by Vladimir Stankovic, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 1 Haziran tarihinde EuroLeague’de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Çağının Ötesinde Bir Oyuncu
Kresimir Cosic, basketbolun tarihini değiştiren muhteşem oyunculardan bir tanesiydi. 25 Mayıs 1995 tarihinde Baltimore’da hayata gözlerini yuman Cosic, henüz sadece 47 yaşındaydı. Ancak efsane ismin basketbol üzerinde bıraktığı etki, 47 yıllık yaşamının çok daha ötesindeydi. Cosic’i basketbol sahasında izleme şansına sahip olamayan kişiler bile onun ne kadar özel bir oyuncu olduğunu internetteki maç kayıtlarından anlayabilirler. Ben onun tarzını Arvydas Sabonis’e benzetiyorum. Ancak Cosic, Sabonis’ten 10 santim daha kısaydı ve farklı bir vücut yapısına sahipti. Cosic, 2.10’luk boya sahip ve daha zayıf bir oyuncuydu. Ancak bu faktörler, onun harika bir ribaundçu olmasının önüne geçmiyordu. Döneminin en iyi oyun kurucuları gibi asist yeteneğine sahip olan Cosic, forvet oyuncularını kıskandıran bir orta mesafe şutuna ve muhteşem bir blok tehdidine sahipti ve oyun tarzıyla modern bir basketbola daha yakın bir oyuncuydu. Cosic, boyalı alandan dışarı çıkarak etkili olmayı başaran ilk uzunlardan bir tanesiydi. Onun yüksek postta topu eline alıp bir oyun kurucu gibi takım arkadaşlarını yönlendirebiliyordu. Bazı koçları, Cosic’ten bunu istemediği için zaman zaman bu yönünü sergilemiyordu. Ancak oyunun gidişatı gerektirdiğinde Cosic, sorumluluk alarak bu rolü üstlenmekten de geri kalmıyordu.
Cosic, adeta sahadaki bir koç gibiydi. Bu tabir, genellikle oyun kurucular için kullanılır fakat Cosic, yüksek basketbol zekasıyla muhteşem bir oyuncuydu. 16 yaşında Zadar formasıyla profesyonel kariyerine başladığı andan 1983 senesinde Zibona formasıyla emekli olana kadar kadrosunda yer aldığı bütün takımlar onunla birlikte çok büyük bir komfor alanına sahip oluyordu.
Kreso Cosic, içgüdüleriyle hareket eden bir oyuncuydu ve bazen bu özelliği onun oyununa zarar bile verebiliyordu. Zaman zaman kendisine, takım arkadaşlarına ya da genellikle hakemlere sinirlenen Cosic’in sahada adeta öfkeden patladığını görebiliyorduk. Fakat efsane isim, çok kısa sürede sakinleşerek işini yapmaya devam ediyordu. Çok büyük ellere ve muhteşem bir ribaund zamanlamasına sahip olan uzun oyuncu, ribaundları toplarken adeta bir ahtapota benziyordu. Ribaund aldıktan sonra attığı uzun paslarla takımını hızlı şekilde hücuma çıkarabilen Cosic, oyunu zekasıyla oynayan ve Dino Meneghin ya da Vladimir Tkachenko gibi oyunculara karşı muhteşem tekniniği kullanan bir isimdi. Kareem Abdul-Jabbar seviyesinde olmasa da Cosic’in hücum repertuarında skyhook atışı da bulunuyordu. Bire bir oynadığı zaman eğer rakibini şut fakeleri ile tuzağa düşürebilirse potaya şutunu göndermekten asla çekinmiyordu.
2011 yılında Milano’da gezerken Dino Meneghin’in otobiyografisine denk gelmiştim. Kitabın 80. sayfasında ise şu cümleler vardı:
“Yugoslavya’nın en büyük oyuncuları her zaman çok centilmen olmuştur. Bunu söylerken spesifik olarak Kreso Cosic’i düşünüyorum. Birkaç yıldır aramızda değil, onu sevgiyle anıyorum. Ona her zaman hayranlık duydum. Sahada her zaman sizi daha iyi olmaya zorlardı çünkü basketbol topuyla yapamadığı hiçbir şey yoktu. Bana kalırsa NBA’de dahil olmak üzere dünya üzerinde beş pozisyonu birden oynayabilen ilk oyuncuydu. Bir oyun kurucunun beynine sahip bir pivottu. Yardımcı bir oyun kurucu gibi oynardı. Takımlarda mühendisler ve işçiler olur. O, oynadığı takımların arkasındaki mühendisti. Her zaman takımına sadık ve kibardı da. Kreso, kişisel anlamda diğer rakiplerimle hiçbir zaman yakalayamadığım bir iletişimi yakalamamızı sağlamıştı.”
Doğal Yetenek
Cosic, 26 Kasım 1948 tarihinde Zagreb’de dünyaya geldi ve Hırvatistan’ın basketbol geleneğine sahip şehirlerinden birisi olan Zadar’da büyüdü. Zadarlıların bir sözü vardır: “Tanrı, insanoğlunu; Zadar da basketbolu yarattı.” Zadar gerçekten birçok büyük oyuncunun yetişmesini sağladı. Ancak bu oyunculardan en ünlü ikisi Josip Gjergja ve Kresimir Cosic’ti. Cosic, henüz 16 yaşındayken Zadar’ın A Takımında oynamaya başlamıştı. O dönemde Yugoslav Milli takımında oynayan ve taraftarların sevgilisi olan Gjergja, takımın yıldızıydı. İki yıldızın yakaladığı oyun kurucu – pivot uyumu, adeta kusursuz şekilde işliyordu. Gjergja, sahada Cosic’in işlerini çok daha kolay hale getiriyordu ve bu sayede henüz 18 yaşında Cosic Yugoslav Milli Takımına katıldı. 1967 yılında Uruguay’da düzenlenen Dünya Kupası’nda milli takımlar seviyesinde kariyerinin ilk madalyasını kazanan Cosic, ülkesine gümüş madalya ile dönüyordu. Zadar formasıyla 1965, 1967 ve 1968 yıllarında 3 kez lig şampiyonluğu kazanan Cosic, 1968 yazında da kariyerini neredeyse komple değiştiren bir olay yaşadı. Avrupa Şampiyonası’nda Brigham Young University’de okuyan Veikko Vainio ile tanışan Cosic, ondan Mormon kültürü ve hayatı hakkında bilgiler öğrenmişti. O zamana kadar hayatını yaramaz bir çocuk gibi yaşayan Cosic, 1969 yılında Vainio’nun davetini kabul ederek Amerika’ya taşındı.
Tam olarak bu yüzden henüz 17 yaşındayken Cosic’i milli takıma çağıran Ranko Zeravica, 6 Mart 2006 tarihinde Cosic’in 11 numaralı forması Brigham Young’ın Danny Ainge’den sonra emekli edilen ilk numara olurken “Yugoslavya, Cosic Amerika’ya gelmeden önce onunla bazı sorunlar yaşıyordu. Henüz oyuncu ve insan olarak gelişimini tamamlamamıştı. Ancak Yugoslavya’ya komple bir oyuncu ve insan olarak döndü. Geriye döndüğünde herkesten saygı gören birisiydi. BYU’da aldığı eğitimden sonra davranış olarak da kendisini çok geliştirdi.” ifadelerini kullanıyordu.
BYU’daki 3 yıllık kariyeri boyunca hep 11 numarayı terleten Cosic, bu süre boyunca 19.1 sayı – 11.6 ribaund ortalamaları yakaladı. Taraftarın hayran olduğu Cosic, BYU’nun maçlarını oynamak için 20,000 kişilik bir salona taşınmasına sebep oldu. Kolej seviyesinde All-American seçilen ve Amerikalı olmayan ilk oyuncu olan Cosic’in NBA’deki bir takımda yer almasına da neredeyse kesin gözüyle bakılıyordu. Portland tarafından 1974 Draftının 10. tur 144. sırasında seçilen Cosic, ilginç bir şekilde ertesi sene de Los Angeles Lakers tarafından 73. sıradan seçildi. Ancak kariyeri boyunca hiçbir zaman NBA’de forma giymedi. Cosic, yetiştiği kulüp ve milli takımdan ayrılmayacak kadar vatansever birisiydi. Bunu da milli takım formasıyla kazanılabilecek her şeyi kazanarak gösterdi. 1969 ve 1971 Avrupa Şampiyonalarını gümüş madalya ile bitirdikten sonra Yugoslavya, ilk altın madalyasını 1973 yılında Barselona’da düzenlenen Avrupa Şampiyonasında kazandı. Takımın o dönem başında olan Mirko Novosel; Dragan Kicanovic, Drazen Dalipagic ve Zoran Slavnic gibi genç isimlere şans veriyordu. Fakat takımın lideri tartışmasız şekilde Cosic’ti. 1975 ve 1977 yıllarında da Yugoslavya’nın arka arkaya Avrupa Şampiyonasını kazanmasını sağlayan Cosic; 1974 Dünya Kupasında gümüş, 1978 Dünya Kupasında ise altın madalya kazandı. Cosic, başarılarla dolu milli takım kariyerini 1976 yılında kazandığı Olimpiyat gümüş madalyası ve 1980 yılında koleksiyonuna eklediği Olimpiyat altınıyla da süsledi.
Yugoslavya milli takımıyla toplam 14 madalya kazanan Cosic, uluslararası arenada tarihin en çok madalya kazanan 2. basketbolcusu. Yugoslavya ile toplam 305 maça çıkarak milli takım rekorunu kıran Cosic, bu karşılaşmalarda 3,180 sayı üretti ve tüm zamanlar sıralamasında da Dalipagic ile Kicanovic’in hemen arkasından 3. sırada yer aldı.
Avrupa’da kulüpler seviyesinde de Cosic, Zadar formasıya 1974 ve 1975 yıllarında 2 lig şampiyonluğu daha kazandı. 1976 yılından 1978 senesine kadar Olimpija Ljubljana’da hem oyuncu hem koç olarak görev yapan Cosic, 1978 senesinin sonunda Synudine Bologna’ya katıldı ve takımını 2 kez şampiyonluğa taşıdı. Maç başına 35 dakika oynayan Cosic, 16.9 sayı – 9.9 ribaund ve 1.6 asist ortalamalarıyla mücadele etti. Novosel, 1980’li yılların başlarında Cibona’da muhteşem bir takım kurma hedefiyle yola çıktığında Cosic’in takımın kilit parçası olarak görüyordu. 1982 yılında Real Madrid’i yenerek Saporta Kupasını kazanan Cibona’da Cosic, 22 sayı ile yıldızlaşan isim oluyordu. Aynı sezonda Cibona, Yugoslavya Ligi’ni de şampiyon tamamlayarak EuroLeague’e ilk kez katılma şansını elde etti. Bu sezon, Cosic’in kariyerinin son yılıydı ve Cibona da çok kötü bir dereceyle sezonu tamamladı. (0-10) Ancak Novosel geleceğe umutla bakıyordu ve 1984 yazında kadrosuna Drazen Petrovic’i katmayı başardı.
Gençlere İnanmak
Kreso Cosic, emekli olduktan sonra hayatını en büyük tutkusuna adadı: Koçluk yapmak. Yugoslavya milli takımının başına getirilen Cosic, ilk kez 1985 yılında EuroBasket’te koç olarak görev aldı. Drazen Petrovic, Zoran Cutura, Stojan Vrankovic, Zoran Radovic, Andro Knego, Mihovil Nakic, Borislav Vucevic ve Boban Petrovic gibi isimlerin bulunduğu kadro, turnuvayı yedinci sırada tamamladı. 1986 yılında İspanya’da oynanan Dünya Kupasına giderken 18 yaşındaki Vlade Divac’ı da kadroya katan Cosic, turnuva öncesi genç pivot ile bireysel antrenmanlar yapmayı da ihmal etmemişti. Turnuvanın yarı final eşleşmesinde Sovyetler Birliği ile oynadıkları maçın son anlarında Divac, topu kaybederek rakip takımın maçı uzatmasına ve Yugoslavya’nın elenmesine sebep olmuştu. Maçtan sonra Divac, yaşadığı hayal kırıklığının da etkisiyle basketbolu bırakmayı düşünmeye başlamıştı. Sonraki gün Cosic, turnuvanın üçüncülük maçına çıkarken Divac’ı ilk beş başlatarak ona inandığını net bir şekilde göstermişti. 1987 yılında oynanan EuroBasket’e giderken Cosic, yine kadrosunda genç isimlere yer veriyordu ve bu sayede Toni Kukoc, Dino Radja ve Aleksandar Djordjevic, Divac, Zarko Paspalj ve Goran Grbovic gibi isimlerin yanına katılmıştı. Koç Cosic’in muhteşem vizyonu sayesinde Yugoslavya, turnuvayı bronz madalya ile tamamladı.
Ben, Cosic’in sadece maçlarını izleyecek kadar değil kendisiyle yüz yüze tanışabilecek kadar şanslı birisiydim. Hatta milli takım için koçluk yaptığı dönemde kısa bir süre kendisiyle çalışma şansım da oldu. Yugoslavya Federasyonu’nun basın departmanında çalışıyordum. Ancak bu departmanda görev alan kişiler arasında Belgrad’da yaşayan çok az kişi vardı. Bu kişilerden birisi ben olduğum için de genellikle Belgrad’da yapılması gereken işler ile ben ilgileniyordum. Cosic ile o dönemde sık sık konuşma fırsatım oldu. O sürekli olarak gelişim göstermek isteyen bir mükemmeliyetçiydi. Her zaman güleryüzlü ve kibar bir insandı.
Cosic, hayatının son yıllarını bir diplomat olarak Amerika’da geçirdi. Şu anda Zadar’da ona ithaf edilmiş bir heykel var ve yeni yapılan salon da onun adını taşıyor. Hırvatistan Kupası’nın adı aynı zamanda Cosic Kupası olarak değiştirildi. Hayata gözlerini yumduktan sonra Mirogoj mezarlığında bir diğer basketbol efsanesi Drazen Petrovic’in birkaç metre ötesine defnedildi.
Kresimir Cosic, hem basketbol sahasında hem de günlük hayatta unutulmaz bir adamdı.