by Vladimir Stankovic, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 30 Haziran tarihinde EuroLeague’de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Bu seride bahsettiğimiz her oyuncunun en az 1 Avrupa şampiyonluğunu bulunuyordu. Ancak her kuralın bir istisnası olduğuna göre bu sefer kariyeri boyunca Avrupa şampiyonluğu kazanamamış gerçek bir basketbol maestrosu hakkında yazmak istiyorum. O, şampiyon olamasa da muhteşem bir oyuncuydu. “Pino” olarak bilinen Josip Djerdja’nın adı kariyeri boyunca oynadığı takımı KK Zadar’ın resmi sitesinde Giuseppe Giergie olarak yazılıyor. Ancak bazı kaynaklarda ismi Gjergja olarak yer alıyor. Ailesinin kökeni zamanında Arnavutluk’tan Zadar’a göç ettiği için isminin yazılışıyla alakalı böyle bir anlaşmazlık bulunuyor.
Josip Djerdja, 24 Kasım 1937 tarihinde dünyaya geldiği esnada Zadar, İtalya’nın himayesinde bir şehirdi. Adının İtalyan versiyonu olan Giuseppe de buradan geliyor. İkinci Dünya Savaşından sonra Zadar, Yugosalavya’nın toprağı haline gelince Djerdja da ismini Josip olarak değiştirdi. Onun, FIBA internet sitesinde yer alan sayfasında adıp Josip Djerdja olarak geçiyor. Kariyerinin son dönemlerinde bu ismi kullanırken de onu izleme şansına sahip oldum. Onun adını nasıl yazmak isterseniz yazın, değişmeyen tek şey var o da Djerdja’nın muhteşem bir basketbolcu olduğu.
Amerika’dan Hediye
Zadar şehrinde basketbol 1929 yılında oynanmaya başladı. Ancak oyun, buradaki gerçek gelişimini İkinci Dünya Savaşından sonra gösterdi. Djerdja’nın bir teyzesi Amerika’da yaşıyordu ve 1955 yılında ona bir hediye gönderdi. Bu hediye Boston Celtics hakkında bir video kasediydi ve özellikle takımın lideri Bob Cousy’den bahsediyordu. Djerdja o zaman zaten basketbol oynuyordu ancak bu videoyu izledikten sonra kendisinin doğru düzgün basketbol oynamayı bilmediğini fark etti. Cousy’nin oyun tarzına adeta aşık olmuştu. Topu sürüşü, pas yeteneği, saha görüşü inanılmaz seviyedeydi. Bu yüzden o günden itibaren Cousy gibi oynamaya başladı. Bunu gerçekleştirebilmek için de aylarca çalışmaya devam etti. Sürekli olarak Cousy’nin top saklama tekniğini çalışıyordu ve bu tekniğin arkasındaki sırrın boştaki elini uzatmak olduğunu fark etti. Bu teknikle birlikte Cousy, topun ayaklarına veya vücuduna çarpmasını engelliyordu. Zamanla Djerdja, top kontrolü konusunda usta hale gelmeye başladı. 1.76’lık kısa boyuna rağmen biyi bir ribaundçuydu. Bu da mücadeleci karakteriyle birleşince onu her takımın kadrosunda görmek isteyeceği bir oyuncu haline getirdi.
OKK Belgrade’da oynayan Raivoc Korac, muhteşem bir skorerdi. Union Olimpija Ljubljana’da oynayan Ivo Denaeu komple bir oyuncuydu. Ancak bu iki ismin yanına Djerdja’nın isminin de yazılması gerektiğini düşünüyorum. 1958 yılında Yugoslavya milli takımında yer alan Djerdja 1960 Olimpiyatlarını altıncı sırada tamamlayan takımın önemli bir parçasıydı. Roma’dayken bir başka Amerikalı basketbol sihirbazı Oscar Robertson’ı yakından görme şansını yakalayan Djerdja, onun stilinden de çok etkilenmişti. Robertson, basketbol oynarken adeta bir şov sunuyordu.
Cosic’i Beklemek
1950’li yılların sonu ve 1960’lı yılların başlarında Yugoslavya Ligi’ni Korac’ın OKK Belgrade’ı ve Daneu’nun Olimpija’sı domine ediyordu. Bu iki takım 1957 senesinden itibaren 1964 yılına kadar 4’er şampiyonluk kazandı. 1965 yılında şampiyonluk, ilk kez Zadar’ın oluyordu. Derdja, askerlikten dönmüştü ve takımda Marcelic kardeşler, Bruno, Mile, Duro Stipcevic, Milan Komazec, Miljenko Valcic, Jure Kosta, Marko Ostarcevic ve Kresimir Cosic isminde genç bir çocuk vardı. Henüz 17 yaşına girmemişti ancak ne kadar yetenekli bir oyuncu olduğu o zaman bile belli oluyordu. Zayıf, kassız bir vücuda sahip olan Cosic, çok zeki bir oyuncuydu bir o kadar da yetenekliydi. Sezonu 18-4’lük derece ile bitiren Zadar’ın en skorer ismi maç başına 34.8 sayı ile Korac olmuştu. Sezon boyunca toplam 19 maç oynayan Djerdja ise 25.2 sayı ortalamasıyla ikinci sırada yer alıyordu. En önemli nokta ise Djerdja – Cosic ikilisinin bir araya gelmiş olmasıydı. Djerdja, Cosic’ten 11 yaş daha büyüktü ancak ilerleyen 10 yıl boyunca bu iki isim ligi domine ederek arka arkaya şampiyonluklar kazanmışlardı. Muhteşem bir oyun kurucu – pivot ikilisiydi. Ancak Cosic, sıradan bir pivot değildi. Çağının fazlsıyla ötesindeydi. Arvydas Sabonis’ten 20 yıl önce neredeyse aynı oyun tarzını oynuyordu. Potadan uzatka oynayabilen ilk pivottu. Muhteşem bir saha görüşüne ve harika pas yeteneklerine sahipti. Bununla birlikte aynı zamanda muhteşem bir ribaundçuydu. Djerdja ise neredeyse asla top kaybetmezdi ve kendi skorunu üretebilirdi. Djerdja’yı günümüzden bir oyuncu ile kıyaslamak gerekirse Tony Parker iyi bir benzetme olurdu.
Djerdja, 1963 Dünya Kupası’nda Yugoslavya ile birlikte ikinci sırada kalırken 8.8 sayı ortalamasıyla oynuyordu. 1964 Tokyo Olimpiyatlarına giden takımın da parçası olan Djerdja, bu sefer 9.9 sayı ile oynuyordu. Bir sene sonra Moskova’da oynanan EuroBasket’te gümüş madalya kazanan Djerdja 10.3 sayı ile oynuyordu. Bir sonraki yıl Dünya Kupasında, Cosic ile birlikte milli takımda yer alan Djerdja yine ikincilikle yetiniyordu fakat ilerleyen yıllarda Zadar taraftarlarına birçok mutluluk yaşatacaklardı. 1967-1968-1974 ve 1975 yıllarında lig şampiyonu olan Djerdja – Cosic ikilisi, 1970 yılında da Yugoslavya Kupasını kazanıyordu. Ve sanırım tam olarak da o günlerde “Tanrı insanoğlunu, Zadar ise basketbolu yarattı” sözü ortaya çıkıyordu.
Real Madrid Rekabeti
Zadar, Pedro Ferrandiz’in Real Madrid takımlarına denk geldiği için asla EuroLeague şampiyonluğunu kazanamadı. Zadar, birkaç kez yarı finallerde yer aldı ancak Real Madrid her seferinde daha iyi olan taraftı. Madrid, 1967-1968-1969 ve 1975 yıllarında Zadar’ı elemeyi başardı. 1975 yılında oynanan mücadele ise unutulmaz iki maça sahne oldu. Tarafların oynadığı ilk karşılaşmayı kendi evinde 109-82 kazanan Madrid, ikinci maçta inanılmaz bir durumla karşı karşıya kalmıştı. Zadar’da 6000 taraftarın önünde oynanan karşılaşmada Zadar, maç saatini de yavaşlatarak saha avantajını sonuna kadar kullanıyordu. Madrid daha önce Belgrade ile oynadığı bir karşılaşmada benzer bir durum ile karşı karşıya gelmişti ve mücadele 113 dakika sürmüştü. Zadar maçındaki saat daha bile yavaş olacak ki karşılaşma tam 131 dakika sürdü. Devrede Zadar’ın 68-65’lik üstünlüğü olmasına rağmen, daha iyi takım olan Madrid tarafı sahadan 117-130’luk galibiyet ile ayrılmayı başardı.
Zadar’da geçirdiği 18 sezon sayesinde “Pino” Djerdja, Yugoslavya Liginde bir takım ile en uzun süre geçiren oyuncu rekorunu Olimpija’lı Bogdan Muller ile birlikte elinde bulunduruyor. Kariyeri boyunca oynadığı 315 maçta attığı 6640 sayı ile Yugoslavya Ligi tarihinin en skorer üçüncü oyuncusu olan Djerdja, iki sezon boyunca İtalya’nın Gorizia takımında da forma giydi.
1966 yılında Djerdja, neredeyse İtalya’nın Cantu takımına transfer oluyordu. Takımın koçu olan Borislav Stankovic, Djerdja’yı yakından tanıyordu. Daha sonra FIBA Genel Sekreterliği de yapan Stankovic, Djerdja’nın doğduğu dönemde Zadar’ın İtalya toprağı olmasını kullanarak ona İtalyan pasaportu almayı denemişti. O dönemde kurallara göre takımlar sadece bir tane yabancı oyuncu oynatabiliyordu.
Oyuncu olarak sahip olduğu mükemmel kariyeri bitirdikten sonra Djerdja; Zadar, POK ve Livorno’da koçluk yaptı. 1983 yılında Yugoslavya’nın koçu olarak EuroBasket’e katılan Djerdja, turnuvayı yedinci sırada bitirdi. Daha sonra 1994 Dünya Şampiyonası’nda Hırvatistan ile birlikte gümüş madalya kazanan Djerdja’nın kadrosunda Toni Kukoc ve Dino Radja gibi isimler bulunuyordu. Djerdja, bugün 80 yaşında olmasına rağmen 40 yaş üstündeki herkes ile bire bir yapabileceğini iddia ediyor.
İlerleyen yaşına rağmen, basketbol hala onun damarlarında akıyor…