by Sean Highkin, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 17 Eylül 2020 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Los Angeles Clippers, NBA tarihine geçen bir çöküş ile birlikte batı konferansı ikinci turunda Denver Nugets’a elendikten sonra enteresan bir şey oldu: Bir anda herkes Clippers ile dalga geçmeye başladı. Herkes…
Portland Trail Blazers forması giyen Damian Lillard ve CJ McCollum, ilk kurşunu sıkan isimler oldu. Lillard’ın yaklaşık bir ay önce Paul George ve Patrick Beverley ile sosyal medyada yaşadığı tartışmadan sonra bu çok da şaşırılacak bir durum değildi. Los Angeles Lakers‘ın forveti Jared Dudley de Clippers’lı oyuncular ile dalga geçen isimler arasındaydı.
Medya da bu cümbüşe katılmakta geç kalmadı. Clippers elendikten sadece birkaç saat sonra takımın perde arkasında yaşadığı sorunlardan 2021 yazında Paul George ve Kawhi Leonard’ın takımdan ayrılabileceğine dair birçok haber ortaya çıkmaya başladı. Clippers, playoff macerasına başlarken bu konular hiç konuşulmuyordu bile.
2018-19 sezonunda şampiyonluğa ulaşan Toronto Raptors‘ın taraftarları, bu mağlubiyeti Kawhi Leonard’ın Kanada’dan ayrılmaması gerektiğinin kanıtı olduğunu dile getirerek Clippers’a taş atanlar arasına katıldılar.
Bu saydığımız grupların dışında kalan herkes için de şakaların zamanı gelmişti. Herkes, aylardır bu anı bekliyormuş gibi eğlenmeye başlamıştı. Eğer Houston Rockets, elendikten sonra sosyal medyada yaşananları “eğlence” olarak adlandırıyorsanız Los Angeles Clippers’tan ayrıldıktan sonra yaşananlar için “karnaval” kelimesini kullanmak çok da mantıksız olmazdı.
Bir playoff serisine favori başladıktan sonra 3-1 öne geçip kaybeden her takım doğal olarak eleştirilecektir. Golden State Warriors, bu durumu 2015-16 sezonundan beri yaşyor. Ancak Los Angeles Clippers ile dalga geçen kişilerin çeşitliliği ve çokluğu da gerçekten şaşıralacak düzeydeydi.
İnsanların Clippers’tan nefret etmesi yeni bir olgu değil. Taa Lob City günlerinde Bleacher Report yazarı Howard Beck, bu konu üzerine uzunca bir yazı yazmıştı. Bu yazıda bahsedilen sebeplerden birçoğu hala devam ediyor. O yazıda da en çok yer ayrılan konu, Clippers’lı oyuncuların maç esnasında hakemlere itiraz etmesiydi. Ancak konu nefret edilmek olduğunda 2019-20 Los Angeles Clippers’ının kendisine has bir kimliği olduğunu da söylemek gerekiyor.
Microsoft’un eski CEO’su Steve Ballmer, 2014 yılında Los Angeles Clippers’ı 2 milyar dolar karşılığında satın aldığından bir zamanlar herkesin dalga geçtiği organizasyonu saygı duyulur bir kulübe çevirmek beri hiçbir masraftan kaçınmıyor. Bunu yaparken de imza attığı fiyaskolarla tanınan takımın eski sahibi Donald Sterling’in izlerini yok etmeye çalışıyor.
Ballmer, takımın sahibi olduğundan beri lüks vergisi ödemekten hiçbir zaman çekinmedi. Ballmer, Doc Rivers’ın ligin en çok kazanan koçlarından birisi olmasını sağladı. Başarılı iş adamı, son olarak Inglewood’da inşa edilecek olan Los Angeles Clippers’ın yeni salonuna neredeyse 400 milyon dolarlık bir yatırım yapmış durumda. Bu hamleyle birlikte Ballmer; Clippers’ı Lakers‘ın gölgesinden kurtarmak istiyor.
Ballmer’ın tüm bu çabalarının arkasında yatan motivasyon ise kurulduğu günden beri NBA’in üvey kardeşi muamelesi gören Los Angeles Clippers’ın imajını değiştirmek.
Ballmer’ın takımı satın aldıktan sonra yaptığı değişiklikler, sonunda geçen yaz döneminde karşılığını vermişti. Sezon boyunca beklentileri aşarak playofflara kalmayı başaran Clippers, Golden State Warriors karşısında rakibine beklenenden çok daha fazla zorlamayı başarmıştı. Sezon sona erdikten sonra Finaller MVP’si Kawhi Leonard’ı ve Paul George’u sahip oldukları potansiyel vaateden çekirdeğin yanına ekleyerek ligin en önemli şampiyonluk adayı olarak görülmeye başlamışlardı.