by Rob Mahoney, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı 30 Eylül 2020 tarihinde TheRinger’da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Carlos Boozer, profesyonel kariyerinde ilk kez bir genç bir çocuktan direktif aldığı anı çok net hatırlıyor. 2003 sonbaharında bir maçtı ve Cavaliers, Zydrunas Ilgauskas için dizayn edilmiş bir set oynuyordu. O esnada Ohio Lisesinden yeni çıkmış LeBron James, Boozer’ın savunmacısının gözlerinde bir fırsat farketmişti.
“Booz, savunmacın bana bakıyor.” demişti Jamesi. “Eğer bu seti bir daha oynarsak potaya hareketlen.” Cavaliers, seti bir daha oynadığında Ilgauskas savunmanın dikkatini dağıtan bir yem haline gelmişti. James, savunmanın dikkatini dağıtmıştı ve Boozer da bomboş kalarak sayıyı bulmuştu. Öncesinde işe yarayan bir set esnasında James bambaşka bir fırsatı farketmişti. “Bir set işe yarasa bile James, kullanabileceğimiz farklı şeyleri farkederdi.” diyor Boozer. “Onu bu kadar özel yapan şey de bu. Nasıl açıklayacağımı bilemiyorum ama inanılmaz bir oyun zekası var.”
Analog dönemin son süperstarı için gayet uygun bir metafor bu. LeBron 2003 yılında NBA’e geldiğinde daha kameralı telefonlar bu kadar popüler değildi. Bugün LeBron James’in maç öncesi otobüsten salona yürürken çekilmiş bir fotoğrafı anında 72.6 milyon Instagram kullanıcısının cep telefonuna düşebiliyor. Günümüzde LeBron’un lige katıldığı draft sınıfındaki aktif oyuncu sayısından fazla NBA’de koç var.
James, Lakers’a 17. şampiyonluğunu kazandırdığı Final serisinde kariyerinde 10. kez NBA Finallerinde boy gösterdi. Final serisi boyunca LeBron’u savunan Jimmy Butler, “Çok uzun zamandır işler böyle. Eğer kazanmak istiyorsanız LeBron James’in liderlik ettiği bir takımı yenmeniz gerekiyor.” demişti seri başlamadan önce. NBA’deki rekabet ortamı sürekli olarak değişiyor. Son 20 yıldır bu değişimlerin büyük kısmının arkasında bulunan isim ise LeBron James. Bu süre boyunca LeBron, kendi oyun tarzını kabul ettirmeyi her zaman başardı. NBA’deki değişimi anlamanın tek yolu, oyundaki değişimi LeBron’un gözünden görebilmek. Yaratıcı bir oyuncu olan LeBron’un doğal pick and roll partnerleri olan pivotların ve uzun forvetlerin modası gün geçtikçe azalıyor. Son 20 yıldaki NBA’in hikayesi, tamamen LeBron James odaklı şekilde anlatılabilir. Ancak LeBron’un hikayesini daha iyi anlamak istiyorsanız, onun beraber oynadığı uzun oyuncuları dikkatli şekilde incelemeniz gerekiyor.
Eşi benzerine rastlanmamış heyecan, 90 milyon dolarlık sponsorluk anlaşması, sırtındaki “Seçilmiş Kişi” dövmesiyle birlikte LeBron, lige geldiğinde takımındaki tecrübeli isimlere de saygı duyuyordu. 19 yaşındaki LeBron, verdiği bir röportajda kendi oyun tarzını anlatmak için “Dışarıdan oynayan Shaq” benzetmesini yapmak yerine “Penny Hardaway’in daha patlayıcı hali” ifadelerini kullanmıştı. Kariyeri ilerledikçe bu 2 tanımın da doğru olduğunu söyleyebileceğimizi gördük. Fakat Penny benzetmesi, LeBron’un ham oyununa daha çok yakışıyordu.
“Takıma ilk katıldığımda rolümün ne olacağını, takım için ne ifade ettiğimi bilmiyordum.” diyordu LeBron. Ancak LeBron’un Cavs’teki takım arkadaşları, işleri yoluna koyabilmek için en büyük şanslarının genç yıldız olduğunun da farkındaydı. Sezonun başlarında Cavs hücumunun kontrolü daha çok Ricky Davis’in elindeydi. Davis, fena bir oyuncu olmasa da Cavs’in LeBron’u seçebilecek hale gelecek kadar maç kaybetmesinin sebeplerinden de birisiydi. Cavs, sezon başında yine benzer bir performans gösterirken Boozer, çaylak oyuncunun Cavs soyunma odasındaki diğer herkesten daha iyi şekilde oyunu okuyabildiğini anlamıştı.
“İşler öyle bir noktaya gelmişti ki ona ‘Bron, ne zaman sorumluluk alıp takımın en iyi oyuncusu gibi oynamaya başlayacaksın?’ diye sormuştum.” diyerek o günleri hatırlıyor Boozer.
Cavaliers takımı, Davis’i Celtics’e takas ederek bu soruyu LeBron James yerine cevaplamıştı. Takımın çok top kullanan bir diğer oyuncusu Darius Miles da Portland Trail Blazers’ın yolunu tutmuştu. Cavaliers’ın bütün hücumu artık LeBron’un Ilgauskas ile oynadığı pick and rollerin etrafında şekilleniyordu. Dışardan baktığınız zaman ikisi çok uyumlu bir ikili gibi gözükmüyordu. LeBron atletik, basketbolun geleceği olarak görülen genç bir yıldızdı. Ilgauskas ise ligde görebileceğiniz en yavaş oyunculardan birisiydi. İki isim, saha içerisindeki zıtlıklarına rağmen bir uyum sağlamayı başardılar. LeBron’un Ilgauskas ile saha içindeki uyumu, basketbol kariyerinin en üretken birlikteliklerinden birisi haline geldi. 2 farkı takımda, 4 farklı koçun yönetiminde beraber oynayan ikili beraber 500 maçın üzerinde oynadılar ve 785 asist üzerinden 1,594 sayı ürettiler.
Ilgauskas, 2010 senesinde yaptığı bir röportajda “Antrenmanları da dahil edersek ikimiz büyük olasılıkla 2 milyon kere pick and roll oynamışızdır.” ifadelerini kullanmıştı.
Aslında buna çok şaşırmamak gerekiyor çünkü LeBron James, basketbol tarihinin en tehlikeli pick and roll oyuncularından bir tanesi. LeBron’un savunmacısından ufak bir an için bile kurtulabilmesi, savunmanın bütün odağının ona kaymasına sebep oluyor. Pick and rollü savunan uzunun ister istemez dikkatini LeBron’a çevirmesi gerekiyor. Bu esnada LeBron’un takım arkadaşının da potaya doğru hareketlenmesini LeBron’un savunmacısının durdurması gerekiyor. “Bunu yapmamız için bir set ismine ihtiyacımız yoktu. Göz göze gelmemiz yetiyordu ve rakip savunmalar bizi durdurana kadar arka arkaya pick and roll oynuyorduk.” diyor Ilgauskas. Bazı rakipler ise bu pick and rollü durdurmakta asla başarılı olamıyordu.
Cleveland’da geçirdikleri 7 sezon boyunca James ve Ilgauskas sürekli olarak pick and roll oynadı ve günümüz basketbolunun en temel stratejilerinden birisinin şekillenmesine yardımcı oldu. Aralarındaki bağlantı, modern pick and pop oyununun da çıkış noktası oldu. Önümüzdeki sezon Luka Doncic ve Kristaps Porzingis’in, LeBron – Ilgauskas ikilisinin kullandığı açıları ve pick and roll taktiklerini kullanarak rakip savunmalara çok zor anlar yaşatacağını defalarca göreceğiz. 2004 yılında dil sorunu da yaşayan Anderson Varejao Cavaliers’a katıldığında Ilgauskas onu kanatları altına almıştı. Boozer, çaylak sezonunda Kevin Garnett ve Tim Duncan gibi isimlerin üzerinden hücum etmekte zorlandığında Ilgauskas bütün yaz boyunca onunla antrenman yapmıştı.
“Her zaman bizimle bilgilerini paylaşırdı.” diyor Boozer. Oyuncuların bu konuda NBA genelinde çok paylaşımcı olmadığını söylemek gerekiyor. Ilgauskas, hiçbir zaman antrenmanlarda kullandığı driller ve imza haraketlerini etrafındakilere öğretmekten çekinmiyordu. Onun bu tutumu sayesinde Drew Gooden’dan J.J. Hickson’a kadar yolu Cleveland’a düşen bütün uzunlar, oyunlarını geliştirme şansı yakaladı. LeBron’un o dönemki takım arkadaşlarının hepsinin kusurları vardı fakat Ilgauskas, takımdaki herkesin daha iyi bir oyuncu haline gelmesi için çabalıyordu. LeBron da saha içindeki yaratıcı özellikleri sayesinde bu oyuncuların performansını yukarıya çekiyordu.
“Birçok skorerin tünel görüşü vardır. Sadece skor üretebilecekleri fırsatları kovalarlar.” diyor Tyson Chandler. “Ancak LeBron’a karşı oynarken savunmacı olarak yardıma giderseniz o hemen cezayı kesiyordu.” LeBron, Cleveland’da oynadığı dönem boyunca pick and roll oynarken düzenli olarak sahadaki diğer uzunu bulmayı başarıyordu. Ilgauskasla pick and roll oynadığında pota altına doğru kateden Varejao’ya birçok kolay basket attırıyordu. Sahayı koşan, iyi perde yapan ve doğru zamanda potaya doğru kat eden her uzun LeBron’un yanında bir skorere dönüşebiliyordu. LeBron faul faul çizgisine doğru yaklaştığı zaman etrafında anında bir kalabalık oluşuyordu.
Varejao, birçok şampiyonluk takımında oynamış ama çember etrafında pozisyon bitirme yetenekleri çok keskin olmayan bir oyuncuydu. Gooden, kariyerinin en verimli sezonlarını Cavaliers formasıyla geçirmişti. Hickson, Cleveland’da oynadığı dönem boyunca gayet güvenilir bir opsiyon haline gelmişti. Hickson, LeBron ile birlikte sahada olduğu 3 sezon boyunca %61.8’lik true shooting değeri yakalamıştı. Ancak LeBronsuz oynadığı anlarda bu yüzde 48.6’ya kadar düşüyordu.
LeBron’a en bağımlı uzunlar
Oyuncu | Takım | LeBronla TS% | LeBronsuz TS% | Fark |
Erick Dampier | MIA | 62.5% | 42.9% | 19.6% |
Markieff Morris* | LAL | 63.9% | 47.0% | 17.0% |
Ben Wallace | CLE | 46.3% | 33.3% | 13.0% |
JJ Hickson | CLE | 61.5% | 48.6% | 12.9% |
Robert Traylor | CLE | 48.2% | 38.5% | 9.7% |
James, iyi durumda olmayan takım arkadaşlarının performansını yükseltmekte bile çok başarılıydı. Cleveland’daki günlerinde LeBron’un Hickson’ın yanı sıra Shaquille O’Neal, 34 yaşındaki Ben Wallace ya da 33 yaşındaki Ilgauskas gibi isimlerle beraber oynamıştı. Cleveland, top LeBron’un elindeyken bazen çok kötü bir alan paylaşımına sahip olmasına rağmen onun pas yetenekleri sayesinde skor üretmeyi başarabiliyordu.
Stretch 4 olarak oynayan Donyell Marshall, LeBron’un Cleveland’daki takım arkadaşları arasındaki tek istisnaydı. Marshall’ın 2005 yılında Cleveland’a gelmesinden önce LeBron, çok az uzuna üç sayılık atışlarda asist yapmıştı. NBA’deki basketbolun kökeni o zaman hala orta mesafe şutlarına dayanıyordu. 4 ve 5 numaralı pozisyonu oynayan oyuncular da çembere çok daha yakın noktalarda konumlanıyordu. Marshall ise sahadaki alan paylaşımını daha kolay hale getirmiş ve LeBron’la da saha içinde bir uyum yakalamıştı. Marshall ile oynadığı ilk 2 sene boyunca LeBron, kariyerindeki diğer herhangi bir şutöre yaptığından çok daha fazla asisti Marshall’a yapmıştı. Bu paslardan en akılda kalanı ise 2007 Konferans Finallerinde Detroit Pistons’a kaybettikleri maçta Marshall’ın kaçırdığı 3 sayılık atışta gelmişti. Serinin ilk maçının son anlarında James, potaya doğru penetre etti ve 3 savunmacıyı üstüne çektikten sonra pasını boştaki takım arkadaşına verdi. Bu pas, ilerleyen günlerde neredeyse her spor programında tartışılmıştı.
“Ben şutu kaçırdım ve maçı kaybettik. Daha sonra herkes LeBron’a neden pas verdiğini sormaya başladı.” diyordu Marshall. “Ama bir sonraki gün antrenmanda maç sonunda kullanacağımız setleri çalışıyorduk. Aynı pozisyon gerçekleştiğinde LeBron, tekrar bana pası verdi ve ben bu sefer atışımı soktum. Sanki maç kazanmışız gibi üstüme atlayıp kutlamaya başlamıştı.” LeBron’un kariyerinin devamı boyunca da bu pasın yankılarını görmeye devam ettik. Mesela 2012 yılında maçı kazandırabilecek bir basket için LeBron, boştaki Udonis Haslem’e pası vermekten çekinmemişti. Ancak Haslem şutu kaçırmıştı. Batı Konferansı finallerinde LeBron, maçı kazandıracak şutu atması için Davis’e perde yapmaktan gocunmamıştı. LeBron, kariyeri boyunca sürekli olarak boştaki takım arkadaşını bulmaya çalıştı. Bunu en net yaptığı dönem ise yıldız oyuncunun Cleveland’daki ilk dönemiydi. LeBron’un pasları, Hickson gibi oyuncuları NBA’de tutunabilecek oyuncular haline getirmişti. Peki bu paslar, halihazırda yıldız olan oyuncular için ne ifade ederdi?
LeBron’un Miami Heat’e katılması demek Dwyane Wade ve Chris Bosh gibi yıldızlarla beraber oynayacağı anlamına geliyordu. Herkes LeBron’un etrafına böyle yıldızlardan kurulu bir takımın nasıl iş yapacağını çok merak ediyordu. Ilgauskas, Joel Anthony, Erick Dampier, Jamaal Magloire, Dexter Pittman ve Ronny Turiaf’tan oluşan bir uzun rotasyonuyla 2 sezon oynadıktan sonra Miami zorlanmaya başlamıştı ve daha kısa beşlerle sahada kalmaya karar verdiler. “Her şey yanışlıkla” oldu diyordu Chris Bosh. “Hayatta kalma içgüdüsüyle davranıyorduk. Zor durumda kalmıştık. LeBron’un posttaki oyuncuları savunabilecek kadar güçlü ve büyük olduğunu biliyorduk. Takımda bunu yapabilecek başka oyuncular da vardı. Biz de bu yolda gitmeye karar verdik.”
Sonraki iki sezon boyunca LeBron, daha az uzunla beraber oynamaya başladı ve Miami’nin sistemi içerisinde kendisi de uzunlardan biri haline geldi. LeBron’un Cleveland’da oynadığı dönemde yaptığı asistlerin %60’ı 4 ve 5 numaralı pozisyonda oynayan oyunculara gidiyordu. Heat’in 2013 yılındaki playoff yürüyüşünde bu oran yarı yarıya azalmıştı. Bu durum, ligin gittiği yönü net şekilde ortaya koyuyordu. LeBron dönem dönem Haslem ve Bosh’a pas veriyordu ya da pota altında boş kalan Chris Andersen’i buluyordu. Fakat kariyerinin hiçbir döneminde LeBron, Heat’teki kadar guardlara ve kanat oyuncularına asist yapmamıştı.
Miami’nin alan paylaşımı bunun arkasındaki gizli kahramandı. Rakip takım koçları, uzun oyuncularını ne zaman oynatacaklarını iyi seçmek zorundaydı. 2013 playofflarında Pacers ve Spurs’ün Heat’e karşı zor anlar yaşatmasının arkasındaki en büyük sebeplerden bir tanesi, pivotlarını benche çekmeleriydi. Rakip takımlar sahadaki beşlerini küçülttükçe LeBron’un işi kolaylaşıyordu. 2.06’lık boyu ile oyun kurarken standart beşlere karşı bile fiziğiyle avantaj yaratabilen LeBron, daha kısa beşlere karşı neredeyse hiç zorlanmıyordu bile.
“Kolay ilk pası yapmaktan uzak duruyor çünkü savunmanın yardımlaşarak bunu savunabileceğini biliyor.” diyor bir genel menajer LeBron hakkında. “Yardım savunmasının yetişemeyeceği fırsatı yakalayana kadar bekliyor.”
LeBron’u posta indermek rakip savunmaların zorlanması için tek başına yeterli oluyordu. Wade ve Miami’nin üç sayı atıcılarının sahada hareket etmeye başlaması ise savunmaları panik moduna sokuyordu. Bosh ve Haslem da bu paniğin ekmeğini en fazla yiyen isimlerdi. Genellikle savunmanın şutunu riske ettiği isimler bu ikili oluyordu. Birçok yıldız bu tarz bir durumda zayıf tarafta boş kalan takım arkadaşına pası atmayı tercih ederdi. Ancak LeBron, bütün pozisyonu bu iki isimden birisine pas atabileceği ufacık bir boşluk yakalamak için bekleyerek geçirebilyordu ve genellikle de pası istediği yere iletiyordu.
“LeBron James, bir basketbolcuda gördüğüm en yüksek oyun zekasına sahip.” demişti Haslem 2019 yılında. “Şu anda sahaya baktığımda herkesin nerede pozisyon alması gerektiğini, ne yapması gerektiğini biliyorum. Artık savunmalara bakarken, sadece savunmacıma bakmıyorum. Diğer 4 savunmacıyı inceliyorum. Bunu LeBron’dan öğrendim.”