by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Avrupa’da basketbolun ne kadar tutkulu, gergin bir atmosferde oynandığının hepimiz farkındayız. Tabii bu gergin ortamın çeşit çeşit husumetlere yol açması da beklenmeyecek bir şey değil.
Kabul edelim. Tüm dünyada bu oyun stresli atmosferlerde oynansa da Avrupa’da durum çok çok farklı düzeyde basketbol özelinde. Diğer sporlarda bu bağlama Latin Amerika’yı katmak da mümkün olabilir.
Modern EuroLeague’de de sevilmeyen oyuncular her zaman oldu. Sevilmeyen derken, rakip taraftarlar tarafından sevilmeyen demek istiyorum. Kendi takımlarının taraftarlarının en sevdiği figürler de yine bu isimler olmuştur.
Yani bu isimlerin çoğunun aslında sempatik tipler olduğunu da görüyoruz, sahada her şey farklı işliyor hele ki dopdolu, çılgın tribünlerin önünde oynuyorsanız…
Peki bu oyuncular kimler? Ne çeşit vukuatları olmuştur? Bugün bu konuyu işlemeye karar verdik modern EuroLeague tarihine bakış attığımız yazımızda.
Eurohoops Fırın’dan…
Felipe Reyes
Felipe Reyes uzun yıllardır Real Madrid‘in kaptanlığını yapıyor ve adeta Los Blancos’la özdeşleşmiş bir isim olarak tarihe geçti.
Modern EuroLeague’in en fazla ribaund alan oyuncuları sıralamasında Paulius Jankunas’la hala çekişen Reyes, bu süreçte 2 şampiyonluk yaşadı ve ligdeki en büyük 4 numaralardan birisi olduğunu çokça kanıtladı.
Ancak bu, onun her kesim tarafından çok sevildiği anlamına gelmiyor. İspanyalı basketbolcular hakkında Türkiye’de oluşturulmuş bir algı vardır her zaman, Reyes de bu bağlamda çok konuşulmuştur hep.
Yani saha içerisinde her hareketine kefil olabileceğimi söyleyemem Felipe’nin. E tabii, bu tarz psikolojik üstünlük kurduğu faaliyetlerle zaten bu kadar değerli bir oyuncu oldu ve Avrupa basketbolu tarihine geçti.
Dış şutu ve ribaundçuluğuyla oyunu dikkat çeken deneyimli oyuncu bir yandan da itiş kakışmalarıyla, tartışmalarıyla gündeme gelmekten vazgeçmemiş bir isim.
Bu yaz Real Madrid‘le yeniden sözleşme yenileyen 40 yaşındaki Felipe Reyes, İspanya ve Avrupa basketbolu tarihinin özel figürleri arasında.
Sofoklis Schortsanitis
2000’ler sonu ve 2010’ların ilk yarısında kıtada en iyi uzunlardan birisi olmasının yanında bir basketbolcuya göre çoğunluk tarafından sıradışı görülen fiziği sebebiyle ilgilerin odağındaydı Sofoklis “Baby Shaq” Schortsanitis.
Onu durdurmak boyalı alanda çok zor olabiliyordu. Boy olarak aman aman bir avantajı yoktu ama çok kuvvetliydi. O kadar kuvvetliydi ki ligde neredeyse yıkamayacağı oyuncu yoktu.
Haliyle bu kuvveti korkutucu bir nitelikteydi. 2014 yılına ait yukarıdaki fotoğrafta da Hapoel Tel Aviv taraftarıyla kavga etmekle meşguldü Sofo. O beyazlı beyefendinin kaçışı resmen bir canını kurtarma çabası olarak görülebilirdi.
Olympiacos ve Maccabi Tel Aviv‘de kariyerinin en iyi dönemlerini geçiren Sofoklis Schortsanitis, bir taraftarla kavga etmesinin yanı sıra 2010’daki Acropolis Turnuvası’ndaki Yunanistan – Sırbistan maçında Ioannis Bourousis’in kafasına sandalye yemesiyle sonuçlanan kavganın da başrollerinden birisiydi.
Aşağıdaki videoda ise Maccabi Tel Aviv‘le Barak Netanya arasında oynanan mücadelede David Blu ile Barak Netanyalı oyuncu arasında çıkan kavgayı ayırıyormuş gibi gözüküyor Sofo… Durum hiç öyle değil sanki!
Pero Antic
Hem EuroLeague hem de NBA açısından önemli isimlerden birisinde sıra. Makedonyalı Antic, ülkesinin çıkardığı en büyük basketbolculardan birisi olarak 2010’lu yıllarda üst düzeyde mücadele etti.
Olympiacos ve Fenerbahçe‘yle EuroLeague şampiyonlukları yaşayan Pero, Atlanta Hawks formasıyla da NBA Playoffları’nı gördü.
Dış şutörlüğü, oyun bilgisi o kadar üst düzeydi ki 35 yaşındaki bir rol oyuncusu olarak Fenerbahçe‘ye çok şey katmıştı EuroLeague şampiyonu oldukları 2017 yılında. Final maçında eski takımı Olympiacos karşısında fişi çeken üçlüğü de sağ forvetten o atmıştı hatırlarsanız.
Pero Antic aslında müthiş sempatik bir insan kendisini dışarıdan görebildiğimiz kadarıyla. Sahada da öyle aman aman vukuatlı bir oyuncu değil. Ancak şalterlerinin attığı anlar olmuyor da değil. Rakip taraftarlar için epey antipatik olduğu anlar olmuyor değildi oyunculuk döneminde.
Tabii, Fenerbahçe dönemlerinde taraftarın sevgilisiydi. OAKA’da Chris Singleton’la girdiği münakaşanın yanı sıra yanılmıyorsam 2016 Playoffları’nda Galatasaray kaptanı Göksenin Köksal‘la gerilmişti.
Ama bütün bunlar arasından en ünlüsü NBA’de David West’le olan kapışmasıydı.
Sale Djordjevic
80’lerde başlayıp 2000’lerin ortasına kadar devam eden, Barcelona ve Real Madrid gibi El Clasico’nun iki ayağını da oynamış bir kariyer.
Sale Djordjevic, gergin derbi ortamlarını bilmeyen birisi değil. Partizan formasıyla Kızılyıldız, KK Split gibi pek çok gergin derbi atmosferini oynadı ve bu havayı iyi bilen, kullanmasını da beceren biriydi.
90’ların ortasında Barcelona’ya transfer olan ve burada 3 sezon geçiren Djordjevic, Avrupa’nın en önemli oyun kurucularından biriydi o dönem.
1999’da Real Madrid‘in yolunu tutarken bir sonraki lig şampiyonluklarında büyük bir kargaşaya sebebiyet verecekti.
2000 yılındaki ACB Finalleri’nde Real Madrid’in rakibi de Djordjevic’in eski takım arkadaşlarından kurulu Barça’ydı. 5. maça kadar geldi seri, son maç Palau Blaugrana’da…
Real o maçı kazanırken Djordjevic ise maçın sonunda yaptı yapacağını! Tribünleri tahrik edeceği düşünülen bir şekilde sevinen Sale’ye Barcelona kaptanı Nacho Rodriguez müdahale edince kavga orada koptu işte. Avrupa basketbolu tarihindeki önemli sürtüşmelerden biridir.
Alessandro Gentile
Yeteneğine ettiği ihanetle tanıdığımız isimlerden birisi Alessandro Gentile. Ondan beklendiği kadar büyük bir oyuncu olamaması, son 10 yılda Avrupa basketbolunun büyük hayal kırıklıklarından birisi.
Olimpia Milano sezonlarında kaydadeğer performansları olmasına rağmen hiç kendisinden beklenen patlamayı yapamamış bir isim Ale Gentile.
Şimdilerde İtalyan takımlarında mekik dokurken bir yandan tekrar üst seviyeye çıkma hesapları yapıyor. Henüz 27 yaşında, şansı da yok değil ama çok zor onun mentalitesindeki bir oyuncu için.
Bununla beraber sahada öfkesini kontrol etme noktasında çok zayıf kaldığı anlar da olmuştur hâlâ devam eden oyunculuk kariyeri boyunca.
O anlardan birisi de Virtus Bologna formasıyla Trento karşısında aşağıdaki videoda göreceğiniz kavga esnasında gerçekleşti:
Mike Batiste
Mike Batiste modern EuroLeague’in en iyi pivotlarından biridir ve bunun tartışma götürecek bir yanı da yoktur. Aslında çok da sevilmeyen bir yönü yoktu oyunculuğu döneminde.
Dimitris Diamantidis’le beraber Panathinaikos‘ta oluşturdukları ikili yıllarca EuroLeague’e damga vururken Zeljko Obradovic yönetiminde şampiyonluklar kazandıkları bir efsanenin yaratıcıları oldular.
İkili oyun oynama becerisi, post-up’lardaki güçlü duruşu ve skorerliğiyle çok öne çıkıyordu. Bütün bunların yanında atletikti de.
Tabii bunları Fenerbahçe döneminde pek göremedik ancak özünde mükemmel bir oyuncuydu. ABDli oyuncu EuroLeague’de 2000’ler deyince akla gelecek ilk birkaç isim arasındaydı. Özel bir isimdi ve Panathinaikos‘a 2003-2012 yılları arasında çok şey kattı.
Fakat aşağıdaki videoda izleyince tüylerinizi ürpertecek insanlık dışı bir hareketiyle gündeme oturmasını da bilmişti. Union Olimpija karşısında oynadıkları maçta Slovenyalı oyuncu Saso Ozbolt’un kafasını ayağıyla yere vurmuş, bu inanılmaz hareketin cezasıysa inanılmaz bir şekilde sadece sportmenlik dışı faul olmuştu.
Dozu biraz daha kaçsa, hatta kaçmasa da çok kötü olaylara sebebiyet verebilecek bir hareketten sadece sportmenlik dışı faul cezası uygulandı Batiste’e.
Andres Nocioni
Arjantin’den gelme Andres Nocioni, 2 decade boyunca Avrupa’da adından çok söz ettiren oyunculardan birisi olup Kuzey Amerika’da da epey tanınan biriydi.
Hem EuroLeague hem de NBA’de böyle iyi kariyer yapabilecek kadar yetenekli bir oyuncu muydu? Evet, iyi bir forvetti elbette.
Hele ki 2000’lerin ilk yarısında TAU Ceramica ismiyle bayağı tanınan Baskonia‘nın bir parçası olduğunu düşünürsek onun ne denli değerli bir oyuncu olduğunu görmemiz kolaylaşır.
Bütün bunların yanında Andres Nocioni kavgayı, kargaşayı, kaosu seven bir oyuncuydu. Fenerbahçe taraftarı da kendisini pek iyi anmazdı özellikle.
Bir gösteri maçında Kevin Durant’le de böyle tartışmaya girmişti Arjantinli forvet oyuncusu. İsterse dünyanın en iyi oyuncusu olsun, Nocioni’yi bu tip gerginlikler harici bir şeyle hatırlamamın imkanı yok şahsen.