by Grant Hughes, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 1 Haziran 2020 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Genellikle oyuncular, cezalandırılmak için benche yollanırlar. Hiçbir sporcu yedek olmanın hayalini kurmaz. Hiçbir küçük çocuk, ilk periyotun altıncı dakikası geride kalırken alkışlarla birlikte oyuna gireceği ilk anın hayalleriyle gece uykuya dalmıyor.
Buna rağmen bazı NBA oyuncuları, bu rolü benimseyerek kendilerine ligde önemli bir yer edindi. Kimisi bunu skor üreterek yaptı, kimisi savunma kimisi de pozisyon yaratma yetenekleriyle. Ancak bu isimlerin hepsi, belirli fedakarlıklar yapmak zorunda kaldı.
Bu oyuncular; egolarını bir kenara bırakıp onlara verilen rolde ustalaşarak benchten gelmeyi popüler hale getirdiler.
Bu yazıda aynı zamanda altıncı adam rolünün tarih boyunca nasıl evrimleştiğine de göz atma fırsatı yakalamış olacağız.
John Havlicek
Kariyerinin ilk dönemlerinde ve daha sonra 1970’li yılların sonlarında Boston Celtics için altıncı adam rolünü oynayan John Havlicek, NBA tarihinin en önemli yedek oyuncularından bir tanesi. Havlicek, lig tarihindeki önemli yedek oyunculardan bir tanesiydi.
Eğer Celtics, Frank Ramsey ile birlikte süper yedek kavramını bulmasaydı büyük olasılıkla Havlicek, kariyeri boyunca ilk beş oyuncusu olurdu. Kariyerinin ilk 7 sezonu boyunca yedek başlayan Havlicek, bu dönem boyunca 19.3 sayı ortalaması yakaladı. Havlicek, bir sezonda kenardan gelerek 19.9 sayı ortalaması yakaladı ve All-NBA takımına seçilen tek yedek oyuncu olarak NBA tarihindeki yerini aldı.
Havlicek’ten önce oyuncular yeteri kadar iyi olmadıkları için benchten geliyorlardı. Ancak kenardan geldiği dönemde bile kimse Havlicek’in ilk beş seviyesinde bir yetenek olduğunu inkar etmiyordu.
Bu yüzden Havlicek, maçların son anlarında hep sahada olurdu. Havlicek’in 1965 doğu konferansı finallerinde son saniyede çaldığı top, NBA Tarihine geçen pozisyonlardan birisinin de yaşanmasına vesile olmuştu.
Havlicek, 1969-70 sezonunda Celtics’in ilk beşine yerleştiğinde 6 şampiyonluk kazanmıştı bile. Havlicek’in ilk beş oynadığı dönemde Celtics iki şampiyonluk daha yaşadı.
Havlicek, 1978 yılında 13 kez All-Star, 11 kez de All-NBA seçildikten sonra emekli oldu. 1973-74 Finallerinde MVP seçilen Havlicek, Celtics tarihinin de en skorer oyuncusu.
Havlicek, örnek alınan ismin kendisinden sonra gelenlerden daha iyi olduğu ender durumlardan bir tanesi. Onun skor yeteneği, yüksek enerjisi ve korkusuz savunması ilerleyen yıllarda birçok oyuncunun kenardan gelmeyi kabul etmesinin yolunu açtı.
Eğer benchten gelmeyi havalı hale getiren bir oyuncu varsa bu kesinlikle Havlicek’ti.
Kevin McHale
Philadelphia 76ers forması giyen Bobby Jones, 1982-83 yılında verilen ilk Yılın Altıncı Adamı ödülünün sahibi olmuştu. Ancak Celtics’in kaliteli bench oyuncusu formülünün Havlicek’ten sonraki devamı olan McHale, sonraki iki yılda bu ödülün sahibi oldu.
Günümüzde altıncı adam denince akla direkt olarak kenardan gelerek skor üreten oyuncular geliyor. McHale de kesinlikle skor yeteneği olan bir oyuncuydu. Ancak yıldız isim bunu günümüzde genellikle yapan kısa oyuncular gibi şut yeteneğiyle değil ölümcül post-up oyunuyla gerçekleştiriyordu.
McHale’in repertuarında muhteşem ayak oyunları, omuz feykleri, pivot adımları ve hook atışları bulunuyordu. McHale, post-up oynarken adeta bir cerrah gibi çalışıyordu.
McHale, 1985-86 sezonuna kadar Celtics’in ilk beşine yerleşmedi. McHale, 18.4 sayı – 7.4 ribaund – 1.5 blok ortalamalarıyla oynadığı 1983-84 sezonunda All-Star seçilmeyi başarmıştı.
Tıpkı Havlicek gibi McHale de başarılı Celtics takımlarında altıncı adam rolünü oynadı. Celtics, McHale’in yedek olarak oynadığı dönemlerde üç final oynadı ve iki kez de şampiyonluğa ulaştı. McHale, kariyerinin son dönemlerinde tekrar benchten gelmeye başladı.
Vinne Johnson
Vinnie Johnson, günümüzdeki Altıncı Adam algısının tarihteki ilk örneklerinden bir tanesiydi.
NBA’de oynadığı 13 sezonun 12’sinde kenardan gelerek oynayan Johnson, oyuna girip hızlıca skor üretmeye başlayarak “Mikrodalga” lakabını kazanmıştı. Onunla birlikte oyuna girer girmez ortalığı aleve veren yedek kısa kavramı hayat kazanmıştı.
Yazının devamında değineceğimiz Lou Williams ve Jamal Crawford gibi isimler, eğer Vinnie Johnson örneği olmasaydı yakaladıkları fırsatlara sahip olamayabilirlerdi.
Pistons’ın kadrosunda Isiah Thomas ve Joe Dumars gibi isimler olduğu için Johnson’ın ilk beş başlamak için hiçbir zaman çok ciddi bir iddiası olmadı. Buradaki durum Havlicek ve McHale’den daha farklıydı. Johnson, skor üretme konusunda uzmanlaşmış bir bench oyuncusuydu.
Ancak Johnson’ın da hakkını vermek gerekiyor. Tıpkı McHale ve Havlicek gibi onun katkıları da takımının şampiyonluklar kazanmasına yardımcı oldu. Pistons, Johnson’ın kenardan geldiği dönemde 1989 ve 1990 yıllarında üst üste iki şampiyonluk kazandı.
Michael Cooper
Michael Cooper, yeteneklerini daha fazla savunma tarafında gösteren ender altıncı adamlarından bir tanesi.
Bu tabii ki 1.95 boyundaki Cooper’ın hücumda hiçbir şey yapmadığı anlamına gelmiyor. Cooper, kariyeri boyunca sahada kaldığı 36 dakika başına 11.8 sayı – 5.6 asist ortalamaları yakaladı ve kariyerinin son yıllarında ligin en önemli üç sayı şutörlerinden birisi haline gelmişti. Ancak Cooper, gerçek farkını savunmada yaratıyordu.
Kariyeri boyunca toplam 8 kez En İyi Savunma Beşlerine seçilen Cooper, sadece iki maça ilk beşte başladığı 1986-87 sezonunda yılın Savunmacısı seçilmişti.
Bu gerçekten inanılmaz bir başarı. NBA tarihinde Yılın Savunmacısı ödülünü almayı başaran 1.95’in altında sadece dört oyuncu var. Ancak daha da önemlisi, NBA tarihinde bu ödülü kazanıp en az maçta ilk beş başlayan diğer oyuncu Dennis Rodman. O da 1989-1990 sezonunda 43 maça ilk beşte başlamıştı.
O dönemdeki savunma sistemlerinin çok gelişmemiş olmasından dolayı bu başarının abartıldığını düşünüyor olabilirsiniz. Ancak Larry Bird’ün bile Cooper için “karşılaştığım en iyi savunmacı” demesi bu şüphelerin hepsini ortadan kaldıracaktır.
Çok iyi bir savunmacının kenardan gelerek takımına katkı yapması çok mantıklı gelmiyor. Çünkü teorik olarak baktığınızda takımlar en iyi skorerlerine ilk beşte yer veriyor ve bu da savunmacıların da ilk beşte yer almasını beraberinde getiriyor. Bu yüzden Cooper gibi bir yedeği asla göremeyebiliriz.
Bu arada 1980’li yıllar boyunca listede şu ana kadar saydığımız diğer isimler gibi Cooper da şampiyonluklar kazanmayı başardı. Coopers, Lakers formasıyla tam 5 kez sezonu zirvede tamamladı.
Manu Ginobili
Benchten gelmeyi tarihteki efsaneler havalı hale getirse de Manu Ginobili’nin bu işi bambaşka bir seviyeye çıkardığını söylemek gerekiyor. Manu, kenardan gelerek oyuna girdiği her an yaratıcı zekasını ve rekabetçiliğini sahaya yansıtmayı başardı.
NBA tarihinde sahada kaldıkları 36 dakika başına 18.0 sayı – 5.0 ribaund – 5.0 asist ortalamaları tutturup, %58’in üstünde true shooting yüzdesi yakalayan sadece beş oyuncu var: LeBron James, Magic Johson, James Harden, Nikola Jokic ve Ginobili.
Ginobili’nin oyun tarzı ve vücut yapısı sebebiyle ilk beş rolünü kaldıramayacağını savunan birçok insan var. Ancak yıldız oyuncunun iki farklı sezonda ilk beş başlayarak 70 maça çıktığını ve bu iki yılda da All-Star seçildiğini unutmamak gerekiyor.
Ginobili’nin kariyeri boyunca San Antonio Spurs ile dört şampiyonluk kazandığı da göz önünde bulundurulunca alınan kararların doğru olduğu ortaya çıkıyor.