By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Çok bekledik. Mart ayından beri Türkiye’de ve EuroLeague’de basketbol oynanmadı. Basketboldan daha uzun süre uzak kaldığımız bir dönem olmuş muydu?
Maçlarına devam eden ligler oldu ancak yaşadığınız ülkede spor müsabakaları iptal edildiği zaman kendinizi iyi hissetmeniz ve spora doymanız pek mümkün olmuyor.
Ancak hasret sona erdi! ING Basketbol Süper Ligi 26 Eylül itibarıyla hayatlarımıza yeniden giriş yapıyor.
Bu heyecan ve coşkuyla Eurohoops Fırın olarak bir sezon öncesi klasiğimiz olan takım analizlerini yayınlamaya başladık. Bu yolculukta şu ana kadar sizlerle beş takımın analizine baktık. Bugün ise sırada transfer döneminin iddialı ekiplerinden Türk Telekom var.
Hazırsanız, karşınızda Ankara ekibi:
Darüşşafaka Tekfen Takım Analizi: Sahada İstikrarın Anahtarı Transferde İstikrar
Pınar Karşıyaka Takım Analizi: Geçmişin Pratiği, Geleceğin Teorisi
Petkimspor Takım Analizi: Yatırım Beraberinde Ne Getirecek?
Frutti Extra Bursaspor Takım Analizi: 2. Sezonda Devriâlem
TOFAŞ Takım Analizi: Tebdil-i Mekanda Ferahlık Var mı?
Transfer Döneminin Sükse Yapan Takımı
Hatırlarsınız, transfer dönemi öncesinde gelecek sezonun kalitesi hakkında büyük bir karamsarlık vardı.
Zaten son yıllarda ING Basketbol Süper Ligi bu konuda hep geriye doğru adım attı. 2010’lu yılların başındaki o büyük bütçeler giderek erirken lig, iki EuroLeague ekibi Fenerbahçe ile Anadolu Efes‘in tekeline dönüşmeye başladı.
Rüzgar zaten tersten eserken bir de bütün spor ekonomisini alt üst eden coronavirüsü kaynaklı problemler ortaya çıkınca ligin geleceğine dair büyük endişeler ortaya çıkmaya başladı.
Fenerbahçe ve Anadolu Efes de dahil olmak üzere ligdeki bütün takımlar, gelecek sezonki bütçelerinde küçülmeye gideceğini açıklayınca bu endişe daha da arttı. Ligin başlamasına az bir süre kala takımların kadro kalitesine bakınca da bu endişelerin haksız olmadığı görebiliyoruz
Türk Telekom ise bu endişeli ortamın parlayan ekibi oldu.
Koç Burak Gören’in açıklamasına göre aslında bütçelerinde bir artış olmadı. Gerçi herkesin bütçesini aşağıya çektiği ortamda aynı noktada kalmakta büyük bir başarı…
Yine de bütçe faktöründen daha çok transfere erken başlamanın ve arkasında ekonomik bir güvencenin olmamasının yardımıyla Ankara ekibi, oldukça önemli isimleri kadrosuna kattı.
Ligin baş altı diğer takımları, bütçeleri sebebiyle yıldız oyuncu yerine gelecek de bir adım ileriye atabilecek potansiyelli isimlere giderken Telekom ise ismi bilinen, öyle ya da böyle kalitelerini ispatlamış isimleri getirdi.
Bunlardan en çok konuşulanı elbette Sam Dekker oldu. Açıkçası NBA geçmişi olan Amerikalı oyuncunun, Lokomotiv Kuban’da geçirdiği sezonun ardından bir EuroLeague takımına transfer olması bekleniyordu ama Telekom, Avrupa’daki belirsizlik fırsatını çok iyi kullanarak onu kadrosuna kattı.
Dekker’ın yanında ise Türkiye’de bilinen Michael Eric ve Tyler Ennis gibi iki önemli isim geldi. Bütün bunların yanında geçen sezonu harika geçen Kyle Wiltjer ve Muhammed Baygül’ün kadroda tutulmasıyla da Telekom transferde önemli bir iş başardı. Özellikle Wiltjer hamlesi çok önemliydi. Aynı Dekker gibi o da rahatlıkla EuroLeague’de oynayabilecek bir oyuncu…
Telekom, yabancı transferinin yanında yerli rotasyonunda da önemli bir yaz geçirdi.
Galatasaray‘la Can Korkmaz yarışına giren ve kazanan Ankara ekibi, geçen sezon Afyon’da dikkat çeken Erdi Gülaslan, Beşiktaş‘ta iki sezondur iyi bir yerli performansı sergileyen Samet Geyik ve Anadolu Efes altyapısından yetişen Göktüğ Başı’ı kadrosuna kattı.
İsimli yabancılar ve iyi yerli rotasyonuyla birlikte bir anda Telekom’un ismi Anadolu Efes ve Fenerbahçe’nin ardından ligin 3. takımı olarak anılmaya başlandı.
Ligimizin yaşadığı ekonomik problemler ve yazın diğer transferlerine bakarsak; Ankara ekibinin göz alıcı bir kadro kurduğu ortada ama siz de iyi biliyorsunuz ki, transfer döneminin iyi geçmesi sahada kesin bir karşılık olacağı anlamına gelmiyor.
Üstelik kurulan kadronun kısa rotasyonunun yeterliliğine dair önemli soru işaretleri var.
Bunlarını konuşacağız ama gelin önce Telekom’un bu yaz yaptığı transferlere not verelim:
Transfer Karnesi (A+ / D-):
Michael Eric (B+): Takımın en iyi sert savunmacısı, ribaundlarda etkili ve bu ligde daha önce kendini ispat etti. / Geçen sezon Baskonia‘da iyi bir sezon geçirmedi.
Can Korkmaz (B-): Yerli olarak ligin değerli oyun kurucularından, geçen sezonu çok iyi geçirdi ve Telekom’un kısaları arasında oyun kurucu yetenekleri en güvenilir isim / İstikrarsız, savunmada problemleri var.
Göktuğ Baş (B-): Harika bir atlet, modern forvet özelikleri için oldukça potansiyelli / Henüz 19 yaşında ve ilk kez ligde süre alacak.
Keifer Sykes (B-): Birebirde harika bir skorer ve Telekom’un kısa rotasyonu içerisinde bu özelliği en keskin olan oyuncu / Fiziksel olarak oldukça zaafları var ve topu paylaşma konusunda pek istekli değil.
Tyler Ennis (C): Takımın en kritik ismi. Sakatlanmadan önce EuroLeague’de önemli bir rol alabilecek potansiyelli var gibi gözüküyordu ve kalitesini daha önce ispatlamış bir isim / Sakatlık bütün kariyerini alt üst etti.
Erdi Gülaslan (C): Yerli rotasyonu için güvenilir bir kanat oyuncusu, savunmada sertlikten kaçmaz, geçen sezon Afyon’da kendisine güvenildiğinde katkı verebileceğini gösterdi. / Düşük sürelerde dış şut problemi sebebiyle saha içerisindeki verimi de istikrarı da azılaabiliyor.
Samet Geyik (C): Beşiktaş‘ta son iki sezonda önemli bir gelişim gösterdi ve ribaundlarda etkili bir isim / Pozisyonuna göre ince ve kısa kalıyor
Kamar Baldwin (C-): Pozisyonuna göre oldukça fizikli, ribaundlarda etkili ve kritik anlarda sorumluluk almayı seviyor / Şutunu geliştirmesi gerekiyor, ilk kez Avrupa’da oynayacak ve hazırlık döneminde pek iyi gözükmedi
En İyi Transfer: Sam Dekker (A-)
Telekom’un Sam Dekker transferi bu yazın büyük hırsızlıklarından biri oldu.
2015 Draftı’nda 15. sırada seçilen Amerikalı forvet, NBA kariyeri boyunca biraz erken seçilmesinin kurbanı oldu. Bir de saha içerisindeki bazı şapşal hareketleri onu Shaqtin A Fool’a sokunca oradaki ona duyulan güven çok çabuk azaldı.
Geçen sezon Avrupa’ya gelen Dekker, eski kıtada basketbolunda ise kendisine iyi bir rol bulabileceğini hemen gösterdi.
Lokomotiv Kuban gibi oldukça dağınık bir takımda oynamasına rağmen fiziğiyle oldukça dikkat çekti. Özellikle de Avrupa’daki ilk birkaç ayından sonra üzerindeki o çaylaklığı atınca gerçekten izlemesi zevkli bir kanat oyuncusu haline dönüştü.
Onun fiziğiyle sürekli ters eşleşme yaratabiliyor olması, bu kıta basketbolunun gelenekleri için mükemmel bir özellik. Çünkü Avrupa’da gerçekten onun fiziksel özelliklerine sahip olan çok fazla kanat oyuncusu yok. Keza ribaundlarda da oldukça etkili bir isim.
Şutu burada da problemli. Geçen sezon %31.1 ile üçlük attı. Ayrıca set set hücumunda topla mümkün olduğunca sırtı dönük bir şekilde buluşması gerekiyor çünkü yüzü dönük olduğu zaman çok verimli değil.
Fakat bu problemlere rağmen bana kalırsa rahatlıkla EuroLeague’de yer alabilecek yeteneklere sahip. Hatta yaz döneminde ismi bir ara Panathinaikos‘la da anılmıştı.
Telekom diğer takımlar harekete geçmeden oldukça iyi bir kontratla onu kadrosuna kattı ve yazın önemli hamlelerinden birini yaptı.
Açıkçası Dekker – Wiltjer ikilisi, kısalardaki problemlere rağmen oldukça iyi bir kanat rotasyonu olarak gözüküyor.
Kadro Dizilimi
Oyun Kurucu: Tyler Ennis – Keifer Sykes – Can Korkmaz – Yiğit Özkan
Şutör Guard: Kamar Baldwin – Muhammed Baygül
Kısa Forvet: Sam Dekker – Erdi Gülaslan – Adem Bayrak
Uzun Forvet: Kyle Wiltjer – Göktüğ Baş
Pivot: Michael Eric – Samet Geyik – Ercan Bayrak
Hazırlık Maçlarındaki Performansları
Türk Telekom – Petkimspor: 68-66 (Can Korkmaz 20 sayı)
Türk Telekom – Gaziantep Belediye: 74-61 (Göktüğ Baş 16 sayı)
Türk Telekom – OGM Ormanspor: 93-81 (Kyle Wiltjer 21 sayı)
Türk Telekom – Kızılyıldız: 54-83 (Sam Dekker 11 sayı)
Hazırlık döneminde şu ana kadar 4 maça çıkan Türk Telekom, beklediğim gibiydi.
Şöyle ki; Ankara’daki turnuvada ligdeki 3 rakibi karşına çıkan Telekom, bu 3 maçı da kazanmayı başardı. Belki maçları beklendiği kadar domine edemedi ama yetenek tavanının üstünlüğü sayesinde bu üç maçta da sonuca gitmeyi başardı.
Lig özelinde bu onlar için iyi bir haber fakat Kızılyıldız maçı pek iyi bir sınav olmadı.
Güç dengesi olarak işler biraz dengelenince Ankara ekibi, feci dağıldı. Özellikle Kızılyıldız’ın yarı saha hücumunda sert bir savunma yapması Telekom’un bütün dengelerini bozdu. Haliyle de maçı farklı bir şekilde kaybettiler.
Elbette tek maç üzerinden büyük çıkarımlar yapmak pek doğru değil. Özellikle de hazırlık döneminde kondisyonların her an değişebildiğini düşünürsek…
Bu sebeple Gloria Cup’ın corona virüsü sebebiyle iptal olması onlar adına biraz şanssızlık oldu.
Fakat teknik yönetimde yarı saha hücumundaki problemlerine fark etmiş olacak ki; sezonun başlamasına kısa bir süre kala Keifer Sykes gibi kendi skorunu yaratabilecek bir guarda gittiler.
Resmi olarak açıklanmasa da söylenen göre; Telekom, Sykes’la sadece Atina’da Eylül’ün sonunda oynanacak olan Şampiyonlar Ligi Sekizli Finali için anlaştı. Böyle bir turnuva öncesinde kısalar bu kadar uyumsuz gözükürken Telekom’un böyle bir zar atması bence doğruydu fakat sonrası için de ihtiyaçları var gibi gözüküyor.
Özellikle Kamar Baldwin hazırlık döneminde hiç iyi gözükmedi ve kısa rotasyonunda yaratıcı bir isim onlar adına büyük bir ihtiyaç. Sykes garip bir oyuncu. Oyununda büyük problemler olsa da inatçılığı ve kendine güveniyle daha önce Şampiyonlar Ligi seviyesinde dikkat çekti.
Bu sebeple de eğer takımla bağı oluşursa Amerikalı oyuncunun takımda kalması beni şaşırtmaz. Aksi bir durumda ise Ankara ekibinin sezon içerisinde oyun kurucu aradığı haberlerini görebiliriz.
Bu Takım Ne Oynar: Kısaların Gelişimi Sezonun Kaderini Belirler
Telekom gerçekten de yaz döneminde önemli işler yaptı.
Bütün Avrupa yaz dönemini temkinli geçirirken öyle ya da böyle EuroLeague seviyesinde olabilecek 4 ismi kadrolarında bir araya getirdiler. Hatta Sykes’i da sayarsak 5 isim…
Hal böyle olunca da yetenek seviyesi olarak lig özellinde önemli bir potansiyele ulaştılar. Özellikle de Dekker – Wiltjer – Eric üçlüsüyle!
Belki de bu üç ismin de kendi skorunu yaratmak adına çok etkileyici isimler olmaması siz de bir soru işareti yaratmış olabilir ama doğru takım uyumu yakalanması halinde üçü de işin hücum tarafında önemli farklar yaratabilecek isimler.
Üstelik kısa rotasyonun aksine birbirine uyumlular da…
Dekker’ daha potaya yakın bir şekilde verimliyken Wiltjer’in oyununu genellikle üç sayı çizgisinin gerisinden geçiriyor olması, alan paylaşımı açısından onların elini çok rahatlatacak.
Eric ise özellikle işin savunma tarafında değerli bir parça.
Nijeryalı pivot, Baskonia macerasından beklendiğini bulamasa da daha önce Daçka kariyerinde çember etrafında sertlik yaratmak adına neler yapabileceğini göstermiş bir isim. Telekom’un diğer pozisyonlarda savunmada biraz yumuşak kaldığını düşünürsek bu anlamda Eric, pota çevresinde işleri toparlamak adına önemli bir şans olacaktır.
Bu sebeple 3-4-5 rotasyonu açısından gerçekten Telekom’un mükemmel bir iş çıkardığını söyleyebiliriz fakat basketbolda sadece bu pozisyonlar yok ve Ankara ekibinin kısa rotasyonu için aynı övgüleri sunmak çok doğru değil.
Kısa rotasyonunu Ennis, Sykes, Can, Kamar ve Muhammed beşlisi olarak ele alırsak, yetenek tavanı olarak lig özelinde yine iyi bir rotasyona sahip olduklarını söyleyebiliriz.
Can ve Muhammed ligin baş altı takımları için iyi bir yerli oyuncu opsiyonu. Ennis ve Sykes ise kariyer geçmişi olarak kendilerini ispatlamış isimler fakat işin uyum kısmı konusunda benim bazı şüphelerim var.
Hatırlarsınız; Ankara ekibi, geçen sezonda Fall ve Wiltjer gibi harika bir 4-5 numara rotasyonuna sahip olmasına rağmen kısalardan aldığı verim istikrarsız olduğu için biraz dengesiz bir sezon geçirmişti.
Bu sezon da aynısı çok muhtemel çünkü yaratıcılık anlamında benim bazı endişelerim var.
Teker teker değerlendirirsek… Ennis’ten tam olarak ne beklemeliyiz ben bilemiyorum. Kanadalı guard, kısa Fenerbahçe kariyerinde ümit vermişti ama o ümit, sadece Zalgiris maçı özelinde oluşmuştu. O maçın hemen arkasından sakatlanması hep iyi hatırlanmasını sağladı.
Öylesine üzücü ve sert bir sakatlık sonrası fiziksel olarak toparlanması haliyle çok sancılı oldu. Fiziksel olarak ne kadar iyi durumda bunu sezon içerisinde göreceğiz fakat bu konuda iyi bir haber gelse bile kendisi hala Avrupa basketbolunun çaylağı sayılabilecek bir oyuncu.
Kamar ise tamamıyla bir çaylak ve açıkçası hazırlık döneminde pek uyum sağlamış gibi gözükmedi. Şampiyonlar Ligi için kadroya eklenen Sykes, önemli bir skor potansiyelli. Özellikle eli ısındığı zaman durdurulması çok zor bir oyuncu. Takımın diğer kısaları kendi skorunu üretme konusunda elit olmadığı için Sykes eklemesi onlar adına işleri değiştirebilir.
Fakat o da basketbolu kendi için oynayan bir oyuncu. Takım arkadaşlarını beslemesi için pek güvenebileceğiniz tarzda bir kısa değil. İşin püf noktası ise o övdüğüm; Dekker – Wiltjer – Eric üçlüsünden doğru katkıyı alabilmek adına kısaların onlar için pozisyonları hazırlaması gerekiyor.
Buradaki doğru denklem; Ennis ile Sykes’in birlikte sahada kalmayı öğrenmesi. O zaman Sykes kısa rotasyonunun skorunu sırtlarken Ennis de oyunun organizasyon tarafına yönelebilir ancak bu da oluşması kolay olan bir uyum değil.
Bu da bizi can alıcı noktaya götürüyor: kısalar o uyumu yakalayacak mı?
Eğer yakalarsa ve özellikle Ennis, iyi bir sezon geçirirse Telekom hem ligde hem de Avrupa’da kurduğu iddialı kadronun hakkını verebilir. Bu yetenek seviyesine sahipler! Fakat aksi durumda onlar için “hayal kırıklığı” seslerinin çok çıktığı bir sezonda olabilir.
Ellerindeki yetenek seviyesiyle ligde kendilerinden aşağıda takımlara karşı belki yine zorlanmazlar ama iyi savunma yapan ve onlarla aynı yetenek tavanına sahip olan Karşıyaka, Darüşşafaka, TOFAŞ ve Galatasaray karşısında bir adım geriye düşerler.
Bu sebeple de başlıkta da belirttiğim gibi; onların kaderini kısalar belirleyecek.
İzlenmesi Gereken İsim: Kyle Wiltjer
Transfer piyasasında bazen neler oluyor, gerçekten hiç anlayamıyorum.
Çünkü geçtiğimiz sezon sergilediği performanstan sonra Kyle Wiltjer gibi bir 4 numaranın EuroLeague’e gitmemiş olması gerçekten inanılmaz.
Tamam ben de biliyorum; Kanadalı forvetin daha önceki Olympiakos macerası pek iyi geçmedi. Ayrıca işin savunma tarafında bu kıtanın alışkanlıklarına göre biraz fazla yumuşak ama modern 4 numaraysa alın size modern 4 numara…
Tabii modern 4 numara kalıbı biraz demode oldu. Artık NBA’in aradığı modern 4 numaralar sadece şutör değil ama Avrupa’da hala 4 numaralardan en çok aranan katkı, alanı açmak adına çok kritik olan şut katkısı.
Wiltjer ise bu konuda gerçek bir uzman.
Geçen sezon Şampiyonlar Ligi’nde maç başına 2.4 üçlük isabetini %42.5 üçlük yüzdesiyle buldu. Kısa rotasyonunun bu kadar dağınık olmasına rağmen Telekom’un son 8’e kalması da büyük ölçüde bu performans sayesinde mümkün oldu.
Hal böyleyken Telekom’un özellik olarak bu kıtada herkesin yana yakıla aradığı 4 numarayı kadrosunda tutması büyük bir başarı. Sezon içerisinde de Wiltjer’in arka arkaya gönderdiği dış şutlar sonrasında da bu başarıyı daha da iyi anlayacaklarını düşünüyorum.
Sonraki yaz ise muhtemelen onu artık tekrardan EuroLeague’de görürüz. Sanıyorum ve ümit ediyorum; EuroLeague takımları aynı hatayı bir kere daha yapmaz.
Telekom Bu Sezon Ne Bekliyor – Telekom’dan Bu Sezon Ne Beklenmeli?
İlk algı her zaman önemlidir.
Transfer döneminde herkes bütçeleri küçültmesinden sonra Telekom’un böylesine kariyerleri isimleri kadrosuna katması büyük dikkat çekti. Belki bundan 4-5 yıl önce bu kadroyu oluştursalar bu kadar takdir sesleri yükselmezdi ama ligde kalite düşerken onların bir hamle yapmaları işleri değiştirdi.
Hal böyleyken bir anda herkesin ligdeki 3. takım için beklentileri onlar oldu. Atina’da ay sonunda oynanacak olan Şampiyonlar Ligi için de beklentiler arttı.
Yetenek tavanı açısından Telekom’un bu beklentileri karşılama şansı var ama ben biraz daha beklentilerimi aşağıda tutuyorum.
İşin oyun kurucu uyumu konusunda benim endişelerim çok fazla. Bu durum onları düşünüldüğünden de aşağıya çekecektir. Özellikle de savunmada iyi olan takımlara karşı…
Bu sebeple de kadro kalitelerine rağmen bana kalırsa ligin en iyi 3. takımı hala onlar değil. Karşıyaka hala bir adım önde.
Şampiyonlar Ligi ise biraz daha farklı. İlginç bir turnuva olacak ve sezon başı olması sebebiyle diğer takımlar da uyumsuz olacağı için kadro kalitesinin yüksek olması Telekom’u bu turnuvada öne taşıyabilir. Ayrıca turnuvanın ev sahibi olan AEK Atina’nın finale kadar Telekom’un karşısına çıkmayacak olması da bir şans.
Umarız onlar adına sezon iyi başlar ve Türk basketbolu, Avrupa’da bir başarı daha kazanır.
Fotoğraflar: Türk Telekom / Twitter
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!