By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Çok bekledik. Mart ayından beri Türkiye’de ve EuroLeague’de basketbol oynanmadı. Basketboldan daha uzun süre uzak kaldığımız bir dönem olmuş muydu?
Maçlarına devam eden yerel ligler oldu ancak kıtanın en büyük uluslararası spor müsabakaları iptal edildiği zaman kendinizi iyi hissetmeniz ve spora doymanız pek mümkün olmuyor. Hele ki, EuroLeague gibi bir tutkudan uzak kalınca…
Ancak hasret sona erdi! Turkish Airlines EuroLeague, ekim ayı itibarıyla hayatlarımıza yeniden giriş yapıyor.
Bu heyecan ve coşkuyla Eurohoops Fırın olarak bir sezon öncesi klasiğimiz olan takım analizlerini yayınlamaya başladık.
İlk durağımız Olimpia Milano‘ydu, şimdiyse Zenit St. Petersburg’a gidiyoruz!
Olimpia Milano Takım Analizi: Süper Güçlere Yaraşır Yapılanma
Gün, Rüşt İspat Etme Günüdür
Xavi Pascual bir koç olarak son 10 yılda ismini çok duyduğumuz bir figür ve inişli çıkışlı bir kariyer inşa etti bu decade içerisinde. Çıkışta olduğu yılları hatırlayalım.
Barcelona’yla bir EuroLeague şampiyonluğu kazandılar ki pek çokları tarafından Barcelona tarihinin en iyi kadrosu olarak görülen bir takımdı. Çok etkili basketbol oynuyorlardı ve harika savunma opsiyonlarıyla rakiplerini yıldırıyorlardı.
İnişte olduğu yıllarda Panathinaikos‘u çalıştırdı ve ne kadar kıstas olabilir bilmiyorum ancak bu sezonlarda 2 kez Yunan Ligi’nde Yılın Koçu seçildi.
Açık konuşmak gerekirse Zeljko Obradovic döneminin ardından özellikle de Dimitris Diamantidis’in emekliliğinden sonra nasıl yönetildiklerini biliyoruz.
Ancak yine Panathinaikos Panathinaikos’tur, kadrosu iddia sahibi olur. Onun kadrolarında da iddialı isimler vardı. Ama yine de o kadroları playofflara çıkartmak çok da kolay bir iş gibi gözükmüyordu. Bu konuyu düşününce bir çıkmaza girmek mümkün.
Fakat 2017 Playoffları’nda Pascual ve öğrencileri, OAKA gibi bir atmosferde Fenerbahçe‘ye 2 playoff maçı ve beraberinde saha avantajını teslim etti.
Bütün bunların üzerine bir silgi çekmek adına Zenit St. Petersburg’da Joan Plaza’dan doğan boşluğu devraldı. Fakat bu ne kadar doğru bir karardı?
Zenit gibi son birkaç sıradan öteye gidemeyecek bir ekibi devralmak böylesine inişte bir kariyer için risk. Salgın sebebiyle liglerin iptal edilmesi imdatlarına yetişti ve daha düzgün bir yatırımla yeniden EuroLeague’de mücadele etme şansları oldu.
İkinci şans bu. Bu ikinci şansı Panathinaikos’ta da buldu ve belki de iyi değerlendirdiğini düşünenler olabilir. Fakat 3. sezonunda gemiler yakıldı. Devamında geçen bir senelik boşluğun ardından da Saint Petersburg macerası başladı işte.
Bu bağlamda geçen yarım sezonun ardından Pascual ve yeni ekibinden beklentiler neler olacak? Transferlerde doğru bir yol izlediler mi? Nereye kadar gidebilirler? Yeniden tüm bu soruların cevaplarını bulmak için sizlerle beraberiz.
Transfer Karnesi (A+ / D-):
Kevin Pangos (B+): Yapacakları büyük merak konusu olan bir isim. Gran Canaria ve Zalgiris Kaunas dönemlerindeki performansından Barcelona’da eser yoktu. Zenit onun için yeniden yükselişin adresi olabilir.
Alex Poythress (C+): Bu yıl Galatasaray’dan EuroLeague’e yükseldi. Oyununun tartışılacak yönleri var ancak EuroLeague seviyesine yeterli olduğunu kanıtlamalı.
KC Rivers (B): EuroLeague’in veteranı. İyi transfer çünkü her zaman ne vereceğini bilirsiniz Rivers’ın.
Vitaly Fridzon (D+): Yaşı çok geçti ve vücudunun ne durumda olduğuna dair pek bir fikri olan kimse görmedim. Bir zamanların değerlisi.
Denis Zakharov (C-): Yine bir dış şut opsiyonu kısa. Zenit bu sezon aldığı neredeyse tüm oyunculardan dış şut katkısı almaya yemin etmiş gibi.
Billy Baron (B): Eskişehir’den tanıdığımız Baron ilk EuroLeague deneyimini Kızılyıldız’da yaşarken şimdi Zenit’te. İnanılmaz bir skorer değil ancak her zaman doğru rolde iyi katkı alınabilecek bir isim.
Igor Volkhin (C-): Pek çok şekilde skor üretebiliyor ancak rotasyonda nasıl bir konumda olacağı konusunda çok aydınlık fikirlerim yok.
En İyi Transfer: Arturas Gudaitis (A-)
Arturas Gudaitis, Zenit adına bence yazın en iyi transferi. Kariyerinde özellikle son yıllarda sakatlıkla boğuşan bir oyuncu olmasının yanında oynadığı dönemlerde hep iyi performans verdiğine şahit olduk.
Açık konuşmak gerekirse Zenit’in geçen sezon sahip olduğu Gustavo Ayon ve Colton Iversonlı uzun rotasyonu şimdikine göre çok daha kaliteli duruyordu fakat kısalar cephesinde büyük problem vardı.
Şimdiyse kısa rotasyonunda ayağını yorganına göre uzatarak çok iyi bir donatma işlemi gerçekleştiren Zenit’in uzunlara da Gudaitis gibi kaliteli bir oyuncuyu eklemiş olması iyi iş yine de.
Bir boyalı alan oyuncusu olarak St. Petersburg ekibinde dışarıdan şut atmayan nadir isimlerden diyebiliriz Gudaitis için. Boyalı alanda ne kadar etkili olabileceğini sağlıklı kalırsa göreceğiz. Bu sağlıklı kalmak şartı epey önemli tabii. Zenit’in kaderi buna bağlı olabilir.
Kadro Dizilimi
Oyun Kurucu: Kevin Pangos – Dmitry Khvostov – Denis Zakharov
Şutör Guard: Billy Baron – KC Rivers – Vitaly Fridzon
Kısa Forvet: Mateusz Ponitka – Austin Hollins – Igor Volkhin
Uzun Forvet: Alex Poythress – Andrey Zubkov – Vladislav Trushkin
Pivot: Arturas Gudaitis – Will Thomas – Anton Pushkov
Hazırlık Maçlarındaki Performansları
Zenit – Parma Perm: 88-53
CSKA Moskova – Zenit: 78-72
Zenit – CSKA Moskova: 78-80
Zenit’in de diğer pek çok takım gibi efektif bir yaz dönemi geçirdiğini söylemek zor. Ancak müthiş transferlerle kadrosunu uzaya çıkaran CSKA’yla 2 maç yapma şansı bulmak 2 özel test yapabilmek demektir.
Bu maçların her ikisini de kaybetmiş olsalar da CSKA gibi bir ekolden bazen fark yememek bile çok kârınıza işleyen ve sizi iyi gösterecek bir durum olarak değerlendirilebilir. Tabii, bunlar sadece birer hazırlık karşılaşması. Asıl Zenit’i de, asıl CSKA’yı da, aralarındaki büyük farkı da sezon içerisinde görürüz.
Bu Takım Ne Oynar: Çokça Dış Şut Opsiyonu Tempolu Oyuna mı İşaret?
Zenit’in kadrosu bu yaz çok önemli atıcılarla doldurulurken takım bu yönde önemli seviye atladı. 5 pozisyonun hepsinde en az bir dış şutörğ bulunan St. Petersburg ekibinde koç Xavi Pascual bu durumu nasıl yönetecek?
Seçenekler belli: Çok tempolu bir oyunla koş-at oynamak ve topu yönlendiren oyuncular vasıtasıyla şutörlere pozisyon hazırlamak. Xavi Pascual de işine hangisi gelirse onu seçecek elbette.
Savunma bakımından ise iyi hücum eden takımlara karşı direnç göstermeleri kolay olmayabilir. Diyeceksiniz ki, iyi hücum eden takımlara karşı kim kolayca direnç gösterir? Direnç göstermekten kasıt iyi savunma yapmak ya da yapmamak değil, savunmada sabırlı olup 4 çeyrek aynı oyunu oynamak demek.
En büyük güvenceleri bu kadar fazla dış şutöre ve Xavi Pascual gibi bir dönem EuroLeague’in elitleri arasında yer almış bir koça sahip olmak.