Tim Duncan ve Gregg Popovich’in Spurs Krallığı ve Onların Hikayesi – III. Bölüm

12/Ağu/20 21:25 Ağustos 12, 2020

Mehmet Bahadır Akgün

12/Ağu/20 21:25

Eurohoops.net

Eurohoops Çeviri, Tim Duncan ve Gregg Popovich’in kurduğu hanedanlık hikayesini baştan sona anlatıyor…

by Marc Stein- Çeviri: M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 11 Temmuz 2016 tarihinde ESPN‘de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Elbette Tim Duncan’ın Pazartesi günü demeç bile vermeden aldığı emeklilik kararının hemen ardından gelip bize kariyerinin iniş ve çıkışlarıyla ilgili büyük bir röportaj vermesini bekleyemezsiniz.

Mümkün değil.

Gregg Popovich’in Salı günü Duncan’ı onurlandırmak üzere basın toplantısı yapacağı haberini almaktan daha Duncanvari bir hareket olamazdı. Duncan da olmayacak o toplantıda.

Biraz da bu yüzden en büyük rakiplerinden birinden, Duncan’ın “The Big Fundamental” olarak anılmasında büyük pay sahibi isimden, onun adına birkaç şey söylemesini istedik. Her ne kadar Shaquille O’Neal, San Antonio Spurs evreninin merkezindeki yerini sonsuza kadar rezerve etmiş olan efsaneyle asla derinlikli bir görüşme yapmadığını söylese de…

“Gelmiş geçmiş en iyi forvet” diyordu Shaq, Duncan’ın 19 harika yıl ve beş şampiyonluğun ardından aldığı emeklilik kararını öğrendiğinde.

“Kırılmaz uzun forvet. Hiçbir dirsek onu kıramazdı. Şampiyonluk kaybı onu kıramazdı. Hiçbir şey onu kıramazdı.

Benim nasıl oynadığımı biliyorsunuz. İnsanları bezdirmeye, onlara diz çöktürmeye çalışıyordum ama hiçbiri onu yıldırmıyordu. Bana sorun yaratma konusunda da Hakeem Olajuwon’dan sonra o geliyor. Hareketleri nedeniyle değil, aklı nedeniyle.”

Duncan’dan yalnızca 89 gün önce emekli olan Kobe Bryant ise şunları söylüyordu: “İnsanların ona dizdiği övgülerin de ötesinde bir acımasızlığı vardı. Sahada onunla ilgili her şeyi çok seviyordum.”

İki yıl önce, 21 Numara ve Spurs, Duncan döneminin beşinci ve son şampiyonluğunu alırken kariyeri boyunca oynadığı tek koç olan Popovich ile çalışırken bunca yıldır aklından geçenlere dair daha iyi bir fikir sahibi olabilme umuduyla Duncan-ologlardan onlarca demeç toparladık. Duncan’ın basketbola vedası vesilesiyle 2014’te NBA’in “dev ikilisine” dair topladıklarımızı, son bir bölüm ekleyerek bir yapıt halinde huzurlarınıza taşıyoruz.

İlk bölüm için buraya tıklayabilirsiniz!

İkinci bölüm için buraya tıklayabilirsiniz!

Editör notu: Bu yazı, ilk olarak 2014 Haziran ayında kaleme alınmıştır.

POP’UN EN İYİ KOÇLUK BAŞARISI

Başardıkları her şeyin onuruna onlara verilen tüm çiçeklerin ortasında, Sam Presti, Kevin Durant ve Oklahoma City takımı başta olmak üzere onların inşa ettiği şeye imrenerek bakan rakiplerden aldıkları övgülerin de tepesinde Pop, Timmy, Tony ve Manu’nun hayatlarındaki kalıcı ağrıyı göz ardı edemeyiz.

İşin aslı, yaşadıkları tüm şampiyonluk yolculuğunda aynı zamanda geçmişe dayanan bir de mutlak bir playoff acısı var.

Derek Fisher’ın 4 sayılık buzzer-beater’ı var. Ginobili’nin 2006’da Spurs‘ün sahasında yedinci maçta Dirk Nowitzki’ye yaptığı, Dallas Mavericks‘i ileriye atan faul var. Hepsinin de ötesinde San Antonio’nun geçen sezon altıncı maçta bitime 28 saniye kala 5 sayı farkla öndeyken Miami Heat‘in fişini çekememesi ve neticede iki gece sonra Heat‘in şampiyonluğa uzanması var.

“Bir düşünün” diyor Elliott. “2003-2007 arası döneme bakarsanız 3-4 şampiyonluk bile alabilirdik.”

Evet.

Bir düşünün.

Spurs, bir kez olsun üst üste iki şampiyonluk kazanabilse tarihte ne kadar farklı gözükebileceklerini bir düşünün. 17 sezonluk bir dönemde kazanılan dört şampiyonluk, yaklaşık 27-28 organizasyonun kıskanacağı bir şey ama o kadar da “hanedanlık” durumu yok.

“Üst üste üç şampiyonluk kazanmalıydık” diyor Robert Horry, “Manu, Dirk’e faul yapmasaydı.”

Ancak o faulü yaptı. Spurs, en iyi döneminde beş sezonda üç şampiyonluk alabildi ve o dönem tek yıllarda şampiyonluğa uzandı. Sonra bir diğer final deneyimi için altı yıl bekleyip organizasyon tarihinin ilk final hüsranını yaşadılar.

Hüsrana uğramış Spurs‘ü böylesine ayağa kaldırmak, normal sezonda sakatlıklara rağmen 82 maçta 62 galibiyet ile sezonu lider tamamlamak, Pop’a geçen ay üçüncü NBA Yılın Koçu ödülünü getirdi ve bu anlamda rekoru egale etti efsanevi çalıştırıcı.

Ömür boyu yanında olan Buford ise birlikte çalıştıkları 20 yıllık süreçte Pop’un en büyük başarısının San Antonio’ya kendi evinde Heat‘e diz çöktükten sonra Miami’de iyi bir yedinci maç oynatmak olduğunu söylüyor.

“Seri sonrası duygular hâlâ tazeydi. Onunla iyi ve kötü zaman geçirmiş iki insanı kaybetmenin de getirdiği duygular ile Budenholzer ve Brett Brown’ın bu yıl olmaması çok farklı bir atmosfer doğurdu.

Bence Pop da olanlardan sonra hepimiz kadar hassas ve hamdı. Duyguları artık daha mı sağlamdır bilmiyorum ama belki de o kadar kötüye gitmemiştir. Sadece yolumuza devam etmemize konsantreydi ama sezonun ortasında bir ara bu takımda hâlâ teknik ekipte ve takımda sorunlar vardı ve Manu ile ilgili bir önceki sezondan gelen sağlık sorunları ile Tony’nin yorgunluğu da endişe yaratıyordu.

Altıncı maç bittikten sonra Popovich, soyunma odasından çıktığı anda ‘Yedinci maçta iyi oynamalıyız’ düşüncesine konsantre olmuş durumdaydı. Yedinci maçta aslında altıncı maçta oynadığımızdan daha iyi oynadığımızı düşünüyoruz. O maçtan sonra tüm oyuncular ve aileleri ile bir yemek yedik. Herkes ağladı, herkes söylendi, böyle bir olay sonrası ne yapılacaksa yapıldı. Ancak Pop, her masaya uğradı, her oyuncuya dokundu, sevdikleri herkesle konuştu, o anki duyguları paylaştı ve yedinci maça konsantre oldu.

Yaptığı en iyi koçluk buydu: O grubu tekrar bir araya getirip maça çıkmaya hazırlamak.”

ESPN.com’un 2013 finalleri ile ilgili bir sorusunu yanıtlayan Ginobili, şu itirafta bulunuyordu:

“Her mağlubiyetten daha zordu çünkü ne kadar yakın olduğumuzu gördünüz. Ancak birkaç ay sonra antrenman kampında yeniden denemeye hazırdık. Hayatınızda olan en kötü şey buysa şanslı birisiniz demektir. Bence biz de şanslı insanlarız.

Çok şanslı olduğumu biliyorum. Sadece tek bir koçla çalıştığım için değil, aynı zamanda o koçun karakterinden ötürü de şanslıyım. Ayrıca kariyerleri boyunca burada oynayan ve hiç ayrılmayan üç kişi olarak da çok eşsiz bir grup olduğumuzu biliyoruz. Hepimiz başardıklarımızdan ötürü mutluyuz ama aynı zamanda buna vaktimiz yok. Neler başardığımızı, burada neye sahip olduğumuzu, ne yaptığımızı pek düşünmek istemiyorum. Sadece yolumuza devam etmek istiyoruz.”

CEVHER GİBİ OYUN GÖRÜŞÜ

Πόποβιτς

Bir dahaki sefer Spurs‘ü canlı izlediğinizde, kenara odaklanma şansınız olduğunda bir bakın:

Pop’un ellerini izleyin.

Bir dizi el hareketini taktik göstermek için kullanan tek koç o değil ama eski Spurs forveti Kurt Thomas’ın ifadesiyle “sanki beyzbol sahasında gibi” işaret veren tek koç o.

“Beyzbol sahasında harika bir koç olabilirdi” diyor Horry.

Sahaya her çıktıklarında bazı setleri önceden haber verse de Pop, hiçbir şeyi şansa bırakmamak için apaçık el işaretlerini sergiliyor. Bu da hiçbir oyuncusunun “duymadım” şeklinde bir bahane sunamamasını sağlıyor.

Bazı örnekler:

Kısa bir oyuncusundan uzun bir oyuncusu için perde yapmasını istediği zaman iki kolunu göğsünde bağlıyor. Bir uzunun üç sayı çizgisinin dışına çıkmasını istediği zaman kafasına bir kez dokunuyor. Topla yürüme işareti yaptığı zaman “devril” demek. Elini kıravatının altına götürmesi ise orta mesafe pick-and-roll‘üne işaret. Parmağıyla zemini işaret etmesi, dört parmak göstermesi ve sonra gözüne dokunması ise Spurs’ün 2007’deki NBA finalinde LeBron James’in Cleveland Cavaliers‘ını yenerken sıkça yaptığı gibi Duncan’ın bire birleri ile sonuçlanan Thumb Down 4 Ice setine işaret.

Pop’un set kitabındaki setlerin yalnızca bazıları bunlar.

(Efsaneye göre Pop’tan birkaç yıl önce topun olduğu köşede bir oyuncunun sabit kaldığı ve çizgiden pick-and-roll’ün oynandığı  “Shake”in işaretini değiştirmesi istenmiş. İddiaya göre lig, Pop’un “zar yuvarlama” hareketini belinin hemen altından değil de bir kolunu yana açarak yapmasını istemiş ki bir şeyler yanlış anlaşılmasın.)

Öte yandan uzun süredir takımda olan tecrübeli oyuncuların bile kafasını karıştırabilen şey işaretlerin karmaşıklığı değil, işaret sayısının çokluğu.

“Her defasında topu oyuna sokan oyuncu siz olduğunuz zaman oyun kurucu ve koça bakmak ne kadar zor biliyor musunuz?” diyor Horry. “Ancak buna alışmanız lazım çünkü Pop varken her setin bir el işareti var.”

Thomas ise şunları ekliyor:

“Pop’un sistemini herkes kolay anlayamaz. İşaretleri çok hızlı yapıyor, ayaktayken yapıyor, otururken yapıyor. El işaretlerini kullanan başka koçların takımlarında da oynadım, kullanmayan koçların takımlarında da.”

SIRP TARZININ İLMİ

Nasıl bir his?

Pop’un, tüm takım arkadaşlarının önünde oyuncularından birine kendi ifadesiyle “Sırp kanı kaynayıp” bütün öfkesini kusması nasıl bir his?

“Çok keyifli değil” diyor Thomas.

“Bütün havanız sönüyor” diyor eski kaptan Johnson “ve depresyonun eşiğine geliyorsunuz.”

“Berbat bir his” diyor Elliott. “Eğer onun takımında yeterince uzun süre oynamışsanız kim olduğunuz önemli değil. Sizi paralayacak. Video izlerken yaşayacaksınız bunu, sahada yaşayacaksınız, antrenmanda yaşayacaksınız.”

Öte yandan Spurs‘te de mesele bu. Pop’un uzun süreli yönetiminin en muhteşem yanlarından biri olarak şu göze çarpıyor:

Ne kadar yüksek sesle bağırırsa bağırsın, kimse Pop’u satmıyor. Kimse bırakıp gitmiyor. Pop, 1996-97 sezonunda Bob Hill’den görevi 18 maç geride kalmışken devraldığından beri bağırıyor ve henüz yumuşamış değil. Yine de bugüne kadar Pop, takımın ihtiyacı olan şeyin bu olduğunu düşünüyorsa en iyi oyuncusunun kendisiyle bütün öfkesine rağmen yüzleşmek için istekli olduğunu biliyor ve böyle nadir bulunan bir ayrıcalığa sahip.

“Tim Duncan böyle biri” diyor Hawks koçu Budenholzer. O da sayısız kez kendi payına düşeni almış Pop’un öfkesinden. Tıpkı onunla uzun zaman birlikte çalışmış her teknik ekip mensubu gibi…

“Timmy, kendisine koçluk yapılsın istiyor. Hâlâ koçluk yapılsın istiyor.”

Duncan’ın eski takım arkadaşı Rose ise şunları ekliyor:

“Popovich’in ne dediğine ve nasıl demediğine odaklanmayı öğrendiğiniz zaman büyük bir engel aşmış, onun takımına girmiş oluyorsunuz.”

Johnson ise şöyle açıklıyor:

“Kime güvenebileceğini bilmek istiyor sadece. Pop, David (Robinson’a) ‘All-Star maçına nasıl gidebildiğini anlamıyorum’ gibi şeyler söylerdi ama bu söylediği şeyi bir video ile desteklerdi. Söylediği şeyi desteklemek için hep bir videolu kanıtı vardı. Bana hep ligdeki en kötü savunmacı oyun kurucu olduğumu söylüyordu. ‘Uzağa düşen ribaundları almıyorsun, dizlerini yeterince kirletmiyorsun, sahada yanlış yerlerden şut atıyorsun. Kötü bir şutör olduğunu söyledim. Sahadaki noktaların %80’inden kötü şutörsün ve %20’lik kendi bölgene gitmiyorsun.’ Sürekli bunları duyuyordum.

Ama aynı zamanda hafızası kısa süreli. En büyük özelliklerinden biri bu. O an ne olursa olmuştur ama hep ileriye bakmaya konsantre. Sanırım bu yüzden çok yakınız. Çok kez karşı karşıya geldik, eşim bizi ayırmak zorunda kaldı ama bilin bakalım ne var? Çok seviyorum. En sevdiğim adam bu.

Tony Parker buraya ilk geldiğinde onun için de aynısı geçerliydi. Fransa’ya gitmek istediği günler oldu ama Pop’un kalbindekini anlayınca gerisini biliyorsunuz. Pop, nasıl bir çocuk olduğunu anlamaya çalışıyordu. Şimdi bir bakın: Üç şampiyonluk ve dört final deneyimi.”

Spurs‘ün eski savunmacı yıldızı Bruce Bowen ise şunu söylüyor:

“Pop’un benim üzerimden çok kez mesaj gönderdiği oldu takıma. Öfkenin muhattabı olmak benim için sorun değil, hiç olmadı çünkü anlıyorum. Tim’e aynısı oldu. Tony’ye aynısı oldu. Manu’ya aynısı oldu. Bazılarını gerçekten nasıl biri olduğunuzu ve nasıl yanıt verdiğinizi görmek için yapıyor. Eğer kendinizi kaybediyorsanız ve sizinle ilgili yapabileceği bir şey yoksa burada zamanınız kısıtlı olabilir.”

Pop’un baba tarafından Sırp kanı, bu kavramın geldiği nokta. Ancak koçun tiradları hiçbir zaman sorun olmuyor zira Ginobili’nin ifadesiyle, “çünkü neden yaptığını biliyorsunuz.”

“Çok dürüst ve lafı dolandırmıyor” diyor Ginobili. “Ne düşünüyorsa onu söylüyor ama genelde düşündüğü şeyler rastgele şeyler değil. Size öfkesini kusuyorsa bir sebebi vardır. Kime öfkesini kusacağını da biliyor.

Başka bir yolu yok. Siz ona karşılık vermeyeceksiinz: Bunu yapmayacaksınız. Hepimiz onu anlıyoruz.”

“Devamlılık ve istikrar gerçekten önemli” diyordu Popovich, Michael Wilbon’ın SportsCenter’daki yazısında. “Birbirimize de güveniyoruz. Tartışabiliriz, kavga edebiliriz, hemfikir olmayabiliriz ama sahaya çıkıp birbirimiz için tezahürat yapacağız.

Biri en önde olmak istiyorsa da David Robinson’ı Tim Duncan ile takip ettiğinizde muazzam bir başlangıç oluyor.”

Devam edecek…

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!