By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Galatasaray Doğa Sigorta, ING Basketbol Süper Ligi ve FIBA Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde sürdüreceği mücadele adına kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor.
Bu bağlamda Zach Hankins’in talihsiz ayrılığıyla tatsız bir sezon öncesi dönem geçiren Cim-Bom, NBA’de 39 maçlık bir kariyer geliştiren ve aynı zamanda Avrupa deneyimi de olan Johnathan Williams’ı transfer ettiğini duyurdu.
Eurohoops Fırın olarak biz de oyuncunun Sarı-Kırmızılılar’a neler katabileceğini değerlendirmek üzere huzurlarınıza çıkıyoruz.
Öncelikle bu yaz kaleme aldığımız her oyuncuda yaptığımız gibi Williams’ı da biraz tanıyalım:
2.06 cm boyunda olan oyuncu uzun forvet ve pivot pozisyonlarında forma giyebiliyor.
22 Mayıs 1995’te Memphis’te dünyaya gelen Johnathan Williams, Missouri’deki ikinci yılında 11.9 sayı – 7.1 ribaund istatistikleri tutturdu. Kolejdeki üçüncü yılında Gonzaga’ya transfer oldu. Gonzaga’daki mezuniyet senesinde 13.4 sayı – 8.5 ribaund – 1.6 asist ortalamalarıyla oynadı ve konferansının en iyi beşine seçildi.
2018-19 sezonunun başında Los Angeles Lakers ile kontrat imzaladı. O sezon NBA’de 24 maça çıktı ve 6.5 sayı – 4.1 ribaund ortalamaları yakaladı. Sezon bitiminde İsrail temsilcisi Maccabi Rishon ile sözleşme imzaladı.
Galatasaray‘ın bu sezonki transferleri arasında yer alan Alex Hamilton ve Zach Hankins’in (ayrıldı) de formasını giydiği Rishon’da sahaya çıktığı 18 maçta 11.7 sayı – 9.1 ribaund averajlarıyla oynadı ancak Aralık 2019’da NBA’den aldığı teklifleri değerlendirerek Avrupa’daki kariyerini kısa kesti. Washington Wizards ile kontrat imzalayan Johnathan Williams, takımıyla NBA fanusunda çıktığı maçlarla sezonu tamamladı.
Şimdi vakit kaybetmeden Yenilmez Armada’nın son üyesinin teknik değerlendirmesine geçelim.
Galatasaray’ın Alex Hamilton Transferi Parkeye Nasıl Yansıyacak?
Artıları ve Eksileriyle Galatasaray’ın Transferi Daryl Macon
MÜDAFİLİK MESELESİ
Williams benim kendisini Rishon’da izlediğim maçlarda çoğunlukla 5 numara olarak görev almıştı ancak bunun değişiklik gösterdiği anlar olmuyor değil eşleşmeler bazında. Kimi zaman direkt olarak 4 numara kullanıldığına da denk gelebilirsiniz NBA dönemindeki herhangi bir maçında.
Yani Galatasaray’ın yeni bir uzun transferi daha yapıp yapmayacağı noktasında kesin bir tahminde bulunmak boş uğraş olur o yüzden. İhtiyaç var mı? Rotasyonda derinlik oluşturmak açısından elbette var.
Geçen sezonki Avrupa deneyimi üzerinden ilerleyecek olursak Rishon LeZion’ın bol skorlu maçlarda çok sayı atıp çok sayı yiyen bir takım olduğu gerçeği hafızalarda taze. Bu nedenle bu hasarlı savunma sistemlerinin yükünü hiçbir zaman tek bir oyuncunun sırtına yüklemek gibi bir hedefte olunmaması gerekir.
O yüzden takım savunmasında Johnathan Williams’ın ne kadar etkili olduğundan ziyade onun bireysel savunma özelliklerine bir bakış atmak daha doğru.
Öncelikle Williams hızlı hareket eden bir oyuncu olmasından sebeple eşleşmelerde yaşanan değişimlere çabuk adapte olabilen bir isim olmasıyla dikkat çekiyor. Bununla beraber dış şut savunmasında – kısa savunmasında öne çıkabilecek bir uzun olduğu çıkarımına varabiliriz ki bu çıkarıma varılamasa da o, sahada bunu uygulamalı biçimde gösteriyor.
Dış şut opsiyonu olan uzunlar, eşleşmelerini dışarı çekerek alan açarlar ve bu boş alanları da kullanmak isteyen takım arkadaşlarına farklı hücum opsiyonları yaratırlar. Johnathan Williams hiç de o dış şut meziyetine sahip uzunların dışarı çekmek isteyeceği türden bir isim değil çünkü çizginin gerisini pozisyon fark etmeksizin çok iyi savunuyor.
Rishon koçu Guy Goodes’ın da herhalde görmüş olacağı bu özellik, Johnathan’ın 3 aylık İsrail macerasında çok işine yaradı. Bu alanda bu kadar etkili olmasında kulaç uzunluğunun etkisi epey büyük elbette.
Bu yüzden çember savunmasının, dış şut ve kısa savunmasına nazaran daha zayıf olduğunu söylemek mümkün. Nazaran, çünkü çember savunmasının zayıf olduğunu da söylemek fazla mümkün değil. Sadece öne çıkan özelliği ikili oyunlardan sonra adam değişimlerinde yaptığı savunma.
Çember koruyuculuğu bakımından ondan estetik bloklar görmemiz mümkün olabilir zaman zaman uzun kolları sayesinde.
Hem hücum hem savunmada göze çarpan olumsuzluklarından birisi rakipleriyle arasındaki mesafeyi koruyor olması. Bu aslında temastan korunma çabası olarak görülebilir ki Williams bunu yapan tek oyuncu değil. Büyük yıldızlar arasından bile temassız oyundan daha çok hoşlananlar çıkabiliyor.
Elbette bunu da sıfır temasla oynayan bir oyuncu olarak anlamak doğru değil. Bunu yapmaya mecbur kalacak Avrupa basketbolunda. Sadece böyle kendini daha özgür hissediyormuş gibi bir görüntüsü var sahada.
Savunmasına ilişkin olumsuzluk olarak gösterilebilecek bir diğer olgu ise ayak hareketleri bakımından fark yaratabilecek uzunlara karşı bu temastan uzak oyunun yaratacağı dezavantajlar olsa gerek. Bu tarz isimleri temas ederek sıkıştırmaktan ve topu elinden çıkarmaya zorlamaktan başka çare yoktur. Williams’ın bu konunun üzerine de gitmesi gerekecek.
Kötü savunmacı denilebilecek bir oyuncu asla değil. Hatta savunmada belli başlı bir uzmanlık alanı olması, kendisini diğer uzunlardan tamamen ayıran bir uzmanlık alanı olması onu çok değerli bir noktaya taşıyabilir. Farklı ve avantajlı olduğu bir nokta olarak göze çarpan özellikleri var.
JOHNATHAN WILLIAMS NASIL HÜCUM EDER?
Johnathan Williams’ın hücumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunmak gerekirse Galatasaray‘ın bu sezon atak bölgesinde özel bir takım olabileceği gerçeğinden bahsetmek de gerekir. Özellikle Williams transferini de hesaba katacağınız zaman çok çeşitli özelliklere sahip önemli hücum silahlarını kadrolarına kattılar ve FIBA Şampiyonlar Ligi düzeyinde bu potansiyelin onları nereye kadar taşıyabileceğini izlemek keyif verici olacaktır.
Williams özelindeki hücum değerlendirmesinde ise karşımıza çıkan en büyük özellik herhalde üçlük çizgisinin iç kısımlarında, serbest atış bölgesinin yakınlarından oynadığı birebirler olsa gerek.
O bölgelerde topla buluşan bir uzun normalde top dağıtmak için arkadaşlarını arar ancak Galatasaray‘ın yeni transferi oralarda topu aldığı zaman mutlaka yere vurup çembere gitmeyi tercih ediyor. O anda o patlayıcılığa sahip olmak ve lafı bitiriciliğine getirecek olursak öyle atletik-estetik bitiriciliğe sahip olmak herkesin becerebileceği bir iş değil tabii ki.
Atletizmini gözler önüne en çok serdiği anlar zaten hücum ettiği anlar oluyor. Bunları da birebir ve ikili oyun hücumları olarak değerlendirmek mümkündür. İkili oyun oynarken de çembere yakın konuşlanmasa dahi şık bitiriciliğiyle ön planda olabilir.
Diğer yandan orta mesafeden denediğine sıkça şahit olduğumuz şutları çok sağlıklı durumda değil ancak hiç isabet kaydetmediğini söylemek de yalan olur. Açıkçası Avrupa’da başarı yakalamak isteyen bir oyuncu eğer Galatasaray’ı tercih ettiyse zayıf yönlerini kapatacak özveriyi de göstermesi gerekir. Çünkü şimdiye kadar Ertuğrul Erdoğan’la seviye atlayan oyuncularda bunu gördük. Eğer bu noktada bir istikrar yakalarsa neden daha değerli bir hücumcu olmasın?
Tabii, boyalı alan hücumunda kendine göre sert görünümlü uzunlara karşı bu temastan arındırılmış oyunu zaman zaman sıkıntı yaratabilir ancak bu tarz bir problemle çok da muhatap olduğunu görmedik şimdiye dek.
Bence göz önüne serebileceği başka bir olumlu özelliği de pas akışını sağlayabilecek bir isim olması olur. Hand-off oyunlarının sıkça kullanıldığı bir ortamda Williams üzerinden hücum şekillendirebilirsiniz ya da tamamen başka bir düzende uzundan uzuna pas akışını sağlayabilecek bir isim olarak kullanabilirsiniz.
Serbest atış problemi var mı? Var. NBA kariyeri boyunca yüzde 50’nin biraz üzerinde gezen serbest atış ortalaması EuroCup’ta yüzde 45’e kadar indi. Bu noktada sıkıntı yaşaması kuvvetle muhtemel.
Hazırlık maçlarından anlaşıldığı üzere Galatasaray Doğa Sigorta’yı sahada 3 guardın birden var olduğu, kısa oyuncuların ağırlıkta olduğu sistemlere alışkın bir takım olarak izlememiz mümkün. Bu bakımdan kısalarla kuracağı iletişim Sarı-Kırmızılılar için çok kritik olabilir. Elbette bu şablonda müdafaa bazında kanat savunmasının aksayacağı anlarda da onun önemli bir parça olacağı düşünülebilir.