by Brian Rubin – Çeviri: M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 6 Ağustos 2020 tarihinde The Athletic‘te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Doktor kendisine resmen söylemeden önce de Patrick Christopher, diz kapağının kırıldığını ve diz iç bağlarının kırıldığını biliyordu.
“Yerde yatarken ilk olarak hiçbir acı falan hissetmiyordum ve ‘Galiba tasarımcı olacağım’ dedim” diyor Christopher.
Christopher, yetişkinliği boyunca hep 2 Ocak 2015 günü Salt Lake City’deki Energy Solutions Arena’da taraftarlara Utah Jazz‘in ilk 5’teki 2 numarası olarak tribünlere anons edildiği o an için çalışmıştı. Utah, o sezon yeniden yapılanıyordu ancak takımda gelecekte takıma yardımcı olacak genç oyuncular vardı ve bunların bazıları da ilerleyen yıllarda önemli işler yaptı: Rudy Gobert, Joe Ingles, Gordon Hayward, Derrick Favors. Quin Snyder, takımdaki ilk yılını geçiriyordu. Enes Kanter, ilk 5 oynuyordu. Arka alanda ise Trey Burke’ün yanında daha önce Fransa, Türkiye ve G League’de oynamış, Bulls ve Grizzlies‘e bir uğramış, nihayetinde de Jazz‘den fırsat bulmuş Christopher vardı.
Christopher, 134 maçta oynadığı Cal’den mezun olduktan sonra beş yıl boyunca dünyayı gezmişti. G League’de 3-and-D oyuncusuna dönüşmüş ve 2014’te %45 ile üçlük atıp G League yılın en iyi ikinci savunma takımına seçilmişti. “Koçlara derdim ki ‘Beni rakip oyun kurucunun savunmasına verin'” diyor. Utah, üç hafta kadar önce onu G League ekiplerinden Iowa’dan çağırmıştı.
Artık onun vakti, o sezon 60 maç kazanıp Doğu Konferansı’nda final oynayan sağlam bir Hawks karşısında ilk 5’te başlayacağı gün gelip çatmıştı.
O an, tam olarak 5 dakika 27 saniye sürdü.
“Savunmada Kyle Korver’ın köşe üçlüğünü bozmaya çalışıyordum” diyor Christopher. “El göstermeye çalışıyordum sadece. Çizgiden onu kovalarken bir an sanki ters bastım. Ayağım sola, dizim sağa gitti.”
Böylece NBA kariyeri dört maçın sonunda bitmiş oldu.
“Gerçekten parlak biri olduğunu görebiliyordunuz. Gerçekten iyi bir çocuk” diyor Utah basketbol operasyonları başkan yardımcısı Dennis Lindsey. Kendisi, o dönemde takımın genel menajeriydi.
Ancak basketbolcu ve başarılı bir aileden gelen Christopher, ikinci bir hamleye hazırdı. Tekstil şirketi Sloan and Bennett, 2017’den bu yana modada gündem belirliyor. Pazartesi gecesi, LeBron James’in Sloan and Bennett’ın son tasarımlarından birini üzerine geçirmesi ile bir sonraki büyük adım atıldı. James, üzerinde “Minneapolis” yazılı ve 8 dakika 46 saniyede kalmış olan bir kronometrenin bulunduğu siyah bir tişört giyiyordu. Bu süre, Minneapolis’ten bir polisin Afroamerikalı George Floyd’un boynunun üzerine tüm ağırlığını vererek kaldığı sürenin tam uzunluğuydu… Mayıs ayındaki olayın sonunda Floyd öldürüldü.
LeBron James arrived to tonight’s game wearing a t-shirt with “Minneapolis” and a stopwatch that is stopped at 8 minutes and 46 seconds.
George Floyd was killed in Minneapolis after police officer Derek Chauvin kneeled on the back of Floyd’s neck for 8 minutes and 46 seconds. https://t.co/VdpEBfzgiF pic.twitter.com/0sI9vnjqZe
— Tommy Beer (@TommyBeer) August 4, 2020
James’in o tişörtü giymiş olması tesadüf değildi. James ve NBA, NFL ve Major League’den başka sporcuların da menajerlik şirketi olan Klutch, bu tişörtün basımı ve dağıtımı için Sloan and Bennett ile bir anlaşma yapmıştı. Kampanya, Salı günü resmen başladı ancak Orlando fanusundaki tüm o kargaşada James’in Utah maçından önce veya sonra tişörtü giyeceğinden emin değildi Christopher.
“Kendi platformunun, sesini ne kadar duyurabildiğinin farkında ve bunu kullanıyor” diyor Christopher. “Onun bunu yapması çok önemli.”
James, bu yıl daha önce de Sloan and Bennett’ın Kobe ve Gianna Bryant’ın anısına çıkardığı kapüşonlu ürünü All-Star takım seçimleri programı sırasında giyerek Christopher’a yardımcı olmuştu. Daha sonrasında o ürün birkaç saat içerisinde kapış kapış gitti.
32 yaşındaki Patrick Christopher, James’i 10 yılı aşkın süredir tanıyor. Cal’de oynadığı 2007 yılından itibaren James’in kamplarında danışman olan Christopher, James’in küçük arkadaş grubundaki herkesle (Randy Mims, Maverick Carter ve James’in menajeri Rich Paul) bağlantısını korudu yıllar içerisinde.
Christopher’ın ailesi, son aylarda basketbolu sosyal farkındalık yaratmak için kullanıyor. Ailenin en küçük oğlu Josh, geçen yıl liseden dört yıldızlı bir basketbolcu olarak mezun oldu, Washington D.C.’nin tarihte Afroamerikalı öğrencileri ile ünlü okulu Howard University’yi ziyaret etti ve neticede Arizona State’te oynamaya karar verdi. Böylece beş yıldızlı pivot Makur Maker’ün Kentucky ve UCLA gibi üniversiteler de talip olmalarına rağmen Howard’ı seçmesinin zemini atılmış oldu. Maker’ün Bison forması giyip giymeyeceği henüz belli değil ama bu kararı almış olması bile kolej basketbolunda şok etkisi yarattı.
Bu yazın başında Patrick Christopher’ın ASU’daki ikinci yılında guard olarak oynayan kardeşi Caleb, ASU’nun meşhur dirgen şeklindeki logosunun bir yumruk ile tutulduğu ve havaya kalkmış olan yumrukta kampüsteki her Afroamerikalı sporcunun isminin olduğu siyah-beyaz bir hâlini yaratarak Black Lives Matter hareketine destek verdi ve manşetlere taşındı.
Ancak ailedeki moda geni, kesinlikle Patrick’ten geliyor. Patrick, kendi moda kahramanının anısına kendisine “the Black Ralph Lauren” diyor ve astarlarını mor ipekten yaparak tasarımcının Purple Label’ına selam çakıyor. Berkeley’de aşık olmuş modaya Christopher.
“Şu an yaptıkları tünel yürüşlerini ben lisede yapıyordum” diyor.
Kolej kariyeri sonrası Christopher, ilk olarak Antalya’da oynadı ancak 2011-12 sezonunun devamı için Fransa’dan Cholet Basket ile anlaştı ve burada gelecekte Jazz‘de takım arkadaşı olacak Gobert ile oynadı. Şaşırtıcı bir durum söz konusuydu.
“Fransa’dayken moda tutkusu giderek büyüdü” diyor babası Laron.
“Bir marka oluşturmak için düşünce akışını belirleme süreci Fransa’da başladı” diyor Christopher. “Tamamen bağımsız bir fikirdi. Kırmızı bir eskiz defteri aldım. Düşüncelerimi dökmeye çalışmaya başladım. O dönem renkli kalemler aldım. Renk paletini farklı tasarım estetikleri ve gerçek renk bileşenleri ile bir araya getirmek istiyordum. O dönem sadece notlar alıp gelecekteki markamın estetiğinin nasıl olacağını düşünüyordum. Fransa’da gerçekten hiç elle tutulur bir şey yoktu. Her şey zihnimdeydi ve bir şeyleri de yazıyordum.”
Christopher, 2012’de Beşiktaş forması giydi. Beşiktaş o yıl Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı kazandı ve Christopher da basketbolunu geliştirmeye çalışıyordu ancak aklı modada kalmıştı.
“EuroLeague’deki ilk yılımdı ama ben takıp takıştırıyordum” diyor. “Çok güzel bir şehir. O dönemde çok da zengin bir şehirdi. Alışveriş, yemek, hayat tarzı için her şey muhteşemdi. Gerçekten takıp takıştırıyordum, tam terzi gibi. Galiba ilk Bespoke takım elbisemi İstanbul’da yaptırdım.”