by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Sürekli birisi hakkında yazmaya kalkacak olsak başarı hikayesi bitmez. Çünkü başarılar, başarısızlıklar; yükselişler, inişler…
Bunların hepsi insan hayatının doğasında var ve kesinlikle sadece basketbolla yahut herhangi bir sporla ilişkilendirilebilecek şeyler değil.
Avrupa basketbolunda “dipten zirveye” modeline örnek teşkil eden oyuncuları da bu yönden değerlendirip, sayıca fazla olduklarından dolayı fazla da abartmamak lazım.
Fakat bu her fırsatta onların hikayelerini dile getirmekten vazgeçmek, onları takdir etmemek anlamına mı gelir? Hayır. Ancak bu hikayeleri daha teknik bir tabana oturtmanın ve hamasî değerlendirmelerden uzak ele almanın daha faydalı olacağı belli.
Bu bağlamda bugün ele alacağımız isim Darüşşafaka‘yla ilk kez EuroLeague’e 2016 yılında adım atıp 2019’a kadar bir EuroLeague Final Four MVP’si haline gelen Will Clyburn’den başkası değil.
30 yaşındaki ABDli forveti az zamanda yaptığı çok ve büyük işlerle tanıyoruz artık. 2019-20 sezonunun hemen başında kariyerini çok zor duruma sokabilecek bir çapraz bağ sakatlığı yaşasa da unutulmazlar sınıfına girmiş bulunuyor.
Daçka dönemiyle CSKA döneminin teknik kıyası, David Blatt ve Dimitris Itoudis gibi koçlarla çalışma şansı gibi pek çok değerlendirme kriteri var onun hakkında. Yeşil-Siyahlılar’da geçirdiği sezonla başlayacak olursak eğer, zaten ülkedeki çoğu kişi onu canlı izleme şansına sahip oldu.
Peki, bu dönemin öncesi ve dönemin kendisi nasıl şekillendi? Sonrasında neler oldu? Eurohoops Fırın, Will Clyburn’ün kariyer gelişimine bakış atıyor.
İLK ADIMLAR
ratiopharm Ulm ve Hapoel Holon. Clyburn’ün Darüşşafaka’ya gelmeden önce ilk mücadele ettiği takımlar olarak göze çarpıyor. Bu takımlar bugün dahi EuroLeague’e oyuncu yetiştirme potansiyeline sahip ve çıkış yapma arayışındaki oyuncuların odak noktasında yer alan ekipler.
Haliyle de burada gösterdiğiniz performanslarla kimsenin gözüne çarpmamanız düşünülemez. Clyburn’ün EuroLeague kariyeri de tıpkı diğer çoğu oyuncu gibi kendiliğinden oluşmamış, bir emekler bütününün meyvesi olarak karşımızda.
Ulm ve Holon gibi takımların yükseliş arayan oyuncuların odak noktası olduğu doğru. Bu tarz takımların bir de EuroLeague şubeleri olur genellikle. EuroLeague’de her sene böyle bir takım bulunur mutlaka. Kamuoyunun geniş oranda tanımadığı bir ismi bünyesinde barındırıp parlatacak bazı güçler.
William Dalen Clyburn açısından bu güç, Darüşşafaka’dan başkası olmadı 2016 yılında. EuroLeague’de bir sezonluk deneyiminin ardından 2. yılına hazırlanan Daçka, kadrosuna o yıl Brad Wanamaker, Ante Zizic, Dairis Bertans, James Anderson gibi oyuncuları da katmıştı.
Halihazırda takımda olanlar arasında Scottie Wilbekin bulunuyordu. Wanamaker‘la beraber bir takıma 3 üretici fazla değil miydi? Bu soruyu daha sonraları da soracak vakitler olacak.