by Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Avrupa basketbolunun efsane isimlerinden Vassilis Spanoulis, geride bıraktığımız yaz döneminde Yunanistan Milli Takımına katılmak için hazırlık yaparken yaşadığı sakatlığın ardından basketbolu bırakmıştı. Spanoulis şüphesiz kariyeri boyunca birçok özel maç oynadı, birçok kez basketbolseverlerin aklına kazınacak performanslara imza attı.
Modern EuroLeague’in en iyi oyuncusu kim sorusuna Vassilis Spanoulis cevabı vermek için bir sürü nedenimiz var.
Bir kere kariyeri büyük başarılarla dolu… Efsane ismin görkemli kariyerinde tam 3 şampiyonluk ve bunun karşılığında 3 tane Final Four MVP’liği ödülü var. Üstüne üstlük bu 3 şampiyonluktan 2’si kimse onlara imkan vermezken geldi.
Keza bireysel istatistikler de ondan yana! Sonuçta Modern dönemde en çok sayı atan, asist yapan, verimlilik puanı üreten oyuncudan bahsediyoruz.
Aslında bakarsanız, bu iki sebep de onun modern dönemin en iyisi olarak adlandırılması için yeterli ama bence bir durum, bu iki sebebin de önünde…
Vassilis Spanoulis, EuroLeague’in tarihini, dengelerini değiştiren bir oyuncu!
Onun 2010 yazında sürpriz bir şekilde Panathinaikos‘tan Olympiakos’a geçişini sıradan bir ihanet olarak düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Onun bu kararı EuroLeague’in bütün geleceğini belirledi.
Asla kazanamayan, Panathinaikos‘un altında ezilen Olympiakos, bu dönemin en başarılısı oldu. Atina’da her şeyi değiştiren Zeljko Obradovic‘in Fenerbahçe‘ye geçişi yine Spanoulis’in tetiklemesiyle gerçekleştirdi. Keza son 10 yılda CSKA‘nın, Real Madrid‘in yaşadığı bütün değişimler ondan kaynaklandı.
Yani Spanoulis bu ligin kaderiyle oynadı. Bu yüzden de en iyisi olmayı hak ediyor.
Eurohoops Fırın, Avrupa basketbolunun efsane isminin en özel maçlarını sizler için derledik.
İşimiz gerçekten çok zordu. Bu adamın kariyerinde o kadar çok özel performans ve maç var ki; listeyi 10 maç değil, 20 ve hatta 25 maçlık bir şekilde bile hazırlayabilirdik. Bu sebeple daha önce Jasikevicius dışında diğer oyunculara yapmadığımız bir şeyi yapmak zorunda kaldık ve birbirine yakın tarihte, hikayesi olan maçları birleştirdik. Bunu yapmasaydık gerçekten çok özel performansları dışarıda bırakmak zorunda kalacaktık. Ki bu haliyle bile çok özel performansları, kariyer rekorlarını bu listeye alamadık. Düşünün ne kadar zorlandığımızı…
Neyse, lafı daha fazla uzatmadan karşınızda Spanoulis’in modern dönemdeki en iyi 10 maçı:
NOT: En iyi 10 maç verimlilik puanı üzerinden değil, maçların önemi ve anlamı üzerinden belirlenmiştir. Ayrıca sıralama, maçların tarihlerine göre düzenlenmiştir.
NOT – 2: Liste modern döneme göre hazırlanmıştır. Modern dönemin dışında kalan Union Olimpija maçları bu nedenle listeye alınmamıştır.
Nando De Colo’nun EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Bogdan Bogdanovic’in EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Dimitris Diamantidis’in EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Juan Carlos Navarro’nun EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Sarunas Jasikevicius’un EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Mirsad Türkcan’ın EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Ekpe Udoh’un EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Shane Larkin’in EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Bryant Dunston’ın EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Jan Vesely’in EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
Nemanja Bjelica’nın EuroLeague Kariyerindeki En İyi 10 Maçı
10- Panathinaikos – CSKA Moskova: 92-82
Sezon: 2005/06 sezonu – Normal sezon 2. hafta maçı
Performans: 28 sayı, 3 asist, 10/11 saha içi, 32 EFF
Vassilis Spanoulis’in tüm kariyeri boyunca en çok sevdiği rakip, her zaman CSKA Moskova olmuştur. Yazı boyunca da buna şahit olacaksınız.
Efsane isimle CSKA Moskova arasındaki bu hikaye, Spanoulis’in kariyerinin en başından beri var.
Maroussi’de parladıktan sonra 2005’te malumun ilanı olarak Yunanistan’ın iki büyük takımından biri olan Panathinaikos’un yolunu tuttu. Kill Bill, henüz EuroLeague’deki 2. maçından ne kadar özel bir yetenek olduğunu tüm Avrupa’ya gösterdi.
OAKA’da oynanan maçta Panathinaikos’un rakibi görkemli kadrosuyla CSKA Moskova’ydı.
Spanoulis ise bu güçlü rakip karşısında kusursuza çok yakın bir performans sergiledi. O gece sadece tek bir şut kaçıran efsane isim, CSKA Moskova potasına tam 28 sayı bırakarak tüm Avrupa’ya “merhaba, ben geldim” dedi.
Üstelik Spanoulis’in o geceki performansı sadece sayılarla ilgili de değildi.
CSKA, OAKA deplasmanında son çeyreğin başında 6 sayı öne geçse de çaylak Spanoulis, takımını ayağa kaldırdı ve harika bir performansla takımının geriden gelip maçı kazanmasını sağladı.
CSKA’ın Spanoulis’ten neler çekeceği daha en başında belliymiş, değil mi?
9- Olympiakos – Panathinaikos: 82-84 & Panathinaikos – CSKA Moskova: 73-71
Sezon: 2008/09 sezonu – Final Four yarı final maçı
Performans: 18 sayı, 3 ribaund, 6/10 saha içi, 12 EFF
Spanoulis’in Panathinaikos‘taki çaylak sezonu oldukça dikkat çekici olsa da sonraki yıllar pek de istediği gibi geçmedi.
2006’da playoff’ta yaşanan hayal kırıklığı sonrasında Yunan yıldız, NBA’in yolunu tuttu. Bu macerası ise tam bir hayal kırıklığıydı. Efsaneleşmiş, “koç, ben Avrupa’nın T-Mac’yim” sözüne rağmen Spanoulis, bir türlü Houston’da şans bulamazken Panathinaikos‘un onun yokluğunda Dimitris Diamantidis’in liderliğinde EuroLeague şampiyonu oldu.
1 yıllık hatadan sonra Spanoulis geri döndü ama şartlar eskisi gibi değildi.
O yıl Panathinaikos, tarihe geçen Diamantidis – Spanoulis – Saras üçlüsünü kursa da ilk yıl tam bir hayal kırıklığıydı. Şampiyonluğun büyük favorisi Panathinaikos, Top-16’da havlu atmıştı. İkinci yıl da dengelerin oturması onun adına bir hayli zaman aldı.
Avrupa’nın en iyi skorerlerinden biri olmasına rağmen yıldız isim, takımın hücumun merkezinde değildi. En azından playoff’a kadar…
Playoff’la birlikte ise öne çıkmaya başladı. Siena karşısında oynanan seride takımın en skoreri olan Spanoulis, Final Four’da hiç yavaşlamadı. Yarı finalde unutulmaz Olympiakos derbisinde maçın yıldızları belki Saras ile Pekovic’ti ama en kritik anlarda yine onun imzası vardı. Özellikle de maçın bitimine 4 dakika kala attığı üçlük, karşılaşmanın kırılma anlarından biriydi.
Sezon: 2008/09 sezonu – Final Four final maçı
Performans: 13 sayı, 5/10 saha içi, 5 EFF
2009’da Berlin’de oynanan final ise bana göre modern dönemin en unutulmaz iki finalinden biriydi. Güç dengesi olarak bakarsak belki de en iyisiydi.
Hem Panathinaikos hem de CSKA, tarihlerinin en iyi kadrolarıyla orada yer alırken ortaya basketbol açısından bir ziyafet çıktı.
Obradovic‘in Panathinaikos’u ilk yarı kelimenin tam anlamıyla domine ederken soyunma odasına tam 20 sayı önde gitti. Tabii ki CSKA pes etmedi ve harika bir savunmayla maça geri döndü ve son anlar nefes kesti.
Spanoulis ise bu özel karşılaşmanın iki yıldızından biriydi.
İlk yarıda Panathinaikos’un farkı açmasında büyük bir rol oynayan yıldız isim, ikinci yarıda ise CSKA’ın geri döndüğü anlarda doğru işleri yaparak Panathinaikos’un zafere ulaşmasında büyük bir rol oynadı.
O gece takımı adına en skorer iki isimden biri olan Spanoulis, bu zaferle birlikte kariyerinin ilk EuroLeague şampiyonluğunu kazanırken bu unutulmaz Final Four’un MVP ödülünü de havaya kaldırdı.
8- Olympiakos – Bilbao Basket: 88-81 & Olympiakos – Galatasaray: 88-81
Sezon: 2011/12 sezonu – Normal sezon grubu 6. hafta maçı
Performans: 29 sayı, 6 asist, 8/12 saha içi, 34 EFF
Büyük bir ihanet, kumar veya başkaldırış!
Vassilis Spanoulis’in Panathinaikos’tan Olympiakos’a geçişini bu 3 kelime üzerinde de anlatabilirsiniz.
Ben ise en çok başkaldırışı seviyorum.
Çünkü bugünden konuşması kolay olsa da Spanoulis’in tarihe geçecek olan Olympiakos’a transfer olma kararı gerçekten çoğu kişinin yapamayacağı kadar cesur bir tercihti.
Sonuçta ezeli rekabetin diğer tarafında Panathinaikos’ta başarılıydı. Tarihin en büyük koçuyla 2 şampiyonluk kazandı ve birliktelikleri devam etseydi daha fazlası rahatlıkla gelebilirdi. Olympiakos ise ne yaparsa yapsın, ne kadar para öderse ödesin bir türlü Panathinaikos’un bu hegemonyasını kıramayan bir haldeydi.
Hal böyleyken ve iki tarafın arasındaki bitmek bilmeyen nefreti düşünürsek 2010 yazında Atina’dan Pire’ye geçmek büyük bir kumardı. Üstelik ilk başta bu kumar tutmadı da…
İlk yılında Spanoulis, kırmızı beyaz formayla Siena faciasını yaşarken Panathinaikos ise Obradovic’in Barcelona karşısında yaptığı büyük gövde gösterisiyle bir kez daha şampiyonluğa uzandı. Yetmedi, üstüne bir de Yunanistan’da yaşanan ekonomik krizle birlikte Olympiakos bütçe küçültmek zorunda kaldı.
Her şey karanlıktı ama modern dönemin bana kalırsa en büyüğü olan Spanoulis, bu karanlıktan ayağa kalkmayı başardı.
2012’de Ivkovic’ın yerli çekirdek üzerine dizayn ettiği kadroya harika bir şekilde liderlik etti efsane isim ve bu gözlerin gördüğü en özel bireysel sezonlarından birini geçirdi.
O sezondan bu listeye rahatlıkla 5-6 maç girebilir ama biliyorsunuz, yerimiz dar ve bu sebeple de iki özel maçı bir yere getireceğiz.
İlk olarak normal sezonda oynanan Bilbao maçı…
Belki normal sezondaki o grubu hatırlarsınız. Hani Fenerbahçe‘nin sadece 6 maç kazanarak lider tamamlamayı başardığı o grup! Belki de tarihin en çekişmeli normal sezon gruplarından biriydi ve bir galibiyet ya da bir yenilgi her şeyi değiştirebilirdi.
Spanoulis ise o grubun 6. haftasında takımının muhtemel bir dram yaşamasını önledi.
İlk 5 maç sonunda sadece 2 galibiyet alabilen Olympiakos’un o akşam mutlaka kazanması gerekiyordu fakat kader bu ya grubun sürpriz takımı Bilbao karşısında son çeyreğe geride girdiler. Olası bir mağlubiyet Olympiakos’un şampiyonluk sezonu erkenden bitirebilirdi.
Efsane isimse tam o anda sahne aldı.
O ana kadar 11 sayıyla oynayan Spanoulis, son çeyreğe tam 17 sayı sığdırdı. TAM 17! Bunun yanına son çeyrekte yaptığı iki asisti de eklersek Olympiakos’un son çeyrekte attığı 28 sayının 22’si ondan gelmiş oldu. İnanılmaz…
O gece Spanoulis böylesine büyük bir performans ortaya koymasa Olympiakos için her şey erkenden bitebilirdi ve tarih bambaşka yazılabilirdi ama bu adam buna izin vermedi.
Sezon: 2011/12 sezonu – TOP-16 grubu 6. hafta maçı
Performans: 20 sayı, 8 asist, 4 top çalma, 8/13 saha içi, 27 EFF
Spanoulis’in o sezon Olympiakos’u uçurum kıyısından döndürdüğü tek maç Bilbao karşılaşması sanıyorsanız, yanılıyorsanız.
Aynısını TOP-16’da temsilcimiz Galatasaray karşısında da yaptı.
TOP-16’da sadece Anadolu Efes‘i mağlup edebilen Olympiakos’un playoff’a kalmak için mutlaka Galatasaray‘ı 2 sayı farkla devirmesi gerekiyordu. Bu tamam mı ya da devam mı maçının yıldızı kim oldu tahmin?
Maça inanılmaz başlayan Spanoulis, daha ilk dakikada yaptığı 7 sayılık katkıyla bu gece buradan kendi takımının çıkacağını gösterdi.
Efsane isim, maçın devamında da hep aynı kararlıkla oynadı ve ne zaman Galatasaray, yaklaşmaya çalışsa temsilcimize dur dedi. O gece 20 sayı ve 8 asistle takımın açık ara en iyisi olan Spanoulis, Olympiakos’un sahadan 88-81’le galip ayrılmasını sağlayarak playoff’un kapılarını açtı.
7- Olympiakos – Montepaschi Siena: 76-69
Sezon: 2011/12 sezonu – Playoff serisi 4. maçı
Performans: 19 sayı, 2 asist, 5/9 saha içi, 20 EFF
2011’de Montepaschi Siena’nın playoff’ta Olympiakos’a yaşattığı hezimet, tarihin en unutulmaz olaylarından biri!
Şampiyonluk için büyük paralar akıtan Olympiakos, görkemli kadrosuyla serinin büyük favorisiydi. İlk maçta alınan 89-41’lik unutulmaz galibiyet sonrasında ise herkes, bu serinin düşünüldüğünden de kolay olacağını düşündü ama hiç de öyle olmadı.
İnanılmaz bir şekilde ayağa kalkan Siena, sonraki 3 maçta da Pire ekibini devirerek Final Four’a gitti.
Bir yıl sonra ise Olympiakos’un karşısında yine İtalyan ekibi vardı. Şartlar ise bu sefer tam tersiydi. Olympiakos playoff’a kadar düşe kalka gelirken Siena’nın ev sahibi avantajı vardı.
Fakat biliyorsunuz, Spanoulis her zaman intikamları sevmiştir. Bu seride de bunu tüm Avrupa’ya gösterdi.
Serinin ilk maçında Olympiakos, Printezis’in harika performansıyla ev sahibi avantajını çaldı. Pire’deki 4. maç öncesi Olympiakos’un 2-1 üstünlüğü vardı ve işler onların lehine bitecekse burada bitmeliydi.
Bunun oldukça farkında olan Spanoulis ise maçın sonunda yine şovunu yaptı.
Siena son çeyreğe önde girmeyi başarsa da bütün kontrolü ele geçiren efsane isim, son 3 dakikada yarattığı arka arkaya 8 sayıyla Olympiakos’un öne fırlamasını sağladı. Spanoulis, Siena’dan intikamını alırken sezon boyunca kimsenin şans vermediği Olympiakos, Final Four’daydı!