by Zach Buckley, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 22 Temmuz 2020 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Dönem dönem, basketbolun yaşayan efsanelerinden bir tanesi NBA’den geçer ve oyunun üzerinde inkar edilemez bir iz bırakır.
Bu kadar etkili olan oyuncular genellikle oyunu değiştiren isimler olarak nitelendirilirken listemizdeki 10 oyuncu ise ligi tamamen değiştiren isimler. Oyunun oynanma şeklinden saha dışında oyuncuların gücüne kadar birçok farklı alandaki işleyişi değiştiren bu oyuncular kafamızdaki süperstar sporcu algısını değiştiren isimler oldu.
Listeyi mantıklı bir boyutta tutabilmek için sadece modern dönemin basketbolcularına mercek tutacağız ve lige NBA ile ABA’in birleşiminden sonra gelerek oyun üzerinde direkt etki oluşturan oyuncuları sıralayacağız.
Kareem Abdul-Jabbar
Kareem Abdul-Jabbar’ın arkasında bıraktığı basketbol mirasında birçok NBA rekoru barındırıyor. Basketbol tarihinde kimse daha fazla skor üretmedi (38,387), kimse daha fazla MVP ödülü kazanmadı (6), kimse daha fazla All-Star maçında yer almadı (19). Kariyeri boyunca altı şampiyonluk ve iki Finaller MVP’si kazanan Abdul-Jabbar, ikinci kez bu ödülü kazandığında 38 yaşındaydı. Tüm bu rekorların yanı sıra Abdul-Jabbar, basketbol tarihinin gördüğü en durdurulamaz şutlardan biri olan skyhook’u da basketbola kazandırdı.
Tüm bu başarılara rağmen Abdul-Jabbar, saha dışında çok daha etkili bir süperstardı.
1975 yılında Milwaukee Bucks’tan Los Angeles Lakers’a takas edilmesini sağlayan yıldız oyuncu, lig genelindeki oyuncuların çok daha güçlü hale gelmesinin yolunu açtı. Küçük marketteki takım sahiplerinin en büyük korkularından birisini gerçeğe dönüştüren Abdul-Jabbar’ın oynamak istediği şehirler listesinde Los Angeles ve New York yer alıyordu.
“Buradaki insanları eleştirmek istemiyorum ancak Milwaukee ile aramda derin bir bağ yok.” diyordu bu takas döneminde Abdul-Jabbar. “Milwaukee’deki şeylerle ilişki kuramıyorum.”
Abdul-Jabbar’ın basketbol dışındaki ilgi alanları belki de sonraki nesillerdeki oyunculara platformalarını nasıl kullanabileceklerini göstererek en büyük miraslarından birisini bıraktı. Sosyal sorunlardan popüler kültüre kadar birçok farklı alanda konuşmaktan çekinmeyen isim, harika bir yazar haline geldi ve A.B.D. Başkanı tarafından verilen özgürlük madalyasını kazandı.
Julius Erving
Julius Erving’in NBA’de oynadığı andan itibaren basketbol bambaşka bir hal aldı.
Yıldız oyuncu basketbola bambaşka bir stil ve artistik hava getirdi. Atletizmiyle birlikte düzenli olarak akrobatik hareketler yapan yıldız isim, ABA’de düzenlenen ilk smaç yarışmasının da kazananı oldu. Çember üstünde sergilediği sihir ile taraftarları heyecanlandıran Erving, saha dışındaki mütevazı taraftarlarıyla da basketbolseverlerin gönlünü çaldı.
“Basketbol sahası dışında Erving’ten daha iyi insanlara rastlayabilirsiniz. Bazılarımızın anneleri ve Papa buna örnek olarak gösterilebilir.” diyordu Sports Illustrated’a konuşan Pat Riley. “Ancak oyuncu olarak Dr. J gibisi sadece bir tane var.”
Erving, NBA ve ABA kariyerinin tamamı boyunca All-Star seçildi. 1980-81 sezonunda NBA MVP’si seçilen yıldız oyuncu, 1983 yılında da NBA şampiyonluğu yaşadı. Erving’in bastığı smaçlar, günümüzde bile basketbol kliplerinde sık sık yer alıyor.
Saha dışında da Erving, sponsorluk anlaşmalarının başlamasında büyük bir rol oynadı. Converse ile 20 bin dolarlık bir ayakkabı anlaşması imzalayan Erving, sporcuların yer aldığı ilk lisanslı video oyununun da bir parçasıydı. (One on One: Dr J vs Larry Bird)
Larry Bird
Eğer Larry Bird olmasaydı NBA çok daha farklı bir yer olurdu.
1980’li yıllarda Magic Johnson ile birlikte Larry Bird, ligin çok daha popüler hale gelmesini sağladı. Bir yıldız olarak basketbol seyircilerini NBA’e çekmekte çok önemli iş yapan Bird, NBA’in yayın ve reklam kimliğinin yeniden şekillenmesini sağladı ve maçların banttan yayınlandığı dönemin sona ermesinde de önemli rol oynadı.
Oyunun efsanevi trash-talk’çularından biri olan Bird’ün oyunu, sözlerinden çok daha fazla ses çıkarıyordu. 2.06 boyundaki yıldız isim büyük patlamasını bir uzun forvet olarak yapmıştı ancak oyununu alçak post ile sınırlandırmamıştı. Bird; şut atabiliyordu, bir guard gibi top sürebiliyor ve pas verebiliyordu ve bununla birlikte bir oyuncunun fiziksel avantajıyla neler yapabileceğini herkese göstermişti.
Bugünün şartlarında çok etkileyici bir üç sayılık atış özgeçmişine sahip olmasa da 1992 yılında basketboldan emekli olduğunda 2.06 boyunda veya daha uzun oyuncular arasındaki en yüksek 9 üç sayı sezonundan 5’inin altında Larry Bird’ün imzası vardı. Aynı zamanda guard olmayan oyuncular arasındaki en yüksek 13 asist ortalamasından 7’sine Larry Bird sahipti. Bird, lig tarihinde kariyeri boyunca 24 sayı – 10 ribaund – 6 asist ortalamalarını yakalayan tek oyuncu olma özelliğini devam ettiriyor.
Magic Johnson
1980’li yıllarda NBA basketbolunu kurtaran ikilinin daha cana yakın olan tarafı Magic Johnson’dı.
Yıldız oyuncunun basketbol sahasında yarattığı sihir, Showtime Lakers’ının tartışmasız şekilde Hollywood’un kralı haline gelmesini sağladı. Magic Johnson’ın oynadığı dönemde basketbol izlemesi çok daha keyifli bir hal almıştı ve yıldız oyuncunun ayağını gazdan çekmeyen oynadığı oyun ile bakmadan attığı paslar basketbolseverleri sürekli olarak şok etmeye devam etti.
Magic gibi 2.06 boyunda olan bir oyuncunun böyle bir top kontrolüne sahip olmaması gerekiyordu. Ancak Johnson’ın sıradışı oyun kurma yeteneği, onu savunmaya çalışan daha kısa oyuncular karşısında kendisine büyük bir avantaj sağlıyordu.
Johnson, o kadar etkili bir pasör haline geldi ki yıldız ismin kariyeri boyunca yakaladığı 11.2’lik asist ortalaması tarihin en yüksek ortalaması olarak karşımıza çıkıyor. Fiziksel özellikleriyle birlikte bu ortalamaları yakalayan oyuncu, basketbol taraftarlarının kafasında pozisyonlara göre oluşan limitlerin de kırılmasında önemli rol oynadı. Magic Johnson öncesinde 2.06 boyunda gösterişli saha generalleri yoktu. Gerektiği zaman pivot oynayan oyun kuruculardan hiç bahsetmiyoruz bile…
Basketbolun ötesinde de Magic Johson, başarılı sporcuların iş dünyasında da ne kadar başarılı olabileceğini herkese gösterdi. Yıldız oyuncunun iş ve eğlence dünyasındaki imparatorluğunun değerinin 1 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.
Michael Jordan
NBA’in dünya çapında popülerleşmesinin köklerini, Air Jordan’ın tarihi uçuşlarına kadar takip edebilirsiniz.
Michael Jordan’ın lige geldiği andan itibaren basketbolun imajı tamamen değişti. Oyuncuların giydiği şortlar daha uzun hale geldi. Sokak aralarındaki sahalarda basketbol oynayan insanlar, şut atarken çok daha sık dillerini çıkarmaya başladılar.
Jordan markası ve Jumpman logosu, sporcu sponsorluklarını bambaşka bir noktaya getirdi. Jordan, NBA’de oynadığı son maçın üzerinden neredeyse 20 yıl geçmesine rağmen oyuncuların imzaladığı ayakkabı anlaşmaları için hala standardı belirleyen isim.
Fark ettiyseniz şu ana kadar Jordan’ın basketbol sahasında yakaladığı başarılardan bahsetmedik bile. Jordan’ın basketbol sahasında yaptıkları da en az bu kadar önemli ve inanılmaz. Altı kez şampiyon olan ve bu finallerin hepsinde MVP seçilen Jordan, kariyeri boyunca 10 kez sayı kralı ve 5 kez de MVP oldu. Tarihteki en yüksek verimlilik puanı ortalamasına sahip olan Jordan’ın iş modeli de kendisinden sonra gelen basketbolcuların potansiyel kazançlarının zirve yapmasında önemli bir örnek oldu.
Kevin Garnett
Kevin Garnett lig tarihinin en büyük kontratı olan 6 yıl 126 milyon dolar değerinde bir sözleşmeye imza attığında ligdeki henüz ikinci yılını oynuyordu. Bu bahsettiğimiz olay, Garnett’in kariyerindeki en ilginç 10 olaydan biri olmayabilir bile.
Bu anlaşmaya imza atmadan önce Garnett, liseden direkt olarak NBA’e geçmeyi adeta bir moda haline getirmişti. Lige 2.11 boyunda bir perimetre oyuncusu olarak gelen Garnett, inanması güç bir fizik ve yetenek paketine sahipti. Kariyeri boyunca 15 kere seçileceği All-Star karşılaşmalarının ilkini ligdeki ikinci sezonunda çıkan yıldız isim, takip etmesi en eğlenceli basketbolculardan bir tanesi haline geldi.
Aradan geçen sürede KG kadar etkili bir oyuncu görmesek de onun başlattığı basketbol evrimi, NBA’in geleceğine de bir bakış atmamızı sağlamıştı. Çok yönlülük açısından baktığımızda, oynadığı zamanın yaklaşık 15 yıl ötesinde yeteneklere sahip olan Garnett, döneminin en dominant oyuncularından birisi haline geldi. Efsane isim, NBA tarihinde 20.000 sayı – 10.000 ribaund – 5.000 asist ve 2.000 blok barajını geçmeyi başaran iki oyuncudan bir tanesi.
Kariyerinin ikinci kısmında 2008 yılında Boston Celtics forması altında Paul Pierce ve Ray Allen ile güçlerini birleştiren KG, NBA’de “Büyük Üçlü” döneminin tekrar başlamasını sağlayan fitili yakan isimlerden bir tanesi oldu. Boston Celtics formasıyla geçirdiği ilk sezonunda şampiyonluğa ulaşan Kevin Garnett, belki de tüm zamanların en akılda kalıcı şampiyonluk röportajlarından birisine de imza attı.
Allen Iverson
Allen Iverson’ı takip etmek, daha önce eşi benzerine rastlanmamış bir deneyimdi.
1.83 boyundaki skorer guard, oynadığı her maçta yüreğini sahaya bırakıyordu ve onun sahaya adım attığı anda bu şekilde oynayacağını biliyordunuz. Allen Iverson, ya sizin en sevdiğiniz oyuncuydu ya da en sevdiğiniz oyuncunun ligdeki favori basketbolcusuydu.
Chris Paul, 2016 yılında yaptığı açıklamalarda efsane oyuncu hakkında “NBA kültürünü en çok etkileyen oyuncunun her zaman Allen Iverson olduğunu düşünmüşümdür.” demişti. “O bir kültür başlattı. Kola takılan sleeveler, dövmeler… NBA tarihinde ligi onun kadar etkileyen başka bir isim olmadı.”
Allen Iverson ligin gördüğü en havalı oyunculardan bir tanesiydi. Diğer oyuncular ve taraftarlar, Iverson’ın saç stilinden basketbol sahasındaki crossoverlarına kadar neredeyse her şeyini taklit etmeye çalışıyorlardı. Eğer Iverson, hip-hop kültürünü NBA’e taşımasıydı büyük olasılıkla lig yönetimi oyunculara kıyafet kuralları getirmek zorunda kalmayacaktı. Ve belki de şu anda maç öncelerinde şahit olduğumuz moda şovları hiç yaşanmayacaktı.
Iverson, oyuncuların kendileri gibi davranabilmesinin önünü açtı ve bunu yaparken ortaya koyduğu yürek koca bir jenerasyonu ilham kaynağı oldu. Kariyeri boyunca 11 kez All-Star seçilen, 4 kez ligin sayı kralı olan ve 2000-01 sezonunu MVP olarak tamamlayan Iverson, oynadığı dönem boyunca maç başına yakaladığı 26.66 sayı ortalamasıyla tüm zamanlar sıralamasında yedinci sırada bulunuyor.
LeBron James
İleride basketbol oynamayı düşünen herkese bir tavsiyemiz var: Çıtayı bu kadar yükseğe koyduğu için Kral James’e teşekkür edebilirsiniz.
2003 Draftı’na liseden direkt olarak katılıp tarihin en iyi çaylak sınıflarından birisinde birinci sıradan seçildiğinde bile LeBron James ile ilgili beklentiler absürd seviyedeydi. Aynı beklentiler, 16 kez All-Star seçildiği, dört kez MVP ödülünü aldığı, kazandığı üç şampiyonluğun hepsinde finaller MVP’si seçildiği kariyeri boyunca hiçbir zaman azalmadı ve yıldız oyuncunun Michael Jordan ile birlikte tüm zamanların en iyisi tartışmasına girmesine sebep oldu.
Bir daha LeBron James gibi bir basketbolcu göremeyeceğiz, ancak yıldız ismin etkileri tüm NBA’de görülebiliyor. Yıldız isim 2010 yılında Dwyane Wade ve Chris Bosh ile Miami Heat’in çatısı altında buluşarak yıldız oyuncuların serbest oyuncu görüşmelerine ellerinin çok daha kuvvetli şekilde girmesini sağladı.
LeBron James’in “The Decision”ı ile ilgili ne düşünüyor olursanız olun, bu hamlenin sporculara kendi kaderlerini belirlemesi konusunda güç verdiği aşikar. LeBron, sporcuların sosyal konularda seslerini duyurması konusunda da çok önemli bir rol model haline geldi ve memleketi Akron, Ohio’da kurduğu I Promis School gibi projelerle de çok önemli hayır işlerine imza attı.
Derrick Rose
Derrick Rose lige geldiğinde alışılmış oyuncu gelişimi sürecini adeta alt üst etti. Bununla birlikte genç oyuncuların aldığı sözleşmeler de bir hayli değişti.
Derrick Rose’un yaşadığı sakatlık öncesindeki oyun stili, belki de NBA tarihinde gördüğümüz en atletik ve patlayıcı tarzlardan bir tanesiydi. Ligdeki ilk sezonunda Yılın Çaylağı seçilen Rose, ikinci yılında ilk All-Star maçında yer aldı ve üçüncü senesinde lig tarihinin en genç MVP’si unvanını aldı.
Derrick Rose, çaylak kontratından sonra sözleşme imzalamak için masaya otururken lig yönetimi Toplu İş Sözleşmesine Derric Rose Kuralı adı verilen bir madde ekleyerek genç yaşta süperstar seviyesine ulaşan oyuncuların hakettiği ücreti alabilmesi için bazı değişiklikler yaptı. Bu değişiklik ile birlikte genç süperyıldızlar, çaylak kontratları esnasında iki kez All-Star seçilmeleri, iki kez All-NBA takımlarında yer almaları ya da MVP seçilmeleri durumunda takımlarının maaş bütçesinin %30’unu alabilecekti.
Rose’un muhteşem yükselişi ne yazık ki yaşadığı ciddi sakatlıklar nedeniyle sekteye uğradı. Ancak yıldız oyuncunun lig üzerindeki etkileri büyük olasılıkla O emekli olduktan sonra bile devam edecek.
Stephen Curry
Stephen Curry, kariyerinin ilk dönemlerinde canını çok sıkan bilek sakatlıklarından kurtulduğu anda NBA’deki savunmacılar bildikleri bütün savunma prensiplerini değiştirmek zorunda kaldı ve basketbol bir daha asla eskisi gibi olmadı.
Şuta dayalı takımların asla şampiyonluk seviyesine çıkamaması gerekiyordu. Ancak Stephen Curry’nin Golden State Warriors’ı şut yetenekleri sayesinde NBA tarihinin en dominant hanedanlıklarından birisi haline geldi. Warriors, Curry’nin getirdiği basketbol devriminin önderliğinde dört yıl içerisinde 3 şampiyonluk kazandı ve bu dönemde şampiyon olamadıkları tek sezonda 73 maç kazanarak NBA tarihinde normal sezonda en çok maç kazanan takım rekorunu gele geçirdiler.
Dribbling üzerinden ve çok uzak mesafeden atılan üçlükler normalde NBA savunmalarının rahatlıkla izin verdiği şutlar olmalıydı. Ancak Şef Curry’nin üst üste iki kez MVP olduğu dönemde bu iki şut en öldürücü silahlarıydı. Bu dönemde NBA tarihinin oybirliğiyle MVP seçilen tek oyuncusu haline gelen Stephen Curry, 2015-16 sezonunda toplam 402 üç sayılık isabeti bularak inanması zor bir rekora imza attı.
Curry’nin yarı sahayı geçtiği andan itibaren savunmalar üzerinde tehdit yaratması, basketbolda bildiğimiz bütün hücum mekanizmalarını değiştirdi. Şu anda basketbol takımlarının hücumları topu elinde tutan, top kontrolü yüksek ve uzun mesafeden isabet bulabilen şutörlerin etrafında kuruluyor. Bunun en büyük sebebi de tüm zamanların en iyi şutörü olarak kabul edilen ve tüm zamanların en iyi oyuncularından birisi olan Stephen Curry’nin basketbol üzerinde bıraktığı iz.
Daha önce Michael Jordan’ın takım arkadaşı olan Warriors koçu Steve Kerr, 2017 yılında yaptığı açıklamalarda Stephen Curry hakkında şu ifadeleri kullanmıştı.
“Savunmanın sahada yapacaklarını bu kadar etkileyen başka hiçbir oyuncu görmemiştim çünkü Steph 10 metreden rahatlıkla şut sokabiliyor. Michel Jordan bile savunmaların işini bu kadar zorlaştırmıyordu. Diğer takımlar ‘Jordan Kuralları’ geliştirmek zorunda kalmıştı ancak o bile diğer takımları Steph’i savunmak için aldıkları kadar dramatik önlemler almaya itmiyordu.”