by Arash Markazi, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 21 Ocak 2016 tarihinde ESPN’de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
81 sayısı, en az 8 ve 24 kadar Kobe Bryant ile özdeşleşti…
Kobe Bryant, 20 yıllık NBA kariyerinde 5 şampiyonluk, 7 NBA Finali yaşadı ve birçok bireysel ödül kazandı. Ancak birçok kişi için Kobe’nin Toronto Raptors karşısında oynadığı normal sezon maçı kariyerinin zirve noktalarından bir tanesiydi.
22 Ocak 2006 tarihinde Kobe, Los Angeles Lakers’ın Toronto Raptors’ı 122-104 mağlup ettiği karşılaşmada 81 sayı ile oynadı. Bu performans, Wilt Chamberlain’in 1962 yılında bir karşılaşmada attığı 100 sayıdan sonra tarihin en yüksek skoru olarak rekorlar arasındaki yerini aldı.
Kobe Bryant, basketboldan emekli olacağını açıkladığı mektubun arka planında Toronto Raptors maçının son anlarında çekilmiş bir fotoğrafını kullanmıştı. Kobe, son sezonu için seçtiği “Channel the Villian/Unleash the Hero” sloganını açıkladığı online video da faul çizgisinden kaydettiği 81. sayısı ile başlamıştı.
Kobe, daha önce yaptığı açıklamada 81 sayılık performansı hakkında “Hayal gücünün ne kadar kuvvetli olduğunun kanıtı. 80 sayı atmanın ihtimal dahilinde bile olmadığını düşünen birçok oyuncu var. Oyuncular genelde 50, ya da çok çok iyi bir gün geçiriyorsa 60 sayıyı düşünürler. Ben her zaman 80 sayının atılabileceğini düşünmüştüm. Aynı şekilde 90 ya da 100 sayı atmanın da mümkün olduğunu düşünüyorum. Her zaman yapabileceklerinize bir sınır koymamanın çok önemli olduğunu savundum.” ifadelerini kullanmıştı.
Kobe tam olarak bu düşünce yapısıyla NBA tarihinin en etkileyici bireysel performanslarından birisine imza atmıştı. Bu yazıda Kobe’nin 81 sayı attığı maçı, o karşılaşmanın bir parçası olanların dilinden dinleyeceğiz.
Bölüm I: Kobe’nin Parlaması İçin Fırsat
Lakers, Kobe’nin formasını giydiği ilk sekiz sezonun hepsinde playoff’larda mücadele etmeyi başardı. 2004 yılında NBA Finallerinde Los Angeles Lakers, Detroit Pistons’a mağlup olduktan sonra Phil Jackson ile kulübün yolları ayrıldı. Takımın yıldız pivotu Shaquille O’Neal, Miami Heat’e takaslandı. Bir sonraki sezon takımın başına getirilen Rudy Tomjanovich, sağlık sebepleri nedeniyle 43 maçın ardından görevinden ayrıldı. Bu sezonda Lakers, 1976 yılından beri ikinci kez playoff’larda yer alamadı. Bu esnada Phil Jackson, yazdığı kitapta Kobe Bryant’ı “koç edilemez” bir oyuncu olarak karakterize ediyordu. Buna rağmen Phil, 1999 yılından beri beraber olduğu Jeanie Buss’ın da etkisiyle bir sezon sonra tekrar takımın başına döndü.
Kobe Bryant: Phil Jackson; basketbolun detayları, ufak nüansları ve oyunun ritmi konusunda gerçek bir dahi. Onun yönettiği takımlar, insanların algılayabildiğinden çok daha yüksek seviyede basketbol oynuyor. Oyuncular, onun sisteminde oynamadan önce bunun farkını anlayamıyor. Phil için oynadığım her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım.
Brian Shaw, Lakers asistan koçu: Phil’in kitabında Kobe hakkında yazdığı şeylerin bazıları kendi duygularıydı, bazıları ise Kobe’nin kendisiydi. Kobe, o kitabın aralarındaki güven ilişkisine bir darbe vurduğunu düşünüyordu. Ancak bu ikili sorunlarını çözmek için oturduklarında bu konuyu geride bırakmaya karar vermişlerdi.
Jeanie Buss, Lakers yöneticisi: Benim için o sezon tamamen Phil’in geriye dönmesiyle alakalıydı. Phil’in kitabında yazdığı şeylere rağmen Kobe ile arasında bir sorun olmadığından emin olmak istiyordum. Ve ikisi de bu sorunu arkalarında bırakmış gözüküyorlardı.
Mitch Kupchak, Lakers Genel Menajeri: Kobe, Phil’in geri dönmesine gayet sıcak bakıyordu ve o sezon için çok sıkı hazırlanmıştı. Bir önceki sezon Shaq’ı takaslamıştık ve Kobe kendisini kanıtlamak istiyordu. Kobe maç başına 22 sayı atıp kazanarak da mutlu olabilirdi ancak gerçekten parlamak için bir fırsat yakalamıştı. Tüm dünyaya ne kadar harika bir basketbolcu olduğunu kanıtlamak istiyordu.
Laron Profit, Lakers guardı: Phil’in dönüşüyle birlikte Kobe kanıtlaması gereken bir şeyler olduğunu hissetmeye başlamıştı. Yaz döneminde Wizards’tan Lakers’a takas edildiğimde henüz doğu yakası saatine göre yaşıyordum ve saat sabah 7’de Lakers’ın tesislerine gitmiştim. Tesislerde saat sabah 06.00’dan beri orada olan Kobe dışında kimse yoktu. Güne sabah 05.00’de yaptığı koşu antrenmanıyla başlamıştı. Kobe o sezon sadece muhteşem bir skorer değil aynı zamanda harika bir savunmacıydı da. 40 sayı atıyordu ve bir yandan Tracy McGrady, Vince Carter, Gilbert Arenas ve Paul Pierce gibi oyuncuları savunuyordu.
Rasheed Hazzard, Lakers gözlemcisi: İşçi bayramından bir gün sonra gece 23.00’de bir telefon aldım. Arayan Kobe’ydive sabah 05.30’da salonda olup olamayacağımı soruyordu. 05:20’de salona gittiğimde Kobe çoktan ter içinde kalmıştı bile. O sezon, esneme hareketlerini daha iyi yapabilmek için bir antrenörle anlaşmıştı ve aktif olarak ısınma hareketleri yapacağı bir program takip ediyorlardı. Ben salona gitmeden Kobe çoktan ağırlık antrenmanı yapmıştı bile ve beni bekliyordu. O anda Kobe için 05:30’un, 04:45 anlamına geldiğinin farkına varmıştım. Antrenmanımız bittikten sonra Kobe, koşu antrenmanı yapmak için piste çıktı. Koşu antrenmanından sonra çekirdek kaslarını güçlendirmek için antrenman yaptı. Daha sonra akşam şut antrenmanı yapmak için bir kez daha buluştuk. Daha önce kimsenin bu kadar sıkı antrenman yaptığını görmemiştim. En iyi olmak için sahip olduğu açlık inanılmaz seviyedeydi.
Ronny Turiaf: O sezon Kobe’nin kesinlikle bir amacı vardı. Tek başına tesislerde sürekli antrenman yapıyordu. Her zaman antrenmanlar için salona ilk gelen o oluyordu. Doğru düzgün uyuyor muydu onu bile bilmiyorum. Sabaha karşı 01.00-02.00 gibi bir set üzerinde konuşmak için beni arardı sonra sabah 05.00’te koşu antrenmanı yapmaya çıkardı. Dünyadaki en iyi oyuncu haline gelmek için kendisini adamıştı.
Kobe Bryant: Bunu söylediğimde insanlar şaşırabilir ama 81 sayı atmak benim için çok da şaşırtıcı değildi. Umarım insanlar bunu küstahlık olarak algılamazlar ancak o zaman 27 yaşımdaydım ve fiziksel olarak zirve noktadaydım. Bütün yaz boyunca koşu antrenmanı yaptım, kondisyonumu geliştirdim ve günde 1000 şut atıyordum. Bu yüzden o performans benim için şaşırtıcı değildi.