Giannis Antetokounmpo İçin Karar Vakti: Tamam mı, Devam mı?

14/Eyl/20 16:45 Eylül 14, 2020

Mehmet Bahadır Akgün

14/Eyl/20 16:45

Eurohoops.net

Milwaukee Bucks için ilginç bir yaz… Ancak ipler artık Giannis’in elinde. Tamam mı, devam mı?

by Jonathan Tjarks – Çeviri: M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 8 Eylül 2020 tarihinde Ringer‘da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Giannis Antetokounmpo, Milwaukee Bucks‘ın Miami Heat karşısında uzatmalarda 118-115 kazanarak süpürülmekten kurtulduğu maçta daha önce burktuğu bileğinden sakatlandı ve yalnızca 11 dakika süre alabildi.

(Çevirmen notu: Bu yazı kaleme alındığında serinin beşinci maçı henüz oynanmamıştı.) Beşinci maçta oynayıp oynayamayacağı, oynarsa ne kadar etkili olabileceği belirsiz. Ancak Milwaukee’nin sorunları, onun sakatlığının çok ötesinde. Miami, Giannis sakatlanmadan önce de istediği gibi oynuyordu. Bu sezon, Milwaukee için “ya şampiyonluk ya fiyasko” sezonu olacaktı ve gelecek haftalarda bir mucize yaşanmazsa fiyasko olma yolunda ilerliyor.

Bucks organizasyonundaki herkes -organizasyon oyuncusu, diğer oyuncular, teknik ekip, yönetim ve takım sahipleri- bu durumdan belli ölçülerde sorumlu. Ancak neticede olay dönüp dolaşıp Giannis’e geliyor. Daha yeni Yılın Savunmacısı ödülünü aldı ve muhtemelen üst üste ikinci kez MVP seçilecek. Bu bataklıkta ismi en çok anılan o olacak. Gelecek sezon ne yapacağı önemli değil. Playofflarda kazanabileceğini kanıtlayana kadar normal sezon ödüllerini alması artık çok zor olacak. Bu adil değil ancak tüm bu para ve şöhretin kötü yanı da bu işte.

Giannis artık başını önüne eğip iyi asker olamaz. Etrafındaki herkesten hesap sorabilmek zorunda. İlk Star Wars filminde Death Star’a sızma planına başladıklarında Han Solo, Obi-Wan Kenobi’ye “aptal” diyor. Obi-Wan mükemmel bir karşılık veriyor: “Kiminki daha büyük aptallık? Aptalınki mi yoksa onu takip edeninki mi?” Milwaukee’de özetle durum bu.

giannis_antetokounmpo_jimmy_butler_heat_bucks

İlk maç kaybedildikten sonra Giannis’e o maçta Jae Crowder gibi bir 3-and-D oyuncusu yerine 13/20 şut isabet oranı ile 40 sayı atarak dev bir performans ortaya koyan Jimmy Butler’ı savunmak isteyip istemediği soruldu. Soruyu geçiştirdi: “Neden bana bunu soruyorsunuz? Ben koç ne isterse onu yaparım.”

Mike Budenholzer’a neden güvendiğini anlamak kolay. Bucks, Jason Kidd döneminde playofflara kalmaya çalışan bir takımken Budenholzer yönetiminde NBA’in en iyi takımlarından biri oldu ancak artık Budenholzer’ın felsefesine dair soru işaretleri, en büyük sahnede ortaya çıktı.

Süperyıldızların koçları göreve getirme ya da görevden aldırma gibi güçleri var. Ancak çok azı lige bu anlayış ile geliyor. Önce sahada kendilerini kanıtlamaları ve NBA’deki oyunun içini dışını öğrenmeleri gerekiyor. Daha sonrasında o deneyim, onlara görevdeki insanları değerlendirmek için gerekli gereçleri veriyor. LeBron James’in ilk beş playoff deneyiminde koçu Mike Brown’dı. Kevin Durant’in koçu Scott Brooks’tu. İkisi de koçları doğru ayarlamaları yapamayınca takımlarının her yıl ardı ardına başarısızlık yaşadığına tanıklık etti.

Thunder ile Heat arasındaki 2012 NBA finali, benim muhabir olarak haberleştirdiğim ilk final serisiydi. O serideki kilit nokta, Erik Spoelstra’nın Chris Bosh’ı 5 numaraya, Shane Battier’i de 4 numaraya çekerek ilk 5’ini kısaltması oldu. Brooks, buna hiç karşılık vermedi. Kendrick Perkins’in kaybedilen üst üste dört maçta trafik konisine dönüşünü izledi ve onu hiç kenara almadı. Brooks, takımının maçlara kötü başlaması ile ilgili basın toplantılarında şikayet edip durdu. Daha kısa bir beşle oynamayı düşünüp düşünmediğini sorduğumda Thunder‘ın ilk 5’inden ziyade “huylarını” değiştirmesinin daha önemli olduğunu söyledi.

Orada kafama dank etti. Thunder’ın ne kadar yetenekli olduğu önemli değildi. Brooks’un onları şampiyonluğa götüremeyeceğini biliyordum. Budenholzer’ın Bucks‘a son iki yıldaki playofflarda neler yaptığını izleyip aynı sonuca nasıl varamadığınızı pek anlamıyorum. Golden State‘te daha yetenekli takımıyla Steve Kerr bile playofflarda Bud’a oranla çok daha büyük bir baskı ile koçluk yapıyor.

Giannis’in canı, seri sırasında daha da fazla sıkıldı. Kaybedilen üçüncü maçta şoke edici derecede az süre alan Giannis, 35 dakika oynaması hakkında gelen bir soruya “Harika hissediyorum. Evet, daha fazla oynayabilirdim” yanıtını verdi.

Mesele sadece Giannis de değil. Serinin ilk üç maçında Bucks, Khris Middleton’ın sahada olduğu dakikalarda rakibine 0,3 sayı fark atarken o kenardayken 27,1 sayı fark yedi. Budenholzer’ın takım yönetimi ile ilgili en açık gösterge de belki Middleton’ın sürelerini dördüncü maça kadar hiç yukarıya çekmemiş olması. Bucks‘ın ikinci All-Star’ı, bu maçta ikinci yarı ve uzatmada yalnızca altı saniye kenarda kaldı. Doğru hamle buydu ama iki maç önce de doğru hamle buydu, geçen sezon playofflarda Toronto karşısında Budenholzer, en iyi oyuncularını oyunda daha fazla tutmayınca kaçan şampiyonluk şansının elden gittiği dönemde de doğru hamle buydu.

Oyuncular, genelde genel menajerlik yapmak istedikleri kadar koçluk yapmak istemiyorlar. Önlerinde yeterince iş oluyor. Ancak onların üzerindeki insanların beceri eksiklikleri, onlara başka seçenek bırakmıyor. Giannis’in ders çıkaracağı bir sezon daha var. Eğer Budenholzer’ın rotasyon konusunda yanlış kararlar aldığını düşünüyorsa Budenholzer’ı dinlemek zorunda değil. Oyundan çıkmayı reddedebilir.

NBA’de bir koç, yalnızca süper yıldızının verdiği kadar yetkiye sahip. LeBron, bir keresinde David Blatt’e bir playoff maçının sonunda yeni bir set çizmesini söylemiş ve daha sonrasında Blatt’i basının önünde eleştirmişti. Kaderinin, kendisinin yeterince becerikli olduğunu düşünmediği biri tarafından kontrol edilmesi için çok fazla emek sarf etmişti. Ancak koç, LeBron’ın güvenini kazanamadı ki bu, işinin en önemli kısmı olacaktı. Blatt, Cleveland’da uzun süre kalamadı ve görevinden alındı. Takımla aldığı galibiyet oranının bir önemi olmadı. LeBron, normal sezondaki başarıya rağmen playofflarda patlayan birçok takımın lideri olmuş ve harika koçluğu, Miami’de tatmıştı.