar Karması
Modern EuroLeague Tarihinin En İyi Amerikalı Yıldızlar Karması
Oyun Kurucular
#4 Milos Teodosic
Kariyer: Olympiakos, CSKA Moskova
İstatistikleri: 10 sezon 237 maç 11.8 sayı, 2.4 ribaund, 4.8 asist
Yugoslav basketbolunun oyun kurucuları meşhurdur. Milos Teodosic ise modern dönemde bu topraklardan çıkan en iyi oyun kurucu!
Kariyeri hakkında birçok şey söyleyebiliriz Sırp yıldızın… Acımasızca eleştirebileceğimiz yönleri var çünkü! Fakat bana sorarsanız; Milos Teodosic, Avrupa’da bir neslin izlediği en saf yetenek. Eski Kıta’nın genç basketbolseverlerini bu oyuna aşık edecek kadar büyük bir yetenek!
Farkındayım belki biraz iddialı bir cümle ama Teodosic’in saha içerisinde bize sunduklarını düşününce bence siz de bana hak vereceksiniz.
Avrupa basketbol tarihinde sayısız efsane var ve hepsi bir şekilde dönemlerine damga vurdu. Sırp guard ise yetenekleriyle 2010’lu yıllarda aynısını yaptı. Belki kariyerinin başında ondan beklendiği kadar kendi dönemini domine etmedi.
Hatta onun özelinde bir ara Teodosic’in yaşadığı başarısızlıklar, yaşadığı başarılardan daha dikkate değer bir hale geldi. En basitinden 2016’daki şampiyonluğu pek konuşulmaz ama Teodosic denilince topu havaya diktiği meşhur maçlar ve finaller hemen dillerden dökülür.
Fakat bence bu önemli değil. Teodosic, gerçek bir sihirbaz. CSKA’nın kazanacağından emin olduğunuz bir maçı bile izlemeniz için sebepti. Çünkü her an, her saniye sizi şaşırtacak bir şey yapabilirdi.
Aklınızı uçuracak bir asisti gayet kolay bir şeymiş gibi gösterebilir yahut o şut da atılır mı diyeceğiniz bir üçlüğü sokabilirdi. Onu izlemek gerçekten büyük bir zevk. Bugün hala sırf o oynuyor diye EuroCup’ta mücadele eden Virtus Bologna’nın maçlarını sürekli takip eden basketbolseverler var. Hatta bana sorarsanız, EuroLeague’in son 3 yıldaki en büyük eksikliği onun olmaması…
Olympiakos ve CSKA Moskova’da bazı büyük başarısızlıkları olmasa kariyeri bittiğinde belki de modern dönemin en iyi oyuncusu tartışmasında ismi daha çok geçecekti. Sonuçta henüz 23 yaşında Avrupa’nın en iyi liginde MVP olmayı başarmış bir yetenekten bahsediyoruz.
Olmadı ama en azından 2016’da EuroLeague şampiyonluğu yaşayarak kariyerindeki en büyük eksiği tamamlamış oldu.
#22 Vasilije Micic
Kariyer: Bayern Münih, Kızılyıldız, Zalgiris Kaunas, Anadolu Efes
İstatistikleri: 5 sezon 124 maç 9.9 sayı, 2.1 ribaund, 4.7 asist
Altyapı dönemlerinde “yeni Milos Teodosic” diye lanse edilen Vasilije Micic, selefinin oyun kurucu rotasyonundaki partneri!
Micic’in bu kadroda olması belki ilk başta size biraz garip gelebilir. Oyun kurucu rotasyonunda onun yerine Aleksandar Djordjevic ya da Marko Jaric’i bekliyor olabilirsiniz. Eğer bu kadroyu son 20 yıl içerisinden hazırlamasaydık Micic yerine Djordjevic olurdu ama Sasa’nın modern dönemde sadece 2 sezonu var ve takımı için pek parlak olmayan sezonlar bunlar.
Marko Jaric ise erken parlayan bir güneşin çok çabuk sönmesi gibi. Henüz 23 yaşında EuroLeague şampiyonu olan bir takımın as oyun kurucusuydu ama sonrası onun için aynı parlaklıkla devam etmedi.
Mesela Micic için durum tam tersi! Sırp oyun kurucu için güneş çok çabuk parlamadı ama şimdilerde alev alev yanıyor.
Hatırlıyorsunuz, kariyerinin başında herkes onun bir an önce ligin en önemli genç yeteneklerinden biri olmasını bekliyordu. Bu olmadı. Sakatlıklar ve Bayern Münih seçimi onu geriye itti. Hatta TOFAŞ’a kadar Micic için de bundan olmayacak herhalde vardı.
Fakat Bursa onun için bir dönüm noktası oldu.
Orhun Ene’yle birlikte gösterişli yeteneklerini anlayan ve sahaya dökmeye başlayan Micic, 3 sezondur hiç durmadan yukarıya çıkıyor.
Önce Zalgiris‘te bir başka büyük guard Saras Jasikevicius’un yanında harika bir 2. adamlık performansı sergileyerek Litvanya ekibini yıllar sonra Final Four’a götürdü. Sonra ise Efes‘te kıtanın en iyi oyun kurucularından biri olduğunu gösterdi.
Koçu Ergin Ataman’ın da söylediği gibi kimse ondan böylesine bir çıkış beklemiyordu. Plan onun Larkin’i destekleyecek ikinci adam olmasaydı. Micic ise bundan daha fazlasını olabileceğini gösterdi ve Larkin’le birlikte modern dönemin tarihine geçecek bir ikili oldu. Bu ikili de Efes‘i son 2 yılın en başarılı takımlarından birini yaptı.
Dediğim gibi belki Micic’in henüz bu kadroya girecek kadar kendini kanıtlamadığını düşünebilirsiniz ama merak etmeyin, gelecek onun yanında!
Dün yıldız oyun kurucunun gelecek sezon da Efes formasıyla EuroLeague’de oynayacağı açıklandı. Bu harika bir haber çünkü onun gibi bir yeteneği kaybetmek bütün basketbolseverler için büyük bir kayıp olurdu.
Şutör Guardlar
#13 Bogdan Bogdanovic
Kariyer: Partizan, Fenerbahçe Beko
İstatistikleri: 5 sezon 108 maç 12.3 sayı, 3.3 ribaund, 3.1 asist
Sırbistan basketbolunun unutulmaz yeteneklerinden Predrag Danilovic’i 2000’lerde oynayamadığı için bu kadroya alamıyoruz ama merak etmeyin, onun yeni versiyonu Bogdan Bogdanovic kadromuzda
Ve Türkiye’de yaşayan basketbolseverler olarak şanslıyız ki; bu adam, EuroLeague kariyerinin unutulmaz sayfalarını burada yazdı.
Partizan’ın o 2013-2014’teki unutulmaz genç kadrosunda parıl parladıktan sonra Avrupa’nın bütün büyük takımlarını peşine düşüren Bogdan, Zeljko Obradovic faktörüyle tercihini İstanbul’dan yana kullandı.
Gencecik bir oyuncu olarak geldi buraya, büyük bir lider olarak ayrıldı.
Büyük bir potansiyeldi ama daha 22 yaşındaydı, İngilizce’yi bile doğru dürüst bilmiyordu ancak her şeyi yavaş yavaş, sıra sıra halletti.
Bogdanovic; burada hamdı, pişti ve yandı.
İlk sezonunda potansiyeli yüksek bir görev adamıydı. Hücumda Bjelica ve Goudelock’tan sonra gelen, maç içerisinde ana görevi bazen rakip takımının en önemli oyuncusunu tutmak olan bir oyuncuydu ve bu işi harika yaptı. Maccabi serisinde Devin Smith’i kitledi ve Final Four’un gizli kahramanlarından biri oldu.
İkinci sezonunda artık hazırdı, takımın kısa lideri olabilirdi. Bunu da mükemmel yaptı. Sezona kötü başlasa da zaman içerisinde kritik yerlerde takımın lideri olmayı başardı ve Fenerbahçe’nin Final Four yolunda büyük bir rol oynadı ancak bu sefer de yanması gerekiyordu. O da Final Four’da yandı.
Son sezonunda pişti. Sakatlığı sebebiyle onun için zor bir sezon başlangıcı oldu ama bir sezon önce Final Four’da aldığı tecrübe onun büyümesini sağlamıştı. Bu sefer daha özgüvenliydi ve oyun içerisinde alması gereken bütün kararları çok doğru bir şekilde alarak takımının şampiyon olmasını sağladı.
Bir efsaneden ne beklersiniz? İmkansız gözükeni yapması? Bogdanovic, işte OAKA’da bunu yaptı.
Fenerbahçe’nin daha önce hiç kazanamadığı, herkesin “bir maç alsak yeter” dediği OAKA deplasmanında son yılların en inanılmaz performanslarından birini sergileyerek sarı-lacivertlilerin, iki maçta da zafere taşıdı.
NBA’e gitmeden önce de bu kıtadaki en iyi oyunculardan benim diye herkese açık açık gösterdi. Onu uzun bir süre daha NBA’de takip etmek zorunda kalacağız ama umarım günün birinde tekrardan onu buralarda izlemek herkese nasip olur.
#8 Igor Rakocevic
Kariyer: Buducnost Voli, Real Madrid, Baskonia, Anadolu Efes, Montepaschi Siena
İstatistikleri: 9 sezon 159 maç 14.6 sayı, 2.3 ribaund, 2.0 asist
Bu işin zor kısımlarından biri de ne biliyor musunuz? Bazen hiç istemesiniz de oyuncunun hakkını vermeniz gerekiyor.
Açık konuşmam gerekirse… Rakocevic, hiçbir zaman benim çok beğendiğim bir oyuncu olmadı. Hatta herhalde EuroLeague tarihinin en iyi 15 şutör guardı diye bir liste yapsak onu listeyi almayı düşünmem ama bir konuda hakkını vermem gerekiyor; EuroLeague’de 3 kere sayı kralı olmayı başarmış bir yetenek olarak bu kadroya girmek onun hakkı!
Ayrıca evet, çok verimli bir oyuncu olduğunu düşünmesem de söz konusu sayı üretmekse Rakocevic, bu işin büyük ustalarındandı.
Biliyorsunuz, onu Efes’le Türkiye’de de izledik. Buradaki kariyeri birçokları tarafından hayal kırıklığı olarak nitelendirilir ama Efes’teki performansıyla bile sayı kralı olmayı başardı.
Onun asıl gösterişli dönemi ise elbette Vitoria günleriydi.
2006 yazından Madrid’den Vitoria’ya geçiş yapan Rakocevic, Macijauskas sonrası takımın o ihtiyaç duyduğu skorer rolünü çok iyi doldurdu. Buradaki 3 yılında 2 kez EuroLeague’de sezonun sayı kralı olması her şeyi anlatıyor.
Harika skorerliğinin aksine kariyerinde kazanan bir oyuncu olamadı Rakocevic…
Bu sebeple de EuroLeague kazanamayan yıldızlar denilince akla gelenlerden biri de o’dur fakat herkes de kazanmak zorunda değil. Skorerliğiyle o da bu listede olmayı hak ediyor.
#18 Milos Vujanic
Kariyer: Partizan, Skipper Bologna, Barcelona, Panathinaikos, Anadolu Efes
İstatistikleri: 8 sezon 101 maç 14.0 sayı, 1.8 ribaund, 2.0 asist
Sakatlık belası, en iyisinin bile kariyerini bir anda alt üst edebilir. Milos Vujanic de maalesef bunu yaşayanlardan!
Sırp yetenek, eğer sakatlıklar olmasaydı muhtemelen lig tarihinin en büyük skorerleri arasında ismi olacaktı. Sonuçta henüz 22 yaşındayken EuroLeague’de 25.8 sayı ortalamasıyla sayı kralı olmuş bir isimden bahsediyoruz.
Keza Skipper Bologna’yla gösterdiği performans da unutulmazdı. 20’li yaşların başında bir yetenek olmasına rağmen kulübün 2004’te EuroLeague finali oynamasında büyük bir rol oynadı.
2005’te yaşadığı sakatlık ise onun adına bir dönüm noktası oldu.
Sakatlık sonrası Barcelona ve Panathinaikos’a giden Sırp oyuncu, artık Avrupa’nın en önemli skorerlerinden biri değil de, sahada kalmaya çalışan bir görev oyuncusuydu. Çoğu oyuncu bu durumun altından kalkamaz. O yaptı. 2007’de Panathinaikos şampiyon olurken özellikle finalde kritik bir katkı verdi.
Fakat sakatlıklar yine onun peşini bırakmadı ve bu sefer de ayak bileğini kırdı.
Her şey yolunda gitseydi bugün EuroLeague tarihini tamamıyla değiştirecek bir kariyeri olabilirdi Vujanic’in ama gitmedi… Bütün bunlara rağmen bu kadroda olmayı hak etti. Gerisini siz düşünün!
Kısa Forvetler
#10 Dejan Bodiroga
Kariyer: Panathinaikos, Barcelona, Lottomatica Roma
İstatistikleri: 5 sezon 100 maç 16.1 sayı, 4.5 ribaund, 2.0 asist
“Seks, Droga i Bodiroga”
Ne yani Avrupa basketbolunun unutulmaz kralı, bu kadroda olmayacak mıydı? Hayır, bu mümkün değil. Bodiroga nerede oynarsa oynasın, onun yeri her zaman vardır!
Avrupa basketbolunun sayısız önemli büyük oyuncusu var ve hepsinin bin tane türlü türlü unutulmaz özelliği var fakat söz konusu kazanmak ise Dejan Bodiroga gibisi yok.
O bu kıtanın kralıydı ve nasıl bir aslan katiyyen krallığından vazgeçmez, o da hiçbir zaman kral olduğunu göstermekten vazgeçmedi.
İnsanın canını sıkacak kadar durdurulmazdı.
Saha içerisinde ne yapacağını sadece rakipler değil, onu izleyen herkes çok iyi bilirdi ama Bodiroga, her zaman ama her zaman bir şekilde istediğini yapmayı başarırdı.
Doncic’in parladığı günlerde ağızlarda sürekli “Onun gibi 50 yılda bir gelir” sözü vardı. Doğru bu. Bodiroga gibisi içinse bence 50 yıldan da fazla beklememiz gerekebilir çünkü söz konusu harika fundamental ile oyun bilgisini sahaya dökmekse onun gibisini bir daha görmemiz gerçekten çok zor bir ihtimal.
Onu bu kadar büyük yapansa baskının onun adına hiçbir anlamı olmamasıydı.
Avrupa’nın büyük takımlarında oynadı ve hepsini bir şekilde başarıya taşımayı başardı. Bu konuda en özel hikayesi ise kesinlikle 2002’dir.
O sene kimse Panathinaikos şans vermezken finalde ev sahibi Virtus Bologna karşısında takımı, 13 sayı geriye düşmesine rağmen imkansızı gerçek kıldı ve Panathinaikos’a belki de en değerli şampiyonluklardan birini getirdi.
Bu da yetmedi. Bir yıl sonra Ezeli rakibi Real Madrid‘in aksine hiç EuroLeague şampiyonluğu yaşamayan Barcelona’yı mutlu sona ulaştırdı. Tahmin edersiniz ki; iki Final Four’un da MVP’si o’ydu.
Biliyorsunuz, her kadroda bir de kaptan seçiyorum. Sırbistan’ın kadrosunda çok büyük kariyerli oyuncular var ama tartışılacak hiçbir şey yok. Bodiroga bir takımdaysa o takımın kralı da lideri de o’dur.
Dolayısıyla da kaptanlık da onun hakkı…
#5 Vladimir Micov
Kariyer: Baskonia, Cantu, CSKA Moskova, Galatasaray, Olimpia Milano
İstatistikleri: 9 sezon 216 maç 10.3 sayı, 3.1 ribaund, 2.1 asist
Vladimir Micov, koç Sasa Djordjevic’le yaşadığı problemler sebebiyle en iyi dönemlerinde Sırbistan Milli Takımı’nın formasını giyemedi fakat bu Djordjevic’in problemi! Onun aksine bizim kadromuzda Micov’u aforoz etme niyetimiz yok.
Aksine onu severek takip ediyoruz.
Micov da Sırp bir basketbolcudan beklediğiniz her şey var: Kritik anlarda asla sorumluluktan kaçmama, harika oyun bilgisi ve sahada soğukkanlı kalabilmek! Tabii bunların yanında forvetten ikili oyun oynayabilme, şut sokabilme gibi saha içerisinde onu değerli kılan özellikleri de var.
Fakat benim onda en sevdiğim özelliği; şartlar ne olursa olsun takımı için ayakta kalabilmesi…
Micov, kariyeri boyunca farklı farklı rollerde olduğu birçok takımda oynadı. En basitinden CSKA Moskova’da bir rol oyuncusuydu, Galatasaray‘da ise takımın liderlerinden! Bundan da ötesi; takımı için şartlar nasıl ilerlerse ilerlesin ayakta kalabilmesiydi.
Sırp forvet; Galatasaray döneminde ekonomik zorluklarla boğuşan takımına da liderlik yaptı, Avrupa kupası kazanan takıma da! Böylesine bir mentaliteye sahip olmak hiç kolay değil.
Keza Milano‘da da öyleydi. İtalyan devinin başarısızlıklarla bütünleşen o halini biliyorsunuz. Yıllardır oraya kimler kimler gitti ama oranın kaotik ortamı içerisinde hep kayboldular. Micov ise bunu yaşamadı. Belki Milano yine çok başarılı değildi ama Sırp yıldız sahada olduğu her anda takımının ayakta kalması için elinden geleni yaptı.
Bana sorarsanız; Micov, daha yüksek profilde bir kariyere sahip olabilirdi. EuroLeague şampiyonluğuna oynayan bir takımda değerli bir parça olabilirdi ama bu Micov’u izlemek de zevkliydi.
Ve açıkçası kadroda olmayı da hak ediyor.
Uzun Forvetler
#8 Nemanja Bjelica
Kariyer: Baskonia, Fenerbahçe Beko
İstatistikleri: 5 sezon 102 maç 9.0 sayı, 5.5 ribaund, 1.6 asist
“Profesör!”
Modern dönemde Nemanja Bjelica’dan daha iyi MVP’ler var. Keza bireysel olarak istatistikleri çok daha iyi olan MVP’ler de var. Fakat izlemesi ondan daha zevkli bir MVP var mı? İşte bakın, bundan hiç emin değilim.
Svetislav Pesic sayesinde kariyerin ilk yıllarında oyun kurucu gibi oynayan Sırp yıldız, Avrupa kariyerinde bunun faydalarını fazlasıyla gördü. Sadece şut ve ribaund yetenekleri onu bu kıtada yıldız yapmaya yeterliydi ama o, adeta bir oyun kurucu gibi her şeyi çözen ve yöneten bir 4 numara olmayı tercih etti.
Sonuçta bir “profesörden” daha azını bekleyemezdiniz!
Baskonia döneminde parıl parlayan ve birçok takımı peşinden koşturtan Bjelica, Bogdan da olduğu gibi tercihini Obradovic sayesinde Fenerbahçe‘den yana kullandı. İyi ki de yaptı çünkü bu birliktelik bize unutulmaz bi 4 numara performansı izletti.
Özellikle de 2. sezonu gerçekten inanılmazdı. Takımın skoreri belki Goudelock’tı ama lideri o idi.
Çok yönlülük açısından belki de son 10 yılda gördüğümüz en etkileyici performanslardan biri ondan geldi. Modern bir 4 numaradan beklenen her şeyi sundu. Ribaundları çekti, dışarıdan şutları gönderdi.
Diğer taraftan… Bjelica bir oyun kurucuydu. Ribaundu çeker çekmez hücumu hemen başlatarak her şeyi kurgulayan, yaratıcılık denilince takımın bir numarası olan o’ydu.
Böylesine özel bir performans da Fenerbahçe’ye tarihinde birçok ilki getirdi.
O sezona kadar EuroLeague’de sadece bir kez playoff gören sarı-lacivertliler, 2014-2015 sezonunda ise arka arkaya 5 kez Final Four görülecek olan yolculuğun ilk adımını Bjelica’yla attı.
İlkler bu kadarla da sınırlı kalmadı. O sezon EuroLeague’de MVP ödülünü kazanan Sırp yıldız, Fenerbahçe tarihinde bunu başaran ilk oyuncu da oldu. Sonrasında ise Avrupa basketbolu bu unutulmaz performansla, tek sezonla yetinmek zorunda kaldı çünkü Bjelica, NBA’in yolcusu oldu.
Ondan beri hem Fenerbahçe’den hem de EuroLeague’den birçok büyük oyuncu geçti ama Bjelica’nın o sezonda sunduğu kadar basketbolseverlere zevk veren bir performansı hala göremedik.
#20 Dusko Savanovic
Kariyer: Valencia, Anadolu Efes, Bayern Münih
İstatistikleri: 6 sezon 108 maç 10.7 sayı, 4.4 ribaund, 1.4 asist
Kadroyu kurarken en çok zorlandığımız yer 4 numara pozisyonunda ikinci ismimiz için oldu.
Nemanja Bjelica’nın olacağı kesindi ama onun arkasındaki yer için üç aday karşımıza çıktı: Savanovic, Erceg ve Velickovic!
Üçünün de bu kadroda yer almak için sebepleri var ve gariptir yine üçünün de bu kadroda olmamak için de sebepleri var. Böylesi zor bir durumdan ise ben tercihimi; daha istikrarlı olduğunu düşündüğüm Savanovic’ten yana kullandım.
Aslında gönlüm Velickovic’ten yana ama Real Madrid kariyeri maalesef onu seçmeme izin vermiyor.
Modern 4 numaranın sözlükteki karşılığı olan Savanovic, EuroLeague’de oynadığı 6 sezonda da belirli bir performans ortaya koymayı başardı. Evet belki bu belirli performansın eleştirildiği zamanlar oldu. Özellikle de Efes döneminde bunu yaşadı ama diğer iki ismin aksine ondan hiçbir zaman büyük bir düşüş görmedik.
Üstelik Valencia macerası da oldukça etkiliydi.
İspanyol ekibi, o sezon playoff oynayarak modern dönemde EuroLeague’de en başarılı performansını sergilerken Savanovic de 4 numaradan o takımın başarısında büyük rol oynadı. Hatta öylesine bir sezondan sonra Efes‘in onu alabilmesi beni gerçekten çok şaşırtmıştı.
Sonrası onun için Valencia’daki kadar parlak gitmedi ama rakiplerinin aksine en azından hiçbir zaman hayal kırıklığına dönüşmedi. Bu sebeple de kadrodaki yer onun hakkı!
Pivotlar
#12 Nenad Krstic
Kariyer: Partizan, CSKA Moskova, Anadolu Efes
İstatistikleri: 7 sezon 132 maç 11.7 sayı, 4.5 ribaund, 0.6 blok
Siz de fark etmişsinizdir, kadro biraz Türkiye’de oynayan Sırp oyuncular üzerinden dönmeye başladı ama bu aslında kaderin bir cilvesi… Bizim bu yönde bir çabamız olmadı, kadro bizi bu noktaya getirdi.
Bu kadroda Türkiye’de izleme şansı bulduğumuz son Sırp yetenek ise Nenad Krstic!
Biliyorsunuz, basketbolun hızlanmasıyla birlikte pivotlardan beklenen şeyler de değişti. Sırtı dönük bir şekilde hücumda pozisyon yaratmanın ana hücum silahı olduğu EuroLeague’de bile bu son yıllarda bunu görüyoruz. Artık takımlar kolay kolay ikili oyun savunması problemli olan bu tarz uzunları tercih etmiyor.
Krstic ise eski tip uzunların EuroLeague’deki görkemli son temsilcilerinden biriydi.
Partizan’da henüz 20 yaşına bile gelmeden EuroLeague’de çift haneli sayı ortalamaları tutturan Krstic, o dönemde Sırp oyuncuların genelde sergilediği tercihin aksine, erken yaşta NBA’e gitti ve 7 sezon orada kaldı.
2011’de artık tecrübeli bir uzun olarak geri dönen Sırp pivot, doğal olarak EuroLeague’in en değerli uzunlarından biri oldu.
Rusya’daki son sezonu dışında hep takımın en önemli hücum silahlarındandı. Pota çevresindeyken topla buluştuğu zaman onu durdurabilmek imkansız gibi bir şeydi. Bu özelliği onu arka arkaya iki sezonun yılın en iyi beşine soktu ama CSKA‘ya başarı getirmedi.
Rus devi, yıldızlarla dolu kadrosuna rağmen bir türlü şampiyonluğa uzanamadı. 3. sezonu da sakatlıkların etkisiyle kötü geçince Krstic, sıcak denizlere indi ve Efes‘e geldi.
Milli takımdaki koçu Ivkovic’le burada bulaşan Krstic, hücumdaki harika yeteneklerini burada da ortaya koydu. Efes, o sezon şampiyon olacak olan Madrid’e playoff’ta büyük bir dert oldu ama maç sonlarını getiremedi.
Bu onun macerasıydı çünkü o sezonun sonunda Karşıyaka maçında ağır bir sakatlık yaşadı. Onun gibi bir uzun için o yaşta çapraz bağların kopması büyük bir sorundu. Haliyle de Krstic bu sorunu aşamadı.
Üzücü… Basketbol ne kadar değişirse değişsin, onun gibi bir uzunu izlemek büyük bir zevkti.