NBA: Saha İçi Partnerleriyle LeBron James’in Evrimleşen Oyununa Bakış

22/Eki/20 10:24 Ekim 22, 2020

admin69

22/Eki/20 10:24

Eurohoops.net
lebron_finals_mvp

LeBron James, lige girdiği ilk andan itibaren NBA’in gördüğü durdurulması en zor oyuncular arasında…

by Rob Mahoney, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 30 Eylül 2020 tarihinde TheRinger’da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Carlos Boozer, profesyonel kariyerinde ilk kez bir genç bir çocuktan direktif aldığı anı çok net hatırlıyor. 2003 sonbaharında bir maçtı ve Cavaliers, Zydrunas Ilgauskas için dizayn edilmiş bir set oynuyordu. O esnada Ohio Lisesinden yeni çıkmış LeBron James, Boozer’ın savunmacısının gözlerinde bir fırsat farketmişti. 

“Booz, savunmacın bana bakıyor.” demişti Jamesi. “Eğer bu seti bir daha oynarsak potaya hareketlen.” Cavaliers, seti bir daha oynadığında Ilgauskas savunmanın dikkatini dağıtan bir yem haline gelmişti. James, savunmanın dikkatini dağıtmıştı ve Boozer da bomboş kalarak sayıyı bulmuştu. Öncesinde işe yarayan bir set esnasında James bambaşka bir fırsatı farketmişti. “Bir set işe yarasa bile James, kullanabileceğimiz farklı şeyleri farkederdi.” diyor Boozer. “Onu bu kadar özel yapan şey de bu. Nasıl açıklayacağımı bilemiyorum ama inanılmaz bir oyun zekası var.”

Analog dönemin son süperstarı için gayet uygun bir metafor bu. LeBron 2003 yılında NBA’e geldiğinde daha kameralı telefonlar bu kadar popüler değildi. Bugün LeBron James’in maç öncesi otobüsten salona yürürken çekilmiş bir fotoğrafı anında 72.6 milyon Instagram kullanıcısının cep telefonuna düşebiliyor. Günümüzde LeBron’un lige katıldığı draft sınıfındaki aktif oyuncu sayısından fazla NBA’de koç var. 

James, Lakers’a 17. şampiyonluğunu kazandırdığı Final serisinde kariyerinde 10. kez NBA Finallerinde boy gösterdi. Final serisi boyunca LeBron’u savunan Jimmy Butler, “Çok uzun zamandır işler böyle. Eğer kazanmak istiyorsanız LeBron James’in liderlik ettiği bir takımı yenmeniz gerekiyor.” demişti seri başlamadan önce. NBA’deki rekabet ortamı sürekli olarak değişiyor. Son 20 yıldır bu değişimlerin büyük kısmının arkasında bulunan isim ise LeBron James. Bu süre boyunca LeBron, kendi oyun tarzını kabul ettirmeyi her zaman başardı. NBA’deki değişimi anlamanın tek yolu, oyundaki değişimi LeBron’un gözünden görebilmek. Yaratıcı bir oyuncu olan LeBron’un doğal pick and roll partnerleri olan pivotların ve uzun forvetlerin modası gün geçtikçe azalıyor. Son 20 yıldaki NBA’in hikayesi, tamamen LeBron James odaklı şekilde anlatılabilir. Ancak LeBron’un hikayesini daha iyi anlamak istiyorsanız, onun beraber oynadığı uzun oyuncuları dikkatli şekilde incelemeniz gerekiyor. 

Eşi benzerine rastlanmamış heyecan, 90 milyon dolarlık sponsorluk anlaşması, sırtındaki “Seçilmiş Kişi” dövmesiyle birlikte LeBron, lige geldiğinde takımındaki tecrübeli isimlere de saygı duyuyordu. 19 yaşındaki LeBron, verdiği bir röportajda kendi oyun tarzını anlatmak için “Dışarıdan oynayan Shaq” benzetmesini yapmak yerine “Penny Hardaway’in daha patlayıcı hali” ifadelerini kullanmıştı. Kariyeri ilerledikçe bu 2 tanımın da doğru olduğunu söyleyebileceğimizi gördük. Fakat Penny benzetmesi, LeBron’un ham oyununa daha çok yakışıyordu. 

“Takıma ilk katıldığımda rolümün ne olacağını, takım için ne ifade ettiğimi bilmiyordum.” diyordu LeBron. Ancak LeBron’un Cavs’teki takım arkadaşları, işleri yoluna koyabilmek için en büyük şanslarının genç yıldız olduğunun da farkındaydı. Sezonun başlarında Cavs hücumunun kontrolü daha çok Ricky Davis’in elindeydi. Davis, fena bir oyuncu olmasa da Cavs’in LeBron’u seçebilecek hale gelecek kadar maç kaybetmesinin sebeplerinden de birisiydi. Cavs, sezon başında yine benzer bir performans gösterirken Boozer, çaylak oyuncunun Cavs soyunma odasındaki diğer herkesten daha iyi şekilde oyunu okuyabildiğini anlamıştı. 

“İşler öyle bir noktaya gelmişti ki ona ‘Bron, ne zaman sorumluluk alıp takımın en iyi oyuncusu gibi oynamaya başlayacaksın?’ diye sormuştum.” diyerek o günleri hatırlıyor Boozer. 

Cavaliers takımı, Davis’i Celtics’e takas ederek bu soruyu LeBron James yerine cevaplamıştı. Takımın çok top kullanan bir diğer oyuncusu Darius Miles da Portland Trail Blazers’ın yolunu tutmuştu. Cavaliers’ın bütün hücumu artık LeBron’un Ilgauskas ile oynadığı pick and rollerin etrafında şekilleniyordu. Dışardan baktığınız zaman ikisi çok uyumlu bir ikili gibi gözükmüyordu. LeBron atletik, basketbolun geleceği olarak görülen genç bir yıldızdı. Ilgauskas ise ligde görebileceğiniz en yavaş oyunculardan birisiydi. İki isim, saha içerisindeki zıtlıklarına rağmen bir uyum sağlamayı başardılar. LeBron’un Ilgauskas ile saha içindeki uyumu, basketbol kariyerinin en üretken birlikteliklerinden birisi haline geldi. 2 farkı takımda, 4 farklı koçun yönetiminde beraber oynayan ikili beraber 500 maçın üzerinde oynadılar ve 785 asist üzerinden 1,594 sayı ürettiler. 

lebron-2005_56-points

Ilgauskas, 2010 senesinde yaptığı bir röportajda “Antrenmanları da dahil edersek ikimiz büyük olasılıkla 2 milyon kere pick and roll oynamışızdır.” ifadelerini kullanmıştı. 

Aslında buna çok şaşırmamak gerekiyor çünkü LeBron James, basketbol tarihinin en tehlikeli pick and roll oyuncularından bir tanesi. LeBron’un savunmacısından ufak bir an için bile kurtulabilmesi, savunmanın bütün odağının ona kaymasına sebep oluyor. Pick and rollü savunan uzunun ister istemez dikkatini LeBron’a çevirmesi gerekiyor. Bu esnada LeBron’un takım arkadaşının da potaya doğru hareketlenmesini LeBron’un savunmacısının durdurması gerekiyor. “Bunu yapmamız için bir set ismine ihtiyacımız yoktu. Göz göze gelmemiz yetiyordu ve rakip savunmalar bizi durdurana kadar arka arkaya pick and roll oynuyorduk.” diyor Ilgauskas. Bazı rakipler ise bu pick and rollü durdurmakta asla başarılı olamıyordu.

Cleveland’da geçirdikleri 7 sezon boyunca James ve Ilgauskas sürekli olarak pick and roll oynadı ve günümüz basketbolunun en temel stratejilerinden birisinin şekillenmesine yardımcı oldu. Aralarındaki bağlantı, modern pick and pop oyununun da çıkış noktası oldu. Önümüzdeki sezon Luka Doncic ve Kristaps Porzingis’in, LeBron – Ilgauskas ikilisinin kullandığı açıları ve pick and roll taktiklerini kullanarak rakip savunmalara çok zor anlar yaşatacağını defalarca göreceğiz. 2004 yılında dil sorunu da yaşayan Anderson Varejao Cavaliers’a katıldığında Ilgauskas onu kanatları altına almıştı. Boozer, çaylak sezonunda Kevin Garnett ve Tim Duncan gibi isimlerin üzerinden hücum etmekte zorlandığında Ilgauskas bütün yaz boyunca onunla antrenman yapmıştı. 

“Her zaman bizimle bilgilerini paylaşırdı.” diyor Boozer. Oyuncuların bu konuda NBA genelinde çok paylaşımcı olmadığını söylemek gerekiyor. Ilgauskas, hiçbir zaman antrenmanlarda kullandığı driller ve imza haraketlerini etrafındakilere öğretmekten çekinmiyordu. Onun bu tutumu sayesinde Drew Gooden’dan J.J. Hickson’a kadar yolu Cleveland’a düşen bütün uzunlar, oyunlarını geliştirme şansı yakaladı. LeBron’un o dönemki takım arkadaşlarının hepsinin kusurları vardı fakat Ilgauskas, takımdaki herkesin daha iyi bir oyuncu haline gelmesi için çabalıyordu. LeBron da saha içindeki yaratıcı özellikleri sayesinde bu oyuncuların performansını yukarıya çekiyordu. 

“Birçok skorerin tünel görüşü vardır. Sadece skor üretebilecekleri fırsatları kovalarlar.” diyor Tyson Chandler. “Ancak LeBron’a karşı oynarken savunmacı olarak yardıma giderseniz o hemen cezayı kesiyordu.” LeBron, Cleveland’da oynadığı dönem boyunca pick and roll oynarken düzenli olarak sahadaki diğer uzunu bulmayı başarıyordu. Ilgauskasla pick and roll oynadığında pota altına doğru kateden Varejao’ya birçok kolay basket attırıyordu. Sahayı koşan, iyi perde yapan ve doğru zamanda potaya doğru kat eden her uzun LeBron’un yanında bir skorere dönüşebiliyordu. LeBron faul faul çizgisine doğru yaklaştığı zaman etrafında anında bir kalabalık oluşuyordu. 

Varejao, birçok şampiyonluk takımında oynamış ama çember etrafında pozisyon bitirme yetenekleri çok keskin olmayan bir oyuncuydu. Gooden, kariyerinin en verimli sezonlarını Cavaliers formasıyla geçirmişti. Hickson, Cleveland’da oynadığı dönem boyunca gayet güvenilir bir opsiyon haline gelmişti. Hickson, LeBron ile birlikte sahada olduğu 3 sezon boyunca %61.8’lik true shooting değeri yakalamıştı. Ancak LeBronsuz oynadığı anlarda bu yüzde 48.6’ya kadar düşüyordu. 

LeBron’a en bağımlı uzunlar

Oyuncu Takım LeBronla TS% LeBronsuz TS%  Fark
         
Erick Dampier MIA 62.5% 42.9% 19.6%
Markieff Morris* LAL 63.9% 47.0% 17.0%
Ben Wallace CLE 46.3% 33.3% 13.0%
JJ Hickson CLE 61.5% 48.6% 12.9%
Robert Traylor CLE 48.2% 38.5% 9.7%

 

James, iyi durumda olmayan takım arkadaşlarının performansını yükseltmekte bile çok başarılıydı. Cleveland’daki günlerinde LeBron’un Hickson’ın yanı sıra Shaquille O’Neal, 34 yaşındaki Ben Wallace ya da 33 yaşındaki Ilgauskas gibi isimlerle beraber oynamıştı. Cleveland, top LeBron’un elindeyken bazen çok kötü bir alan paylaşımına sahip olmasına rağmen onun pas yetenekleri sayesinde skor üretmeyi başarabiliyordu. 

Stretch 4 olarak oynayan Donyell Marshall, LeBron’un Cleveland’daki takım arkadaşları arasındaki tek istisnaydı. Marshall’ın 2005 yılında Cleveland’a gelmesinden önce LeBron, çok az uzuna üç sayılık atışlarda asist yapmıştı. NBA’deki basketbolun kökeni o zaman hala orta mesafe şutlarına dayanıyordu. 4 ve 5 numaralı pozisyonu oynayan oyuncular da çembere çok daha yakın noktalarda konumlanıyordu. Marshall ise sahadaki alan paylaşımını daha kolay hale getirmiş ve LeBron’la da saha içinde bir uyum yakalamıştı. Marshall ile oynadığı ilk 2 sene boyunca LeBron, kariyerindeki diğer herhangi bir şutöre yaptığından çok daha fazla asisti Marshall’a yapmıştı. Bu paslardan en akılda kalanı ise 2007 Konferans Finallerinde Detroit Pistons’a kaybettikleri maçta Marshall’ın kaçırdığı 3 sayılık atışta gelmişti. Serinin ilk maçının son anlarında James, potaya doğru penetre etti ve 3 savunmacıyı üstüne çektikten sonra pasını boştaki takım arkadaşına verdi. Bu pas, ilerleyen günlerde neredeyse her spor programında tartışılmıştı. 

“Ben şutu kaçırdım ve maçı kaybettik. Daha sonra herkes LeBron’a neden pas verdiğini sormaya başladı.” diyordu Marshall. “Ama bir sonraki gün antrenmanda maç sonunda kullanacağımız setleri çalışıyorduk. Aynı pozisyon gerçekleştiğinde LeBron, tekrar bana pası verdi ve ben bu sefer atışımı soktum. Sanki maç kazanmışız gibi üstüme atlayıp kutlamaya başlamıştı.” LeBron’un kariyerinin devamı boyunca da bu pasın yankılarını görmeye devam ettik. Mesela 2012 yılında maçı kazandırabilecek bir basket için LeBron, boştaki Udonis Haslem’e pası vermekten çekinmemişti. Ancak Haslem şutu kaçırmıştı. Batı Konferansı finallerinde LeBron, maçı kazandıracak şutu atması için Davis’e perde yapmaktan gocunmamıştı. LeBron, kariyeri boyunca sürekli olarak boştaki takım arkadaşını bulmaya çalıştı. Bunu en net yaptığı dönem ise yıldız oyuncunun Cleveland’daki ilk dönemiydi. LeBron’un pasları, Hickson gibi oyuncuları NBA’de tutunabilecek oyuncular haline getirmişti. Peki bu paslar, halihazırda yıldız olan oyuncular için ne ifade ederdi?

LeBron’un Miami Heat’e katılması demek Dwyane Wade ve Chris Bosh gibi yıldızlarla beraber oynayacağı anlamına geliyordu. Herkes LeBron’un etrafına böyle yıldızlardan kurulu bir takımın nasıl iş yapacağını çok merak ediyordu. Ilgauskas, Joel Anthony, Erick Dampier, Jamaal Magloire, Dexter Pittman ve Ronny Turiaf’tan oluşan bir uzun rotasyonuyla 2 sezon oynadıktan sonra Miami zorlanmaya başlamıştı ve daha kısa beşlerle sahada kalmaya karar verdiler. “Her şey yanışlıkla” oldu diyordu Chris Bosh. “Hayatta kalma içgüdüsüyle davranıyorduk. Zor durumda kalmıştık. LeBron’un posttaki oyuncuları savunabilecek kadar güçlü ve büyük olduğunu biliyorduk. Takımda bunu yapabilecek başka oyuncular da vardı. Biz de bu yolda gitmeye karar verdik.” 

Sonraki iki sezon boyunca LeBron, daha az uzunla beraber oynamaya başladı ve Miami’nin sistemi içerisinde kendisi de uzunlardan biri haline geldi. LeBron’un Cleveland’da oynadığı dönemde yaptığı asistlerin %60’ı 4 ve 5 numaralı pozisyonda oynayan oyunculara gidiyordu. Heat’in 2013 yılındaki playoff yürüyüşünde bu oran yarı yarıya azalmıştı. Bu durum, ligin gittiği yönü net şekilde ortaya koyuyordu. LeBron dönem dönem Haslem ve Bosh’a pas veriyordu ya da pota altında boş kalan Chris Andersen’i buluyordu. Fakat kariyerinin hiçbir döneminde LeBron, Heat’teki kadar guardlara ve kanat oyuncularına asist yapmamıştı. 

Miami’nin alan paylaşımı bunun arkasındaki gizli kahramandı. Rakip takım koçları, uzun oyuncularını ne zaman oynatacaklarını iyi seçmek zorundaydı. 2013 playofflarında Pacers ve Spurs’ün Heat’e karşı zor anlar yaşatmasının arkasındaki en büyük sebeplerden bir tanesi, pivotlarını benche çekmeleriydi. Rakip takımlar sahadaki beşlerini küçülttükçe LeBron’un işi kolaylaşıyordu. 2.06’lık boyu ile oyun kurarken standart beşlere karşı bile fiziğiyle avantaj yaratabilen LeBron, daha kısa beşlere karşı neredeyse hiç zorlanmıyordu bile. 

“Kolay ilk pası yapmaktan uzak duruyor çünkü savunmanın yardımlaşarak bunu savunabileceğini biliyor.” diyor bir genel menajer LeBron hakkında. “Yardım savunmasının yetişemeyeceği fırsatı yakalayana kadar bekliyor.” 

LeBron’u posta indermek rakip savunmaların zorlanması için tek başına yeterli oluyordu. Wade ve Miami’nin üç sayı atıcılarının sahada hareket etmeye başlaması ise savunmaları panik moduna sokuyordu. Bosh ve Haslem da bu paniğin ekmeğini en fazla yiyen isimlerdi. Genellikle savunmanın şutunu riske ettiği isimler bu ikili oluyordu. Birçok yıldız bu tarz bir durumda zayıf tarafta boş kalan takım arkadaşına pası atmayı tercih ederdi. Ancak LeBron, bütün pozisyonu bu iki isimden birisine pas atabileceği ufacık bir boşluk yakalamak için bekleyerek geçirebilyordu ve genellikle de pası istediği yere iletiyordu. 

“LeBron James, bir basketbolcuda gördüğüm en yüksek oyun zekasına sahip.” demişti Haslem 2019 yılında. “Şu anda sahaya baktığımda herkesin nerede pozisyon alması gerektiğini, ne yapması gerektiğini biliyorum. Artık savunmalara bakarken, sadece savunmacıma bakmıyorum. Diğer 4 savunmacıyı inceliyorum. Bunu LeBron’dan öğrendim.” 

Kariyerinin o noktasına geldiğinde LeBron, kalabalık savunmalara karşı ne yapması gerektiğini yıllarca düşünmüştü ve bunun sebebi de Tom Thibodeau’nun Celtics’te savunma kordinatörlüğü yaparken kullandığı savunma sistemiydi. Celtics, sahada toplu oyuncunun bulunduğu tarafa 3 savunmacı yollayarak o tarafı daha kalabalık hale getiriyordu. LeBron’un bu savunmaya saldırabilmesi için daha iyi bir alan paylaşımına ve pas açılarını çok iyi anlamasına ihtiyacı vardı. Bu karmaşık savunma sistemini yenmek için sahadaki diğer 4 savunmacıyı izlemek LeBron için yeterli olmuyordu. LeBron zamanla savunmacısının anlık boşluklarını kendi avantajına kullanmayı öğrendi. LeBron kariyeri boyunca her zaman etkili bir pasör olmuştu. Ancak Miami’de oynadığı dönemde savunmayı alt üst etmek için oyunu nasıl kontrol etmesi gerektiğini de öğrenmişti. 

Bu bakış açısı, LeBron’un oyun kontrolünü de çok başka bir seviyeye çıkarmıştı. “Sahada çok fazla şeyi görebiliyor.” diyor Boozer. Boozer, Tom Thibodeau’nun çalıştırdığı Chicago Bulls takımlarında 2 kez Miami Heat ile karşılaşmıştı. O seriler boyunca James, düzenli olarak Wade, Ray Allen ve Mike Miller gibi dış skorerleri bulmayı başarıyordu. LeBron, ilk üç çeyrek boyunca bu isimler üzerinden oynayıp savunmanın kondisyonunu bitirdikten sonra son çeyreklerde ise Chris Bosh’u kullanmaya başlıyordu. “İşte LeBron’un muhteşemliği buradan geliyor.” diyor Boozer. 2011 Doğu Konferansı Finallerinde Bosh, maçların son çeyreklerinde LeBron James dışındaki herkesten daha fazla sayı atmıştı. Bu isimlerin arasında Dwyane Wade ve normal sezon MVP’si Derrick Rose da bulunuyordu. LeBron, artık bir süper bilgisayar haline gelmişti; gücü ve hızını rakip savunmaları yok etmek için kullanıyordu. 

James, 2014 yılında Cleveland’da döndüğünde playoff tecrübesi çok az olan genç ve yetenekli bir kadroyla bir araya gelmişti. Kevin Love, Clevelan kadrosuna işe yarar 3. opsiyon olabilmek için bütün oyun tarzını değiştirmek zorunda kalmıştı. Ancak LeBron, buna benzer bir süreci Bosh ile birlikte Miami’deyken yaşamıştı. Kyrie Irving’in artan baskılarla baş etmeyi öğrenmesi gerekiyordu. Ancak James, yardımına ihtiyaç duyduğunda Irving’in hücumun kontrolünü ele geçirmesine izin veriyordu. İşlerin çok huzurlu ilerlediğini söylemek doğru olmaz. Oyuncular birbirine zaman zaman trip attı, imalı Tweetler gündeme oturdu ancak tüm bunlara rağmen Cavaliers, 4 yıl boyunca Doğu Konferansından finallere çıkmayı başardı ve bu finallerden bir tanesinde de NBA tarihinin en büyük geri dönüşüne imza atarak şampiyonluğa ulaştı. 

“Biz kaostan beslenen bir takımdık.” demişti Kevin Love gerçekleştirdiği bir röportajda. All-Star forvet, bunu birçok oyuncudan daha iyi biliyordu. LeBron’la birlikte oynamak görece daha kolaydı çünkü normalden çok daha fazla boş şut buluyordu. Eski Heat pivotu Chris Andersen, bu durum hakkında “Eğer çemberin yarım metre ötesinde sayı atmayı başaramıyorsanız belki de basketbol oynamamalısınız.” diyerek LeBron’la beraber oynamanın ne kadar kolay olduğunu anlatmaya çalışmıştı. Ancak Love, LeBron ile birlikte oynadığı dönemde boş turnike atabilmek için bile hücumdaki hareketlerini tamamen değiştirmek zorunda kalmıştı.

 

“Bron, çağ açan bir yıldız. Büyük olasılıkla basketbol oynamış en iyi oyuncu. Hızını aldığında adeta bir korku treni gibi, onu durdurmak imkansız. Çoğu zaman sadece onun önünden çekiliyorduk ve işi halletmesini bekliyorduk.” diyordu 2014 ve 2018 yılları arasında ligin en etkili şutörlerinden birisi olan Love. Love, bu konuyu konuştuğu her zaman Cleveland’a gelene kadar bir basketbolcu olarak nasıl fedakarlıklar yapması gerektiğinin farkına varmadığını söylüyor. 

LeBron’un Cleveland’daki ikinci döneminde, başka hiçbir takım arkadaşı Love kadar yıldız isimle aynı anda sahada kalmadı. Love’ın LeBron’un pasörlüğünün yanına eklenen dış şut tehdidi, Cavs’in NBA’in en etkili hücumlarından birisi haline gelmesini sağladı. 

Daha kısıtlı bir rol oynayan Love, kendini hiçbir zaman çok rahat hissetmiyordu ama neden bu rolü oynaması gerektiğini de anlayabiliyordu. “Eğer bu rolü kabullenebilirsem, iyi şeylerin olacağını biliyordum.” diyor Miami Heat’te üçüncü opsiyon görevini gören Chris bosh. “Bu asla kolay bir şey değildi. Beraber oynadığımız son sezonda bile işlerin benim için kolaylaştığını söyleyemem.” 

Ancak örnek vermek gerekirse Channing Frye’ın Cavaliers’taki günleri görece daha kolay geçmişti. Frye, Phoenix Suns’ta oynadığı dönemde bir dış şutör olarak kendisini kanıtlamıştı. Oyununa eklediği üç sayı tehdidi, Frye’ın kariyerinin gidişatını tamamen değiştirdi. Frye, kariyerinin ilerleyen dönemlerinde Cleveland’a takas edildiğinde de aynı yaklaşımla basketbol oynuyordu. 

Playofflar boyunca Frye, doğru şartlar altında bir serinin kaderini değiştirebilecek bir oyuncu haline geldi. 2016 yılında Mike Budenholzer’ın Atlanta Hawks’ı, Frye tarafından adeta denize dökülmüştü. Serinin üçüncü maçında Frye’ın gösterdiği 27 sayılık performansın arkasında Hawks’ın Frye’ı boş bırakarak James ve Irving’i durdurmaya çalıştığı savunma stratejisi vardı. Playofflar boyunca diğer eşleşmelerde Frye, bu kadar etkili olmamıştı ancak dönem dönem takımına katkı vermeye devam etti.