by Mandela Namaste, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 8 Eylül 2020 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevirilmiştir.
NBA’de takip etmesi en heyecanlı olaylardan birisi de oyuncuların yıldız haline geldiğini izlemek. Bir oyuncunun sahada git gide daha rahat hareket etmeye başladığını, yetenekleri ve basketbol zekasını doğru şekilde kullanmaya başladığını görmek tüm basketbolseverlere keyif veren bir durum.
Bu durum, genellikle genç oyuncularda karşımıza çıksa da bu sıçramayı ilerleyen yaşlarda yaşayan ve daha sonra All-Star seviyesine çıkan Kyle Lowry gibi oyuncular da mevcut.
Önümüzdeki sezon bu sıçramayı yapmasını beklediğimiz oyuncular ise Orlando Fanusunda oynanan maçlarda net şekilde kendilerini belli ettiler. Hem sezonunun başlangıcı ile bitişi arasında çok süre geçmesi hem de oyuncuların bu dönemde oyun tarzlarında değişiklikler yapabilme şansı bulmaları onları bu sıçrama için ciddi adaylar haline getirdi.
Bu oyunulardan gördüğümüz sürpriz performanslar, playofflar öncesinde oynanan sıralama maçlarının belki de en keyifli yanı oldu. 2020-21 sezonuna yaklaşırken beklentimiz ise bu oyuncuların, Orlando Fanusunda gösterdikleri kıvılcımları devam ettirmesi.
Yıldız oyuncu tanımının tam olarak ne anlama geldiğine dair birçok tartışma olsa da biz listemizde özellikle bugüne kadar hiç All-Star maçında yer almamış ve önümüzdeki yıl o seviyeye çıkabilecek oyunculara yer verdik.
Deandre Ayton, Pivot
Bazıları Ayton için geride bıraktığımız yılın kayıp bir sezon olduğunu düşünebilir. Ayton, aldığı ceza sebebiyle sezonun ilk 25 maçını kaçırsa da Phoenix Suns o dönemde son yılların en iyi başlangıçlarından birisini yapmıştı.
Fakat 2018 Draftının 1. sırasında seçilen Ayton, parkelere döndükten sonra sessiz sedasız şekilde muhteşem bir performans göstermeyi başardı.
Second Spectrum’un datasına göre Ayton, yardım savunmacısı olarak sahada yer aldığında Suns pozisyon başına rakiplerine sadece 0.85 sayı şansı veriyordu. Bu değer, Utah Jazz‘in yıldız savunmacısı Rudy Gobert’in önünde yer alıyor. Şut atan oyuncuya en yakın savunmacı olduğu pozisyonlarda ise rakiplerinin sahip olduğu effective field goal yüzdesinde ise lig genelinde Giannis, Anthony Davis, Gobert ve DeAndre Jordan’ın ardından 5. sırada yer alıyor.
Çaylak sezonunda sahip olduğu %2.6’lık blok yüzdesini geçtiğimiz yıl %4.5’e çıkaran Ayton, lig genelinde çember etrafında en çok şut savunan 7. oyuncu konumunda.
Ayton’ın savunmada gösterdiği gelişim, hücumuna eklediği ve Orlando Fanusunda sergileme şansı yakaladığı 3 sayı tehdidiyle birleşince Phoenix Suns geleceğine daha umutlu gözlerle bakabilir.
Ayton’ın şu ana kadar gösterdiği gelişim daha çok oyunun zihinsel tarafında yer alıyor, bu da uzun oyuncunun gelecekteki gelişimine dair umut verici bir durum. Bir “Unicorn” olmasa da Ayton, zamanında kendisi hakkında yapılan DeMarcus Cousins benzetmelerine yakışır seviyede top oynamaya başladı ve ilerleyen yıllarda Devin Booker’ın partneri olma konusunda önemli bir iş yapabilir.
Lonzo Ball, Oyun Kurucu
Lonzo Ball’un Orlando Fanusunda gösterdiği performansın ne kadar kötü olduğunu kelimelerle anlatamayabiliriz. Şut tehdidi tamamen kaybolan Lonzo, savunmada da çok bir şey yapmadı. Ancak Lonzo, Pelicans‘ın Orlando Fanusundaki maçlarda sahip olduğu tek sorun da değildi. Pelicans‘ın genç oyuncuları kolektif olarak beklenenin çok altında bir performans gösterdi. Lonzo’nun performansı endişe verici olsa da yetenekli oyun kurucuyu günah keçisi bellemek de biraz acımasız olur.
2019-20 sezonuna ara verilmeden önce Lonzo’nun gösterdiği performans ve Orlando Fanusundaki sıra dışı şartlar da göz önünde bulundurulunca, gelecek sezon için Lonzo’nun performansına umutlu bakmak en azından bu yazının hatrına daha mantıklı geliyor. Çünkü geride bıraktığımız sezonun ilk 56 maçında Lonzo’nun sergilediği performans kesinlikle gelecekte yıldız olacakmış görüntüsü veriyordu.
Skorer kimliğe sahip olmadan All-Star olan oyuncuların listesi çok uzun değil. Sonn yıllarda bu tanıma uyan oyuncular arasında sadece Draymond Green ve Rudy Gobert yer alıyor. Ancak Lonzo, her zaman bu isimlerin yanına yazılabilecek yeteneğe sahipti ve şu anda da bu yeteneklerini harika şekilde sergileyebileceği ortamı bulmuş vaziyette.
22 yaşındaki oyuncunun pas yetenekleri hakkında yıllardır konuşuluyor. Ancak yanına Zion Williamson gibi bir alley-oop tehdidinin de eklenmesiyle bu yetenekleri çok daha yakından izleme şansı bulacağız. Lonzo’nun rakiplerini rahatsız eden savunma yetenekleri ve bir şutör olarak gösterdiği, rakip savunmaların saygı duyması gereken gelişim 2017 Draftı öncesinde hayal kurdurtan oyuncu profiline daha çok yaklaşmasını sağlıyor.
Zion Williamson’ın önümüzdeki sezona sağlıklı bir şekilde başlamasıyla birlikte Pelicans’ın elinde Brandon Ingram, Zion ve Lonzo’dan oluşan All-Star seviyesinde bir büyük üçlü izleyebiliriz.
Shai Gilgeous-Alexander, Oyun Kurucu
Eğer Shai Gilgeous-Alexander şimdiden bir yıldız olduğunu düşünüyorsanız size bu konuda çok itiraz eden çıkmayacaktır. Batı Konferansını 5. sırada bitiren takımın en iyi ikinci oyuncusuydu Shai. Ancak önümüzdeki yıllarda genç ismin karşısına çıkan fırsatlar git gide artacaktır.
Thunder, çok kısa bir süre içerisinde bambaşka bir görüntüye sahip olabilir. Danilo Gallinari, sezon sona erince serbest oyuncu pazarına çıkacak ve tecrübeli oyuncu şampiyonluk iddiası olan bir takımda mücadele etmek isteyebilir. Thunder‘ın Houston Rockets ile oynadığı seri esnasında Steven Adams doğru düzgün sahayı göremedi bile ve 35 yaşındaki Chris Paul birçok takas dedikodusunun merkezinde yer alıyor.
Tüm bu gelişmeler, 22 yaşındaki Kanadalı oyuncunun önümüzdeki yıllarda Thunder’ın lideri haline gelmesi olasılığını kuvvetlendiriyor. 1.95 boyundaki oyun kurucu, çok alışılmamış bir oyun stiline sahip. Ancak genç oyuncunun elit seviyedeki basketbol zekası, topsuz oyundaki ustalığı ve çok yönlü savunma yetenekleri onun etrafına takım kurma fikrinin kulağa mantıklı gelmesini sağlıyor.
İlk sezonunda Patrick Beverley ile Lou Williams, 2. sezonunda ise Chris Paul ile Dennis Schroder’in yanında oynayan Shai, yaratıcı rolde sahada çok bulunmadı. Ancak bu rolü aldığı kısa dönemlerde bile gayet iyi bir yaratıcı olduğunu herkese gösterdi.
All-Star’lar ile dolu Batı Konferansında bu tahmini yapmak biraz cesur kaçabilir fakat Shai’nin önümüzdkei yıllarda All-Star maçlarında yer alması hiç de sürpriz olmaz.
Caris LeVert, Oyun Kurucu
Brooklyn Nets‘in önümüzdeki günlerde takıma üçüncü bir yıldızı katmak için Caris LeVert’i takas edebileceği konuşuluyor. Ancak LeVert, takımda kalsa da başka bir ekibe katılsa da All-Star seviyesine çıkarak ligin yıldız oyuncuları arasında yer alabilecek bir isim olarak göze çarpıyor.
Yetenekli oyuncu, özellikle geride bıraktığımız 2 sezonun son bölümlerinde çok önemli performanslar sergiledi.
2019 playofflarında Nets‘in Sixers ile oynadığı ilk tur serisinde 21.0 sayı – 4.6 ribaund ve 3.0 asist ortalamaları yakalayan LeVert, %49.3/%46.2/%72.4 şut yüzdeleriyle oynamıştı. Buna benzer bir gelişimi yetenekli oyuncu Orlando Fanusunda oynadığı maçlarda da gösterdi. Nets kadrosundaki eksikliklerin de etkisiyle Orlando Fanusundaki sıralama maçlarında 25.0 sayı – 6.7 asist – 5.0 ribaund ortalamalarıyla mücadele eden LeVert’in skor verimliliği, playoff mücadelelerinde azalsa da yetenekli oyuncu gerçek bir yıldız gibi serinin ilk iki maçında sırasıyla 15 ve 11 asist yaparak takımına katkıda bulunmayı başardı.
Ligin önemli yıldızlarından Damian Lillard, geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada önümüzdeki yıl sıçrama yapmasını beklediği 2 oyuncudan birisi olarak Caris LeVert’i söylemişti. Eğer Nets, LeVert’i kadroda tutmaya karar verirse yetenekli oyuncu ikincil oyun kurucu ve skorer olarak Khris Middleton’a benzer bir role sahip olarak takımına ciddi katkılar verebilir. Eğer Michigan çıkışlı oyuncu, Nets tarafından 3. bir yıldızı takıma katmak için takas edilirse yeni yuvasında da kısa sürede parlayacak performanslara imza atacaktır. Önümüzdeki yıllarda Caris LeVert, isminden sık sık bahsettirecek gibi duruyor.