Tarihin İlk Süper Takımı: 2003-04 Los Angeles Lakers’ın Hikayesi

24/Ağu/20 10:34 Ağustos 24, 2020

admin69

24/Ağu/20 10:34

Eurohoops.net

Karl Malone, 19-5’lik dereceye sahip olan Los Angeles Lakers’ın Phoenix Suns karşısında 20. galibiyetini almaya çalıştığı maçın ilk anlarında sağ dizinden sakatlandı ve sonraki 39 maçı kaçırdı. Bu maçlarda 22 galibiyet 17 mağlubiyet alan Lakers, uzun oyuncunun kadroya dönüşünden sonra oynadığı maçları ise 14-4 ile geride bıraktı.  Rick Fox: Sezona muhteşem başlamıştık. Herkes bizden nasıl […]

by Ric Bucher, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 26 Mayıs 2015 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Üst üste dördüncü şampiyonluk macerası 2003 yılında playoff ikinci turunda San Antonio Spurs karşısında alınan mağlubiyet ile sona eren Los Angeles Lakers, bir sonraki sene daha güçlü bir kadro kurabilmek için efsanevi isimler Gary Payton ve Karl Malone’u kadrosuna kattı. 

Bu hamleler, Kobe Bryant’ın Colorado’daki bir otel çalışanının yıldız oyuncuyu cinsel saldırı suçu iddiasıyla şikayet etmesinden sadece iki hafta sonra gerçekleşti. Kobe, o dönemde suçlu bulunması halinde hapse atılma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Bu yüzden sezonun yarısı boyunca devam eden davalara katılabilmek için Kobe, düzenli olarak Colorado’ya gitmek zorundaydı.

Bu esnada Kobe ile takımın diğer süperyıldızı Shaquille O’Neal arasındaki gerginlik de her geçen gün daha da tırmanıyordu. Kobe, bir sonraki yaz sözleşmesi bitince takım değiştirmeyi düşünürken Shaquille O’Neal ise Lakers’tan yüklü bir kontrat almanın peşindeydi. Tüm bunlarla birlikte Phil Jackson’ın da kontratı sezon ile birlikte sona erecekti. 

Bunca kargaşanın içinde başlayan Los Angeles Lakers’ın 2003-04 hikayesini ise tanıkları anlattı. Süper takımlar döneminin belki de ilk temsilcisi olan Los Angeles Lakers, NBA Finallerinde Detroit Pistons’a 4-1 ile mağlup olarak büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. 

Lakers sign Gary Payton and Karl Malone, two future Hall of Famers

Shaquille O’Neal: Birçok kişi Gary Payton ve Karl Malone’un takıma katılmasında benim nasıl bir payım olduğunu soruyordu. Bu sorunun cevabı çok basit, benim sayemde Los Angeles’a geldiler. 

Mitch Kupchak, Lakers genel menajeri: Hem Gary hem de Karl’ı kadroya katmamız çok gerçekçi bir ihtimal değildi çünkü maaş sınırının üstündeydik. Gary’nin menajeri Aaron Godwin, Karl’ın menajeri ise Dwight Manley’di. Karl’ı takıma katmak üzerine Dwight ile konuştuktan birkaç gün sonra beni geri arayıp “Hem Gary hem de Karl’ın Los Angeles’a gelmesi hakkında ne düşünüyorsun?” diye sormuştu. 

O dönemde iki çeşit istisnai kontrat vardı. Biri 5, diğeri ise 1 milyon dolar civarındaydı. Karl, gerçekleştirdiğimiz görüşmeler sonucunda yıllık 1 milyon dolardan 2 yıllık kontrat imzalamaya sıcak bakmıştı. Bu da 5 milyon dolarlık kontratı Gary’e verebileceğimiz anlamına geliyordu. Daha sonra ben Gary’nin menajeri Aaron’ı aradım ve “Hem Karl hem de Gary’yi kadroya katmak istiyoruz.” dedim. O bunun muhteşem bir fikir olduğunu düşünmüştü. Dr. Buss, iki oyuncuyu da çok seviyordu. Ancak biz hiçbir zaman Karl’ın Los Angeles’ta oynamaya sıcak baktığını düşünmemiştik. Gary’nin burada oynamak istediğine dair şeyler duymuştuk. 

Shaquille O’Neal: Haftada birkaç kez hem Gary hem de Karl ile telefonda konuşuyordum. Gary’yi ikna etmek daha kolaydı çünkü o Seattle’dan ayrılmayı kafasına koymuştu. Karl Malone’u ikna etmek ise biraz daha zordu ama sonunda bunu başarmıştık. 

John Black, Lakers’ın Halkla İlişkiler Departmanı Başkanı: İkisiyle de sözleşme imzaladığımız gün Westwood taraflarında bir otel odası tutmuştuk. Bu benim sorumluluğumdaydı. Otel odasında bir faks makinesinin olması gerekiyordu. Gary, menajeriyle birlikte bizim yanımızdaydı ancak Karl şehir dışındaydı. Bu yüzden sözleşmeyi Karl’e fakslayacaktık ve o bize imzalayıp geriye gönderecekti. Daha sonra biz de bu sözleşmeyi lig yönetimine yollayacaktık. Daha sonra aynı işlemi Gary için de tekrarlayacaktık. Her şeyi planlamıştık. O ana kadar hem oyuncularla hem de menajerlerle sözlü olarak anlaşmıştık ama son ana kadar her şey değişebilirdi. Bu yüzden o gün Mitch’in baya gergin olduğunu hatırlıyorum. Adeta bir soygun gerçekleştirmiştik ve şampiyonluk için çok ciddi bir şansımız olduğunu düşünüyorduk. 

Tayshaun Prince, Detroits Pistons forveti: Anlaşmalar imzalandığında “Lakers şampiyon oldu bile” diye düşünmüştüm. O esnada ne kadar iyi bir takım olabileceğimizi bilmiyorduk. Henüz Rasheed Wallace, takıma katılmamıştı ve daha iyi bir kadroya sahip olabilmek için takas yapacağımızı da bilmiyorduk. Bu yüzden sezon başında Lakers net şekilde favoriydi. 

Jeanie Buss: Takımı tekrar şampiyonluk seviyesine çıkarmak istiyorduk ve taraftarlarımızın da ilgisini çekecek hamleler yapmıştık. Gerçekten heyecan uyandırıcı bir dönemdi. 

Mark Heisler: Antrenman kampı başlamadan bir hafta önce gazetedeki her departmanın yer aldığı bir toplantı gerçekleştirdik. En az 30 kişinin katıldığı toplantıda Lakers’ı sene boyunca nasıl takip edeceğimizi konuşuyorduk. O anda “Bu, parçası olduğum en kötü şey olacak” diye düşünmeye başlamıştım. 

Rick Fox, Lakers forveti: Yaşadığım sakatlığın ardından antrenman kampına yetişebilmek için elimden gelen her şeyi yapmıştım. Yetişebilmem çok gerçekçi bir hedef değildi ama yine de elimden geleni yaptım. O dört ismin yanındaki beşinci isim olmak istiyordum. Tarihin en iyi takımlarından birisi olarak anılacak bu kadronun parçası olabilmek için kendimi yeniden sakatlamayı bile göze almıştım. 

Devean George, Lakers forveti: Ben bu oyuncuları izleyerek büyümüştüm, o yüzden yaşananlar çok çılgınca geliyordu. Bu isimlerle beraber oynamak ve onlardan bir şeyler öğrenebilmek gerçekten inanılmazdı. Birbirimize alışmamız için çok zamanımız yoktu fakat antrenman kampının ilk gününden itibaren sanki 10 yıldır beraber oynuyorlarmış gibi bir havaları vardı. İlk günden herkes birbiriyle şakalaşmaya, sohbet etmeye başlamıştı bile. 

There were plenty of good times throughout the season.

Luke Walton, Lakers forveti: O dönemde antrenman kamplarına tecrübeli oyuncular daha geç gelirdi. Bu yüzden ilk birkaç gün kampta sadece genç oyuncular ve Phill vardı. Daha sonra takımın tecrübeli isimleri geldi ve hep beraber takım yemeği yedik. Shaq, Karl, Kobe ve GP, o yıl boyunca benim içlerinden hangisinin çaylağı olacağım konusunda açık arttırmaya giriştiler. Babam (Bill Walton) yüzümden hepsi sene boyunca bana işkence etmek istiyordu. En sonunda Karl Malone, onun çaylağı olmam için yaklaşık 15 bin dolar ödedi. 

Milwaukee’ye seyahat ettiğimiz bir deplasman maçını hatırlıyorum, dışarıda deli gibi kar yağıyordu. Karl bana geldi ve bir markanın kulaklıklarından istediğini söyledi. Herkese sordum ama o kulaklıkları bulamamıştım. Sonra Karl’a gittim ve sokağın karşısındaki dükkanda 20 dolarlık kulaklıklar bulduğumu söyledim. O da bana “Eğer benim 20 dolarlık bir oyuncu olduğumu düşünüyorsan o kulaklıkları alabilirsin” dedi. Bunun üstüne 30 dakikalık bir taksi yolculuğunun ardından istediği kulaklıkları buldum ve satın aldım. Ertesi gün uçaktan inerken Karl Malone’u bir sandalyede otururken gördüm. Beni tekrar kulaklık almaya yollamıştı…

Rick Fox: Los Angeles’tan Hawaii’ye uçarken bile herkesin kendi egosu ve karakteri olduğu belliydi, yıldızların hepsi sezondan beklentilerinin neler olduğunu anlatıyordu. Takımda süperyıldız olmayan ama daha önce üç tane şampiyonluk kazanmış oyuncular vardı. Ben bir süperyıldız değildim, Derek Fisher bir süperyıldız değildi. Ancak Los Angeles’ta herkes bize süperyıldız gibi davranıyordu, çünkü üç kez şampiyon olmuştuk. Daha sonra Gary Payton ve Karl Malone şehre geldi. Biz üç kez şampiyon olmuştuk ama onların seviyesinde yıldızlar değildik, onların hiç şampiyonluğu yoktu ama kendilerini bizden daha üstün görüyorlardı. Bu bir takım sporu ama bireysel başarı da bu tarz durumlarda çok büyük önem taşıyor. 

Gary Payton, Lakers guardı: Karl ve ben bu takımın bir parçası olmak için maaşlarımızda indirime gitmiştik. Artık ikimiz de şampiyonluk kazanabileceğimiz bir yerde oynamak istiyorduk. 

John Black: Beatles’ın meşhur Abbey Road albüm kapağını hatırlarsınız. Medya gününden önce dört yıldızımızın yer aldığı benzer bir poster yaptırmak istemiştim. Ben bu konu üzerine Gary ve Karl ile konuşmaya fırsat bile bulamadan Shaq, kesinlikle bunu yapmayacağını söyledi. Sonuç olarak dördünün beraber bir fotoğrafını çekip onun posterini yaptırdık ama Abbey Road fikrimiz boşa gitti. Shaq o zamanlar yaşananlardan dolayı çok mutlu değildi ve hareketlerinden de bu belli oluyordu. 

The Lakers dealt with injury issues all year.

Gary Payton: Antrenman kampı için Hawaii’ye gittiğimizde Phill bizi paintball oynamaya götürdü. O zaman baya eğleniyorduk. Ancak daha sonra medyada hakkımızda haberler çıkmaya başladı ve herkes kendi kendine takılmaya başladı. Bir yerden sonra bir arada olmak o kadar da eğlenceli olmamaya başlamıştı. Sezona 18-3’lük bir dereceyle başlamıştık fakat daha sonra Karl sakatlandı. O dönemde hücumumuzu Karl kontrol ediyordu. Üçgen hücumunun merkezinde Karl vardı ve etrafındaki herkesin, özellikle benim daha rahat oynamamı sağlıyordu. Karl daha önce kariyerinde hiç sakatlanmamıştı ve o yıl yaşadığı sakatlık kolay başa çıkılacak bir şey de değildi. Daha önce hayatı boyunca hiç maç kaçırmamıştı.

Luke Walton: Karl, kariyerim boyunca sahip olduğum en iyi takım arkadaşlarından bir tanesiydi. Komik birisiydi ve çok sıkı çalışırdı. Takım için en iyisi neyse onu yapmaya çalışırdı. Harika bir karakteri vardı ve genç oyunculara sürekli yardımcı olmaya çalışıyordu. 

Sakatlandıktan sonra onun gibi bir mentora sahip olmamak bizi olumsuz etkilemişti. 

Karl Malone, 19-5’lik dereceye sahip olan Los Angeles Lakers’ın Phoenix Suns karşısında 20. galibiyetini almaya çalıştığı maçın ilk anlarında sağ dizinden sakatlandı ve sonraki 39 maçı kaçırdı. Bu maçlarda 22 galibiyet 17 mağlubiyet alan Lakers, uzun oyuncunun kadroya dönüşünden sonra oynadığı maçları ise 14-4 ile geride bıraktı. 

Rick Fox: Sezona muhteşem başlamıştık. Herkes bizden nasıl bir performans bekliyorsa onu sahaya yansıtıyorduk. Ancak daha sonra Karl sakatlanınca zorluklar yaşamaya başladık. Sürekli olarak kendi aramızda nasıl oynamamız gerektiğine dair tartışıyorduk. Bir yerden sonra Kobe’nin davası, neredeyse her hafta takım içerisinde tartıştığımız bir konu haline geldi ki bu olay medya ve gazetelerde de sık sık gündeme geliyordu. 

Mark Heisler: Kobe, bir maça direkt olarak Aspen’den gelip muhteşem bir performans sergilemişti. Ama gerçekten çok yorgundu bu yüzden ona devre arasında bol bol su veriyorlardı. Bu olaylar, takımı daha da yakın hale getirdi. Bir maçtan önce ısınmalarda Kobe’ye yaz döneminde opsiyonunu kullanıp serbest kalacak mısın diye sorduğumda “Bilmiyorum” cevabını vermişti. Bir anda Lakers’ta kalmayı düşünmeye başlamıştı. 

Yaz döneminde dizinden ve omzundan ameliyat geçirmesiyle birlikte düzenli olarak tecavüz suçlaması sebebiyle mahkemeye gitmesine rağmen Kobe, sezon boyunca 65 maçta forma giydi. Bazen maçlara direkt olarak Colorado’dan geliyordu. Kobe’nin inanılmaz performansları arasında normal sezonun son gününde Portland Trail Blazers’a attığı iki son saniye basketi ve uzatmada gelen galibiyet de vardı. 

Kobe Bryant at a pretrial hearing in March 2004.

Kobe Bryant: Çok kilo vermiştim ve bununla birlikte omzum ile dizimden de ameliyat geçirmiştim. O seviyede oynayabilmek gerçekten inanılmaz bir şeydi. Dava sebebiyle yaşadığım stresi tarif etmemin imkanı yok. Biri benim hayatımı etkileyecek bir şeydi diğeri ise sadece bir oyundu. Bu ikisini kıyaslamam mümkün değil. Basketbol o dönemde benim sığınağım haline gelmişti. 

Derek Fisher, Lakers guardı:  Bu konu her zaman benim için üzerine konuşması zor bir şey oldu. Ancak Kobe’ye çok büyük saygı duyuyorum. Hiçbir zaman Jordan ile aynı takımda oynamadım ancak o yıl boyunca Kobe’nin neden en iyilerden biri, hatta belki de o dönemde dünya üzerindeki en iyi basketbolcu olduğunu bir kez daha anladım. Daha önce, Kobe’nin o dönemde yaşadıklarını yaşayıp o seviyede basketbol oynayabilecek sadece tek bir oyuncu görmüştüm.

Kareem Rush, Lakers guardı: Kobe’nin yedeğiydim ve onun maça yetişememe ihtimaline karşı her zaman hazır kalmam gerekiyordu. Kobe’nin sahaya çıktığı anda neler yapacağını hepimiz biliyorduk. Hayatımda daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim. 

Luke Walton: Bazı geceler Kobe, Colorado’dan maça yetişmeye çalışırdı ve henüz salonda olmadığı için Kareem Rush ilk beşte çıkacak oyuncularla birlikte anons edilirdi. Kobe, havaalanından direkt olarak salona gelirdi, üstünü değiştirip anonslar bitmeden sahaya gelirdi ve hiç ısınmadan 42 sayı atardı. Kobe’yi o dönemde gördüğüm kadar konsantre gördüğüm olmamıştı. 

Koç açısından bakınca bunun biraz dikkat dağıtıcı olduğunu kabul etmem gerekiyor, çünkü antrenmanlara çıkmıyordu. Koç sürekli olarak Kobe maça yetişecek mi yetişemeyecek mi diye düşünmeniz gerekiyordu. 

Derek Fisher: O sezon kadrodaki herkesin kafasında farklı şeyler vardı. Sezonun sonunda kontratımda oyuncu opsiyonum vardı ve artık ilk beş başlamıyordum. Shaq da benimle aynı konumdaydı ve o da sürekli olarak bu konuyu düşünüyordu. Phil’in bir sonraki sezon takımın başında olup olmayacağı belli değildi. Takım bir araya geldiğinde herkesin kafasında farklı şeyler olduğunu anlayabiliyordunuz. 

O takımın bu tarz şeylerle uğraşırken finale kalması gerçekten inanılmazdı ve bir daha böyle bir şey yaşanacağını sanmıyorum. 

O’Neal ile Kobe’nin arasındaki ilişki, bu ikilinin bir araya geldiği ilk andan itibaren bazı sıkıntılarla karşı karşıya gelmişti. O’Neal, Kobe’yi sahadaki yardımcısı olarak görüyordu. Fakat Kobe, sene sonunda bitecek kontratıyla birlikte bu durumu değiştirmek istiyordu.