by Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Avrupa basketbolunun efsane isimlerinden Vassilis Spanoulis, geride bıraktığımız yaz döneminde Yunanistan Milli Takımına katılmak için hazırlık yaparken yaşadığı sakatlığın ardından basketbolu bırakmıştı. Spanoulis şüphesiz kariyeri boyunca birçok özel maç oynadı, birçok kez basketbolseverlerin aklına kazınacak performanslara imza attı.
Modern EuroLeague’in en iyi oyuncusu kim sorusuna Vassilis Spanoulis cevabı vermek için bir sürü nedenimiz var.
Bir kere kariyeri büyük başarılarla dolu… Efsane ismin görkemli kariyerinde tam 3 şampiyonluk ve bunun karşılığında 3 tane Final Four MVP’liği ödülü var. Üstüne üstlük bu 3 şampiyonluktan 2’si kimse onlara imkan vermezken geldi.
Keza bireysel istatistikler de ondan yana! Sonuçta Modern dönemde en çok sayı atan, asist yapan, verimlilik puanı üreten oyuncudan bahsediyoruz.
Aslında bakarsanız, bu iki sebep de onun modern dönemin en iyisi olarak adlandırılması için yeterli ama bence bir durum, bu iki sebebin de önünde…
Vassilis Spanoulis, EuroLeague’in tarihini, dengelerini değiştiren bir oyuncu!
Onun 2010 yazında sürpriz bir şekilde Panathinaikos‘tan Olympiakos’a geçişini sıradan bir ihanet olarak düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Onun bu kararı EuroLeague’in bütün geleceğini belirledi.
Asla kazanamayan, Panathinaikos‘un altında ezilen Olympiakos, bu dönemin en başarılısı oldu. Atina’da her şeyi değiştiren Zeljko Obradovic‘in Fenerbahçe‘ye geçişi yine Spanoulis’in tetiklemesiyle gerçekleştirdi. Keza son 10 yılda CSKA‘nın, Real Madrid‘in yaşadığı bütün değişimler ondan kaynaklandı.
Yani Spanoulis bu ligin kaderiyle oynadı. Bu yüzden de en iyisi olmayı hak ediyor.
Eurohoops Fırın, Avrupa basketbolunun efsane isminin en özel maçlarını sizler için derledik.
İşimiz gerçekten çok zordu. Bu adamın kariyerinde o kadar çok özel performans ve maç var ki; listeyi 10 maç değil, 20 ve hatta 25 maçlık bir şekilde bile hazırlayabilirdik. Bu sebeple daha önce Jasikevicius dışında diğer oyunculara yapmadığımız bir şeyi yapmak zorunda kaldık ve birbirine yakın tarihte, hikayesi olan maçları birleştirdik. Bunu yapmasaydık gerçekten çok özel performansları dışarıda bırakmak zorunda kalacaktık. Ki bu haliyle bile çok özel performansları, kariyer rekorlarını bu listeye alamadık. Düşünün ne kadar zorlandığımızı…
Neyse, lafı daha fazla uzatmadan karşınızda Spanoulis’in modern dönemdeki en iyi 10 maçı:
NOT: En iyi 10 maç verimlilik puanı üzerinden değil, maçların önemi ve anlamı üzerinden belirlenmiştir. Ayrıca sıralama, maçların tarihlerine göre düzenlenmiştir.
NOT – 2: Liste modern döneme göre hazırlanmıştır. Modern dönemin dışında kalan Union Olimpija maçları bu nedenle listeye alınmamıştır.
Nando De Colo’nun EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Bogdan Bogdanovic’in EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Dimitris Diamantidis’in EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Juan Carlos Navarro’nun EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Sarunas Jasikevicius’un EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Mirsad Türkcan’ın EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Ekpe Udoh’un EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Shane Larkin’in EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Bryant Dunston’ın EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Jan Vesely’in EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Nemanja Bjelica’nın EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
10- Panathinaikos – CSKA Moskova: 92-82
Sezon: 2005/06 sezonu – Normal sezon 2. hafta maçı
Performans: 28 sayı, 3 asist, 10/11 saha içi, 32 EFF
Vassilis Spanoulis’in tüm kariyeri boyunca en çok sevdiği rakip, her zaman CSKA Moskova olmuştur. Yazı boyunca da buna şahit olacaksınız.
Efsane isimle CSKA Moskova arasındaki bu hikaye, Spanoulis’in kariyerinin en başından beri var.
Maroussi’de parladıktan sonra 2005’te malumun ilanı olarak Yunanistan’ın iki büyük takımından biri olan Panathinaikos’un yolunu tuttu. Kill Bill, henüz EuroLeague’deki 2. maçından ne kadar özel bir yetenek olduğunu tüm Avrupa’ya gösterdi.
OAKA’da oynanan maçta Panathinaikos’un rakibi görkemli kadrosuyla CSKA Moskova’ydı.
Spanoulis ise bu güçlü rakip karşısında kusursuza çok yakın bir performans sergiledi. O gece sadece tek bir şut kaçıran efsane isim, CSKA Moskova potasına tam 28 sayı bırakarak tüm Avrupa’ya “merhaba, ben geldim” dedi.
Üstelik Spanoulis’in o geceki performansı sadece sayılarla ilgili de değildi.
CSKA, OAKA deplasmanında son çeyreğin başında 6 sayı öne geçse de çaylak Spanoulis, takımını ayağa kaldırdı ve harika bir performansla takımının geriden gelip maçı kazanmasını sağladı.
CSKA’ın Spanoulis’ten neler çekeceği daha en başında belliymiş, değil mi?
9- Olympiakos – Panathinaikos: 82-84 & Panathinaikos – CSKA Moskova: 73-71
Sezon: 2008/09 sezonu – Final Four yarı final maçı
Performans: 18 sayı, 3 ribaund, 6/10 saha içi, 12 EFF
Spanoulis’in Panathinaikos‘taki çaylak sezonu oldukça dikkat çekici olsa da sonraki yıllar pek de istediği gibi geçmedi.
2006’da playoff’ta yaşanan hayal kırıklığı sonrasında Yunan yıldız, NBA’in yolunu tuttu. Bu macerası ise tam bir hayal kırıklığıydı. Efsaneleşmiş, “koç, ben Avrupa’nın T-Mac’yim” sözüne rağmen Spanoulis, bir türlü Houston’da şans bulamazken Panathinaikos‘un onun yokluğunda Dimitris Diamantidis’in liderliğinde EuroLeague şampiyonu oldu.
1 yıllık hatadan sonra Spanoulis geri döndü ama şartlar eskisi gibi değildi.
O yıl Panathinaikos, tarihe geçen Diamantidis – Spanoulis – Saras üçlüsünü kursa da ilk yıl tam bir hayal kırıklığıydı. Şampiyonluğun büyük favorisi Panathinaikos, Top-16’da havlu atmıştı. İkinci yıl da dengelerin oturması onun adına bir hayli zaman aldı.
Avrupa’nın en iyi skorerlerinden biri olmasına rağmen yıldız isim, takımın hücumun merkezinde değildi. En azından playoff’a kadar…
Playoff’la birlikte ise öne çıkmaya başladı. Siena karşısında oynanan seride takımın en skoreri olan Spanoulis, Final Four’da hiç yavaşlamadı. Yarı finalde unutulmaz Olympiakos derbisinde maçın yıldızları belki Saras ile Pekovic’ti ama en kritik anlarda yine onun imzası vardı. Özellikle de maçın bitimine 4 dakika kala attığı üçlük, karşılaşmanın kırılma anlarından biriydi.
Sezon: 2008/09 sezonu – Final Four final maçı
Performans: 13 sayı, 5/10 saha içi, 5 EFF
2009’da Berlin’de oynanan final ise bana göre modern dönemin en unutulmaz iki finalinden biriydi. Güç dengesi olarak bakarsak belki de en iyisiydi.
Hem Panathinaikos hem de CSKA, tarihlerinin en iyi kadrolarıyla orada yer alırken ortaya basketbol açısından bir ziyafet çıktı.
Obradovic‘in Panathinaikos’u ilk yarı kelimenin tam anlamıyla domine ederken soyunma odasına tam 20 sayı önde gitti. Tabii ki CSKA pes etmedi ve harika bir savunmayla maça geri döndü ve son anlar nefes kesti.
Spanoulis ise bu özel karşılaşmanın iki yıldızından biriydi.
İlk yarıda Panathinaikos’un farkı açmasında büyük bir rol oynayan yıldız isim, ikinci yarıda ise CSKA’ın geri döndüğü anlarda doğru işleri yaparak Panathinaikos’un zafere ulaşmasında büyük bir rol oynadı.
O gece takımı adına en skorer iki isimden biri olan Spanoulis, bu zaferle birlikte kariyerinin ilk EuroLeague şampiyonluğunu kazanırken bu unutulmaz Final Four’un MVP ödülünü de havaya kaldırdı.
8- Olympiakos – Bilbao Basket: 88-81 & Olympiakos – Galatasaray: 88-81
Sezon: 2011/12 sezonu – Normal sezon grubu 6. hafta maçı
Performans: 29 sayı, 6 asist, 8/12 saha içi, 34 EFF
Büyük bir ihanet, kumar veya başkaldırış!
Vassilis Spanoulis’in Panathinaikos’tan Olympiakos’a geçişini bu 3 kelime üzerinde de anlatabilirsiniz.
Ben ise en çok başkaldırışı seviyorum.
Çünkü bugünden konuşması kolay olsa da Spanoulis’in tarihe geçecek olan Olympiakos’a transfer olma kararı gerçekten çoğu kişinin yapamayacağı kadar cesur bir tercihti.
Sonuçta ezeli rekabetin diğer tarafında Panathinaikos’ta başarılıydı. Tarihin en büyük koçuyla 2 şampiyonluk kazandı ve birliktelikleri devam etseydi daha fazlası rahatlıkla gelebilirdi. Olympiakos ise ne yaparsa yapsın, ne kadar para öderse ödesin bir türlü Panathinaikos’un bu hegemonyasını kıramayan bir haldeydi.
Hal böyleyken ve iki tarafın arasındaki bitmek bilmeyen nefreti düşünürsek 2010 yazında Atina’dan Pire’ye geçmek büyük bir kumardı. Üstelik ilk başta bu kumar tutmadı da…
İlk yılında Spanoulis, kırmızı beyaz formayla Siena faciasını yaşarken Panathinaikos ise Obradovic’in Barcelona karşısında yaptığı büyük gövde gösterisiyle bir kez daha şampiyonluğa uzandı. Yetmedi, üstüne bir de Yunanistan’da yaşanan ekonomik krizle birlikte Olympiakos bütçe küçültmek zorunda kaldı.
Her şey karanlıktı ama modern dönemin bana kalırsa en büyüğü olan Spanoulis, bu karanlıktan ayağa kalkmayı başardı.
2012’de Ivkovic’ın yerli çekirdek üzerine dizayn ettiği kadroya harika bir şekilde liderlik etti efsane isim ve bu gözlerin gördüğü en özel bireysel sezonlarından birini geçirdi.
O sezondan bu listeye rahatlıkla 5-6 maç girebilir ama biliyorsunuz, yerimiz dar ve bu sebeple de iki özel maçı bir yere getireceğiz.
İlk olarak normal sezonda oynanan Bilbao maçı…
Belki normal sezondaki o grubu hatırlarsınız. Hani Fenerbahçe‘nin sadece 6 maç kazanarak lider tamamlamayı başardığı o grup! Belki de tarihin en çekişmeli normal sezon gruplarından biriydi ve bir galibiyet ya da bir yenilgi her şeyi değiştirebilirdi.
Spanoulis ise o grubun 6. haftasında takımının muhtemel bir dram yaşamasını önledi.
İlk 5 maç sonunda sadece 2 galibiyet alabilen Olympiakos’un o akşam mutlaka kazanması gerekiyordu fakat kader bu ya grubun sürpriz takımı Bilbao karşısında son çeyreğe geride girdiler. Olası bir mağlubiyet Olympiakos’un şampiyonluk sezonu erkenden bitirebilirdi.
Efsane isimse tam o anda sahne aldı.
O ana kadar 11 sayıyla oynayan Spanoulis, son çeyreğe tam 17 sayı sığdırdı. TAM 17! Bunun yanına son çeyrekte yaptığı iki asisti de eklersek Olympiakos’un son çeyrekte attığı 28 sayının 22’si ondan gelmiş oldu. İnanılmaz…
O gece Spanoulis böylesine büyük bir performans ortaya koymasa Olympiakos için her şey erkenden bitebilirdi ve tarih bambaşka yazılabilirdi ama bu adam buna izin vermedi.
Sezon: 2011/12 sezonu – TOP-16 grubu 6. hafta maçı
Performans: 20 sayı, 8 asist, 4 top çalma, 8/13 saha içi, 27 EFF
Spanoulis’in o sezon Olympiakos’u uçurum kıyısından döndürdüğü tek maç Bilbao karşılaşması sanıyorsanız, yanılıyorsanız.
Aynısını TOP-16’da temsilcimiz Galatasaray karşısında da yaptı.
TOP-16’da sadece Anadolu Efes‘i mağlup edebilen Olympiakos’un playoff’a kalmak için mutlaka Galatasaray‘ı 2 sayı farkla devirmesi gerekiyordu. Bu tamam mı ya da devam mı maçının yıldızı kim oldu tahmin?
Maça inanılmaz başlayan Spanoulis, daha ilk dakikada yaptığı 7 sayılık katkıyla bu gece buradan kendi takımının çıkacağını gösterdi.
Efsane isim, maçın devamında da hep aynı kararlıkla oynadı ve ne zaman Galatasaray, yaklaşmaya çalışsa temsilcimize dur dedi. O gece 20 sayı ve 8 asistle takımın açık ara en iyisi olan Spanoulis, Olympiakos’un sahadan 88-81’le galip ayrılmasını sağlayarak playoff’un kapılarını açtı.
7- Olympiakos – Montepaschi Siena: 76-69
Sezon: 2011/12 sezonu – Playoff serisi 4. maçı
Performans: 19 sayı, 2 asist, 5/9 saha içi, 20 EFF
2011’de Montepaschi Siena’nın playoff’ta Olympiakos’a yaşattığı hezimet, tarihin en unutulmaz olaylarından biri!
Şampiyonluk için büyük paralar akıtan Olympiakos, görkemli kadrosuyla serinin büyük favorisiydi. İlk maçta alınan 89-41’lik unutulmaz galibiyet sonrasında ise herkes, bu serinin düşünüldüğünden de kolay olacağını düşündü ama hiç de öyle olmadı.
İnanılmaz bir şekilde ayağa kalkan Siena, sonraki 3 maçta da Pire ekibini devirerek Final Four’a gitti.
Bir yıl sonra ise Olympiakos’un karşısında yine İtalyan ekibi vardı. Şartlar ise bu sefer tam tersiydi. Olympiakos playoff’a kadar düşe kalka gelirken Siena’nın ev sahibi avantajı vardı.
Fakat biliyorsunuz, Spanoulis her zaman intikamları sevmiştir. Bu seride de bunu tüm Avrupa’ya gösterdi.
Serinin ilk maçında Olympiakos, Printezis’in harika performansıyla ev sahibi avantajını çaldı. Pire’deki 4. maç öncesi Olympiakos’un 2-1 üstünlüğü vardı ve işler onların lehine bitecekse burada bitmeliydi.
Bunun oldukça farkında olan Spanoulis ise maçın sonunda yine şovunu yaptı.
Siena son çeyreğe önde girmeyi başarsa da bütün kontrolü ele geçiren efsane isim, son 3 dakikada yarattığı arka arkaya 8 sayıyla Olympiakos’un öne fırlamasını sağladı. Spanoulis, Siena’dan intikamını alırken sezon boyunca kimsenin şans vermediği Olympiakos, Final Four’daydı!
6- Olympiakos – Barcelona: 68-64 & CSKA Moskova – Olympiakos: 61-62
Sezon: 2011/12 sezonu – Final Four yarı final maçı
Performans: 21 sayı, 6 asist, 3 ribaund, 7/19 saha içi, 15 EFF
Olympiakos’un Final Four’a gelmesi büyük bir başarıydı ama İstanbul’daki Final Four öncesinde herkes, “çekirgenin yeteri kadar zıpladığını” düşünüyordu.
Şampiyonluğun favorileri, Barcelona ve CSKA Moskova’ydı ve iki takımın görkemli kadroları karşısında Pire ekibinin pek de şansı yok gibiydi.
Fakat Spanoulis ve arkadaşları tarihin bambaşka yazılmasını sağladı.
2010’da finalde Olympiakos’un daha güçlü bir kadrosu olmasına rağmen şampiyonluk Barcelona’ya gitmişti. İstanbul’daki yarı finalde ise roller tamamıyla değişti.
Tüm Avrupa’ya harika bir liderin nasıl olacağını gösteren Spanoulis, “güçlü” Barcelona karşısında Olympiakos’un son çeyreğe maçın içerisinde girmesini sağladı. Üstelik pek de iyi şut atmadığı bir gecede!
Yine de muhtemelen herkes son çeyrekte Katalanların üstünlüğü ele geçirmesini bekliyordu fakat Spanoulis’in henüz son sözü söylemediğinin kimse farkında değildi.
Son çeyrekte 8 sayı atarak Olympiakos’u önde tutan efsane isim, bitime 1 dakika kala el üstünden attığı o imza üçlüğüyle takımının 4 sayı farkla öne fırlamasını sağladı. Tüm Avrupa şaşkındı! Herkes finalde Barcelona’yı beklerken çekirge bir kere daha Spanoulis’le birlikte zıplamıştı.
Sezon: 2011/12 sezonu – Final Four final maçı
Performans: 15 sayı, 3 asist, (4/9 saha içi), 10 EFF
Olympiakos’un Barcelona’yı yenmesi güzel bir sürprizdi ama CSKA Moskova’yı geçmesi düşünülemezdi bile…
Biliyorsunuz; Rus devi, her zaman EuroLeague’in en güçlü kadrolarına sahip olmuştur ama o sezonki kadrosu onların standartlarına göre bile mükemmeldi. Neredeyse takımdaki 12 oyuncu da yıldızdı. O gece CSKA’da süre almayan Sammy Mejia, Olympiakos’ta olsa eminim ki Ivkovic çok memnun olurdu.
Hal böyleyken bu kadroyla Olympiakos’un CSKA yenmesi imkansızdı.
İlk 3 çeyrekte de bu açıkça ortadaydı. Maçı istediği gibi domine eden Rus devi, 19 sayı farkla öne geçmişti ve CSKA benchi şampiyonluk kutlamaları için sadece son 10 dakikanın bitmesini bekliyordu.
Fakat bu olmadı. Aksine bu sporun neden bu kadar özel olduğunu gösteren bir 10 dakika yaşandı.
O gece İstanbul’da Spanoulis ve arkadaşları, Avrupa basketbol tarihinde asla unutulmayacak bir şey yaparak CSKA’nın rüya kadrosunun şampiyonluk sevincini kursağında bıraktı. Sezon boyunca sürekli sallanan, Final Four bile yapması beklenmeyen Olympiakos, tarihi bir geri dönüşle 19 sayı farktan gelerek Printezis’in basketiyle şampiyon oldu.
Harcanan inanılmaz paralara rağmen 1997’den sonra o kupayı bir türlü kazanamayan Olympiakos, yerli çekirdeğin üzerine kurulmuş bu zayıf kadrosuyla şampiyonluğa ulaşıyordu. Basketbol gerçekten inanılmaz bir spor.
Kariyerinin ikinci şampiyonluğunu kazanan Spanoulis, haliyle bir kez daha MVP ödülünü havaya kaldıran isimdi. Sonuna kadar da hakkıydı.
O gece Spanoulis gerçek bir lider nasıl olur onu herkese gösterdi. Maçın son topunda şartlar ne olursa olsun herkes onun topu kullanmasını beklerken Printezis’e asist yapması bence çok cesur bir hareketti. İşler tam tersi olsa ve Printezis o şutu kaçırsa muhtemelen tüm Avrupa, Spanoulis’i korkak olmakla suçlayacaktı ama efsane isim, takım arkadaşına güvendi.
Gerçek bir lider böyle olur.
5- Olympiakos – Anadolu Efes: 82-72
Sezon: 2012/13 sezonu – Playoff serisi 5. maçı
Performans: 19 sayı, 5 asist, 6/13 saha içi), 18 EFF
Peri masalı gibi şampiyonluğun ardından tahmin edersiniz ki Pire’de hava günlük güneşlikti.
Spanoulis önderliğindeki Olympiakos, şampiyonluk sezonun aksine bu sefer playoff’a kadar çok rahat geldi. Pire ekibi, Barcelona dışında kimse karşısında zorlanmazken Spanoulis de harika bir sezon geçirerek kariyerindeki ilk ve tek normal sezon MVP ödülünü kazandı.
Playoff’ta ise rakipleri temsilcimiz Anadolu Efes‘ti.
Oktay Mahmuti yönetiminde iyi bir sezon geçiren lacivert-beyazlılar, uzun bir süre sonra playoff’a dönmüştü ama ev sahibi avantajıyla birlikte serinin favorisi Olympiakos’tu.
İlk iki maç da herkesin beklediği gibi oldu ve Pire’de hata yapmayan Olympiakos, seride 2-0 öne geçti ama Efes‘in pes etme niyeti yoktu. 3. maçı rahat kazanan lacivert-beyazlılar, 4. maçı da Jamont Gordon’un unutulmaz tipiyle kazandı ve seriyi bir anda son maç için Pire’ye taşıdı.
Spanoulis İstanbul’da hiç ortada değildi. Felaket oynayan efsane isim, iki maçta toplamda sadece 1 saha içi isabeti bulabilmişti ama ölüm kalım maçında sahne yine onundu.
İlk 3 çeyreği kontrol etmeyi başaran Efes, son çeyreğe önde girse de bu efsane adam son çeyrekte sahne aldı. Efes‘in son çeyrekte yakaladığı 8-0’lık seriye dur diyen Spanoulis, 19 sayı ve 5 asistlik performansıyla Olympiakos’u bir kez daha Final Four’a götürdü.
4- Olympiakos – Real Madrid: 100-88
Sezon: 2012/13 sezonu – Final Four final maçı
Performans: 22 sayı, 4 asist, 5/12 saha içi, 13 EFF
Peri masalını bir kere yazmanız sizin tarihine geçmeniz için yeterli olur. Peki ya üst üste iki kere yaparsanız?
Spanoulis ve arkadaşları, işte tam olarak bunu yaptı.
Herkes onların ne kadar tehlikeli bir takım olduğunu bilse de Londra’daki Final Four öncesi favori yine onlar değildi. Herkes muhteşem bir sezon geçiren Real Madrid‘in şampiyon olmasını bekliyordu. Onlar olamazsa ise ikinci aday yine Olympiakos değildi.
Fakat Spanoulis ve Olympiakos yine herkesin bu büyük konuşmalarını boşa çıkardı. Yarı finalde CSKA Moskova’yı rahat bir şekilde geçen Pire ekibi, finalde Real Madrid‘in karşısına çıkan takım oldu.
Final ise aslında herkesin beklediği gibi başladı.
Tüm sezon boyunca hücumda durdurulamaz olan Real Madrid, ilk 10 dakikada fırtına gibi eserek 27-10’la çeyreği önde kapattı. Bugün bile çok net bir şekilde hatırlıyorum; ilk çeyrekten sonra Olympiakos bu sefer yapamaz diye maçı kapatmıştım ben…
Yaptılar!
Genellikle düşük tempoda oynamasıyla bildiğimiz Pire ekibi, Real Madrid’in temposuna çıktı ve orada da onları yenebileceklerini herkese gösterdi.
Vassilis Spanoulis’in önderliğinde inanılmaz bir üç çeyrek oynayan Olympiakos, ilk çeyrekte 10 sayı attıktan sonra geri kalan üç çeyrekte 90 sayı atarak şampiyonluğun favorisi Real Madrid’i 100-88 ile geçti ve üst üste ikinci kez kimse onlardan beklemezken şampiyon oldu.
Kariyerinin üçüncü ve son şampiyonluğunu kazanan Spanoulis ise bir kez daha MVP ödülünü havaya kaldırdı.
3- CSKA Moskova – Olympiakos: 68-70
Sezon: 2014/15 sezonu – Final Four yarı final maçı
Performans: 13 sayı, 3 asist, 3 top çalma, 4/15 saha içi, 3 EFF
CSKA Moskova… Bu adamdan ne çekti be!
2013-2014 sezonunda playoff’ta Real Madrid‘e 5. maçta elendiği için Final Four göremeyen Olympiakos, bir sonraki sezon ise Avrupa’nın zirve organizasyonuna geri dönmeyi başardı.
Ev sahibi avantajı olmamasına rağmen playoff’ta Barcelona’yı yıkan Pire ekibi, Madrid’deki Final Four’da CSKA‘ın rakibi oldu.
Sezon boyunca çok iyi basketbol oynayan Rus devi, Final Four öncesinde yaptığı Andrei Kirilenko eklemesiyle birlikte favoriydi ama Spanoulis için kimin favori olduğu hiç bir zaman önemli olmadı. O hep bir şekilde CSKA’yı yıkmanın yolunu buldu.
Aslında o gece ilk üç çeyrek sahada felaket bir Spanoulis vardı. Sadece 2 sayı atabilen efsane isim, son 10 dakikaya girilirken 0/11 saha içiyle oynuyordu. Muhtemelen az sayıdaki CSKA taraftarı, “bugün de bu adamı yenemezsek, hiçbir zaman yenemeyiz” diye düşünmüştür.
Yenemediler…
Rus devi, son 3 dakikaya 63-54 önde girmeyi başarmasına rağmen Spanoulis, bir anda rüzgarı tersine çevirdi.
O ana kadar hiç saha içi isabeti bulamayan efsane isim, son üç dakikada 4/4 ile oynayarak 11 sayı attı ve gitti denilen maçı geri çevirmeyi başardı. Attığı her şut inanılmaz zordu ama bitime 9 saniye kala soktuğu en zoruydu.
Skor 66-66’yken bir adım geriye çekilen Spanoulis, el üstünden üçlüğü gönderdi ve maçı getiren üçlüğü sokarak takımını finalde götürdü.
Finalde bu sefer çekirge zıplamadı ve ev sahibi olan Real Madrid, finali kazanarak şampiyonluğu kazandı ama Spanoulis’in yarı finalde yaptıkları o haftasonun en özel olayıydı.
2- Anadolu Efes – Olympiakos: 62-74 & Olympiakos – Anadolu Efes: 87-78
Sezon: 2016/17 sezonu – Playoff serisi 4. maçı
Performans: 18 sayı, 4 asist, 6/13 saha içi, 17 EFF
Vassilis Spanoulis’ten çok çekenlerde birinci sırada CSKA Moskova varsa, ikinci sırada ise maalesef temsilcimiz Anadolu Efes vardır.
Çünkü bu özel adam iki kere lacivert-beyazlıların, Final Four ümitlerini yıktı.
Üstelik 2017’de olanlar çok da sinir bozucuydu. 2013’te Olympiakos, Efes‘i 5. maçın sonunda elemişti ama seri içerisinde denge hiç onların aleyhine bozulmamıştı. Efes, 2017’de ise bunu başardı. 2. maçı Alex Kirk’in basketiyle kazanan temsilcimiz, İstanbul’daki ikinci maçı da kazanarak seride 2-1 öne geçmeyi başardı.
Serinin 4. maçında ise aslında ikinci yarıya kadar sorun yoktu. Efes sadece 3 sayı farkla önde olsa da daha iyi oynayan taraftı fakat bu adam bir kez daha sahne alarak her şeyi değiştirdi.
Doğuş’un insanüstü savunmasına rağmen sanki karşısında hiç kimse yokmuş gibi davranan Spanoulis, önce üçüncü çeyrekte arka arkaya attığı sayılarla Olympiakos’un skorda bir anda öne fırlamasını sağladı. Sonra ise öldürücü darbe geldi.
Son çeyrekte maç ortadayken bireysel yetenekle arka arkaya 5 sayı atan Kill Bill, Efes’i yıkarak seriyi bir kez daha Pire’ye taşıdı.
Sezon: 2016/17 sezonu – Playoff serisi 5. maçı
Performans: 22 sayı, 6 asist, 6/13 saha içi, 22 EFF
Bir yerde tamam ya da devam maçı oynanıyorsa ve sahada Spanoulis varsa, onun karşılaşmaya damga vurmaması imkansızdır.
2016-2017 sezonunda da maalesef öyle oldu.
İlk yarıyı önde kapatan Efes, Final Four için şansını sonuna kadar zorlasa da Avrupa’nın en büyük lideri, bu ihtimalin gerçek olmasına izin vermedi. Özellikle ilk yarıda harika oynayan Spanoulis, 22 sayı ve 6 asistlik performansıyla lacivert-beyazlıları bir kere daha dışarıya itti.
1- Olympiakos – CSKA Moskova: 78-82
Sezon: 2016/17 sezonu – Final Four yarı final maçı
Performans: 14 sayı, 6 asist, 4/10 saha içi, 13 EFF
Yine CSKA Moskova, yine büyük bir sürpriz ve yine Vassilis Spanoulis!
2016’da Berlin’de Fenerbahçe Beko ve CSKA Moskova arasındaki unutulmaz final sonrasında, 2017’de bütün Avrupa, başta da Fenerbahçe taraftarı finalde rövanşı bekliyordu.
Fakat bu adam yine herkesin beklentilerini bozdu.
İlk üç çeyrekte yine ortalıklarda yoktu. O ana kadar 0/6 saha içiyle oynayan Kill Bill’in sadece 4 sayısı vardı fakat son anlarda içindeki o liderlik yine ortaya çıktı.
Bir kez daha CSKA Moskova karşısında unutulmaz bir maç sonu oynayan yıldız isim, son çeyrekte 4/4 saha içiyle 10 sayı atarak CSKA’nın finale çıkma ümitlerini tek başına gitti, çöpe attı.
Spanoulis, öldürücü darbeyi ise bu sefer bitime 2 dakika kala vurdu.
Bir kez daha bir adım geriye atan Spanoulis, o imza üçlüğüyle Khrayapa’nın üstünden üçlüğü gönderdi ve Olympiakos’u 7. yılında 4. kez finale götürdü.
Finalde ise 2014’ün bir benzeri oldu.
Ev sahibi olan Fenerbahçe, maçı domine ederek tarihindeki ilk şampiyonluğu kazandı.
EKSTRA
Olympiakos – Fenerbahçe Beko: 87-96
Sezon: 2019-2020 sezonu 17. hafta maçı
Performans: 4157 sayı!
Biliyorsunuz, genellikle “en iyi 10 maç” listelerine oyuncuların kaybettiği maçları koymuyoruz ama bu karşılaşmayı koymasak olmazdı.
Aslında uzaktan baktığımızda Pire’de geçtiğimiz sene Ocak ayında oynanan karşılaşmanın pek özel bir yanı yoktu. Olympiakos’un kötü oynadığı gecede Fenerbahçe, Leo Westermann’ın özel performansıyla kazandı. Hatta Spanoulis içinde bireysel olarak pek iyi bir gece değildi ama bütün bunların hepsi uzaktan baktığınızda geçerli…
Yakından baktığınız zaman ise o gece Spanoulis tarihe geçti.
Modern EuroLeague’in en unutulmaz skorerlerinden biri olan Kill Bill, o gece en iyisi olduğunu tarihe yazdı ve attığı 14 sayıyla Juan Carlos Navarro’nun kariyerindeki 4152 sayıyı geçerek modern dönemde en çok sayı atan oyuncu ünvanını almayı başardı.
O geceden sonra da durmayan Spanoulis, şu anda 4239 sayıyla farkı açtı. 5000 sayı barajı açıkçası biraz zor duruyor ama biliyorsunuz, yaparsa yine o yapar!
Basketbol kariyerine 38 yaşında son noktayı koyan Vassilis Spanoulis, basketbolseverlerin aklında göstermiş olduğu muazzam performanslar ve kazandığı kupalarla şüphesiz hep hatırlanacak.
Eurohoops Fırın’daki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!