By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Çok bekledik. Mart ayından beri Türkiye’de ve EuroLeague’de basketbol oynanmadı. Basketboldan daha uzun süre uzak kaldığımız bir dönem olmuş muydu?
Maçlarına devam eden ligler oldu ancak yaşadığınız ülkede spor müsabakaları iptal edildiği zaman kendinizi iyi hissetmeniz ve spora doymanız pek mümkün olmuyor.
Ancak hasret sona erdi! ING Basketbol Süper Ligi 26 Eylül itibarıyla hayatlarımıza yeniden giriş yapıyor.
Bu heyecan ve coşkuyla Eurohoops Fırın olarak bir sezon öncesi klasiğimiz olan takım analizlerini yayınlamaya başladık.
İlk olarak ele aldığımız ekip Darüşşafaka Tekfen olmuştu. Bugün ise köşemizde geçen sezon gösterdikleri performansla göze çok batan İzmir ekibi Pınar Karşıyaka’yı ağırlıyoruz.
Darüşşafaka Tekfen Takım Analizi: Sahada İstikrarın Anahtarı Transferde İstikrar
Geçmişin Pratiğini Korumak mı, Geleceğin Teorisini Oluşturmak mı?
Ufuk Sarıca‘nın Karşıyaka basketbolu adına ne kadar önemli bir figür olduğunu anlatmak için kullanabileceğimiz pek çok kelime, onun Karşıyaka basketbolu adına ne kadar önemli bir figür olduğunu anlatmak için yetersiz kalacaktır. Bunu bir abartı olarak görebilirsiniz fakat Karşıyaka’yı 27 yıl sonra lig şampiyonu yapmak, üstüne üstlük bunu 2010’lu yılların süpergüçler ortamında Türkiye’de basketbolun 2 süpergücünü devirerek yapmak çok büyük iş.
Sonrasında bir şekilde yollar ayrıldı ancak her 2 taraf da hiç o günleri yeniden görebileceklerinin sinyallerini vermediler. Ufukta tekrar yolların kesişmesi vardı.
2019 yılı 2. Sarıca – Karşıyaka döneminin başlangıcına tanıklık ederken çok yerinde transferlerle Yeşil-Kırmızılılar adına olumlu bir geleceğin de temelleri atılıyordu.
Virtus Bologna’nın 2018-19 sezonunda FIBA Şampiyonlar Ligi’ni kazanan kadrosundan Tony Taylor ve Amath M’Baye’yle kadrosunu güçlendiren Kaf-Kaf, Jordan Morgan, DJ Kennedy ve Brandon Triche gibi oyuncuları da bünyesine aldı.
Bu transferleri gören herkes hemen hemen nasıl bir ekip olacaklarını kestirebiliyordu zaten. Ancak genel itibarıyla beklenenden de iyisi olduğunu söylemek de mümkündür.
Mart ayında COVID-19 salgını sebebiyle ertelenip Mayıs ayında iptal edilen sezonun ilk yarısında Karşıyaka çok uzun süre ligi lider götürdü. FIBA Europe Cup’ta ise kendisine göre çok daha zayıf takımlara karşı güle oynaya Final Four’u gördü.
Artık bunun cevabını almak için bir şansımız kalmadı ancak, yolun sonu bir Avrupa şampiyonluğu muydu? İhtimaller üzerinden konuşmak, organizasyondaki diğer takımlara saygısızlık mahiyetinde değerlendirilebilecek bir durum. Fakat Pınar Karşıyaka’nın da o turnuvanın en güçlü takımı olduğu apaçık gözler önündeydi.
Peki, İzmir ekibinde bu atmosfer yeniden nasıl oluştu? Karşıyaka’nın oyunundaki incelikler nelerdi? Neyi farklı yaptılar?
Karşıyaka zaten tribünüyle bütünleştiği zaman İzmir’de kolay kolay geçebileceğiniz bir ekip değil. Avrupa kıtasına hükmeden Anadolu Efes‘in bile orada ne kadar zor maç kazandığını gördünüz. Bu tribünle bütünleşme meselesini halletmek için de gerekli olan bazı detaylar var, saha içi detaylar…
Sarıca bu noktada marifetini gösterdi. Milli takımdaki dönemi şimdiye kadar hiç Pınar Karşıyaka dönemi gibi anılmasa da Karşıyaka’yla kurduğu o bağı çok geliştirdi, geliştiriyor.
Öncelikle çok ama çok iyi savunma yapan bir takım oluşturdu İzmir’de. Basketbolu izleyici gözüyle takip eden geniş kitleler çoğunlukla hücumları takip ederler ancak onların savunmayı izlemekle pek de işleri yoktur. Yine baktığınız zaman geniş kitleleri arkasından sürükleyen takımlar da hep çok iyi savunma kurgusuna sahip takımlar olmuştur.
Ligin belli bölümünde liderliği getiren olgu da bu kurgu oldu zaten. Büyük çoğunlukla öyleydi en azından.
Öte yandan 1-3-5 senkronizasyonu denen şeyi çok çok iyi oyunculardan harika bir harmoni oluşturarak beğenilere sundu Ufuk Sarıca ve ekibi. Geçen sezon Karşıyaka’nın en kritik oyuncuları olarak göze çarpan Tony Taylor, Amath M’Baye ve Jordan Morgan’dan bahsediyorum elbette. Bu oyuncuları bir arada izlemek çok keyifliydi. Hele ki yan parçalardan da istedikleri katkıyı alıyorlardı ise…
Bu gibi kilit işleri rayına oturtarak sezonu iyi bir noktada geçirdi Karşıyaka. Ne yazık ki, basketboldan uzak kalmak zorunda kaldık ve bu da kimsenin işine yaramadı.
Artık bu konuyu geride bırakmak ve ileriye bakmak gerekirse, şimdiden sonra Ufuk Sarıca’nın çizeceği yol ne olacak? 2019-20’nin başarılı pratiğini devam ettirmek mi, 2020-21’in yolunu kendi dinamiklerine uygun biçimde baştan çizmek mi? Yoksa her ikisinden uyumlu bir bütün oluşturmak mı?
Öncelikle transferler üzerinden gidelim…
Transfer Karnesi (A+ / D-):
Sek Henry (B-): İş bitirici olarak tanımlayabileceğimiz bir hücum silahı. Ceza atışlarında isabet yüzdesi yüksek olduğu müddetçe Karşıyaka için önemli bir koz olur. Aynı zamanda 2018-19 sezonunda da takımın formasını giymiş bir isim.
Mahir Ağva (C): Semih Erden’in arkasında bir ikili oyun opsiyonu olarak benchten katkı alınabilir.
En İyi Transfer: Raymar Morgan (A)
Raymar Morgan, TOFAŞ’ın BSL’de final oynadığı 2017-18 sezonunda Bursa ekibinin en önemli parçalarından birisiydi.
Jordan Morgan’ın ayrılığının ardından Karşıyaka hücumu nasıl seviye atlardı? Ancak kendisi üretebilen, aynı zamanda iş bitirebilen bir oyuncuyla atlardı. Raymar Morgan’da bu özellikleri bulabilirsiniz.
Orta mesafede kendi şutunu oluşturması en önemli özelliği olarak göze çarpsa da bir bitirici olarak da çok üst düzey katkı verebileceği açık.
Fiziksel olarak rakiplerine karşı üstünlüğü bulunmayan ve 3-4 numara pozisyonlarında oynayabilen bir isim olarak Morgan’ın transferi Pınar Karşıyaka’nın elini çok rahatlatacaktır. Fenerbahçe Beko’yla oynanan hazırlık maçında 5 numara olarak süre aldığı dakikalar da oldu. Bu da eğer kalan süreçte yeni bir 5 numara transfer etmezlerse 34 yaşındaki Semih Erden’in temposunu diri tutmak için izlenecek yollardan birisi.
Böyle çok yönlü bir hücum silahını herkes takımında ister. Bu sezon kadrosunu büyük ölçüde koruyan İzmir ekibi için de yeni eklemeler arasında en iyisi olarak Morgan gözüküyor.
Takımın skor pastasının paylaştırıldığı süreçte Raymar Morgan’ın da o pastadan büyükçe bir dilim alacağından emin olabiliriz. Elbette talihsizlikler, aksilikler bu lig – Avrupa karışık süreçte üstelik böyle zor bir dönemde peşlerine takılmazsa.
Kadro Dizilimi
Oyun Kurucu: Tony Taylor – Yunus Emre Sonsırma – Arca Tülüoğlu
Şutör Guard: Sek Henry – DJ Kennedy – Onuralp Bitim
Kısa Forvet: Amath M’Baye – Metecan Birsen
Uzun Forvet: Raymar Morgan – Nusret Yıldırım
Pivot: Semih Erden – Mahir Ağva
Hazırlık Maçlarındaki Performansları
- Beşiktaş – Pınar Karşıyaka: 67-79
- Darüşşafaka Tekfen – Pınar Karşıyaka: 72-70
- Fenerbahçe Beko – Pınar Karşıyaka: 65-72
Şimdiye kadar 3 hazırlık maçında boy gösteren Ufuk Sarıca ve öğrencileri bu maçların hepsini BSL’nin önemli ekiplerine karşı oynayarak test anlamında büyük sınavlar verdiler.
Öncelikle kadrosunu tamamen genç oyuncularla yenileyerek umut vaat eden bir ekip olan Beşiktaş‘la karşılaşan Karşıyaka bu maçta rakibini mağlup etmesini bildi.
Devamında yine İstanbul sürecinde ligin köklü kulübü Darüşşafaka Tekfen’e konuk olan Kaf-Kaf, çekişmeli bir maçın sonunda kaybeden taraf olsa da rakibine ağır bastığı anlarda dikkat çekti.
Asıl büyük maç ise Fenerbahçe’ye karşı oynandı. Karşıyaka, Fenerbahçe gibi her ne kadar tüm yapılanması baştan aşağı değişmiş olsa da hâlâ playoff düzeyinde bir EuroLeague takımına karşı çok önemli bir hücum sınavı verdi. Gerçekten maç boyunca çok tatlı hücum ettiklerini söylemek mümkün.
Bu oyunun detaylarına da değinmeliyiz elbette.
Bu Takım Ne Oynar: Eskinin Savunma Alışkanlıkları – Yeninin Top Dolaşımı
Geçen sezonki Karşıyaka herkesin takdirine layık olmayı başarmış müthiş bir savunma takımı olarak göze çarpmıştı. Bu savunma kurgusu zaten bana göre onları zirve yarışında dik tutan etkendi. Aksi bir sistemde o takımı düşününce yalın playoff adayından başka bir senaryo düşünmek zor.
İyi bir savunma takımı olmak da iyi bir hücum takımı olmak kadar -hatta daha da fazla- coaching gerektiren, atmosfer gerektiren bir mesele. Bu gerektirilerin hepsine sahiptiler geçen yıl.
Elbette Efes, Fenerbahçe gibi üst düzey takımların olduğu; Galatasaray, Darüşşafaka, TOFAŞ gibi Karşıyaka’ya denk sayılabilecek takımların olduğu alanda zirve yarışında bu kadar dik durmak büyük meseleydi.
Bu nedenle de o savunma iştahını kaybetmemek için her şeyi yapmak gerekir eğer aynı düzeyde bir sezon geçirmek asıl hedefse…
Belki de ben geçen sezonun Karşıyaka’sını gözümde çok büyütmüş olabilirim ancak gördüğüm şey bu.
Şimdiyse hazırlık sürecindeki Pınar Karşıyaka’nın müthiş top dolaştıran bir görüntü çizdiğini söyleyebiliriz. Daçka analizinde onların ne kadar top paylaşımına müsait bir ekip olduğunu ifade etmeye çalışmıştım, Karşıyaka ise topu iyi dolaştıran bir takım olma yolunda.
Bu da tabii ki eldeki skor potansiyellerinden çok net katkı alınacak bir sistemi vaat ediyor. Topu ne kadar iyi dolaştırırsanız rakipleri o denli yorup doğru şutları bulursunuz. Geçtiğimiz günlerde oynanan Fenerbahçe Beko maçında da tam olarak bunu gördük.
Fenerbahçe sahanın iki tarafında da zamana ihtiyacı olan ve henüz oturmamış bir takım. Aynı zamanda hücumdaki tempoyu savunmaya yansıtmak gibi bir çözüme kavuşması gereken problemleri de var. Karşıyaka bunu çok iyi kullandı ve rakibine karşı sadece iyi hücum etmekle kalmayıp onları 65 sayıda tutmayı bildi.
Karşıyaka’nın o maçta sık kullandığı hand-off oyunları gibi pek çok klasik olguyu bu dolaşım çerçevesine alabiliriz.
BSL’de temponun çok yükseldiği karşılaşmalarda Kaf-Kaf’ın bu yönden bir artısı olacaktır bu dolaşımı koruduğu müddetçe. Geleceğin pratiğe dökülmek üzere üzerinde çalışılan teorisi de tam olarak bu oluyor.
İzlenmesi Gereken İsim: Metecan Birsen
Pınar Karşıyaka’nın transferlerine bakıldığında nicelik bakımından öyle çok büyük bir şey görmediğiniz gibi yapılan transferlerde de bir scouting durumu yok. Transferleri eleştirmiyorum, hatta zaten iç transferde başarılı bir takımı büyük ölçüde koruyup üzerine Raymar Morgan eklemesi yapmak iyi işti.
Metecan Birsen’i geçen sezon da izledik, ondan önce de izledik. Çok izledik. Ancak geçen sezonki izleyicilik deneyimimiz Metecan özelinde biraz daha farklı gelişti. İstikrarlı süreler almaya başladı ve neler yapabileceğinin ufak bir fragmanını gördük.
Takımın kanat rotasyonunun Amath M’Baye ile beraber gülen yüzlerinden olan Birsen, takıma çok büyük katkılar verdi. Bu katkılar öyle azımsanacak düzeyde hiç değildi.
Koçların elinde böyle hem 3 hem 4 numaradan süre alabilecek birden fazla isim olduğu zaman gerçekten çok daha derin bir rotasyona sahip takım görüntüsü çizebiliyorlar. M’Baye – Metecan ikilisi de bu bağlamda Karşıyaka için çok ama çok önemli.
Hazırlık maçlarındaki Metecan’da ise bir farklılık vardı. Sanki böyle ipleri artık daha çok eline alıyormuş gibi bir farklılık. Önceki kariyerini geçtim, Karşıyaka’daki geçen sezonunda bile böyle bir görüntüsü yoktu. Bu yüzden Karşıyaka’da en büyük merakla izlenecek isim de Metecan Birsen olacaktır diye düşünüyorum.
Bakalım, 2019-20’nin en iyi yerli oyuncularından birisinin performansı geçen sezonkinden daha yukarı mı çıkacak, yoksa tersi mi olacak…
Karşıyaka’yı Bu Sezon Ne Bekliyor – Karşıyaka’dan Bu Sezon Ne Beklenmeli?
Karşıyaka rotasyonel değerlendirmede çok derin bir görüntü çizmese de rotasyondaki oyuncuların kalitesi ve oyun potansiyelleri onları her türlü sürprize gebe bir takım yapıyor.
BSL özelinde çıkmışken neden en üst seviyeye çıkmak istemesinler ki? Üst hedef bana kalırsa final oynamak olacaktır. Bu her ne kadar kolay bir iş olmasa da -özellikle 2 EuroLeague takımının bulunduğu ligde- imkansız da hiç değil.
Şampiyonlar Ligi’nde ise bu sezonki kalite artışından Darüşşafaka yazısında da bahsetmiştim. Orada işler BSL’ye göre çok daha zor olabilir. Son 8 takım arasında yer alan bir Karşıyaka görmek de başarılı bir Karşıyaka görmek manasına gelebilir.
Fotoğraflar: Pınar Karşıyaka / Twitter
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!