by Ramona Shelburne – Çeviri: M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 12 Ekim 2020 tarihinde ESPN‘de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Önceki gün, Jeanie Buss, Los Angeles Lakers‘ı şampiyonluğa taşıyan bir önceki koç Phil Jackson’a bir mesaj gönderdi. Bu, alışılmadık bir durum değildi. İkili, dost kalmışlardı ve sık sık konuşuyorlardı. Ancak bu mesajın sebebi sıra dışıydı.
Buss’ın takımı, takımın kontrolünü babası Dr. Jerry Buss’tan devralmasından ve Jackson’ın 2011 yılında aldığı emeklilik kararından bu yana ilk kez NBA şampiyonluğunu kazanmanın eşiğindeydi. Buss, daha önce de şampiyonluk yürüyüşlerinde yer almıştı ancak bu kez durum tamamen farklıydı ve NBA tarihinin en çok şampiyon olan koçu ile temasa geçmek, iyi bir fikir gibi gözüküyordu.
“Son maçı biraz konuştuk” diyordu Jackson. “Ayrıca insanın kendi dengesini kaybetmemesi gerektiğini de konuştuk.”
Jackson, bütün sezon Lakers‘ı takip etmişti ve Buss’ın titremeyen elinin ve liderliğinin, takımın başarısında hayati bir rolü olduğunu biliyor olmasının önemli olduğunu düşünüyordu. Artık yapması gereken tek şey, buna devam etmekti.
NBA’in 74. sezonunun 356. gününde Lakers organizasyonu, Miami Heat karşısında 106-93 kazanarak tarihinin 17. şampiyonluğunu aldı.
NBA’in sezonunu bölen ve tüm toplumu etkileyen ölümcül salgından kaçıp sığındığı Lake Buena Vista, Florida’daki çoğu boş salonda Pazar günü konfeti ve şampanya şöleni vardı. Altıncı maçın sonunda maç saati 0.0’ı gösterdiğinde Lakers benchi, sahada büyük bir keyifle sarıldığı LeBron James’in etrafını sardı. Anthony Davis ise hakem masasında oturdu, duygular bütün vücuduna hücum ederken başını önüne eğdi.
NBA komisyoneri Adam Silver, Larry O’Brien Kupası’nı Buss’a takdim etmeden önce liginin ve oyuncularının bitiş çizgisini görmek için dayandığı, direndiği her şeyden bahsetti:
“Bir salgın döneminde oynamanın, herkesi güvende tutmanın ve bu hayati önem taşıyan sosyal adalet meselelerine ışık tutmanın bir yolunu bulduk” diyordu Silver. “Bunun için her takım, kutlanmayı hak ediyor.”
Buss, bordo bir ceket ve kırışmış, beyaz bir gömlek giyiyordu ancak boynuna taktığı ve üzerinde merhum babası Dr. Jerry Buss’ın imzası bulunan altın zincir rahatlıkla görülebiliyordu.
Daha sonra babasının ona öğrettiği şeyi yaptı: Kupayı önce oyuncuların almasını isteyerek ışıkları onların üzerlerine çekti.
Ve böylece 2020 NBA şampiyonu, en zor dönemde bir arada kalmayı başaran takım oluyordu.
“Aileler, birbirleri için bunu yaparlar” diyordu Buss. “Devam edemeyeceklerini düşündükleri zaman birbirlerinin ellerinden tutup kaldırırlar.”
Geçen sezonki kargaşadan organizasyon efsanesi Kobe Bryant’ın Ocak ayındaki vefatına, salgından George Floyd’un polis tarafından öldürülmesi sonrası ülke genelindeki protestolara, NBA’in sezona devam edebileceği bir virüssüz fanus yaratılmasından polisin Jacob Blake’i vurması sonrası sezonun neredeyse iptal noktasına gelmesine kadar bu sezon, herkesin sınırlarını zorladı.
“Ne olursa olsun” diyordu Buss, “Ayinesi iştir kişinin. Biz de konfor alanımızı ve görevimizi çalışmakta bulduk.”
Lakers, onları parçalayabilecek anlarda istikrarlı bir şekilde ayakta kaldı.
“Yaşadığı zorlukları gözden geçirmeye başlıyor insan” diyordu Buss. “NBA finalinde olmak insanı çok mutlu ediyor ancak aynı zamanda kaybettiklerimiz ve bu takımın bize yaşattığı anları Lakers taraftarları ile birlikte kutlayamamaktan ötürü de insanın kalbi kırılıyor.”
Bunları söylerken bir an duraksadı Buss. Jackson’ın akıl hocası Tex Winter ile ilgili anlattığı bir hikaye geldi aklına.
“Tex’in garipliği, genelde depresyonla uğraşmasından ve masada yiyecek ekmeği olmamasındandı” diyordu. Chicago Bulls veya Lakers güzel bir restoranda ya da otelde yemeğe çıktığı zaman Winter hep paket yaptırır ve tabağındaki her şeyi sonraya saklardı.
“Phil’i çıldırtırdı bu” diyor Buss. “Phil derdi ki ‘Bunu paket yaptıramazsın. Oteldeyiz.”
“Ancak sanırım artık bu salgını, bu kalp kırıklığını, bu zorlu zamanları yaşadığını söyleyebilecek insanlarız hepimiz.”