Zalgiris Kaunas Takım Analizi: Saras Gitti, Bunca Yılın Alışkanlığı Gitti mi?

23/Eyl/20 14:31 Eylül 23, 2020

admin69

23/Eyl/20 14:31

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, EuroLeague takımlarını sezon başlamadan analiz ettiği yazı dizisine Zalgiris Kaunas’la devam ediyor.

By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net

Çok bekledik. Mart ayından beri Türkiye’de ve EuroLeague’de basketbol oynanmadı. Basketboldan daha uzun süre uzak kaldığımız bir dönem olmuş muydu?

Maçlarına devam eden yerel ligler oldu ancak kıtanın en büyük uluslararası spor müsabakaları iptal edildiği zaman kendinizi iyi hissetmeniz ve spora doymanız pek mümkün olmuyor. Hele ki, EuroLeague gibi bir tutkudan uzak kalınca…

Ancak hasret sona erdi! Turkish Airlines EuroLeague, ekim ayı itibarıyla hayatlarımıza yeniden giriş yapıyor.

Bu heyecan ve coşkuyla Eurohoops Fırın olarak bir sezon öncesi klasiğimiz olan takım analizlerini yayınlamaya başladık.

Bundan önceki duraklarımız Olimpia Milano, Zenit, Valencia, Olympiacos, LDLC ASVEL, Alba Berlin, Khimki Moskova ve Maccabi Tel Aviv‘di. Şimdiyse Zalgiris Kaunas’a gidiyoruz!

Olimpia Milano Takım Analizi: Süper Güçlere Yaraşır Yapılanma

Zenit St. Petersburg Takım Analizi: İkinci Şanslar Nasıl Değerlendirilmeli?

Valencia Takım Analizi: Yeni Hedefleri Yeni Transferler mi Şekillendirecek?

Olympiacos Takım Analizi: Büyük Dörtlünün 2. Serüveni

LDLC ASVEL Takım Analizi: EuroLeague’e Parker Kardeşler Damgası

Alba Berlin Takım Analizi: Efsanenin Son Demleri

Khimki Moskova Takım Analizi: Yeni Sezonda Yeni Simalar ve Alexey

Maccabi Tel Aviv Takım Analizi: Müdafaada Süreklilik Başarıya Götürür

Gitti

Sarunas Jasikevicius’un Zalgiris Kaunas’ta oluşturduğu kültür eşine benzerine çok fazla rastlanmayacak bir şeydi. İlk başantrenörlük deneyiminde tabiri caizse dipleri oynayan bir takımı Gintaras Krapikas’tan devraldı ve hiç hayal edilemeyecek noktalara taşıdı.

Zalgiris bugün hâlâ iddialı bir playoff ekibi olma yolunda söz sahibiyse bunun Sarunas Jasikevicius – Paulius Motiejunas ikilisinden başka fazla açıklaması olamaz. Olsa olsa Litvanya’nın geniş oyuncu havuzu olur ancak bunu öne sürene de “Saras yokken o havuz neredeydi?” diye sorarlar.

Sadece yerli oyuncuları bir kenara bırakmak gerekirse Sarunas Jasikevicius döneminde Zalgiris’in yabancı oyuncularının yaşadıkları evrim ve şimdi yükselmiş oldukları konumları görünce onun ne kadar büyük iş yaptığını daha net kavrayabiliyoruz.

Bu yükseliş elbette öyle bir anda, sadece oyuncu geliştirme odaklı adımlarla olmadı. Bütün bunlar yapılırken sportif anlamda Zalgiris de güzel günler görmeye başladı. 2018 yılında Final Four oynadılar ve sergiledikleri basketbolla herkese ilham kaynağı oldular.

2019’da belki de yeni formatın gördüğü en dominant 2 takımdan birisi olan Fenerbahçe‘den (diğeri geçen sezonki Efes) Ataşehir’de playoff maçı alabilecek bir ekip yarattılar.

Bütün bu güzel işlerin neticesinde ayrılıklar da sevdaya dahildi ve 2020 yazında Barcelona yönetiminin son çıkış kapılarından birisi olan Sarunas Jasikevicius, Katalunya’nın yolunu tuttu.

Yerine ise Ertuğrul Erdoğan gibi isimlerle yapılan temasların sonunda Avrupa basketbolu izleyicilerinin adını daha önceden çok fazla duymadığı bir isim geldi. Martin Schiller’di o isim.

Geldi

Martin Schiller’i kısaca tanıtmak gerekirse 1982 doğumlu genç antrenör 2004’ten 2017’ye kadar ülkesi Almanya’da çeşitli kulüplerde çalıştı ve 2015’ten bu yana Almanya Milli Takımı’na asistan koç olarak hizmet ediyor. 2017 yılında G-League ekiplerinden Salt Lake City Stars’ın başına geçen Schiller, Zalgiris’e gelmeden önce 2020 yılında G-League’de Sezonun En İyi Koçu seçildi.

Transfer yapacak takımlar için G-League, İsrail, Almanya ve Adriyatik gibi önemli pazarlar mevcuttur. Schiller bu saydıklarım arasından 2 tanesine oldukça hakim ve buradan gelecek oyuncularla iyi diyaloglar kurabilecek bir başantrenör olarak Zalgiris’te görevi devraldı.

Bu durum mutlaka gelecekte yapılacak transferlerde ön planda olacak bir olgu. Nereden hangi oyuncuyu alacağını bilen bir koça sahip olmak sahadaki hünerleriyle takımına seviye atlatacak koçlara sahip olmak kadar önemli artık. Basketbol tam olarak böyle bir yerde.

Bununla beraber Martin Schiller’in takımı sezon öncesi hazırlıklarında iyi sinyaller veren bir görüntü çizdi. Teknik detaylandırmasını elbette yapacağız ancak öncelikle yaptıkları transferlere biraz göz atalım.

Transfer Karnesi (A+ / D-)

Joffrey Lauvergne (C+): Takımda mutlaka Fenerbahçe döneminin aksi yönünde bir sezon geçirecektir çünkü Zalgiris‘in onu saf dışı bırakacak çok fazla opsiyonu yok. Fakat yine de bazı soru işaretleri uyandırıyor takım adına.
Augustine Rubit (B):
Diğer transferlerden bağımsız değerlendirecek olursak iyi iş olduğunu söyleyebiliriz. Olympiacos‘un kötü bir sezon geçirdiği ortamda çok fazla gözükmemiş olsa da takıma katkısı belli düzeylerde olur.
Steve Vasturia (B-):
Hücumda belli başlı meziyetleri olan bir oyuncu ama hazırlık döneminde takımda öyle çok da söz sahibi olacakmış gibi sinyaller vermedi. 
Tomas Dimsa (C+):
Çıkan haberlere göre Zalgiris bu sezon Dimsa’yı kiralamak istiyor ve TOFAŞ’ın da bu transfer için ciddi bir aday olduğu iddia edildi. Lietkabelis’in en önemli oyuncularından biriydi.
Marek Blazevic (C):
Lauvergne ve Martinas Geben’den, hatta kısa beşlerde sık sık 5 olarak kullanılabilecek Rubit’ten ona çok zaman kalır mı, bilemiyorum ancak Rytas’ta parlamış önemli bir bitiriciydi.

En İyi Transfer: Patricio Garino (B+)

Patricio Garino, Edgaras Ulanovas gibi Zalgiris için ölümcül değerli bir oyuncunun ayrılığı ardından ihtiyaç doğan 3 numara pozisyonunu Zalgiris Kaunas limitlerine uygun şekilde doldurabilecek en uygun adaylardan birisiydi ve transferinin iyi bir tercih olduğunu söylemek gerekir.

Hücumda topla çok iyi yaratabilecek bir isim değil. Onu kullanışlı kılan meselelerden birisi her şeyden biraz biraz yapıyor olması. Zaten tek bir alanda çok fazla öne çıksaydı kariyeri de daha farklı şekillenirdi ve ismini çok daha fazla duyardık. Fakat o biraz biraz yaptığı şeyler de Zalgiris’in oyununda en çok ihtiyaç duyduğu şeyler hem savunma hem de hücum bağlamında.

Martin Schiller’in hazırlık sürecinden anladığımız kadarıyla oynattığı oyunda topsuz oyunda hareketliliği hiç durdurmayacak kanat oyuncularına ihtiyacı var ve bu doğrultuda Saras’ın kullandığı isimler Ulanovas – Milaknis – Grigonis gibi oyunculardı. Bu alışkanlığı bozmak istemeyeceğini anladığımız Schiller için de Garino, Milaknis ve Grigonis’e takviye olarak önemli rol sahibi olacak. Bu bağlamda Rokas Jokubaitis’i de ön planda görebiliriz.

Fizik olarak da sahada atletik özelliklerinden hiçbir şey kaybetmeyecek şekilde yer kaplayan Garino, savunmada da topa baskı yapmayı öncelik olarak gören Zalgiris adına kritik bir iş oldu.

Kadro Dizilimi

Oyun Kurucu: Thomas Walkup – Lukas Lekavicius – Rokas Jokubaitis
Şutör Guard: 
Marius Grigonis – Steve Vasturia – Karolis Lukasiunas
Kısa Forvet:
 Patricio Garino – Arturas Milaknis – Tomas Dimsa
Uzun Forvet: 
Nigel Hayes – Augustine Rubit – Paulius Jankunas
Pivot: 
Joffrey Lauvergne – Martinas Geben – Marek Blazevic

Hazırlık Maçlarındaki Performansları

Zalgiris Kaunas – VEF Riga: 92-59
Zalgiris Kaunas
– Juventus: 102-71
Zalgiris Kaunas 
– Lietkabelis: 102-78
Zalgiris Kaunas Panathinaikos: 81-74
Olimpia Milano : 70-88
Zalgiris Kaunas – Siauliai: 89-56

Fena bir hazırlık süreci geçirmediklerini söyleyebiliriz. Litvanya takımlarına karşı yine her zamanki gibi büyük üstünlük sağladıkları bir dönem olarak takımca birbirlerine alıştılar. EuroLeague ekipleriyle karşılaştıkları maçlarda ise özellikle Panathinaikos‘a karşı iyi sinyaller verdiler. Maçtan sonra Lauvergne bunu savunmada iyi olduklarını söyleyerek vurguladı ancak sahanın iki tarafında da iyi sinyaller almak mümkündü. Saha içinde nasıl bir Zalgiris Kaunas izleyeceğiz peki?

Bu Takım Ne Oynar: Boyalı Alanda Perişan Olup Dışarıda Kazananlar

Boyalı alanda gerçekten perişan olacaklar mı bunu kestiremiyorum ancak şu anda görünüşe göre en uygun Zalgiris senaryosu bu. Hazırlık maçlarından da analiz etme fırsatı bulduğumuz kadarıyla tabii. Brandon Davies ve Zach LeDay gibi isimler de onların Ekpe Udoh, Bryant Dunston‘ıydı bir bakıma.

Joffrey Lauvergne’in orada 15 sayı – 12 ribaund istatistik yakalaması pek de bir şey ifade etmiyor üzerine çok yük binen bir ortamda. Boyalı alanda sertliği nasıl sağlayacaklar, bu önemli. Martinas Geben’in sahada olduğu dakikalarda yine daha kabul edilebilir bir şekil olur, Rubit de iyi çember savunabilen bir isim ancak bu isimleri Schiller hücum sahasında boyalı alana çok tıkmamaya kararlı.

Genellikle özellikleri ne yönde olursa olsun bu üçlüyü tepede topla buluşturup, top yönlendiren isimlerle ikili oyun oynatmak suretiyle onlardan verim almayı tercih etti ki bence bu, elindeki rotasyona bakıldığı zaman yapılabilecek en doğru şeylerden. Eğer rakiplerinize fiziken ezilecek, zayıf bir uzun rotasyonunuz varsa oyunu hem hücumda hem savunmada dışarı yıkarsınız. Bu kadar basit. Schiller de bunu görmüş gibi.

Savunmada özellikle kısalarla topa baskı yaparak çembere kimseyi yaklaştırmamak birinci hedefleri olacak. Barcelona, CSKA Moskova, Olimpia Milano ve Anadolu Efes gibi çok çeşitli silahları olan takımları böyle böyle bir yere kadar durdurursunuz ancak ligdeki diğer pek çok ekibe karşı da bu şekilde avantaj sağlarsınız. Neticede hedef sonuç almak değil, sonuç alabilecek alternatif stratejiler oluşturmak.

Bu baskılar sebebiyle sürekli top çalmalar ve pas aralarından doğan açık saha hücumlarıyla Zalgiris‘in bir oyun çeşitliliği olabilir. Yarı saha hücumundaysa çok hareketli bir takım, oyun görüşü iyi kısalarla Milaknis, Hayes, Grigonis, Vasturia gibi hücum kozlarını kullanmaları için iyi bir harmoni olabilir.

Kimi koçlar rotasyonlarda sezon başında yahut maç öncelerinde belirlenen dakika ezberlerine bağlı kalırlar, kimisi de sürekli rotasyonu gidişata uydurmaya çalışırlar. Martin Schiller’in elinde tavanı ve tabanı belli ancak geniş bir kadro var ve yararlanabileceği herkesten yararlanmak isteyecektir. Bunun doğurduğu bir olgu olarak ise her maçın kendi dinamiklerine göre her maç farklı farklı beşler izletebilir diye düşünüyorum. Bu bir olmazsa olmaz, kesinlikle böyle olacak öngörüsü değil sadece bir öneridir.