by Preston Ellis, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 17 Eylül 2020 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevirilmiştir.
Normal şartlar altına bir takımın 3-1 geriye düştükten sonra böyle bir dezavantajın üstesinde gelememesi beklenir. Böylesi bir engeli aşabilmek için tecrübeli liderler, hall of fame seviyesinde oyuncular ve biraz da şansın yanı sıra rakibinizin de hatalar yapmas ıgerekir.
Bu tarz bir başarıdan sonra doğal olarak galibiyete uzanan takımlar birçok övgüye layık görülüyor. Ancak seriyi kaybeden takımın da en az kazanan takımın övüldüğü kadar eleştirilmesi gerektiği ortada.
Bugünkü yazımızda playoff serilerinde 3-1 öne geçtikten sonra kaybeden takımları, seri başlamadan önceki beklentiler doğrultusunda yarattığı en büyük hayal kırıklığına göre sıraladık.
8. Phoenix Suns, 1995 Batı Konferansı Yarı Finalleri
Mario Elie’sin “ölüm öpücüğünün”, seriyi kazanmasına kesin gözüyle bakılan Phoenix Suns‘ın umutlarını paramparça etmesinin üzerinden tam 25 yıl geçti.
Charles Barkley’nin liderliğindeki Phoenix Suns, 1993 yılında NBA Finali oynadıktan sonraki iki sezon boyunca Houston Rockets‘a 7 maçlık seriler sonunda mağlup olmuştu. Phoenix ekibi, bu iki seride de 2-0 öne geçtikten sonra oynadıkları 5 maçın 4’ünü kaybederek sezona nokta koymuştu.
1995 yılında Suns, seride 3-1’lik üstünlüğü eline geçirmişti. Normal sezonda kendi sahasında oynadığı maçlarda 32-9’luk bir dereceye sahip olan Suns, seride kalan üç maçın ikisini kendi evinde oynayacaktı. Normal sezonda 59 maç kazanan Suns, 47 galibiyetli Houston’dan çok daha iyi bir takımmış gibi gözüküyordu ancak Phoenix ekibi bir önceki sezonun intikamını alamadı.
Serinin yedinci maçında 46 sayı – 10 asist ile oynayan Kevin Johnson ile 18 sayı – 23 ribaundluk double-double’a imza atan Charles Barkley’nin performansları mağlubiyeti engellemek için yeterli olmuyordu. Elie’nin karşılaşmanın son anlarında attığı üç sayılık basket ile Clyde Drexler – Hakeem Olajuwon ikilisinden gelen toplam 58 sayı Rockets‘ı galibiyete taşıyan faktörler oluyordu.
7. New York Knicks, 1997 Doğu Konferansı Yarı Finalleri
Bu seriden tam üç yıl sonra Knicks, bir playoff çöküşü daha yaşadı. Doğu konferansı yarı finallerinde Miami Heat ile karşılaşan Knicks, seri boyunca sinirlerine hakim olamayarak seriden mağlubiyetle ayrılan taraf oluyordu.
Serinin beşinci maçının son anlarında Charlie Ward, bir ribaund mücadelesi esnasında P.J. Brown’a sert bir müdahalede bulundu. Browns ise bu harekete, rakibini yere fırlatarak cevap verdi.
Serinin altıncı maçı için Patrick Ewing ve Allan Houston’ın aldığı cezalarla Larry Johnson ve John Starks’ın aynı sebepten dolayı yedinci maçta oynayamaması, Knicks’in üstesinden gelebileceğinden daha büyük engellerdi. Bu mağlubiyetle birlikte Knicks, NBA tarihinde 3-1 öne geçtikten sonra seri kaybeden altıncı takım oldu.
6. Utah Jazz, 2020 Batı Konferansı İlk Turu
Rudy Gobert’in Coronavirüs salgını patlak verdikten sonra sergilediği sorumsuz hareketlerin ardından Donovan Mithcell ile arası bozulmuştu. Bu yüzden Jazz, Orlando Fanusuna zaten bazı soru işaretleriyle geliyordu. Bu yetmezmiş gibi takımın en skorer ikinci oyuncusu Bojan Bogdanovic de sıralama maçları başlamadan hemen önce el bileğinden sakatlanarak sezonu kapattı.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen Utah Jazz, tur atlamaya Mike Conley’nin maçın son saniyesinde kullandığı üç sayılık atış kadar yaklaşmıştı.
Ancak tüm bunlara rağmen Jazz’in seriyi 3-1 öne geçtikten sonra kaybettiğini de unutmamak gerekiyor. Nikola Jokic, serinin yedinci maçını 30 sayı ile tamamlarken takımına turu getiren basketin altına da imzasını atıyordu. Nuggets, serinin yedinci maçında rakibi Jazz’i sadece 78 sayıda tutmayı başararak çok önemli bir savunma performansı sergiledi.
5. Orlando Magic, 2003 Doğu Konferansı İlk Turu
Detroit Pistons, 2004 yılında şampiyonluğa ulaşarak basketbolseverleri şoka uğratmadan önceki yıllarda playofflarda çok da başarılı bir grafik sergilemiyordu. 2001-2002 yılının playofflarında ilk turda, organizasyon tarihinde sadece bir playoff galibiyeti olan Detroit Pistons‘ı elemişlerdi. Bu galibiyet, 1991 yılının Bad Boy Pistons ekibinden beri Detroit’in kazandığı ilk playoff eşleşmesiydi.
2003 yılında da Detroit Pistons, Orlando Magic karşısında playoff ilk turunda 3-1 geriye düştükten sonra normal şartlar altında elenmeliydi. Bu sezon, playoff ilk turunda 7 maçlık serilerin oynanmaya başladığı ilk yıldı. Eğer önceki yıllardan birisinde bu seri oynansaydı Pistons, seri 3-1’e geldikten sonra sezonu noktalardı.
Ancak bunun yerine bir sonraki sezon şampiyonluğa ulaşacak olan Chauncey Billups, Richard Hamilton ve Ben Wallace çekirdeği, geri gelmeyi başardı. Billups’ın serinin altıncı ve yedinci maçlarında attığı 77 sayı ile fark yaratan Pistons, bir sonraki tura kalmayı başarsa da New Jersey Nets tarafından süpürülmeye engel olamadı.
Ancak bu sezonda elde ettikleri playoff tecrübesi, bir sonraki yıl Kobe Bryant ve Shaquille O’Neal’lı Los Angeles Lakers‘ı yenerek şampiyon olmalarında çok önemli rol oynadı.
Pistons’ın geriden gelerek rakibini elemesi elbette takdire şayan. Ancak bu yazıda adını birkaç kez daha anacağımız Doc Rivers’ın yönetimindeki Orlando Magic‘in serinin son üç maçını toplam 61 sayı farkla kaybetmesi de bir hayli düşündürücü.
4. Oklahoma City Thunder, 2016 Batı Konferansı Finalleri
73 galibiyetli Golden State Warriors‘ın tarihi çöküşü, 2016 Batı Konferansı Finallerinde Oklahoma City Thunder‘ın elinden zar zor kurtulduktan sonra gelmişti.
2016 yılında Warriors, tarihin en iyi normal sezon performansına imza atsa da Kevin Durant ve Russell Westbrook da tarihin gördüğü en iyi playoff sezonlarından birisini geçiriyordu. Konferans yarı finalinde 67 galibiyetli San Antonio Spurs‘ü eledikten sonra Warriors’ın karşısına çıkan Thunder, serinin üçüncü ve dördüncü maçını toplam 52 sayı fark ile kazanmıştı. Oklahom City Thunder’ın uzun oyuncuları ve Durant’in bir savunmacı olarak gösterdiği yükseliş, Warriors’a fazlasıyla ters gelmiş ve Oklahoma ekibi seride 3-1 öne geçmişti.
Ancak daha sonra serinin altıncı maçında Klay Thompson, NBA’in yakın tarihinin en önemli tek maç performanslarından birisine imza atarak takımını seride tuttu. Thompson ve Curry, takımlarının son 19 sayısının 16’sına imza atarken Warriors mücadelenin son beş dakikasında rakibini 5 sayıda tutmayı başardı. Thompson, toplam 18 şut kullandığı mücadeleyi 41 sayı ile tamamlıyordu.
Tabii ki bu maçtan bahsederken Thompson’ın muhteşem performansını anıyoruz ancak Thunder’ın özellikle mücadelenin son anlarda skor üretmede yaşadığı büyük sıkıntının belki de onları şampiyonluktan ettiğini söylemek gerekiyor.