by Utkan Şahin & Semih Tuna / info@eurohoops.net
Avrupa basketbolunun o zengin çeşitliliğini yansıtan en önemli unsur farklı farklı ülkelerden çıkan isimlerin en üst düzeydeki mücadeleleriyle uzunca bir zaman diliminde basketbolseverlerle buluşması olsa gerek…
Zaten “kıta basketbolu” dediğimiz olgunun getirisi olarak düşünebileceğimiz ilk şeyler bu uçsuz bucaksız, kalabalık gelenekler ve onların bünyesinden çıkan sporcu jenerasyonlarıdır.
Eurohoops Fırın olarak yeni başladığımız bu yazı dizisinde bu geleneklerin Eski Kıta’daki en üst düzey basketbol organizasyonu olan EuroLeague’deki yansımalarını huzurlarınıza taşıyacağız.
Bu yola Slovenya’yla çıkmıştık, arkasından da İtalya, İspanya, Sırbistan ve Amerika geldi. Şimdi ise Avrupa kıtasından en yetenekli ülkelerinden Yunanistan sırada!
Son yıllarda Yunan takımları düşüşte olsa da Yunanistan basketbolu, 1980’den beri gelenekleriyle Avrupa basketbolunun en önemli ekollerinden biri… Özellikle de kısalarıyla!
Biz ise bugün tarihe dar bir perspektiften bakacağız ve son 20 yıldaki izlediğimiz en iyi Yunan oyunculardan 12 kişilik bir kadro kuracağız! Hazırsanız, başlayalım;
Not: Modern EuroLeague dönemi, 2000’den bu yana gelen süreci kapsamaktadır.
Not 2: Liste hazırlanırken oyuncuların milli takımlarda forma giymek için aldığı pasaportlar değil, kökenleri göz önünde bulundurulmuştur.
Modern EuroLeague Tarihinin En İyi Sloven Yıldızlar Karması
Modern EuroLeague Tarihinin En İyi İtalyan Yıldızlar Karması
Modern EuroLeague Tarihinin En İyi İspanyol Yıldızlar Karması
Modern EuroLeague Tarihinin En İyi Amerikalı Yıldızlar Karması
Modern EuroLeague Tarihinin En İyi Sırp Yıldızlar Karması
Oyun Kurucular
#13 Dimitris Diamantidis
Kariyer: Panathinaikos
İstatistikleri: 12 sezon 278 maç 9.0 sayı, 3.5 ribaund, 4.5 asist
Yunanistan basketbolunun tarihinde çok sayıda görkemli guard var. Biz de şanlarına yakışacak bir şekilde bu görkemli guardlara belki de en iyisiyle başlıyoruz.
Dimitris Diamantidis’i tek bir cümlede anlatmamız gerekirse… Tek bir formayla 12 sezon, 278 maç, 3 EuroLeague şampiyonluğu, sayısız ödül ve gerçek bir efsane!
Tek bir cümleden daha fazlasını mı istiyorsunuz? O zaman bir kitap yazsak yine yetmez!
Kişisel fikrim; Dimitris Diamantidis, EuroLeague’in bütün özel efsaneleri arasında bile başka bir yerde. Diğerlerinin hepsi için birer eleştiri görürsünüz fakat bunca yıldır onu ya da onun oynadığı basketbolu sevmeyen bir kişi görmedim. Sanırım Avrupa basketbolu bir kişi olsaydı, bu Dimitris Diamantidis olurdu.
Panathinaikos içinse tartışmasız bu kulübün en büyük efsanesi…
12 yıllık döneminde ondan ne istenirse hep onu sahaya koydu. Bazen büyük yıldızların yanında arkayı toplayan isim oldu, bazen de büyük yıldızlar çekip gittikten sonra takımın kurtarıcısı…
Obradovic‘le yaşadıkları “Baba-oğul” ilişkisi bir kulübün 10 yıl boyunca zirvede kalmasını sağladı. Bu ikili birlikte 3 şampiyonluk gördü. Bu 3 şampiyonluğun 2’sinde de MVP seçilen kişi o’ydu.
Özellikle 2011’de yaptıkları tarihe geçecek bir performanstı. Aynı sezonda hem Panathinaikos’u sürpriz bir şampiyonluğa taşıdı hem de normal sezon ve Final Four’un MVP ödülünü kazandı. 2012’den sonra Obradovic‘siz kalan Panathinaikos’u da ilerleyen yaşına rağmen ayakta tutmaya çalıştı.
2016’da ise artık onun için bu formayı çıkarma zamanıydı. Panathinaikos ise büyük bir aptallık yapmadı ve o formayı çıkardıktan sonra hemen 13 numaralı formayı emekli etti.
Biliyorsunuz, her takım için bir de kaptan seçiyoruz. Yunanistan basketbolunda bu unvanı yerine getirebilecek çok fazla isim var ama benim tercihim en başından beri belli! Diamantidis, karakteriyle, özel zamanlarda ortaya koyduğu performansıyla bu unvanı en çok hak eden isim! Kaptanların kaptanı o!
#4 Theo Papaloukas
Kariyer: Olympiakos, CSKA Moskova, Maccabi Tel Aviv
İstatistikleri: 12 sezon 252 maç 6.8 sayı, 2.4 ribaund, 3.9 asist
Dimitris Diamantidis yetmedi mi? Size bir de Theo Papaloukas verelim!
Son yıllarda genç nesil, Yunan oyun kurucu denilince nedense hep Vassilis Spanoulis ve Dimitris Diamantidis’ten bahsediyor. Fakat bu iki efsane isimden önce de EuroLeague Papaloukas’ın krallığıydı.
Onunla ilgili ilk anımı hiç unutamıyorum.
2005’te Efes ile CSKA Moskova playoff serisi oynadığında ben de halihazırda basketbola yeni yeni aşık olan bir gençtim. Papaloukas ise o serinin yıldızıydı. Baktığınız zaman istatistikleri öyle ihtişamlı değildi ama kenardan gelip 2.00’lik boyuyla her şeyi gören ve rakibini sürekli cezalandıran bir tanrı gibiydi.
Onunla ilgili en çok sevdiğim şey de kenardan gelmesiydi. Her ne kadar Messina’yla bu konuda zaman zaman tartışsalar da Papaloukas gibi tarihin en iyi 10 oyun kurucusu arasında rahatlıkla ismini sayacağımız bir ismin, maça kenarda başlayıp harika oyun zekasıyla rakibin hatalarını cezalandırması gerçekten kıymetli bir özellikti.
Oyunundaki şut defosuna rağmen böylesine büyük bir oyuncu olması da biraz da bu özelliği sayesindeydi.
CSKA’nın o muhteşem döneminde kadrosunda başka önemli isimler elbette vardı ama takımın lideri o’ydu ve 2006 sezonu gerçekten özeldi.
Onun önderliğinde CSKA 25 yıllık EuroLeague şampiyonluğu özlemine son verirken Final Four’un MVP’si de haklı olarak Papaloukas seçildi. Yunan efsane, o yazın devamında Dünya Kupası’nda Yunanistan’ın tarihi bir oyunla Amerika’yı yenerek final oynamasına da yardımcı oldu.
Ha keza 2007’de de normal sezonun MVP’si seçilerek bunu başaran ilk Yunan oyuncu oldu.
Sonraki Maccabi ve Olympiakos maceraları pek iyi geçmedi ama bu ondan daha çok takımlarının problemleriydi. Papaloukas yeteneklerini baz alırsak gerçekten özel bir oyuncuydu.
#33 Nick Calathes
Kariyer: Panathinaikos
İstatistikleri: 8 sezon 211 maç 10.1 sayı, 3.6 ribaund, 6.0 asist
Nick Calathes, Yunan oyun kurucu geleneğinin son dönemdeki en önemli iki temsilcisinden biri.
Avrupa basketbolunun onunla ilk tanışması aslında böyle yüksek perdeden olmadı. Amerika’dan gelen bir oyun kurucu olarak bugünlerin aksine hücumundan daha çok savunması ön plandaydı.
2011’de onu hatırlarsınız…
Diamantidis’in gölgesinde hücumda çok fazla şey sunmayan ama harika savunmasıyla işleri değiştiren bir oyuncuydu. Zaten meşhur Barcelona eşleşmesinde de işin savunma tarafında en büyük görev onundu. O işini iyi yaptığı için de 2011’de Panathinaikos şampiyonluğa yürüdü.
Sonrasında ise Atina’dan ayrıldı. Önce Rusya’da sonra NBA’de başka bir oyuncuya dönüştü. Geri döndüğünde ise Diamantidis’in son dönemiydi.
Efsane oyuncu bayrağı yavaş yavaş ona bırakırken Calathes de üstündeki büyük baskıya rağmen takımın sürükleyici oyuncusu olmayı başardı. Evet, Obradovic sonrası dönemde Atina ekibinin Final Four özlemini dindiremedi ama takımı ayakta tutmak için özel bireysel performanslar sergiledi.
EuroLeague tarihinde eşi benzerini görmediğimiz asist istatistiklerini tutturdu, triple-double yaptı ama yetmedi.
Panathinaikos’taki maddi problemlerle birlikte o da yolunu değiştirdi ve kariyerini Barcelona’nın sıcak atmosferine taşıdı. Kariyerinin olgunluk döneminde Barcelona gibi rüya takım tabirini rahatlıkla kullanabileceğimiz bir kadroya oyun kuruculuk yapacak!
Bence kariyerinin en önemli sınavı onu bekliyor.
Şutör Guardlar
#7 Vassilis Spanoulis
Kariyer: Panathinaikos, Olympiakos
İstatistikleri: 14 sezon 324 maç 13.1 sayı, 1.9 ribaund, 4.7 asist
Vassilis Spanoulis: EuroLeague’de bütün dengeleri değiştiren adam!
Yunanistan’ın iki büyük takımının da tarihine geçti, iki büyük takımın da gidişatlarını değiştirdi. Tarih onunla yazıldı.
Ezeli rekabetin diğer tarafındayken keyfi gayet yerindeydi. NBA’de “Avrupa’nın T-Mac’i” olarak tutunamadı belki ama tarihin en büyük koçuyla şampiyonluk kazandı, MVP oldu ve birliktelikleri devam etseydi daha fazlası rahatlıkla gelebilirdi.
Olympiakos ise ne yaparsa yapsın, ne kadar para öderse ödesin bir türlü Panathinaikos’un bu hegemonyasını kıramayan bir haldeydi.
Hal böyleyken ve iki tarafın arasındaki bitmek bilmeyen nefreti düşünürsek 2010 yazında Atina’dan Pire’ye geçmek büyük bir kumardı. Üstelik ilk başta bu kumar tutmadı da…
İlk yılında Spanoulis, kırmızı beyaz formayla Siena faciasını yaşarken Panathinaikos ise Obradovic’in Barcelona karşısında yaptığı büyük gövde gösterisiyle bir kez daha şampiyonluğa uzandı. Yetmedi, üstüne bir de Yunanistan’da yaşanan ekonomik krizle birlikte Olympiakos bütçe küçültmek zorunda kaldı.
Her şey karanlıktı ama modern dönemin bana kalırsa en büyüğü olan Spanoulis, bu karanlıktan ayağa kalkmayı başardı.
Ivkovic elindeki düşük bütçesine çare olarak güçlü bir yerli çekirdeğiyle yola çıkarken Spanoulis de bu yerli çekirdeğe okullarda okutulması gereken bir liderlik yaptı. Yeri geldi, Avrupa’nın en büyüğü olduğunu gösterdi. Yetmedi, yeri geldi bu takıma koçluk, genel menajerlik yaptı.
Onun bu liderliği de kimse Olympiakos’a şampiyonluk şansı vermezken iki unutulmaz şampiyonluk getirdi. Üst üste iki yıl, Avrupa’nın bir numaralı şampiyonluk adaylarını onun önderliğinde unutulmaz iki finalle yıktı bu takım!
Toplamda ise 8 yılda ezeli rekabetin diğer tarafı sadece 1 şampiyonluk ve 2 Final Four görebilirken Spanoulis ise bu başkaldırışıyla 8 yılda 4 Final Four ve 2 şampiyonluk gördü. Ve Olympiakos, Panathinaikos’un hegemonyasını kırdı. 2010’lu yıllar onların oldu.
Spanoulis’in modern dönemin en iyisi olduğuna dair ortaya atabileceğiniz birçok argüman var. Bütün tarihi listelerde ilk sıra onun! Fakat bana sorarsanız, onun en büyük olduğunu gösteren en önemli şey; bu cesur kararı sonrası bütün dengeyi değiştirebilmesiydi.
#8 Nikos Zisis
Kariyer: AEK Atina, Benetton, CSKA Moskova, Montepaschi Siena, Unics Kazan, Fenerbahçe, Brose Bamberg
İstatistikleri: 16 sezon 310 maç 6.9 sayı, 2.1 ribaund, 2.9 asist
Dediğim gibi, Yunanistan oyun kurucuları gerçekten görkemli…
Bu sebeple de 2 numara pozisyonunda da asıl pozisyonu oyun kurucular olan isimlerle devam edeceğiz. Yani bir bakıma çift guardla oynayacağız.
Nikos Zisis… Nam-ı değer “Yüzüklerin Efendisi!”
Yunan guard, uzun kariyeri boyunca hiçbir takımın birinci oyuncusu olmadı. İstatistikleri de hiçbir zaman öyle aman aman değildi. 16 sezonluk EuroLeague kariyeri boyunca, sadece 2 kere çift haneli sayı ortalaması yakaladı.
Fakat Avrupa basketbolunu biliyorsunuz… Burada sahadaki değerinizi belirleyen şeyler, istatistiklerle ölçülmez. Zisis için de tüm kariyeri boyunca öyle oldu.
Onun sahaya getirdiği güven, oyun aklı gittiği her yerde başarılı olmasını sağladı. Diğer oyun efsanelerin aksine, ne Olympiakos ne de Panathinaikos formasıyla onu izledik ama gittiği diğer büyük takımlarda hep değerini ispatladı.
İkinci bir oyun kurucu olarak kritik anlarda verdiği katkıyla takımının kaderini değiştirdi. Herkese nasip olan bir yetenek değil bu.
Dahası gittiği her yerde sevildi. İtalya, Rusya, Almanya, Türkiye… Çok fazla farklı takımda oynamasına rağmen hep bir şekilde kulüp tarihine dokundu. Haliyle de Yunanistan basketboluna da dokunmuş oldu.