Tarihin İlk Süper Takımı: 2003-04 Los Angeles Lakers’ın Hikayesi

24/Ağu/20 10:34 Ağustos 24, 2020

admin69

24/Ağu/20 10:34

Eurohoops.net

Rick Fox: Detroit Pistons karşısında zaaflarımızın gün yüzüne çıkacağını biliyordum ama bunların üstesinden gelebileceğimizi ümit ediyordum. Dördüncü şampiyonluğu kazanmayı çok istiyorduk. Normal sezonda Detroit Pistons’ı izlerken onlara çok büyük saygı duyduğumu hatırlıyorum. Sezonun bir kısmında üst üste altı ya da yedi maç boyunca rakiplerini 70 sayının altında tutmayı başarmışlardı. Takım arkadaşlarımla konuşurken, kadro olarak Pistons’a […]

by Ric Bucher, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 26 Mayıs 2015 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Üst üste dördüncü şampiyonluk macerası 2003 yılında playoff ikinci turunda San Antonio Spurs karşısında alınan mağlubiyet ile sona eren Los Angeles Lakers, bir sonraki sene daha güçlü bir kadro kurabilmek için efsanevi isimler Gary Payton ve Karl Malone’u kadrosuna kattı. 

Bu hamleler, Kobe Bryant’ın Colorado’daki bir otel çalışanının yıldız oyuncuyu cinsel saldırı suçu iddiasıyla şikayet etmesinden sadece iki hafta sonra gerçekleşti. Kobe, o dönemde suçlu bulunması halinde hapse atılma tehlikesiyle karşı karşıyaydı. Bu yüzden sezonun yarısı boyunca devam eden davalara katılabilmek için Kobe, düzenli olarak Colorado’ya gitmek zorundaydı.

Bu esnada Kobe ile takımın diğer süperyıldızı Shaquille O’Neal arasındaki gerginlik de her geçen gün daha da tırmanıyordu. Kobe, bir sonraki yaz sözleşmesi bitince takım değiştirmeyi düşünürken Shaquille O’Neal ise Lakers’tan yüklü bir kontrat almanın peşindeydi. Tüm bunlarla birlikte Phil Jackson’ın da kontratı sezon ile birlikte sona erecekti. 

Bunca kargaşanın içinde başlayan Los Angeles Lakers’ın 2003-04 hikayesini ise tanıkları anlattı. Süper takımlar döneminin belki de ilk temsilcisi olan Los Angeles Lakers, NBA Finallerinde Detroit Pistons’a 4-1 ile mağlup olarak büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. 

Lakers sign Gary Payton and Karl Malone, two future Hall of Famers

Shaquille O’Neal: Birçok kişi Gary Payton ve Karl Malone’un takıma katılmasında benim nasıl bir payım olduğunu soruyordu. Bu sorunun cevabı çok basit, benim sayemde Los Angeles’a geldiler. 

Mitch Kupchak, Lakers genel menajeri: Hem Gary hem de Karl’ı kadroya katmamız çok gerçekçi bir ihtimal değildi çünkü maaş sınırının üstündeydik. Gary’nin menajeri Aaron Godwin, Karl’ın menajeri ise Dwight Manley’di. Karl’ı takıma katmak üzerine Dwight ile konuştuktan birkaç gün sonra beni geri arayıp “Hem Gary hem de Karl’ın Los Angeles’a gelmesi hakkında ne düşünüyorsun?” diye sormuştu. 

O dönemde iki çeşit istisnai kontrat vardı. Biri 5, diğeri ise 1 milyon dolar civarındaydı. Karl, gerçekleştirdiğimiz görüşmeler sonucunda yıllık 1 milyon dolardan 2 yıllık kontrat imzalamaya sıcak bakmıştı. Bu da 5 milyon dolarlık kontratı Gary’e verebileceğimiz anlamına geliyordu. Daha sonra ben Gary’nin menajeri Aaron’ı aradım ve “Hem Karl hem de Gary’yi kadroya katmak istiyoruz.” dedim. O bunun muhteşem bir fikir olduğunu düşünmüştü. Dr. Buss, iki oyuncuyu da çok seviyordu. Ancak biz hiçbir zaman Karl’ın Los Angeles’ta oynamaya sıcak baktığını düşünmemiştik. Gary’nin burada oynamak istediğine dair şeyler duymuştuk. 

Shaquille O’Neal: Haftada birkaç kez hem Gary hem de Karl ile telefonda konuşuyordum. Gary’yi ikna etmek daha kolaydı çünkü o Seattle’dan ayrılmayı kafasına koymuştu. Karl Malone’u ikna etmek ise biraz daha zordu ama sonunda bunu başarmıştık. 

John Black, Lakers’ın Halkla İlişkiler Departmanı Başkanı: İkisiyle de sözleşme imzaladığımız gün Westwood taraflarında bir otel odası tutmuştuk. Bu benim sorumluluğumdaydı. Otel odasında bir faks makinesinin olması gerekiyordu. Gary, menajeriyle birlikte bizim yanımızdaydı ancak Karl şehir dışındaydı. Bu yüzden sözleşmeyi Karl’e fakslayacaktık ve o bize imzalayıp geriye gönderecekti. Daha sonra biz de bu sözleşmeyi lig yönetimine yollayacaktık. Daha sonra aynı işlemi Gary için de tekrarlayacaktık. Her şeyi planlamıştık. O ana kadar hem oyuncularla hem de menajerlerle sözlü olarak anlaşmıştık ama son ana kadar her şey değişebilirdi. Bu yüzden o gün Mitch’in baya gergin olduğunu hatırlıyorum. Adeta bir soygun gerçekleştirmiştik ve şampiyonluk için çok ciddi bir şansımız olduğunu düşünüyorduk. 

Tayshaun Prince, Detroits Pistons forveti: Anlaşmalar imzalandığında “Lakers şampiyon oldu bile” diye düşünmüştüm. O esnada ne kadar iyi bir takım olabileceğimizi bilmiyorduk. Henüz Rasheed Wallace, takıma katılmamıştı ve daha iyi bir kadroya sahip olabilmek için takas yapacağımızı da bilmiyorduk. Bu yüzden sezon başında Lakers net şekilde favoriydi. 

Jeanie Buss: Takımı tekrar şampiyonluk seviyesine çıkarmak istiyorduk ve taraftarlarımızın da ilgisini çekecek hamleler yapmıştık. Gerçekten heyecan uyandırıcı bir dönemdi. 

Mark Heisler: Antrenman kampı başlamadan bir hafta önce gazetedeki her departmanın yer aldığı bir toplantı gerçekleştirdik. En az 30 kişinin katıldığı toplantıda Lakers’ı sene boyunca nasıl takip edeceğimizi konuşuyorduk. O anda “Bu, parçası olduğum en kötü şey olacak” diye düşünmeye başlamıştım. 

Rick Fox, Lakers forveti: Yaşadığım sakatlığın ardından antrenman kampına yetişebilmek için elimden gelen her şeyi yapmıştım. Yetişebilmem çok gerçekçi bir hedef değildi ama yine de elimden geleni yaptım. O dört ismin yanındaki beşinci isim olmak istiyordum. Tarihin en iyi takımlarından birisi olarak anılacak bu kadronun parçası olabilmek için kendimi yeniden sakatlamayı bile göze almıştım. 

Devean George, Lakers forveti: Ben bu oyuncuları izleyerek büyümüştüm, o yüzden yaşananlar çok çılgınca geliyordu. Bu isimlerle beraber oynamak ve onlardan bir şeyler öğrenebilmek gerçekten inanılmazdı. Birbirimize alışmamız için çok zamanımız yoktu fakat antrenman kampının ilk gününden itibaren sanki 10 yıldır beraber oynuyorlarmış gibi bir havaları vardı. İlk günden herkes birbiriyle şakalaşmaya, sohbet etmeye başlamıştı bile. 

There were plenty of good times throughout the season.

Luke Walton, Lakers forveti: O dönemde antrenman kamplarına tecrübeli oyuncular daha geç gelirdi. Bu yüzden ilk birkaç gün kampta sadece genç oyuncular ve Phill vardı. Daha sonra takımın tecrübeli isimleri geldi ve hep beraber takım yemeği yedik. Shaq, Karl, Kobe ve GP, o yıl boyunca benim içlerinden hangisinin çaylağı olacağım konusunda açık arttırmaya giriştiler. Babam (Bill Walton) yüzümden hepsi sene boyunca bana işkence etmek istiyordu. En sonunda Karl Malone, onun çaylağı olmam için yaklaşık 15 bin dolar ödedi. 

Milwaukee’ye seyahat ettiğimiz bir deplasman maçını hatırlıyorum, dışarıda deli gibi kar yağıyordu. Karl bana geldi ve bir markanın kulaklıklarından istediğini söyledi. Herkese sordum ama o kulaklıkları bulamamıştım. Sonra Karl’a gittim ve sokağın karşısındaki dükkanda 20 dolarlık kulaklıklar bulduğumu söyledim. O da bana “Eğer benim 20 dolarlık bir oyuncu olduğumu düşünüyorsan o kulaklıkları alabilirsin” dedi. Bunun üstüne 30 dakikalık bir taksi yolculuğunun ardından istediği kulaklıkları buldum ve satın aldım. Ertesi gün uçaktan inerken Karl Malone’u bir sandalyede otururken gördüm. Beni tekrar kulaklık almaya yollamıştı…

Rick Fox: Los Angeles’tan Hawaii’ye uçarken bile herkesin kendi egosu ve karakteri olduğu belliydi, yıldızların hepsi sezondan beklentilerinin neler olduğunu anlatıyordu. Takımda süperyıldız olmayan ama daha önce üç tane şampiyonluk kazanmış oyuncular vardı. Ben bir süperyıldız değildim, Derek Fisher bir süperyıldız değildi. Ancak Los Angeles’ta herkes bize süperyıldız gibi davranıyordu, çünkü üç kez şampiyon olmuştuk. Daha sonra Gary Payton ve Karl Malone şehre geldi. Biz üç kez şampiyon olmuştuk ama onların seviyesinde yıldızlar değildik, onların hiç şampiyonluğu yoktu ama kendilerini bizden daha üstün görüyorlardı. Bu bir takım sporu ama bireysel başarı da bu tarz durumlarda çok büyük önem taşıyor. 

Gary Payton, Lakers guardı: Karl ve ben bu takımın bir parçası olmak için maaşlarımızda indirime gitmiştik. Artık ikimiz de şampiyonluk kazanabileceğimiz bir yerde oynamak istiyorduk. 

John Black: Beatles’ın meşhur Abbey Road albüm kapağını hatırlarsınız. Medya gününden önce dört yıldızımızın yer aldığı benzer bir poster yaptırmak istemiştim. Ben bu konu üzerine Gary ve Karl ile konuşmaya fırsat bile bulamadan Shaq, kesinlikle bunu yapmayacağını söyledi. Sonuç olarak dördünün beraber bir fotoğrafını çekip onun posterini yaptırdık ama Abbey Road fikrimiz boşa gitti. Shaq o zamanlar yaşananlardan dolayı çok mutlu değildi ve hareketlerinden de bu belli oluyordu. 

The Lakers dealt with injury issues all year.

Gary Payton: Antrenman kampı için Hawaii’ye gittiğimizde Phill bizi paintball oynamaya götürdü. O zaman baya eğleniyorduk. Ancak daha sonra medyada hakkımızda haberler çıkmaya başladı ve herkes kendi kendine takılmaya başladı. Bir yerden sonra bir arada olmak o kadar da eğlenceli olmamaya başlamıştı. Sezona 18-3’lük bir dereceyle başlamıştık fakat daha sonra Karl sakatlandı. O dönemde hücumumuzu Karl kontrol ediyordu. Üçgen hücumunun merkezinde Karl vardı ve etrafındaki herkesin, özellikle benim daha rahat oynamamı sağlıyordu. Karl daha önce kariyerinde hiç sakatlanmamıştı ve o yıl yaşadığı sakatlık kolay başa çıkılacak bir şey de değildi. Daha önce hayatı boyunca hiç maç kaçırmamıştı.

Luke Walton: Karl, kariyerim boyunca sahip olduğum en iyi takım arkadaşlarından bir tanesiydi. Komik birisiydi ve çok sıkı çalışırdı. Takım için en iyisi neyse onu yapmaya çalışırdı. Harika bir karakteri vardı ve genç oyunculara sürekli yardımcı olmaya çalışıyordu. 

Sakatlandıktan sonra onun gibi bir mentora sahip olmamak bizi olumsuz etkilemişti. 

Karl Malone, 19-5’lik dereceye sahip olan Los Angeles Lakers’ın Phoenix Suns karşısında 20. galibiyetini almaya çalıştığı maçın ilk anlarında sağ dizinden sakatlandı ve sonraki 39 maçı kaçırdı. Bu maçlarda 22 galibiyet 17 mağlubiyet alan Lakers, uzun oyuncunun kadroya dönüşünden sonra oynadığı maçları ise 14-4 ile geride bıraktı. 

Rick Fox: Sezona muhteşem başlamıştık. Herkes bizden nasıl bir performans bekliyorsa onu sahaya yansıtıyorduk. Ancak daha sonra Karl sakatlanınca zorluklar yaşamaya başladık. Sürekli olarak kendi aramızda nasıl oynamamız gerektiğine dair tartışıyorduk. Bir yerden sonra Kobe’nin davası, neredeyse her hafta takım içerisinde tartıştığımız bir konu haline geldi ki bu olay medya ve gazetelerde de sık sık gündeme geliyordu. 

Mark Heisler: Kobe, bir maça direkt olarak Aspen’den gelip muhteşem bir performans sergilemişti. Ama gerçekten çok yorgundu bu yüzden ona devre arasında bol bol su veriyorlardı. Bu olaylar, takımı daha da yakın hale getirdi. Bir maçtan önce ısınmalarda Kobe’ye yaz döneminde opsiyonunu kullanıp serbest kalacak mısın diye sorduğumda “Bilmiyorum” cevabını vermişti. Bir anda Lakers’ta kalmayı düşünmeye başlamıştı. 

Yaz döneminde dizinden ve omzundan ameliyat geçirmesiyle birlikte düzenli olarak tecavüz suçlaması sebebiyle mahkemeye gitmesine rağmen Kobe, sezon boyunca 65 maçta forma giydi. Bazen maçlara direkt olarak Colorado’dan geliyordu. Kobe’nin inanılmaz performansları arasında normal sezonun son gününde Portland Trail Blazers’a attığı iki son saniye basketi ve uzatmada gelen galibiyet de vardı. 

Kobe Bryant at a pretrial hearing in March 2004.

Kobe Bryant: Çok kilo vermiştim ve bununla birlikte omzum ile dizimden de ameliyat geçirmiştim. O seviyede oynayabilmek gerçekten inanılmaz bir şeydi. Dava sebebiyle yaşadığım stresi tarif etmemin imkanı yok. Biri benim hayatımı etkileyecek bir şeydi diğeri ise sadece bir oyundu. Bu ikisini kıyaslamam mümkün değil. Basketbol o dönemde benim sığınağım haline gelmişti. 

Derek Fisher, Lakers guardı:  Bu konu her zaman benim için üzerine konuşması zor bir şey oldu. Ancak Kobe’ye çok büyük saygı duyuyorum. Hiçbir zaman Jordan ile aynı takımda oynamadım ancak o yıl boyunca Kobe’nin neden en iyilerden biri, hatta belki de o dönemde dünya üzerindeki en iyi basketbolcu olduğunu bir kez daha anladım. Daha önce, Kobe’nin o dönemde yaşadıklarını yaşayıp o seviyede basketbol oynayabilecek sadece tek bir oyuncu görmüştüm.

Kareem Rush, Lakers guardı: Kobe’nin yedeğiydim ve onun maça yetişememe ihtimaline karşı her zaman hazır kalmam gerekiyordu. Kobe’nin sahaya çıktığı anda neler yapacağını hepimiz biliyorduk. Hayatımda daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim. 

Luke Walton: Bazı geceler Kobe, Colorado’dan maça yetişmeye çalışırdı ve henüz salonda olmadığı için Kareem Rush ilk beşte çıkacak oyuncularla birlikte anons edilirdi. Kobe, havaalanından direkt olarak salona gelirdi, üstünü değiştirip anonslar bitmeden sahaya gelirdi ve hiç ısınmadan 42 sayı atardı. Kobe’yi o dönemde gördüğüm kadar konsantre gördüğüm olmamıştı. 

Koç açısından bakınca bunun biraz dikkat dağıtıcı olduğunu kabul etmem gerekiyor, çünkü antrenmanlara çıkmıyordu. Koç sürekli olarak Kobe maça yetişecek mi yetişemeyecek mi diye düşünmeniz gerekiyordu. 

Derek Fisher: O sezon kadrodaki herkesin kafasında farklı şeyler vardı. Sezonun sonunda kontratımda oyuncu opsiyonum vardı ve artık ilk beş başlamıyordum. Shaq da benimle aynı konumdaydı ve o da sürekli olarak bu konuyu düşünüyordu. Phil’in bir sonraki sezon takımın başında olup olmayacağı belli değildi. Takım bir araya geldiğinde herkesin kafasında farklı şeyler olduğunu anlayabiliyordunuz. 

O takımın bu tarz şeylerle uğraşırken finale kalması gerçekten inanılmazdı ve bir daha böyle bir şey yaşanacağını sanmıyorum. 

O’Neal ile Kobe’nin arasındaki ilişki, bu ikilinin bir araya geldiği ilk andan itibaren bazı sıkıntılarla karşı karşıya gelmişti. O’Neal, Kobe’yi sahadaki yardımcısı olarak görüyordu. Fakat Kobe, sene sonunda bitecek kontratıyla birlikte bu durumu değiştirmek istiyordu. 

John Black: Hawaii’de oynadığımız bir hazırlık maçı esnasında Dr. Buss saha kenarında oturuyordu. Shaq maçta blok yaptıktan sonra Dr. Buss’a döndü ve “Bana şimdi istediğim parayı verecek misin?” diye bağırdı. Birçok medya mensubu, bu konu hakkında görüşümüzü sormuştu ancak biz bu istekleri reddettik. Dr. Buss, medyaya yaptığı açıklamada bu olayın kendisini rahatsız etmediğini dile getirmişti. Organizasyon olarak biz de bu olayı mümkün olduğu kadar hasır altı etmeye çalıştık. Ancak Dr. Buss, Shaq’ın bu hareketinden rahatsız olduğunu yıllar sonra itiraf etmişti. 

Shaquille O’Neal: Birçok insan Dr. Buss ile benim aramda birçok anlaşmazlık olduğunu düşünüyor. Aramızdaki anlaşmazlıklar hiçbir zaman kişisel meseleler değildi. Sonuçta bu profesyonel bir iş ve ben de işimi yapmaya çalışıyorum. O dönemde gayet iyi para kazanıyordum ve benim temsilcilerime “Shaq git gide yaşlanıyor, daha az para alması gerekiyor.” denmişti. 

Ancak ben hala birkaç şampiyonluk kazanabilecek durumda olduğumu düşünüyordum. Bu yüzden daha az para almaya sıcak bakmıyordum. 

Mark Heisler: Sezon öncesinde Lakers ile Clippers’ın oynadığı bir hazırlık maçı vardı. Maçtan önce Rob Pelinka’nın Clippers’a “maaş bütçenizde yer açın” dediğine dair haberler vardı. Hatta Clipper genel menajeri ve koçu olan Mike Dunleavy ile Kobe arasında maçtan önce gizli bir görüşme gerçekleşeceği bile konuşuluyordu. Ancak Mike, başının derde girebileceği korkusuyla bundan vazgeçmişti. Maç esnasında ise Kobe, Clippers benchinin önünden topu oyuna sokarken “Beni buraya alın” dedi. O dönemde Kobe, takımdan ayrılmayı kafasına koymuş gibiydi. 

John Black: Temelde en büyük sorun Kobe ile Shaq’ın birbirinden çok hoşlanmamısydı. Ancak bu durum saha içerisinde onları çok etkilemedi. Birbirleri hakkında ters şeyler söyledikleri oluyordu ancak beraber oynadıkları 8 yıl boyunca bu durum sadece birkaç kez sorun yarattı. Kobe’nin Jim Gray’e yaptığı açıklamalarda Shaq hakkında “şişman ve tembel” demesi bu durumlardan bir tanesiydi. Brian Shaw, ikisini ayırmak zorunda kalmıştı. Shaq, Kobe’yi öldürmekle tehdit etmişti. 

Mark Heisler: Sezon başlamadan hemen önce Kobe ve Shaq, medya yolu ile birbirlerine sataşıyorlardı. Kariyerim boyunca takip ettiğim en ilginç durumlardan bir tanesiydi. Normal sezonun başlamasından önceki son antrenmanda Kobe ve Shaq neredeyse birbirlerine giriyordu, bu yüzden ikisi de antrenmandan çıkartılıp evlerine yollandı. Karl Malone bu olay yaşandıktan sonra “Bu durumu gerimizde bıraktık” diye açıklama yapmıştı. Aynı günün öğleni Kobe, Jim Gray’e yaptığı açıklamalarda Shaq’ın antrenman kampına kilolu geldiğini ve tembel olduğunu söyleyip uzun oyuncunun gerçek bir lider olmadığını dile getirmişti. Lakers, sezona bu şekilde giriyordu. 

Gary Payton: Shaq ve Kobe’nin birbirleriyle doğru şekilde iletişim kurduğunu düşünmüyorum. Daha fazla konuşmaları gerekiyordu ancak bunun yerine ikis de gazetelere konuşmayı tercih etti. Aralarındaki sorunu çözmek için en iyi yöntem kesinlikle bu değildi. 

Luke Walton: Kariyerimin ilk dönemlerinde Kobe çok çalışan bir oyuncuydu ve sahada da liderlerden birisi olduğunu sürekli olarak hissettiriyordu. Ancak Kobe’nin liderlik anlayışı takımdaki diğer oyuncuları bir araya getiren cinsten değildi. Kobe’nin daha çok “Her gün antrenmanlara ilk ben geliyorum ve herkesten daha sıkı çalışıyorum. Takımdaki herkesten daha yetenekliyim ve oynadığım her maçta elimden gelen her şeyi yapıyorum” tarzı bir havası vardı. Bunları yapınca Kobe, doğal olarak takımın liderlerinden biri haline geliyordu ve ona saygı duyuyorduk. Ancak Shaq, sürekli takım arkadaşlarıyla şakalaşır ve arkamızda olduğunu hissettirirdi. Birisi size maçta sert bir faul yaptığında yanınıza gelir ve “bir sonraki pozisyon onun bana doğru gelmesini sağla” derdi. Daha sonra size faul yapan oyuncuyu yerle bir ederdi. Bu tarz ufak şeyler Shaq’ı sevmenizi sağlardı. 

Sezon boyunca birçok meydan okuma ve kriz üstüne krizle yüz yüze kalan yıldızlar karması, tecrübeleri ve yetenekleri sayesinde bunların üstesinden gelebilmişti. Ancak Lakers’ın sezon boyunca kırılganlık gösterdiği anlar da olmuştu. 

Rick Fox: Shaq, sakatlık sorunları yaşamaya başladı. Bir dönem hem Karl hem de Shaq sakatlıkları sebebiyle oynayamıyordu. Ana çekirdeğimizden sadece Kobe ve Gary oynayabiliyordu. Daha sonra Shaq geriye döndüğünde Kobe bir süre sakatlığı sebebiyle oynayamadı. Sezon boyunca Karl’ın dönmesini beklemiştik ancak bir türlü onun sakatlığı da iyileşmiyordu. Duygusal, zihinsel, fiziksel ve ruhsal olarak daha da kötü duruma gidiyorduk. Sezon başında herkes yılı 73-9’lık dereceyle bitirmemizi bekliyordu fakat biz bu beklentilerin yakınından bile geçememiştik. 

Derek Fisher: Sezonun ilk yarısında ilk beş başlamadığım için çok zorlanmıştım. Kareem Rush da kadromuzdaki bir diğer genç guarddı ve koç ekibi ona bir şans verip ne kadar gelişebileceğini görmek istiyordu. Bu yüzden benim takımdaki rolüm ciddi anlamda azalmıştı. Bu da benim performansımı etkiledi. Bu duruma alışmam neredeyse sezonun yarısını almıştı. O dönemde üzgün ve sinirli olduğum için doğru düzgün oynayamamıştım bile.

Gary Payton: Phil, benim üzerimden setler oynamadığında gerçekten hayal kırıklığına uğruyordum. O dönemde aldığımdan daha fazla sorumluluk almalıydım. Maçlarda kontrolü daha sık elimde bulundurmalıydım. Daha fazla pick and roll oynamak ve daha fazla şut atmak istiyordum. Gary Payton olmak yerine kadroya uyum sağlamaya çalışıyordum. Phil’i hayal kırıklığına uğratmıştım çünkü normalde tecrübemden dolayı bana koçluk yapmaması gerekiyordu. 

Rick Fox: Üçgen hücumu da bazı sıkıntıları beraberinde getiriyordu. O sistem sorgulayacağınız değil, sahaya adım attığınız anda sizden istenenleri yapmanız gereken bir sistem. Eğer herhangi bir anda yeteri kadar agresif olmadığınızı düşünüyorsanız, bu genellikle olmanız gerekenden daha agresif olmaya çalışıyorsunuz anlamına geliyordu. Ancak Karl ve Gary’nin bu sisteme sadece 1 aylık antrenman kampında alışması kolay değildi. 

Ama herkes bizden korkuyordu. Özellikle normal sezonda oynadığım ilk 20 maçta bunu rahatlıkla hissedebiliyorduk. Rakiplerimiz bizi yenemeyeceklerini düşünüyorlardı. Diğer takımlar sezon ilerledikçe bize daha fazla meydan okumaya başladı ve kadromuzun zaafları da gün yüzüne çıkmaya başladı. O dönemde takım olarak yeteri kadar tecrübeye sahip değildik ve sistemimize güvenmemiz gerektiğini bilmiyorduk. Bir noktadan sonra takımdaki herkes bire bir oynamaya başladı. 

Derek Fisher: Biz gerçek bir takım değildik. Çok yetenekli ve başarılı bireylerde oluşan bir ekiptik. Çok iyi bir çekirdeğe ve daha önce başarılı olmuş yan parçalara sahip olmamıza rağmen sezon boyunca bir takım haline gelmeyi başaramadık. 

Takımın dikkatini dağıtacak birçok olayın yaşanmasına rağmen Lakers, normal sezonu 56-26’lık dereceyle bitirdi ve Pacific divisionını birinci sırada bitirdi. Playoff’ların ilk turunda Houston Rockets’e beş maçta geçen Lakers, ikinci turda bir önceki sene gibi yine San Antonio Spurs’le karşılaşıp bir önceki yılın intikamını 6 maçta almayı başarmıştı. Bu serinin en kritik anı ise Derek Fisher’ın beşinci maçın bitimine 0.4 saniye kala attığı maç kazandıran basket olmuştu. 

Normal sezonda 39 maç kaçırdıktan sonra Mart ayında parkelere dönen Malone, Lakers’ın Kevin Garnett’in liderlik ettiği Minnesota Timberwolves’u konferans finallerinde yenmesinde çok önemli rol oynadı. Lakers, NBA Finallerine Detroit Pistons karşısında saha avantajına sahip olarak çok büyük favori olarak giriyordu. Sezon ortasında Rasheed Wallace’ı kadrosuna katan Pistons’ta Chauncey Billups, Tayshaun Prince, Rip Hamilton ve Ben Wallace neredeyse All-Star seviyesinde performanslar sergiliyordu. Seri öncesi çok az basketbolsever Pistons’a şans veriyordu ancak Pistons’ın Staples Center’da oynanan serinin ilk maçını kazanmasıyla birlikte her şey değişti. Malone, serinin üçüncü maçında bir kez daha sakatlandı ve 4. maçta kötü bir performans sergiledikten sonra 5. maçta forma giyemedi. 

Rick Fox: Detroit Pistons karşısında zaaflarımızın gün yüzüne çıkacağını biliyordum ama bunların üstesinden gelebileceğimizi ümit ediyordum. Dördüncü şampiyonluğu kazanmayı çok istiyorduk. Normal sezonda Detroit Pistons’ı izlerken onlara çok büyük saygı duyduğumu hatırlıyorum. Sezonun bir kısmında üst üste altı ya da yedi maç boyunca rakiplerini 70 sayının altında tutmayı başarmışlardı. Takım arkadaşlarımla konuşurken, kadro olarak Pistons’a yeteri kadar saygı duymadığımızı düşünüyordum. Onları çok rahat geçeceğimizi düşünüyorduk. 

Phil Jackson, Lakers koçu: Takımdaki oyuncularla konuşurken onlara “Durumun ne olduğunu gerçekten anlamıyorsunuz. Detroit Pistons karşısında çok zorlanacağız. Bütün duygusal momentum onların arkasında. Kimse onlara şans vermiyor, sezon başından beri burada olmalarını beklemiyorlardı. Indiana Pacers ile 7 maçlık inanılmaz bir seriyi kazandılar. Bu yüzden çok duygusal olacaklar” dedim. 

Kadromuzdaki iki uzun forvet olan Karl Malone ve Horace Grant, sakatlıkları sebebiyle forma giyemedi. Fox kadrodaydı ama o da sakatlıktan yeni dönmüştü ve tam olarak form bulamamıştı. Bu yüzden seriye maksimum gücümüzle girmiyorduk. Pistons ise final serisine git gide form grafiklerini arttırarak geliyordu. 

Tayshaun Prince: Serinin birinci maçından hemen önce Los Angeles’ta mezun olduğum lisede benim için bir gece düzenlediler. Çocuklarla söyleşi gerçekleştirirken bana “Lakers’a kaybettiğinizde nasıl hissedeceksin?” şeklinde bir soru geldi. O sırada Comton’daydık ve oradaki herkes Lakers taraftarıydı. Okul için yaptığım her şeye rağmen bana sordukları ilk soru da bu olmuştu. Ben ise bu soruya gülerek cevap verdim. 

Daha sonra yaşadığımız bir şeyi hiç unutmuyorum. İlk beş başlayan birkaç oyuncu genel menajer Joe Dumars’ın odasındaydık ve Isiah Thomas ile telekonferans gerçekleştiriyorduk. Telefonda bize “Dünyadaki herkesi şok etmek üzereyiz ve bunu bizim dışımızda kimse bilmiyor.” dedi. Herkes Lakers’ın bizi süpüreceğini düşünüyordu. Bu konuşma seri başlamadan birkaç gün önce yaşanmıştı. Thomas bize “Serinin ilk maçını kazandığımız anda herkes buraya kadar kazanmak için geldiğimizi anlayacak” demişti. 

Chauncey Billups, Pistons guardı: Seri başlamadan önce bile takımımıza çok güveniyordum. Normal sezonda Lakers ile oynadığımız iki karşılaşmada da Pistons’ı bir hayli zorlamıştık. Sahip olduğumuz takımla mücadele etmek kimse için kolay değildi. Ben Minnesota finale kalsaydı bizi daha çok zorlayacağını düşünüyordum. Bunun iki sebebi vardı. Lakers’ın bizim en iyi iki oyuncumuzu savunmakta çok zorlanacağını düşünüyordum. Beni pick and roll oynadığım durdurmalarının imkanı yoktu. Shaq’ı, boyalı alanın dışına çıkmak zorunda bırakacaktım ve onu sürekli yoracaktım. Seri boyunca boş şutlar atacağımı düşünüyordum. İkincisi de Rip, sürekli perdelerden çıkarak boş şut bulacaktı. 

Kobe Bryant: Dürüst olmak gerekirse seri boyunca Pistons muhteşem oynadı. Çok iyi işleyen bir makine gibilerdi ve sahanın iki yanında da bizi çok zorladılar. Çok keskin oynuyorlardı ve oyun planlarının gerektirdiği her şeyi sahaya yansıtmayı başardılar. Gerçekten kazanmayı hak etmişlerdi. 

Chauncey Billups: Çok iyi hesapladığımız bir oyun planına sahiptik. Hücumda düzenli olarak Shaq’a saldıracaktık. Savunmada Shaq ve Kobe’yi bire birde durdurmamızın imkanı olmadığını biliyorduk. Ancak Shaq’ı bire bir savunmaya çalışırsak Lakers’ın buna çok sevineceğini ve topu sürekli aşağıya indireceğini biliyorduk. Biz de Ben Wallace’a faul yapman gerektiğinde faul yap ama kendini faul problemine sokma. Bu kumarın karşılığını sahanın öbür tarafında alacağız.” diyorduk. Bu taktiği uyguladığımız zaman Kobe, yeteri kadar şut atamadığı için hayal kırıklığına uğrayacak ve ikinci yarı başladığında oyunu zorlamaya başlayacaktı. Kobe’nin hücumun dışına çıkarak şutlar atmaya başlayacağını düşünüyorduk. Bunu yapması da bizim işimize gelecekti. 

Rick Fox: İlk maçta bizi hazırlıksız yakaladılar. İkinci maçta Kobe maçı kazandıran şutu soktu ve bu bizim başımıza gelebilecek en kötü şeylerden birisiydi. Çünkü o maçı kazandıktan sonra her şeyin yolunda olduğunu düşünmeye başladık. 

Tayshaun Prince: İkinci maçı kaybettiğimiz için neredeyse mutlu olmuştuk. Bunu söylüyorum çünkü ikinci maçtan sonra Detroit’e dönerken uçakta moralimiz çok bozuktu. Kimseden çıt sesi bile çıkmıyordu bile. O andan itibaren Lakers’ın bize karşı hiç şansı kalmamıştı.

Chauncey Billups: Maçın ardından Rip’e Kobe’ye o şutu atacak imkanı verdiği için çok sinirlenmiştik. Hepimiz Lakers’ı süpürebileceğimizi düşünüyorduk. Lakers’ı süpüremediğimiz için çok sinirlenmiştik. 

Jeanie Buss: Serinin yavaş yavaş ellerimizden kaydığını hissediyorduk. Takımın yavaş yavaş yolculuğunun sonuna geldiğini hissediyorduk. Bu sürecin hızlanmaması çok işimize gelirdi. Kafaları rahat olduğunda şampiyonluk için oynayabilirlerdi fakat gitgide süreç hızlandı. 

Derek Fisher: Takımdaki herkes etrafımızda yaşanan olaylara karşı bir noktadan sonra hissizleşmeye başlamıştı. Herkes yaşadığımız şeylerden kişisel anlamda zararsız çıkmaya çalışıyordu. Birbirine bağlı olan bir takım değildik. Özellikle sakatlıkların ardından Detroit gibi bir takım ile karşılaşmamız işimizi daha da zorlaştırdı. 

The Lakers had no answer for Chauncey Billups, the Finals MVP.

Phil Jackson: Chauncey serinin MVP’si olmuştu. Seri boyunca Chauncey’nin üzerinde baskı oluşturmaya çalıştık ama o faul çizgisine gitmeye başlamıştı. Chauncey’nin üzerinde baskı bile oluşturamıyorduk. Chauncey sürekli olarak pick and roll oynuyordu fakat onu savunamıyorduk. Hamilton’ı Kobe ile tutmaya çalıştığımda Payton, Chauncey karşısında çok zorlanıyordu. Fisher’ın karşısında çok büyük ve kuvvetli kalıyordu. Alan savunması dışında neredeyse aklıma gelen her şeyi denemiştim. Son olarak Kobe ile Chauncey’i savunmaya çalıştım. Chauncey de Kobe’nin faul problemine girmesini sağlamıştı. 

Chauncey Billups: Kobe’yi benim üstüme verdiklerinde bıyık altından gülmeye başlamıştım. Bu onların çaresiz olduğu anlamına geliyordu ve Kobe’nin beni durdurmak için savunma anlamında yapabileceği bir şey yoktu. Toplu oyuncuyu savunma konusunda Kobe ne kadar iyi olursa olsun ben sürekli olarak pick and roll oynayacaktım. Ben Wallace perdeye geldikten sonra da sürekli arkamda kalacaktı, bu yüzden beni pozisyonun en başında kimin savunduğunun önemi yoktu. 

Kobe Bryant: Pistons, o seriye bizden daha hazırlıklıydı. Daha keskin bir oyun planları vardı. 2008  yılında Celtics’e kaybettiğimiz şampiyonluk gibiydi değildi. Celtics takımı net şekilde bizden daha yetenekliydi ama aynısını Pistons için söylemeyemem. Celtics’e 20 sayı öndeyken kaybettiğimiz maçın ardından bile şansımız olduğunu düşünüyordum. Ama Pistons serisinde durum çok farklıydı. Hücumda onlara karşı farklı şeyler yapmamız gerekiyordu fakat biz bunun için hazırlıklı değildik. 

Phil Jackson: Ben başımıza gelecekleri anlamıştım. Sezon boyunca kadrodaki herkes birbiriyle mücadele ediyordu. Takımda Gary ve Karl gibi iki oyuncu vardı. Karl sakatlığı nedeniyle sezon boyunca fazla maçta forma giyemedi. Gary de sisteme alışmakta bir hayli zorlanmıştı. O finallerde rakibimiz net olarak bizden daha iyiydi. 

Derek Fisher: Çok iyi oyunculara ve çok iyi koçlara sahip olabilirsiniz. Sınırsız kaynaklara sahip olup finale kadar çıkabilirsiniz de ama Finalde daha iyi olan takım her zaman kazanacaktır. 

Mitch Kupchak: Pistons takımı playoff’lar geldiğinde sezonun en iyi basketbolunu oynamaya başlamıştı. Çok iyi bir kimyaları vardı ve Finaller geldiğinde zirve performanslarına ulaşmışlardı. Final serisi bittikten sonra Pistons, kolaylıkla bir seri daha oynayabilirdi. Ancak biz aynısını yapamazdık, duygusal olarak çok hırpalanmıştık ve yolun sonuna gelmiştik. 

Yaz dönemi başladığında Lakers, birinci önceliklerinin Bryant’ın sözleşmesini uzatmak olduğunu açıkça dile getirmişti. Ancak bu durumun O’Neal ve Jackson’ın durumunu nasıl etkileyeceği konusunda çok emin değillerdi.