NBA Finalleri Tarihindeki En Büyük 5 Sürpriz Performans

07/Eki/20 10:23 Haziran 1, 2023

admin69

07/Eki/20 10:23

Eurohoops.net

NBA Finallerinde tarih boyunca birçok sürpriz performansa tanıklık ettik…

by Andy Bailey, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 2 Ekim 2020 tarihinde BleacherReport’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

2022-23 NBA sezonunda son aşamaya ulaşan iki takım belli oldu: Miami Heat ile Denver Nuggets… Playofflara 8. sıradan girmesine rağmen sırasıyla Milwaukee Bucks‘ı, New York Knicks‘i ve Boston Celtics‘i eleyen Miami Heat herkesi şoka uğrattı ve peri masalını mutlu sonla bitirmek istiyor.

Denver Nuggets ise başka bir şeyin peşinde. Medya tarafından bir türlü hak ettiği ilgiyi göremeyen Nuggets, yıllardır sabırla işlediği yapılanmasını bir NBA şampiyonluğuyla taçlandırmayı hedefliyor.

Jimmy Butler ile Nikola Jokic ise kariyerlerindeki ilk yüzüğü kazanmayı amaçlıyor. Ancak her iki ekip de takım oyununa oldukça önem veriyor. Bu yüzden final serisinde beklenmedik oyunculardan beklentileri aşan performanslar görme şansımız da fazlasıyla artıyor.

2023 NBA Finalleri’nin sabahında sizlerle bir nostalji turuna çıkarak Final serileri tarihinin en büyük 5 sürpriz performansını huzurlarınıza taşıyoruz:

Vinnie Johnson

Hızlı bir şekilde ısınıp arka arkaya şutları gönderebilen Vinne Johnson’ın lakabı boşuna Mikrodalga değil. 20’li yaşlarının sonları, 30’lu yaşlarının ise ilk yıllarında Detroit Pistons için kenardan gelerek maç başına 25.9 dakika oynayan Johnson, ortalama 13.9 sayı üretmişti.

Arka arkaya iki kez şampiyon olan Bad Boys kadrosunun parçası olan Johnson, kariyerinin son yıllarına doğru yaklaşıyordu. 1989-90 sezonunda Johnson’ın sayı ortalaması, 1981-82 sezonundan sonra ilk kez tek hanelere düşmüştü. Kariyerinin sonuna doğru yaklaşan Johnson, daha ufak bir rolü kabul etmiş gibi gözüküyordu.
Ancak bahsettiğimiz 2 şampiyonluğun kazanıldığı Finallerde sahneye bambaşka bir Vinnie Johnson çıktı. 

1989 Finallerinde Los Angeles Lakers’ı süpüren Detroit Pistons için normal sezonda maç başına 13.8 sayı üreten Johnson, NBA Finallerinde ise bu ortalamayı 17’ye kadar çıkarmayı başardı. 4 maç boyunca kullandığı 50 şutta 30 isabet bulan Johnson, bir sonraki yıl normal sezonda maç başına 9.8 sayı attıktan sonra Finallerde de bu ortalamayı 12.2’ye çıkardı. Blazers’ı 5 maçta yendikleri bu seri boyunca da saha içinden %50’nin üzerinden attı. 

Isiah Thomas ve Joe Dumars gibi kısalar ile pota altında fiziksel bir oyun sergileyen oyuncuların bulunduğu takımda Johnson, en önemli anlarda kendisini göstermenin yolunu buldu. 

 Andre Iguodala

Golden State Warriors’ın 2010’lu yıllardaki hanedanlığı boyunca Andre Igoudala, çok değerli bir rol oyuncusuydu. Igoudala, Warriors formasıyla tam 5 kere NBA Finallerinde mücadele etti ve 3 de şampiyonluk kazandı. Ancak kimse tecrübeli oyuncunun 2015 yılındaki gibi Finaller MVP’sini kazanmasını beklemiyordu. 

3 Haziran tarihinde Stephen Curry, Finaller MVP’sini kazanmak için en büyük favoriydi. Bahis şirketlerinin açtığı oranlarda hemen 2. sırada ise LeBron James bulunuyordu. Andre Igoudala’nın MVP ödülünü kazanmasına ise 1’e 125 oran veriliyordu. Warriors, Cavaliers’ı 6 maçın sonunda geride bırakarak şampiyon olurken Igoudala da LeBron James’i oylamada geçerek MVP ödülünü evine götüren isim oluyordu. 

Normal sezon boyunca Igoudala, 7.8 sayı – 3.3 ribaund ve 3.0 sayı ortalamalarıyla oynamıştı. Tecrübeli oyuncu, çıktığı 77 maçın hepsinde kenardan gelmişti. 

Finallerde koç Kerr, maçlara Curry – Thompson – Igoudala – Barnes – Green beşiyle başlamaya karar verdi. Kerr bu kararı verdiğinde bile Igoudala’nın playoffların en prestijli bireysel ödülünü Curry’nin elinden alacağını kimse tahmin etmiyordu. Seri boyunca Curry, Warriors kadrosunda en yüksek sayı ve asist ortalamasını yakalayan isim oldu, ancak Igoudala box plus/minus istatistiğinde savunma katkısı ve verimli şut performansıyla yıldız oyun kurucunun önünde yer alıyordu.

LeBron James karşısında savunmada yaptığı işler de fazlasıyla etkileyiciydi. Igoudala’nın sahada olduğu anlarda LeBron James’in effective field goal yüzdesi tam 6 puan düşüyordu. LeBron James’in performans düşüklüğü de Cleveland’ın bütün hücumunu etkileyen bir durumdu. Igoudala’nın sahada olduğu anlarda 100 pozisyon başına Cavaliers 94.5 sayı üretirken kenarda olduğu anlarda bu değer 100.7’ye çıkıyordu. 

Bazı kişiler hala MVP ödülünü Curry’nin kazanması gerektiğine inanıyor. Ancak bu inanç, Igoudala2nın sürpriz bir performansla serinin kariyerini değiştirmediği anlamına gelmiyor. 

Robert Horry

Robert Horry, NBA tarihinde normal sezonlarda en çok sayı atan 546. oyuncu konumunda. NBA’de geçirdiği 16 sezon boyunca Horry, maç başına 7.0 sayı üretti ve 0.7 üç sayı isabeti buldu. Horry, üç sayı çizgisinin gerisinden %34.1 ile şut attı.

Sadece bu açıdan baktığınız zaman bile onun istikrarlı bir rol oyuncusu olduğunu görebiliyorsunuz.

Ancak tecrübeli görev adamının Final serilerinde sergilediği performansları da denkleme sokarsanız karşınıza neredeyse Hall of Fame seviyesinde bir oyuncu çıkıyor.

Horry, Finaller tarihinin en çok sayı atan 50. oyuncusu. Kariyeri boyunca oynadığı 37 final serisi maçında 9.7 sayı ve 1.5 üç sayı isabeti ortalamaları tutturan Horry, üç sayı çizgisinin gerisinden de %39.2 ile şut attı. Horry’nin 7 şampiyonluğundan fazla şampiyonluğa sahip olan bütün oyuncular, Boston Celtics’in 1950’li yıllarda kadrosunda bulunan oyuncuları arasında bulunuyor. O dönemde ligde toplam 9 takım yer alıyordu.

Bazıları Horry’nin şanslı olduğu için bu başarıları elde ettiğini düşünebilir. Horry, kariyeri boyunca Hakeem Olajuwon, Tim Duncan, Kobe Bryant ve Shaquille O’Neal gibi efsanelerle bir arada oynadı. Bu inkar edilmeyecek bir gerçek fakat Horry’nin bugüne kadar izlediğimiz ne clutch oyunculardan bir tanesi olduğunu da kabul etmek gerekiyor.

Horry, defalarca NBA Finallerinde büyük şutlar sokarak takımlarının şampiyon olmasında çok önemli rol oynadı. 

Horry, kariyerinin son dönemlerine geldiğinde kritik maçlarda gözler sürekli onu arıyordu. Horry’nin sahaya yansıttığı çok yönlü savunma ve kritik şutları sokma becerisi, normal sezonlarda gösterdiği performansların çok daha ötesindeydi.

Cedric Maxwell

Tıpkı Igoudala da olduğu gibi Cedric Maxwell de finaller öncesinde takımı için çok değerli bir parçaydı. Hatta 1980-81 sezonunda Maxwell, maç başına ürettiği 15.2 sayı ile takımının en skorer 3. oyuncusuydu. Saha içinden %58.8 ile şut kullanan Maxwell, istatistik kağıdının geri kalanını da gayet güzel şekilde dolduruyordu.

Ancak yıldızlarla dolu Celtics kadrosunun en önemli ismi de değildi. Larry Bird ve Robert Parish, normal sezon boyunca Maxwell’den daha yüksek sayı ortalamasıyla oynamıştı. Tiny Archibald, takımın asist lideriydi ve bu 3 isim Celtics’i All-Star maçında temsil etmişti.

Ancak Celtics’in Moses Malone’lu Houston Rockets’ı mağlup ettiği final serisinde MVP ödülünü alan isim Maxwell olmuştu. Bird, takımın ribaund, asist ve top çalma kategorilerinde lideriyken Maxwell de maç başına ürettiği 17.7 sayı ile final serisinde Celtics’in en skorer ismi olmuştu. Kullandığı şutların %56.8’ini sayıya çeviren Maxwell, inanılması güç bir verimlilik seviyesinde oynamıştı.

MVP oylamasının sonuçları açıklandıktan sonra Celtics koçu Bill Fitch, yaptığı açıklamada “Gerçekten şaşkınım, ödülü Bird’ün kazanacağını düşünüyordum.” ifadelerini kullanmıştı.

Serinin ikinci maçından sonra Maxwell’in bu ödülü kazanmak için pek de şansı yok gibi gözüküyordu. Rockets’ın kazandığı karşılaşmada 8’de 3 şut isabetiyle oynayan Maxwell, 6 sayı üretebilmişti. Bu esnada Larry Bird ise 19 sayı – 21 ribaund – top çalma ve 3 asistlik iyi bir performans göstermişti.

Maxwell, ikinci maçtan itibaren bambaşka bir performans sergilemeye başladı. Serinin son 4 maçında 22.5 sayı – 11.0 ribaund ortalamalarıyla oynayan Maxwell, saha içinden ise %64.8 ile hücum etti. Beşinci maçta 28 sayı – 15 ribaundluk bir performans sergileyen Maxwell, Celtics’in seriyi 6 maç sonunda kazanmasında çok önemli rol oynadı.