By Utkan Şahin / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Turkish Airlines EuroLeague’de yeni sezona artık yalnızca iki gün uzaktayız.
1 Ekim Perşembe günü başlayacak 2020-2021 sezonu heyecanı, Mayıs ayının son bölümüne kadar sürecek ve neticede bir kez daha Avrupa’nın en iyi takımının kim olduğunu göreceğiz.
Ancak 2021 yılının Mayıs ayına kadar konuşulacak daha çok şey var.
Bir kere EuroLeague’de bizleri coronavirüsün gölgesinde bir sezon bekliyor. Açıkçası sezonun tamamlanabileceği bile kesin değil. Hadi buna en kötü senaryo diyelim. Peki ya neredeyse ligdeki bütün takımların yeni sezona hazır olmamasını ne yapacağız? Coronavirüs hem takımların ekonomisini, yani doğal olarak kadro kalitesini hem de yeni sezona hazırlanma sürecini fena halde etkiledi.
Bu sebeple de oldukça bilinmezliklerle dolu bir sezon bizleri bekliyor.
Eurohoops Fırın ise her sezon öncesinde yaptığı gibi A lisansına sahip EuroLeague takımlarının sezon öncesinde eksikliklerine baktı ve bu eksikleri kulüplerin geçmişinde yer alan bir oyuncuyla doldurmaya karar verdi.
Lafı fazla uzatmadan, karşınızda 11 A lisansına takımına ilaç gibi gelecek 11 eski oyuncu:
Not: En iyi oyuncuyu değil, takımın sorunlarını minimuma indirmeyi hedef aldık.
Not 2: Listemizde yalnızca A Lisans sahibi 11 takım yer almaktadır.
Anadolu Efes – Antonio Granger
Koç Ergin Ataman’ın kendisininde de söylediği Anadolu Efes fiziksel olarak henüz yeni sezona hazır değil ama aynı zamanda takım yapısı ve kadro istikrarı gereği lacivert-beyazlılar, yeni sezona en hazır olan iki ekipten biri.
Geçen sezon olağanüstü bir basketbol oynayan Efes, sezon durduruluncaya kadar en iyi takımdı. Yarıda kalan hikayeyi tamamlamak isteyen lacivert-beyazlılar, genç oyuncular dışında kadrosunun bütünü korudu ve sadece Erten Gazi’yi transfer ederek yeni sezona giriş yapıyor.
Anadolu Efes‘in oldukça akışkan ve uyumlu basketbolunu düşünürsek lacivert-beyazlılar en doğrusunu yaptı. Taraftarlar doğası gereği her zaman takıma yeni transfer gelmesini ister ama Efes‘in ihtiyacı olan transfer değil, kadronun bir arada tutulmasıydı.
Yine de formatımız gereği onlara eski bir oyuncu transfer etmemiz gerekiyor ve bunu o ahengi en bozmayacak şekilde yapmamız gerekiyor. Bunun içinde tercihimizi Antonio Granger’dan yana kullandık.
Büyük ihtimal sizin de tahmin ettiğiniz gibi bu tercihimizin sebebi; kadronun zayıf halkası gibi gözüken James Anderson’ın yerine onun sahada yaptıklarını daha istikrarlı ve üst seviyede yapabilecek olan Granger’i koymak.
Efes tarihinin unutulmaz üç numaralarından biri olan Amerikalı yıldız, bu takım yapısı içerisinde harika bir bitirici olarak Anderson’a göre hücumu çok daha keskin hale getirebilir. Üstelik atletizmi ve estetik basketboluyla Efes’in göz alıcı basketbolunu çok daha iyi etkileyici yapabilir.
Ayrıca Granger, topsuz oyunda da etkili olabileceği için bütün bunları yaparken kısa rotasyonundaki o harmoniyi bozmayacaktır. Bence en önemli olanı da bu.
Not: Cedi Osman ismi akıllara gelecektir ancak önceki yıllarda sıkça onu kadroya kattığımız için bu yıl bir değişiklik yapmak istedik.
Olimpia Milano – James Nunnally
Olimpia Milano yaptığı transferle yazın en dikkat çekici takımıydı.
Yıllardır EuroLeague’in değişilmez hayal kırıklıklarından biri olan İtalyan ekibi, pandemi döneminde erkenden yola çıkarak; Kyle Hines, Gigi Datome, Shavon Shields, Malcolm Delaney ve Zach LeDay gibi üst düzey isimleri kadrosuna kattı. Böylesine yıldız isimlerden sonra onların bu yaz en çok seviye atlayan takım olduğunu söylememiz hiç yanlış olmaz.
Fakat İtalyan ekibinin transfer dönemine bir kusur bulacaksak bu, Kevin Punter transferi olur.
Amerikalı oyuncu, özel bir şutör ve skorer olsa da bu kadro için doğru isim değil. Elde zaten topu bu kadar domine eden isimler varken takımın bir de onu kaldırması zor olacak. Daha da önemlisi kısa savunmasında işler hiç iyi gözükmüyor. Evet, Hines ve Shavon bu takıma sertlik katacaktır ama kısa rotasyonun atletizm problemi gerçekten başlarını ağrıtacak.
Milano başarısızlıklarla dolu bir takım olması sebebiyle burada pek iyi hatırlanan oyuncu yok ama şanslıyız ki, aradığımız tarzda bir isim var. 2018-2019 sezonunda NBA’den döndükten sonra Milano’yla sezonu tamamlayan James Nunnally, onlar için doğru oyuncu!
Fenerbahçe döneminde de gösterdiği gibi Amerikalı oyuncuda EuroLeague’in üst seviyesinde iyi bir rol oyuncusu olabilmek için değerli özellikler var.
Bir kere harika bir şutör ve Punter’in aksine bunu topu daha az domine ederek yapabiliyor. Daha da önemlisi kısa savunması için tam Milano’nun aradığı isim. Geçen sezon Fenerbahçe‘de geçirdiği kısa dönemde bile atletizmiyle sarı-lacivertlilerin kısa savunmasında işleri değiştirmişti. Tecrübeli oyuncu bir benzerini burada da yapabilir.
Dolayısıyla Punter’in çıktığı Nunnally‘in girdiği bir rotasyon Milano için gerçekten kusursuz bir senaryo olabilirdi.
CSKA Moskova – Trajan Langdon
Valla aslında bu takıma transfere gerek yok.
Yani sonuçta aynı yazda Nikola Milutinov ve Tornike Shengelia gibi kendi pozisyonlarında Avrupa’da en iyi 3 oyuncu arasında yer alan iki yıldızı aynı yaz kadrolarına kattılar. Ortada böyle etkileyici transferler varken bir hamle daha yapmak hiç hoş olmaz.
Fakat bir formatımız var ve her halükarda onlara bir ekleme yapmak zorundayız. Bu yüzden de bizde tercihimize şu anki takımın yapısına olumlu anlamda en çok etki edebilecek olan Trajan Langdon’dan yana kullandık.
Peki CSKA Moskova geçmişindeki görkemli efsaneler arasından neden Langdon’ın daha çok etki edeceğini düşündük?
Bir kere takım yapısı gereği, bize topsuz oyunda etkili olacak birisi lazımdı. Sonuçta James, Clyburn, Shengelia gibi hücumda elit oyuncuların bulunduğu bir takıma bir tane daha topu seven oyuncu eklemek mantıksız olurdu. Langdon ise bildiğiniz gibi modern dönemin en unutulmaz şutörlerinden biri ve bu işi kulüp tarihinde en iyi yapabilecek oyuncu.
Bir de olayın mental kısmı var.
Rus devinin kısaları yetenekli olsa da telaşla, heyecanla oynayan isimler. Böylesine bir takıma Langdon gibi olgun, sakin ve mental anlamda güçlü bir oyuncuyu katmak işlerin dengelenmesi için oldukça önemli bir artı olur.
Kendisinin bugünlerde NBA’de önemli bir yöneticilik kariyeri var ama yapacak bir şey yok. Hilliard’ın yerine geçmen lazım Langdon!
Barcelona – Gasol kardeşlerden biri
Ante Tomic’in ayrılmasından sonra Barcelona, şu ana kadar pivot rotasyonuna bir ekleme yapmadı. Çok ihtiyaçları var mı? Belki de yok. Hem Oriola hem de Claver, burada işi götürebilecek oyuncular.
Fakat Sarunas Jasikevicius’un da söylediği gibi Katalan devi, buraya bir hamle yapmayı düşünüyor. Haliyle de akıllara direkt bu ikili geliyor.
Bu sebeple de yaz boyunca basında iki ismi de sık sık duyduk. Biliyorsunuz, ilk başta Pau Gasol için bu iddialar ortaya atıldı. Hatta anlaşıldığı bile söylendi ama sonrasında kulübün bu aralar yaşadığı kaos dönemi, transferin sonlanmasına engel oldu. Arkasından da Marc Gasol’ün Avrupa’ya dönmeyi düşündüğü haberleri geldi ve bir anda bu ihtimal konuşulmaya başlandı.
Açıkçası bizim için fark etmez, hangisi dönerse dönsün bu EuroLeague adına harika olur.
Pau belki fiziksel olarak eski günlerinden çok uzakta ama böylesine önemli bir efsanenin, kariyerine EuroLeague’de Barcelona’yla nokta koyması gerçekten güzel bir hikaye olur.
Marc dönerse de işler daha da heyecanlı hale gelebilir. Evet, o da son yıllarda fiziksel olarak düştü ama hala Avrupa’da süper yıldız statüsüne sahip olabilecek durumda… Erken bir dönüşle kariyerinin son demlerini burada gözlerimizin pasını silerek bitirirse bu hikaye de oldukça heyecan verici olur.
Dediğim gibi hiç farketmez. En kötü ihtimal en küçük kardeşleri Adria gelsin.
Fenerbahçe Beko – Nemanja Bjelica
Zeljko Obradovic‘in 7 yıllık döneminin sona ermesiyle birlikte takımın başına Igor Kokoskov’u getiren Fenerbahçe‘yi her anlamda yeni bir dönem bekliyor.
Sarı-lacivertliler, Kokoskov’la birlikte takımın merkezinde Nando De Colo’nun yer alacağı, daha yüksek tempoda oynanan bir basketbol bizlere izletecek. Madem Fenerbahçe bu sezon daha hızlı bir tempoda basketbol oynayacak, o zaman “Profesör”ün geri dönmesi için tam zamanı!
Sırp yıldız, 2014-2015 sezonunda sarı-lacivertliler buna benzer bir basketbol oynarken oyunun seviyesini yukarı çıkartan isim olmuştu. Bu sayede Fenerbahçe tarihinde ilk kez Final Four’a giderken o da sezonun MVP’siydi.
Şimdi geri dönüp benzerini yapabilir. Üstelik takımın kadro yapısındaki problemleri düşününce de bu hamle cuk diye oturur.
Yeni sezon öncesinde sarı-lacivertliler için kadroda iki önemli problem gözüküyor. Birincisi Danilo Barthel’le birlikte rotasyonu tamamlayacak bir 4 numara ve ikincisi de De Colo’nun yıprandığı anlarda sazı eline alabilecek skorer bir kısa.
Açıkçası kısa rotasyonun doluluğu sebebiyle birileri gitmeden oraya bir hamle gelmesi zor gözüküyor ama 4 numara için özellikle de NBA’de transfer döneminin başlamasıyla birlikte bir hamle gelebilir.
Elbette bu ismin Nemanja Bjelica olması çok zor. Yıldız ismin bu sezon için NBA’de garanti kontratı bulunuyor ama eğer olabilseydi gerçekten sezonunun kaderini değiştirebilecek bir olay olurdu.
Onun 4 numaradan tempoyu ve yaratıcılığı desteklemesi sarı-lacivertliler adına belki de kısa transferini bile ortadan kaldırırdı. Dahası tempoda böylesine bir basketbol aklını sahada tekrar izlemek çok keyifli olurdu.
Baskonia – Arvydas Macijuaskas
Bana sorarsanız, Baskonia yaz döneminin çok konuşulmayan ama en başarılı takımlarından biriydi.
Ligde gelen unutulmaz şampiyonluk sonrası Bask ekibi, Tornike Shengelia gibi büyük bir lideri ve yıldızı kaybetmek zorunda kalsa da transferde çok doğru işler yapmayı başardı. Tonye Jekiri ve Rokas Giedraitis gibi iki yükselen değeri kadrosuna katan Baskonia, bunun yanında parlayabilecek Alec Peters’le de anlaştı.
Sezon başında gördük ki; bu üçlünün yanında bu sezon çok daha uyumlu gözüken Pierria Henry ve Luca Vildoza ikilisiyle birlikte de Baskonia çok tehlikeli bir takım gibi gözüktü.
Fakat onların da bir problemleri var.
Takımın önemli isimlerinden biri olması beklenen Khadeen Carrington, pasaport sebebi nedeniyle sezon başlamadan takım ayrıldı ve Baskonia’nın iki numarası Zoran Dragic’e kaldı. Bask ekibi, mutlaka sezon içerisinde buraya transfer yapacaktır ama biz onların problemini burada hemen çözeceğiz.
2003-2005 sezonunda burada gösterdiği performansla parlayan Arvydas Macijauskas bu takımda olsa her şey çok güzel olurdu. Vatandaşı Giedraitis’le birlikte kanat rotasyonunda uyumlu olacak olan Macijauskas, birebirleriyle bu takımın aradığı o sürükleyici isim de olmayı başarırdı. O zaman da ortaya daha tehlikeli bir Baskonia çıkardı.
Keşke 15 yıl daha genç doğsaydı da bu yaşansaydı.
Maccabi Tel Aviv – Anthony Parker
İsrail ekibi, Deni Avdija gibi Avrupa için süper yıldız potansiyeli taşıyan oyuncusunu NBA’e uğurluyor.
Uzun rotasyonuna Ante Zizic ve Dragan Bender gibi harika 2 ekleme geldi. Oyun kurucu pozisyonu Scottie Wilbekin’e emanet.
Buraya, 2-3 numaralı pozisyonlara çeşitlilik katabileceği gibi aynı zamanda takımın mental olarak da bir üst seviyeye taşıyacak hem tutkal hem de yetenekleri bakımından oynadığı dönemde Avrupa’nın süper yıldızlarından bir ismi monte edeceğiz.
Bu da Anthony Parker’dan başkası olmayacak.
Amerikalı oyuncu, EuroLeague’de geçirdiği dönemde ne kadar durdurulamaz bir güç olduğunu defalarca ispatladı, şampiyonluklar ve MVP ödülleri kazandı.
Maccabi Tel Aviv için tercihimiz açıkçası pek zorlanmadan alındı.
Olympiakos – Dino Radja
Takımlar genellikle takımdan ayrılan büyük oyuncuların yerlerini pek dolduramazlar. Olympiakos buna bir istisna olmayı başardı.
Bu yaz Avrupa’nın en önemli pivotlarından Nikola Milutinov’u kaybetmelerine rağmen dikkat çekici Hassan Martin ve geçtiğimiz sezon iyi katkı veren Octavius Ellis’le birlikte iyi bir rotasyon oluşturdu.
Peki buna rağmen neden 5 numaraya ekleme yapmaya çalışıyoruz?
Çünkü kadronun diğer her pozisyonuna yarım oyuncu eklenecek bile boşluk yok. Üstelik rotasyon o kadar karmaşık ki, bir oyuncu eklemek ya da çıkarmak sanki yapbozdan bir parçayı çıkartmak gibi olacak.
Bu sebeple kadrosunda 3. uzun bir yokken Pire ekibine bu yönde bir ekleme yapmak istedik. Ayrıca ellerindeki uzun ikilisi, iyi olsa da çeşitlilik anlamda bir eksiklik var. Fiziksel olarak biraz küçük kalıyorlar.
Olympiakos tarihinde fiziksel olarak kuvvetli ve bu ikilinin oyun tarzından farklı bir oyuncu olarak ise benim aklıma hemen Dino Radja ve Ioannis Bourousis geliyor. İkisi de bu takıma uyar ama kişisel olarak Radja’yı daha çok sevdiğim için ben onu eklemeye karar verdim.
Onun gibi bir efsaneyi tekrardan izleme şansınız varsa bunu kullanırsınız.
Panathinaikos – Dimitris Diamantidis
Panathinaikos o kadar kötü bir transfer dönemi geçirdi ki; keşke kadroya bir değil beş tane eski yıldızı koyabilsem.
Fakat bunu yapamıyorsam, tek çarem efsanelerinde de efsanesi olan Dimitris Diamantidis’i getirmek! Çünkü bu kadar dağınık, ne oynadığı belli olmayan bir kadroyu ancak o doğru dürüst basketbol oynatabilirdi.
Bunu kariyerinin Zeljko Obradovic dönemi sonrasında da gördük.
Belki o yıllarda Panathinaikos‘un kadro kalitesi bu kadar da kötü değildi ama playoff yapabilecek kadar da iyi değildi. Ona rağmen Diamantidis, hep takımını oralarda tuttu. Liderliğiyle, zekasıyla ve yetenekleriyle bunu başardı.
Bu kadroda olsa işi daha zor olurdu ama bence efsane isim, en azından sahada izlemeye dayanabileceğimiz bir Panathinaikos görmemesi sağlardı. En kötü ihtimal, onun için bu eziyete katlanırdık.
Real Madrid – Genç Reyes
Real Madrid‘in ise transfere değil, Felipe Reyes’i biraz gençleştirmeye ihtiyacı var.
Son yıllarda uzun rotasyonu deyince akla ilk gelen takım olan İspanyol devi, bu yaz bu özelliğini biraz kaybetti. Rotasyondan Salah Mejri ve Jordan Mickey’i kaybeden Madrid, bu iki oyuncunun yerine bir ekleme yapmadı.
Ellerinde hala Walter Tavares gibi EuroLeague’de büyük fark yaratan bir uzun olsa da onun arkasında 18 yaşındaki Usman Garuba ile 40 yaşındaki Felipe Reyes var. Dolayısıyla aynı Barcelona’da da olduğu gibi onların da sezon içerisinde bir uzun transferi yapması oldukça olası…
Fakat aslında ihtiyaçları olan oyuncu ellerinde. Tek problemleri artık 40 yaşında olması!
Yıllardır bu takımın kalbi olan Felipe Reyes, çok değil 5 yaş filan küçük olsa – hoş 35 yaşında EuroLeague’de yılın beşine seçilmişti – Real Madrid‘in bir oyuncu transferine ihtiyacı gerek kalmaz. Onun oyuna getirdiği sertlik ve oyun aklı rotasyonun tamamlanmasını sağlar.
Dolayısıyla bu takımın transfere değil, zaman makinesine ihtiyacı var.