by Jovan Buha – Çeviri: M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 29 Eylül 2020 tarihinde The Athletic‘te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
The Athletic kaynaklarının edindiği bilgiye göre Clippers ile Doc Rivers’ın yollarını karşılıklı olarak ayırma kararını almaya iten bir olay ya da belli bir an yoktu.
Bu durum, organizasyonun playofflarda erken elenmesi -ya da daha doğru ifadeyle Denver Nuggets karşısında Batı Konferansı yarı finalinde 3-1 öndeyken elenmesi- sebebiyle aşırı reaksiyon sonucu alınmış bir karardan ziyade yıllar ve özellikle de son haftalar içerisinde gelişen felsefi farklılıkların bir araya gelmesi sonucu alınmış bir karardı.
Clippers‘ın playofflardan elenmesi sonrası Rivers ve Clippers’ın sahibi Steve Ballmer, farklı görüşme ve toplantılar gerçekleştirdiler.
Bu toplantılarda Clippers için playofflarda nelerin yanlış gittiğini ve organizasyonun geleceğine dair kendi düşüncelerini görüştüler. Buna takımın oyun tarzı, kadro yapılanması, oyuncu gelişimi ve saha içi ile saha dışı liderlik konuları da dahildi.
Saatler süren görüşmeler sonrasında taraflar, takımın geleceğine yönelik farklı bakışlara sahip olduklarına kanaat getirip birlikte geçirdikleri yedi yılın sonunda yollarını ayırma kararı aldılar.
Rivers’ın bakış açısından Clippers kadrosu kusurlu bir kadroydu ve o da ideal olmayan bir durumda elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı. Clippers açısından bakıldığında ise takımın ligin favorileri arasında zirvede yer alıyor olması, ikinci turda elenmeyi mazaret gösterilemeyecek bir başarısızlık yaptı ve bunun sebebi de oyuncuların performanslarından ziyade Rivers’ın koçluğuydu.
Rivers’ın ayrılığı ile ilgili dedikodular, o ayrılıktan 24 saat kadar önce çıkmaya başlamıştı. Yine de ligde diğer takımların çalışanları gibi Clippers çalışanları da bu haber ile şoka uğramıştı. NBA kulislerinde daha önceleri 2013’te Clippers’a katılan ve iki yıllık daha sözleşmesi bulunan Rivers’a gelecek sezon için bir şans daha verileceği konuşuluyordu.
Clippers, akla gelen her açıyı ve değişkeni derinlemesine inceledi ve daha sonrasında Rivers ile yollarını ayırmannın en iyi karar olduğuna kanaat getirdi.
Salgın durumunu, Orlando fanusunun getirdiği zorlukları ve takımın devamlılık konusundaki eksikliğini (fanusa geç gelen ya da salgın veya kişisel sebeplerle erken ayrılan yedi oyuncu oldu) da göz önünde bulundurdular. Rivers’ın her açıdan elindeki koşulların kötü olduğunu fark ettiler.
Aynı zamanda da takımın orta halli performansı ile rotasyon kararlarına dair soru işaretleri de dahil olmak üzere Clippers‘ın bu sezon yaşadığı birçok zorluğun gelecekte de olacağı sonucuna vardılar. Kawhi Leonard ve Paul George, 2021 yazında serbest kalabilecekken bu sorun öne çıkan bir sorun olarak dikkat çekti.
Henüz hakkında hiçbir şey belli olmayan 2020-21 sezonunda normale göreceli bir dönüş hâlinde bile Rivers ile organizasyon arasındaki felsefi farklılıkların bir kısmı çözülemiyordu. Bir başka deyişle bu durum, Los Angeles’ta Clippers taraftarlarının önünde oynamakla ya da oyuncular ve teknik ekibin yeniden kendi yataklarında uyumalarıyla çözülebilecek bir durum değildi.
Daha derin sorunlar söz konusuydu.
Rivers ve organizasyon arasındaki farklı felsefelerden ikisinden ilki ve daha yakın geçmişte yaşananı, ilk 5 pivotu Ivica Zubac’ın yerine yedek pivot Montrezl Harrell’ı oynatması ve ikincisi ve daha büyük olanı ise görev süresinde takımın genç yeteneklerini geliştirme veya güçlendirme konusundaki isteksizliğiydi.
Yılın Altıncı Oyuncusu ödülünü kazandığı normal sezonun ardından Harrell, hastalığı ve daha sonrasında da büyükannesini kaybetmesi nedeniyle fanusta bir ay boyunca oynamadı. Döndüğünde ise ne savunmada ne de hücumda kendi performansını sergileyemedi.
Ancak Clippers playofflarda onun sahada olduğu anlarda -11,6 verimlilik ve hatta Leonard ve George ile sahayı paylaştığı anlarda ise -30,1 gibi insanın aklını kaçıran bir verimlilik ortalaması yakalamış olsa da Harrell’ın playofflarda takımdaki rolü, etkili bir rotasyon oyuncusu seviyesinde 18,7 dakika civarındaydı.
Buna karşılık olarak Clippers, playofflarda Zubac’ın sahada olduğu anlarda 17,7 verimlilik ortalaması yakaladı ve Zubac’ın Leonard ve George ile birlikte oynadığı anlarda ise 11,1 verimlilik ortalaması buldu. Takımın tüm rotasyon oyuncuları arasında her iki alanda da ilk sırada yer aldı Zubac.
Birçokları için Dallas ve Denver karşısında Zubac’ın daha doğru uzun olduğu açıktı. İnsanlar, “Rivers, Zubac’ın daha verimli ve playofflarda daha uygun bir oyuncu olduğunu nasıl görmüyor?” diye düşündü.
Takım içerisinde de hem soyunma odasında hem de dışarıda Harrell’ın enerji ve çabasının yalnızca hücumda yeterli olduğuna dair eleştiriler hakimdi.
Öte yandan Rivers, hem basına yaptığı açıklamalarda hem de kendi ekibi ve organizasyon ile yaptığı görüşmelerde, aksi yöndeki tüm kanıtlara rağmen Harrell’ın daha iyi oyuncu olduğu konusunda görüşünü değiştirmedi.
Dahası Clippers, takımın saha içindeki elit hücum, savunma ve verimlilik ortalaması gibi istatistiklerinin gözle görülenleri yalancı çıkardığını düşünüyordu. Bu istatistikler gerçekten iyiydi, hatta zaman zaman harika seviyelere çıkıyorlardı ancak istikrar yoktu.
Sahada oyuncular keyif almıyordu ve takım kimyası oturmamıştı, dahası sezon içerisinde yaşanan sakatlıklar ve salgın arası nedeniyle bu durum daha da kötüye gitti.
Organizasyon neticede soyunma odasındaki mevcut yapının şampiyonluğa oynamak için gerekli liderliğe ve azme sahip olmadığına karar verdi. Oyuncular, gerek takımın doğru veya zamanında değişiklikleri yapmaması nedeniyle performanslarını yükseltmek için doğru bir yapıda değillerdi.
Nuggets serisi her ne kadar felaket olursa olsun Clippers, yarısında Kristaps Porzingis’in oynamadığı, Luka Doncic’in ise tek bilek ile oynadığı Mavericks serisinin de aşağı yukarı bir o kadar utanç verici bir seri olduğunu düşünüyordu.
Tüm bunlar Rivers’ın veya ekibinin suçu olarak görülmüyordu tabii. Takım sahiplerinden yönetime, oyunculardan teknik ekibe birçok hata vardı ancak suçun önemli bir kısmı, özellikle de hayal kırıklığı yaratan bir başka playoff deneyimi sonrası Rivers’ın karar vericiliğine yüklenebilirdi.
Şubat ayı ortasında, All-Star arasından hemen önce Clippers, olası bir final provasında Philadelphia deplasmanında oynuyordu. İlk yarının bitimine 12,9 saniye kala Clippers topu kenardan oyuna sokacaktı. Landry Shamet, Leonard’ın yerine oyuna girdi.
Leonard, Clippers benchine doğru yürürken bariz şekilde Rivers’a dönerek “12 saniye kalmış! İki sayı gerideyiz!” diye bağırdı ve devre sonunda böyle kenara alınması sebebiyle kollarını açık bir sıkıntı ile savurdu.
Leonard’ın duygularını böylesine sergilediğini gördüğümüz çok nadir an var. Leonard daha oturamadan Rivers, kararını geri aldı ve Lou Williams’ı kenara aldı.
Harrell’ın perdesinden faydalanarak boşa çıkmaya hazırlanan Williams, yavaş adımlarla dışarı çıkarken bir anlığına durup Rivers’a keyifsizliğine gösterir biçimde kollarını savurdu.
Hayli sarsıcı ve garip bir an yaşandı.
Williams’ın savunmacısı Josh Richardson, yaklaşık 30 saniye süren oyuncu değiştirme süreci yüzünden Clippers’a “maçı geciktirmesi” sebebiyle hakem Kane Fitzgerald’ın düdük çalmasını istedi: “Haydi artık! Haydi artık! Haydi artık Fitz!”
Bir açıdan bakıldığında bu olayın 82 maçlık sezon içerisinde unutulup giden olağan bir anlaşmazlık olduğu düşünülebilir. Özellikle de yıldız oyuncular, çeyrek veya devre sonlarında sahada olmak için koçlarını etkilemeye çalışıyorlar, bunun için haklı bir sebepleri de var. Leonard, o pozisyonu sayıya çevirmişti.
Ancak öte yandan o anları izleyenler, Rivers’ın takımın eski çekirdeğinden Williams, Harrell ve Patrick Beverley gibi isimler arasındaki ortaklığı korurken aynı zamanda yeni yıldızlar Leonard ve George ile gelen talepleri yönetme konusunda yetersiz kaldığını hissettiler.
Clippers’ın Leonard ve George’a imtiyazlı muamelesi, sezon boyu bazı takım arkadaşları için sorun doğurmuştu. Bu da birçok örnekten yalnızca biri olmuştu.
Farklı egoları ve hassas karakterleri bir arada yönetmeye çalışırken mutlak suretle zor bir konumda bulunan Rivers, soyunma odasında gerekli dengeyi asla kuramamıştı. Bu da bu yazının yazıldığı saatler itibariyle Clippers‘ta hiçbir oyuncunun ayrılığı sonrası sosyal medya üzerinden Rivers’a teşekkür etmemesi veya onu savunmamasını açıklar nitelikte.
Unutmayın: Clippers, playofflarda Rivers yönetiminde ilk kez hayal kırıklığı yaşamadı. Daha da önemlisi, Rivers’ın Ballmer’ın patronluğundaki yönetiminde de ilk hayal kırıklığı bu olmadı. Yine 3-1 önde oldukları 2015 Batı Konferansı yarı final serisinde Houston Rockets‘a kaybedilmesi de organizasyonun Denver faciasına kadar playofflarda gördüğü en dip noktaydı.
Rivers, Clippers’ın başında çıktığı altı playoff serisinden yalnızca üçünü kazandı. 3-1 öndeyken kaybedilen rekor sayıdaki üç seriye ek olarak Rivers’ın seriyi bitirebilecek 11 maçta yalnızca üç galibiyet almış olması da NBA tarihinde bir takımın yakaladığı en kötü dereceye tekabül ediyor.
Can sıkıcı sonuçların ötesinde Clippers, yaşanan çöküşlerde büyük sorunlar fark etti. Bunlardan biri de kaybedilen yıllar oldu. Clippers, playofflarda konferans finalinde Lakers‘a veya finalde Heat‘e kaybetmiş olsa da Rivers muhtemelen takımda kalmayacaktı.
13 günlük değerlendirme sürecinin ardından Clippers, fanustan çok önce başlayan koçun liderliğindeki sürecin bu noktaya gelmesinin, 3-1 öndeyken seri kaybedilmesinden çok daha utanç verici olduğuna kanaat getirdi.
Rivers, Clippers‘tan önemli bir derece ile ayrılıyor. Aslında koçlar için dikkate değer her kategoride organizasyon tarihinde zirvede: En çok maça çıkan (564), en çok maç kazanan (356), en yüksek normal sezon galibiyet yüzdesine sahip (%63,1), en çok playoff maçına çıkan (59) ve en çok playoff maçı kazanan (27) koç o. Genel olarak Clippers, onun döneminde NBA’in en çok maç kazanan beşinci takımı oldu.
Objektif olarak bakarsak 58 yaşındaki koç, normal sezon galibiyetleri listesinde 11. sıradaki ve playoff galibiyetleri listesinde yedinci sıradaki yeri ve 2008’de Boston’da yaşadığı şampiyonluk ile 2010 final deneyimi ile tarihin en iyi ve en başarılı koçlarından biri.
Blake Griffin ve Chris Paul ile birlikte Rivers, Clippers organizasyonunu düzlüğe çıkarması sebebiyle takdiri hak ediyor. Saha içi ve dışında kilit bir figür olan Rivers, Donald Sterling karmaşasında sakinleştirici güç oldu ve ırkçı meseleler ile polis şiddetine karşı da organizasayonun yüzü olarak öne çıktı. Leonard’ın takıma katılmasına yardımcı oldu ve Clippers, Leonard ile bir şampiyonluk kazanacak olursa en büyük katkısı da bu olacak.
Clippers önüne bakarken çok kapsamlı bir koç arayışına giriyor. Henüz 1 numaralı bir aday yok. Yeni koçu bulma süreci haftalar sürebilir ancak takım, doğru adayı bulursa hemen göreve getirmeye de hazır. Rivers’ın ayrılığı kararı, hazırda beklettikleri başka bir koç varken alınmış bir karar değil.
Clippers, diğer organizasyonların koç arayışları veya üst düzey koçların diğer takımlardaki görevleri kabul etme tehdidinden bağımsız olarak acele etmeyecek. Ballmer ve yönetim için yeni bir koçu göreve getirmek, öncelikli görev ve titizlikle çalışacakları bir süreç olacak.
Clippers’ın gelecek sezonki koçu veya takımından belirli bir tarz beklentisi veya tercihi yok. Yeni koçun gelişimi ve inovasyonu önemseyen, her türlü avantajı gözeten üst düzey bir stratejist olmasını istiyorlar.
Ayrıca oyuncu gelişimini öncelik olarak gören ve organizasyonun 2017-18 ve 2018-19 sezonlarında beklentilerin üzerine çıkan takım olarak ortaya koyduğu sert ve çetin kimliği devam ettirebilecek bir koç istiyorlar.
Bir o kadar önemli olan başka bir noktada da yeniden taraftarlarının eğlenebileceği ve desteklemekten gurur duyacağı keyifli ve mücadeleci bir basketbol oynamak istiyorlar. Bu sezonki kadro kağıt üzerinde görece başarılı olsa da izlemesi her zaman keyifli bir takım değildi.
Clippers’ın yardımcı antrenörü Tyronn Lue, görev için adaylardan biri. ESPN’in haberine göre eski Knicks ve Rockets baş antrenörü Jeff Van Gundy de yönetimin düşüneceği isimlerden biri.