by Zach Buckley, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 24 Ağustos 2020 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Playoff’lar başlayalı henüz çok kısa bir süre oldu ancak normal sezon bittikten sonra ne gibi senaryolarla karşı karşıya kalabileceğimizi biliyorduk. Sezon boyunca izlediğimiz performansların playoff’larda zirveye çıkacağını düşünmek tüm basketbolseverleri doğal olarak heyecanlandırıyor. Paul George’un bir anda neden şut atmayı unuttuğunu düşünmek ise o kadar da heyecan uyandırıcı değil.
Demek istediğimiz şu ki şu ana kadar Playoff’larda oynanan maçlardan yola çıkarak yapılan iddialı tespitler okumak istiyorsanız, yanlış yerdesiniz. Ancak uzun vadede sezonun kaderini etkileyecek olaylara dair samimi gözlemler okumak istiyorsanız tam olarak olmanız gereken yerdesiniz.
Luka Doncic Özel Bir Oyuncu
Luka Doncic’in Pazar günü yarattığı mucizenin arkasında milyonlarca imkansızlık vardı. Ancak belki de bunları saymaya başlamamız gereken nokta şu: Luka Doncic henüz NBA’deki ikinci sezonunu oynuyor ve ilk kez Playoff’larda yer alıyor.
Luka Doncic, NBA’e gelmeden önce de profesyonel seviyede başarılar yakalamış bir oyuncuydu. Ancak bu onun NBA seviyesinde yeni bir oyuncu olmadığı anlamına gelmiyor. Doncic, ligdeki henüz ikinci yılında dünyanın en önemli basketbolcularından birisi haline geldi.
NBA’e ilk geldiği andan itibaren Doncic’in dünya üzerindeki en özel süperstarlardan birisi olacağı belliydi. Ancak Doncic, son 2 yıl içerisinde sürekli olarak kendisini aşmayı başardı. Doncic, 2020 Playoff’larında oynadığı ilk karşılaşmada 21 şut deneyerek 42 sayı kaydetti ve NBA tarihinde ilk playoff maçında en yüksek skora ulaşan oyuncu oldu. Ancak anlaşılan o ki Mavericks‘in yıldız oyuncusu yavaş yavaş ısınıyormuş…
Los Angeles Clippers ile Dallas Mavericks arasında Pazar günü oynanan serinin dördüncü maçında bambaşka bir seviyeye çıktı. Üçüncü maçta bileğini burkan Doncic’in dördüncü maçtan önce sahaya çıkıp çıkamayacağı bile kesin değildi. Doncic’in dördüncü maçta forma giyeceği belli olduktan sonra Mavericks’in diğer yıldızı Porzingis’in ise sakatlığı sebebiyle forma giyemeyeceği ortaya çıktı. Bu durum da yedinci sıradaki Dallas Mavericks’i Doncic’in tek başına taşıması gerektiği anlamına geliyordu ve karşısında ligin en iyi dış savunmacılarından ikisi olan Paul George ve Kawhi Leonard’ın yer aldığı Los Angeles Clippers vardı.
Ancak ne Doncic’in sakat bileği, ne karşısındaki savunmacılar ne de Porzingis’in yokluğu bir şey değiştirmedi. Doncic, 46 dakika oynadığı karşılaşmada 43 sayı – 17 ribaund – 13 asistlik tarihi bir triple-double’a imza attı ve uzatmaların son saniyesinde takımına karşılaşmayı 135-133 kazandıran üç sayılık basketi Clippers potasına gönderdi.
Maçın ardından Dallas koçu Rick Carlisle, yaptığı açıklamalarda “Bu çocuğun dramatik anlarda oynamak için yaşadığını biliyoruz. Harika bir oyuncu olduğu gibi kritik anlarda performansını daha da yükselten bir isim. O, bu büyük anlar için yaşıyor ve çok cesur bir oyuncu.” ifadelerini kullandı.
Doncic’in varlığı tek başına Dallas Mavericks’i playoff’ların en büyük sürpriz adaylarından birisi haline getiriyor.
Normal sezonu net rating kategorisinde altıncı sırada bitiren Dallas Mavericks, puan durumundaki sırasından daha iyi bir takım ve şu anda ligin en büyük şampiyonluk adayıyla oynadıkları playoff serisinde 2-2 eşitlik var. Doncic, gerçekten tarihin akışını değiştirebilecek düzeyde bir basketbolcu ve önümüzdeki haftalarda yıllarca konuşulacak bir playoff macerasının ilk adımlarını atıyor olabilir.
Sıralama Maçları Artık Sona Erdi
Orlando Fanusunda oynanan sıralama karşılaşmaları mükemmeldi.
Batı Konferansı’nda sekizinci sıra için verilen yarış adeta nefesleri kesti. Eğer önümüzdeki yıllarda play-in turnuvası devam etmezse bu NBA’in bir şeyleri kesinlikle yanlış yaptığı anlamına geliyor. En önemli oyuncularını sakatlığa kurban veren Washington Wizards dışında neredeyse bütün takımların play-off’larda yer alma ihtimali var gibi gözüküyordu ve takımların rotasyonlarında yaptıkları yeni denemeler neredeyse her gün yeni bir oyuncunun üst düzey performanslar sergilemesiyle meyvesini verdi.
Ancak Playoff’larda ev sahibi avantajının da olmadığı bir ortamda özellikle elit takımların sıralama maçlarını çok da ciddiye almadığını söylemek gerekiyor. Playoff’ların tekrar başlamasıyla birlikte bütün takımlar tekrar işleri ciddiye almaya başladı.
Milwaukee Bucks ve Los Angeles Lakers‘ın serilerinin birinci maçlarını kaybetmesi dışında Playoff’ların ilk turunda henüz çok büyük kaoslara şahit olmadık. Basketbol dünyasının ağır abileri, neden normal sezon boyunca ligin tepesinde yer aldıklarını bir kez daha göstermeye başladılar. Orlando Fanusunda beklenmedik derecede iyi performans gösteren oyuncular ise tekrar eski günlerine dönmüş gibi gözüküyorlar.
T.J. Warren, Playoff’larda 19.7 gibi iyi bir sayı ortalamasıyla oynuyor ancak Pacers‘ın kanat oyuncusunun sıralama maçlarında yakaladığı 31.0 sayı ortalamasının çok uzağında olduğunu söylemek gerekiyor. Sıralama maçlarında maç başına 4.3 üç sayılık isabetini %50.7’lik bir oranla kaydeden Gary Trent Jr., %36.4 gibi bir yüzdeyle 1.3 isabet seviyesine gerilemiş durumda. Playoff’larda maç başına sahada kaldığı 25.8 dakika başına 14.3 sayı kaydeden Michael Porter Jr., hala iyi bir performans gösteriyor fakat sıralama maçlarında 38.1 dakika başına kaydettiği 31.3 sayının uzağında olduğu da aşikar.
Orlando Fanusu, bazı oyunculara oyun kimliklerini değiştirme şansı yakaladı ve bazı isimler de burada gösterdikleri performanslarla birlikte ilerleyen dönemde daha fazla şans yakalayacaklardır. Ancak sıralama maçlarındaki momentumun ne kadarının Playoff’larda devam ettiğini merak ediyorsanız bu sorunun cevabı neredeyse hiç…
Fred VanVleet, Yaz Döneminde Yüklü Bir Kontrat Alacak
Ligin önümüzdeki yılki maddi durumunun belli olmaması sebebiyle 2020 yılının serbest oyuncu pazarı hakkında net konuşmak çok kolay değil. Ancak Fred VanVleet’in iyi bir kontrat alacağı kesin olan birkaç durumdan bir tanesi.
Bu durum yeni öğrendiğimiz bir şey değil. VanVleet, son yıllarda neredeyse düzenli olarak oyununda ciddi seviyeler atlamaya devam etti ve şu anda NBA’de 17.0 sayı – 6.0 asist – 2.5 üç sayı isabeti ortalamalarıyla mücadele eden 10 oyuncudan bir tanesi.
VanVleet, önümüzdeki serbest oyuncu pazarında kendi pozisyonunun en önemli isimlerinden biri olacak ve sınırsız serbest oyuncular arasında takım değiştirme ihtimali en yüksek olan oyuncu. Toronto Raptors‘ın 2019 yılındaki şampiyonluk yolunda oynadığı kritik yol da göz önünde bulundurulunca şampiyonluk için oynayan takımlar 26 yaşındaki guardı kadrosuna katmaya sıcak bakacaktır. Fakat henüz ligdeki dördüncü yılını geçiren VanVleet, yeniden yapılanma sürecinde olan takımlar için de cezbedici bir seçenek olacaktır.
VanVleet’in 1.85 boyunda olduğu ve çok atletik bir oyuncu olmadığı göz önünde bulundurulunca takımının başarısına bu kadar etki etmesi pek mantıklı gelmiyor. Fakat VanVleet, yüksek oyun motoru ve basketbol zekasını cesareti ile özgüveniyle birleştirerek bu zaaflarını fazlasıyla telafi ediyor.
Eğer VanVleet, Orlando Fanusunda yakaladığı 21.3 sayı – 7.8 asist ortalamalarını ve %52.7/%55.9/%80.0 şut yüzdelerini devam ettirmeyi başarırsa yıldız oyuncu eksiği olduğu düşünülen 2020 serbest oyuncu pazarının en gözde oyuncularından birisi olacaktır.
Donovan Mitchell, Süperstar Olma Yolunda Emin Adımlarla İlerliyor
İstatistiksel açıdan bakarsak Donovan Mitchell, 2017 Draftı’nın 13. sırasından seçilerek Utah Jazz‘e katıldığından beri bir anomali olmaya devam ediyor.
Kariyerinin ilk yılında normal sezonu 48 galibiyet ile tamamlayıp konferans yarı finallerine kadar ilerleyen takımın en skorer oyuncusu olan Donovan Mitchell, o günlerden beri takımına çok ciddi skor katkısı yapmaya devam ediyor. Orlando Fanusunda oynanan sıralama maçları başladığından beri Donovan Mitchell, NBA tarihinde 5000 sayı barajına en hızlı ulaşan üçüncü oyuncu unvanını da ele geçirdi. (LeBron James 197, Kevin Durant 205)
Ancak Donovan Mitchell’ın onun skor katkısına çaresizce ihtiyaç duyan bir Utah Jazz kadrosunda yer alması, skorer oyuncunun etkisini ölçmeye çalışırken işimizi zorlaştırıyor. Eğer Mitchell, etrafında daha fazla hücum silahı bulunan bir takımda yer alsaydı aynı şekilde skor üretmeye devam edebilir miydi?
Şu ana kadar elimizdeki bütün veriler bu sorunun cevabının “Evet” olduğunu gösteriyor. Playoff’ların ilk maçında Denver Nuggets karşısında 57 sayı – 9 ribaund – 7 asistlik inanılmaz bir performansa imza atan Mitchell, ikinci karşılaşmada 10/14 ile şut atarak 30 sayı üretti. Serinin üçüncü maçında 5/13 ile şut atarak 20 sayı kaydeden Mitchell, görece sessiz bir maç geçirdikten sonra serinin dördüncü maçında bir kez daha çıldırdı. 51 sayı – 7 asistlik bir performansa imza atan Mitchell, playoff’lardaki sayı ortalamasını 39.5’a çıkarırken şu ana kadarki karşılaşmalarda %56.3/%51.4/%95.5 gibi akıl almaz yüzdelerle şut atıyor.
Bununla birlikte Mitchell, oyununda da tam olarak ihtiyacı olan gelişimleri gösteriyor. Maç başına kullandığı üç sayılık atış sayısını 8.8’e kadar çıkaran skorer oyuncu, bu şutların yarısından fazlasını isabete çevirmeyi başardı. Pozisyonları zorlamadan agresif olmaya devam eden Mitchell, şu ana kadarki maçlarda 23 asist yaparken sadece 12 kez top kaybetti. Seri boyunca toplam 44 kez faul çizgisini ziyaret eden Mitchell, çizgiden kullandığı neredeyse bütün atışları sayıya çevirdi. (42)
Eğer Mitchell, bu seviyede performans göstermeye devam ederse şüphesiz ki adını ligin süperstarları arasına yazdıracaktır.
Philadelphia 76ers, Artık Eskisi Gibi Olmayacak
Bir noktada Philadelphia 76ers, “The Process” mottosunu bir kenara bırakıp her şeyin alt üst olduğu bir organizasyon haline geldi. Elimizde Sixers’ın vasat bir takım olduğunu gözler önüne seren bir sezonluk veri var ancak buna rağmen Philadelphia camiası bütün sezonu “Playofflar için kurulduk” diyerek geçirdi.
Ancak Sixers’ın Boston Celtics‘e ilk turda süpürüldüğünü gördükten sonra bu söylem, Philadelphia ekibinin rakipleri için komik bir hal alırken Sixers camiası için üzücü bir hale geldi. Bu takımı kurarken, Sixers’ın kafasındaki plan fiziksel avantajının playoff’larda daha fazla işe yarayacağıydı.
Philly, lig genelindeki takımların daha küçük beşlerle sahada kalması trendinden uzaklaşarak kadrosunu daha fizikli oyunculardan kurmaya karar vermişti. Joel Embiid ve Ben Simmons ikilisinin uyum sorunlarını bir kenara bırakırsanız Sixers kadrosundaki yan parçalar da puzzle’ı tamamlayan parçalar olmayı başaramadı.
Al Horford ve Tobias Harris, sezon boyunca aldıkları ücretin karşılığını veren bir performans sergilemedi. Harris, Playoff’lar boyunca kullandığı şut sayısı (60) neredeyse ürettiği sayı miktarından daha fazlaydı. (63) Seri boyunca toplam 128 dakika oynayan Horford, sadece 28 sayı üretebildi. Bu ikili üç sayı çizgisinin gerisinden 2/19 gibi rezalet bir oranla şut attı.
Simmons’ı sakatlık sebebiyle kaybetmek tabii ki Sixers’ın sorunlarını daha da gün yüzüne çıkardı. Ancak bu sorunların sezon boyunca Philadelphia ekibini rahatsız ettiğini söylemek gerekiyor. Sixers, alan açmak için yeterli olacak seviyede şutörlere ya da ikincil olarak kendi skorunu yaratabilecek oyunculara sahip değil. Birsinin bu başarısızlığın sorumluluğunu alması gerekiyor.
Philadelphia basınında çıkan haberlere göre koç Brett Brown’ın kısa süre içerisinde görevinden alınması bekleniyor. Sixers’ın yan parçalarının büyük kısmını kadroya katan genel menajer Elton Brand’in de iş güvenliğinin yüksek olduğunu söylemek çok doğru olmaz. Sixers, yıldız oyuncuları dışında herkesi takas etmeyi düşünüyor olabilir fakat Embiid bile önümüzdeki sene takımda yer alıp almayacağından emin değil. Sixers elindeki yan parçaları takaslamak istese bile NBA’deki hangi takım önümüzdeki üç sezon boyunca Horford’a 81 milyon dolar ve önümüzdeki dört yıl boyunca Harris’e 149 milyon dolar ödemek ister?
Philadelphia 76ers’ın önümüzdeki günlerde ne gibi hamleler yapacağını kestirmek kolay değil. Ancak Sixers ekibinde büyük değişikliklerin yapılması hem kaçınılmaz hem de mecburi gibi gözüküyor.
Miami Heat, Milwaukee Bucks‘ı Fazlasıyla Zorlayacak
Teknik olarak bakarsak bu serinin oynanacağı henüz kesin değil. Ancak ilk tur serilerine bahis oynamanız gerekirse kimsenin Orlando Magic ve Indiana Pacers‘a bahis yapacağını sanmıyorum.
Magic, Milwaukee Bucks karşısında ilk turda elenmeye neredeyse mahkumdu. Nikola Vucevic, gösterdiği performans ile büyük saygıyı hak ediyor. Sağlık sorunları yaşamayan Indiana Pacers belki Miami Heat‘e daha fazla sorun yaşatabilirdi. Ancak Miami Heat ile Indiana Pacers arasında oynanan seri Domantas Sabonis sakatlığı sebebiyle Orlando Fanusunu terk etmesi ve Victor Oladipo’nun All-Star versiyonunun Orlando’ya hiç gelmemesiyle çoktan kaderine ulaşmıştı bile.
Tam olarak bu yüzden ilk tur serilerinin geriye kalanını hızlıca geçerek konferans yarı finalinde oynanacak olan Milwaukee Bucks – Miami Heat serisine geçiyoruz. Bu eşleşme, NBA lideri Milwaukee Bucks taraftarlarının düşündüğünden çok daha zorlu geçebilir.
Milwaukee Bucks, Miami Heat’in ne kadar sert bir takım olduğunu normal sezonda oynadıkları 3 maçın 2’sini kaybettiği için iyi biliyor olmalı. Eğer Giannis Antetokounmpo’yu savunmak için “iyi seçenekler” olarak nitelendirilebilecek savunmacılardan oluşan bir grup varsa Miami Heat’in kadrosunda bulunan Bam Adebayo, Jimmy Butler ve Andre Igoudala’nın bu tanımın içini doldurduğunu söyleyebiliriz. Bu isimlere ek olarak Heat’in Jae Crowder ve Derrick Jones Jr gibi isimlerin de Khris Middleton’ı savunabilecek olması Bucks için problem yaratabilir.
Miami Heat, Mart ayının başında Milwaukee Bucks ile oynadıkları maçta sadece 89 sayıya izin vererek rakibini sezonun en düşük skorunda tutmuştu. Antetokounmpo, sezon boyunca oynadığı maçların en kötülerinden birisini oynamıştı. Bu yüzden Milwaukee’nin Doğu Konferansındaki yolculuğunda en zor rakiplerden birisi Miami Heat olacaktır.
Miami’nin Milwaukee Bucks’ı hayal kırıklığına uğratabilmek için istikrarlı olarak skor üretebileceğini kanıtlaması gerekiyor. Rakiplerine en çok üç sayı deneme şansı veren Milwaukee Bucks karşısında Miami Heat’in keskin şutörlerinin sergileyeceği performans büyük önem taşırken NBA liderinin kadrosunda bulunan Khris Middleton ve Eric Bledsoe gibi isimlerin playoff performansı da soru işareti oluşturuyor.
Celtics – Raptors Eşleşmesi, Tarihe Geçecek Bir Seri Olabilir
Pazar günü oynanan maçlar sonucunda rakiplerini süpürmeyi başaran Boston Celtics ve Toronto Raptors için Milwaukee ile Miami Heat‘te olduğu gibi gelecek tahmini yapmamıza gerek yok. Bu iki takım Perşembe günü başlayacak konferans finali serisinde karşı karşıya gelecekler.
İki takımın performansında da rakiplerinin zayıflıklarının etkisi büyük olsa da Celtics ile Raptors’ın şu ana kadar playoff’ların en formda takımları olduğu ortada.
Toronto Raptros, şu ana kadar playoffların en iyi ikinci hücumuna ve en iyi ikinci savunmasına sahip. Boston Celtics ise hücum playofflarda hücum verimliliğinde üçüncü, savunma verimliliğinde ise dördüncü sırada. Playoff’larda mücadele eden başka hiçbir takım, bu iki kategoride birden ilk 6 sırada yer almıyor.
Boston’ın hücumdaki dört başlı canavarı, Gordon Hayward’ın sakatlığı nedeniyle üçe düşmüş durumda. Ancak Hayward’ın yaşadığı sakatlıktan sonra Kemba Walker, Jayson Tatum ve Jaylen Brown, sorumluluk alarak performanslarını bir basamak daha yukarıya çekmeyi başardı. Jayson Tatum, süperstarlığa doğru emin adımlarla ilerlemeye devam ederken Jaylen Brown şubat ayında All-Star seçilmeyi neden hak ettiğini herkese gösteriyor. Kemba Walker ise Charlotte’ta oynadığı dönemde hiç sahip olamadığı playoff ortamında kazanan bir takımın parçası olma fırsatının keyfini çıkarıyor.
Basketbolun en yüksek seviyesi olan playofflardan bahsetmişken NBA’in son şampiyonu Toronto Raptors hakkında konuşmamak olmaz. Kawhi Leonard ve Danny Green’i kaybeden Toronto Raptors, buna rağmen sezon boyunca NBA’in en başarılı takımlarından birisi olmayı başardı.
Koç Nick Nurse, geçtiğimiz günlerde 2019-20 sezonunda NBA’de Yılın Koçu seçildi. Kyle Lowry, oyunun iki tarafında da takımın lideri olmaya devam ediyor. OG Anunoby, ligin en iyi savunmacıları tartışmasında yer almayı hak eden bir isim. Fred VanVleet, performansını harika bir seviyeye çıkarmış durumda. Pascal Siakam yavaş yavaş formunu buluyor ve pota altındaki Serge Ibaka, Marc Gasol ve Chris Boucher üçlüsü Raptors’a her durumda oynatabilecekleri farklı pivot opsiyonları sunuyor.
Eğer playoffların ikinci turunun bu sezonun en iyi playoff eşleşmesini bize izletme şansı olacaksa bu seri kesinlikle Toronto Raptors – Boston Celtics olacaktır.
Lakers‘ın Yıldızları Geri Döndü… Bu Şartlar Altında Geriye Kalan Hiçbir Şeyin Önemi Olmayabilir
Sıralama maçları Los Angeles Lakers için hiç de kolay geçmedi. Lakers’ın şutörleri, sıralama maçları boyunca neredeyse hiç şut atamadı ve bu da Los Angeles ekibinn hücumunun fonksiyonel bir şekilde işlememesine sebep oldu. Neredeyse Orlando Fanusunda sıkılıyormuş gibi gözüken Lakers, Avery Bradley ve Rajon Rondo gibi isimlerin yokluğu sebebiyle rotasyonda birçok farklı deneme yapmak zorunda kaldı.
Lakers, sıralama maçlarında yaşadığı sorunların bir kısmını playoffların ilk maçında Portland Trail Blazers‘a 100-93 kaybettiği maçta tekrar yaşadı ve herkesin kafasında Los Angeles ekibinin çok geç olmadan bu sorunların üstesinden gelip gelemeyeceği soru işareti oluştu.
Ancak bu sorular, kısa sürede cevaplarını buldu. Lakers sadece arka arakaya aldığı galibiyetlerle serideki avantajı tekrar eline geçirmekle kalmadı ve bu maçlarda tam olarak ihtiyaçları olan basketbolu sahaya yansıttılar. İlk olarak Anthony Davis’in harika performanslarına ihtiyaç duyuyorlardı. Anthony Davis de serinin ikinci maçında 31 sayı – 11 ribaund ile oynayarak bu ihtiyaca karşılık verdi. Serinin üçüncü maçında LeBron James de hayata dönerek 38 sayı – 12 ribaund – 8 asistlik muhteşem bir performansa imza atarken Anthony Davis de 29 sayı – 11 ribaund – 8 asist ile oynayarak galibiyete önemli katkıda bulundu.
Üçüncü maçın ardından Anthony Davis, “LeBron James bütün maç boyunca saldırı modundaydı” ifadelerini kullandı ve haklıydı da. Lakers’ın yan parçalarının gereken şut performansına çıkamadığı sürece Lakers’ın agresif bir oyun sergilemesi Los Angeles temsilcisi için hayati önem taşıyor. Fakat Davis ve LeBron, son iki maçta oynadıkları seviyede performans vermeye devam ederlerse Lakers’ın sorunları çabucak sona erebilir.
Lig genelinde başka süperstar ikilileri de var ancak hiçbiri bu ikili kadar yetenekli ve durdurulamaz değil. Eğer Lakers’ın rol oyuncuları form bulamazsa Los Angeles ekibinin hata marjı küçülecektir. Fakat Davis ve James’in bu seviyede oynamaya devam etmesiyle birlikte rol oyuncularının harikalar yaratmasına da gerek kalmayabilir.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!